Gündem
  • 21.5.2024 15:43

Bahçeli : PKK siyonislerin kuklasıdır

MHP Lideri Devlet Bahçeli'den Reisi'nin ölümüyle ilgili açıklama: Kaza mı sabotaj mı?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İran Cumhurbaşkanı Reisi, Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile beraberindekilerin helikopter kazasında hayatını kaybetmesiyle ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

İran Cumhurbaşkanı Reisi'nin ölümünün küresel tedirginliğin üst seviyeye ulaşmasına yol açtığını belirten MHP Lideri Devlet Bahçeli  "İlk açıklamalardan anlaşılan Reisi'yi taşıyan helikopterin dağlık arazide kaza yaptığı yönündedir. Hakikaten kaza mıdır yoksa sabotaj mıdır bilemem fakat iç yüzünün en kısa sürede açıklığa kavuşturulması, üzerindeki sis perdesinin aralanması zorunluluktur. İsrail'in iddia edilen rolü, ABD'nin nerede durduğu mutlaka berraklaşmalı.İşte Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları: Gazze'de masumların kanı hala dökülmektedir. Barbarlık güncelleşmiş, yeni sürümü ile Gazze Şeridi'ni kırıp geçirmiştir. Çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere sayıları 35 bini aşan sivil ve masum Filistinli kardeşlerimiz soykırım suçunun kurbanı olmuştur." ifadelerini kullandı. 

GAZZE TÜRKİYE’NİN DE MESELESİ

Uluslararası toplum ve kuruluşlar ateşkes ve barış ortamının tesisi hususunda aralıksız devrede olmalıdır. Durdurulması gereken terör devleti İsrail’dir. Susturulması gereken Siyonist ilkelliktir. Gördüğümüz kadarıyla, İsrail hükümetinde ve İsrail toplumunda bir yarılma söz konusudur. Savaş karşıtlarının protesto ve gösterileri yoğunluk kazanmıştır. Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı’nın İsrail Başbakanını ve Savunma Bakanını işlemiş oldukları savaş ve insanlık suçları nedeniyle yakalama kararı müracaatında bulunması caniler için çemberin daraldığını göstermesinin yanı sıra çok önemli bir gelişmedir. Soykırımcıların kaçışı veya kurtuluşu Allah’ın izniyle yoktur.  Netenyahu gittikçe yalnızlaşmakta, güvendiği dağlara karlar yağmaktadır. Gazze meselesi hem tarihen, hem vicdanen, hem ahlaken, hem de dinen Türkiye’nin de meselesidir.

Gazze düşerse son yurdumuzun etrafındaki kuşatma sertleşmekle kalmayacak, sık sık ifade ettiğim üzere, milli güvenlik tehditleri katlanacaktır. Lütfen dikkat buyurunuz, vaat edilmiş topraklar ve son aşamada kurulacak yenidünya düzeni için fethedilecek nihai ülke, Kabala yorumcularına göre Edom’dur. Edom ise Anadolu’nun ilk çağlardaki adıdır.

SİYONİZMİN KUKLASI BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜDÜR

PKK aparatı HDP’de eşbaşkanlık görevini üstlenmiş temelsiz bir zatın 2019 yılında söylediği, “buralar vaat edilmiş topraklar, Musa bütün ömrünü bu toprakları aramak için geçirdi” sözleri dün gibi kulaklarımızda çınlamaktadır. Siyonizmin kuklası bölücü terör örgütüdür. Sömürgecilerin kara kutusu bölücü mihraklardır. Anadolu’ya vaat edilmiş topraklar tarif ve tanımı getirenler kanı ve sütü bozuk düşman çevrelerdir. Anadolu coğrafyası vaat edilmiş toprak değil Türk milletinin varlık hükmü, varoluş hürriyeti, ebediyen vatan hüviyetidir. Bedeli şehit kanlarıyla ödenmiştir. Bu kapsamda çıkaracağımız sonuç şudur:

Misakı Milli’ye mücavir coğrafyalardaki her türlü menfi veya müspet gelişme vatan ve millet yapımıza çok yönlü tesir etme potansiyeli taşımaktadır.

Şayet en küçük ihmal ve kayıtsızlık gösterilirse bunun sonuçlarının ağır ve acıklı olacağını tarihsel tecrübeler belgeleyip bildirmektedir.

Jeopolitik miras ve müktesebatımızın işaret ve ifade ettiği gerçek de budur.

Merhum Prof.Dr. Fahir Armaoğlu, “Türk Dış Politikası Tarihi” isimli nadide eserinde Misakı Milli’yi şöyle tanımlamaktadır:

“Türk’e milli şahsiyetini verme ve milli bir Türk devleti kurma mücadelesi hukuki ifadesini 28 Ocak 1920 tarihli Misakı Milli’de bulmaktadır.

Fikri temeli Atatürk tarafından hazırlanan ve esasları onun tarafından tespit edilmiş olan Misakı Milli, bilindiği gibi, Osmanlı Devleti’nin münhasıran Türklerle meskun toprakları üzerinde Türk’ün milli devletini kurma andıdır.”

Her zaman söyledim, gene inançla haykırıyorum:

“Misakı Milli, Mülkü Millettir, Millet ise Türk’tür.”

Ve Misakı Milli zaman aşımına uğramadığından mühürlenmemiş sayfaları açıktır, günü geldiğinde mutlaka ibra ve ihata edilecektir. Büyük Selçuklu devletinde vatan kavramı, yer ve yurt tutmak ile bir ve aynıydı. Büyük Hünkarımız Sultan Alparslan vatan şuurunu, “Mülk ticaret eşyası değildir” sözleriyle açıklamış ve anlamlandırmıştı. Nitekim toprak bir kimlik olup asla mal veya arazi parçası değildir.

Merhum düşünürümüz Ziya Gökalp de vatanı, milli kültür olarak tanımlamış, vatan sevgisinin milli vazifelerden ve milli ülkülerden doğduğunu paylaşmıştı.

Milli kültürümüzün yaşandığı ve yaşatıldığı, dahası hafızamızda taşıdığımız, kalbimizde tasdik ettiğimiz her yer bizim için vatandır.

Mecnuna nasıl cihan dopdolu Leyla görünüyorsa bize de vatan görünmektedir.

Merhum Yahya Kemal bu hissiyatımızı adeta tevsik ederek demişti ki; “vatan cihandan ibarettir itikadımca.”

GAZZE’YE BAKTIĞIMIZDA 400 YÜZYILLIK ANILARIMIZI GÖRÜYORUZ

Gazze’ye baktığımızda işgali, istilayı, oyunlarla elimizden çekilip alınan mahzun bir şehrin hüznüne şahit oluyoruz. Bu nedenle Filistin davasında tarafsız kalmak milli ve namuslu bir siyaset tercihi olamaz. Bebeklerin ölümüne sessiz kalan bir dünya tükenmiş ve sönmüş bir dünyadır. Eğer dirayetli ve teyakkuz halinde olamazsak, eğer öngörüyle ve stratejik bakışla hareket edemezsek, eğer yarının temellerini bugünden atamazsak, Gazze’de sahne alan vahşiliklerin tıpkısının aynısına vatanımızda da maruz kalmamız muhtemeldir. Gazze’de barış ve huzurun sağlanması, 1967 sınırları çerçevesinde bağımsız, egemen ve toprak bütünlüğünü temin etmiş bir Filistin devletinin kurulması bir yanda Ortadoğu’yu, diğer yanda da Türkiye’yi mutlaka rahatlatacaktır. Madden ve fiziken çekildiğimiz topraklarda manen ve fikren sonuna kadar varız, ilahi adaletin tecellisine inşallah hep birlikte şahitlik edeceğiz.

İŞLENMİŞ BİR SUÇ KİMSENİN YANINA KALMAYACAKTIR

6-8 Ekim 2014 tarihinde 37 kişinin ölümüne yol açan isyan teşebbüsünün azılı faillerinin 16 Mayıs 2024 tarihinde, Ankara 22’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 83’üncü celsede hüküm almaları hukuk devletinin gereğidir. İşlenmiş bir suç kimsenin yanına kalmayacaktır. Bu ülkenin havasını soluyup ekmeğini yiyenler, eninde sonunda ihanetlerinin hukuki faturasına da katlanmak durumundadır. PKK ile HDP arasındaki organik ve örgütsel bağ hukuken tescillenmiştir.

HDP VE DEVAMI SÖZDE PARTİ KAPATILMALIDIR

Peki Anayasa Mahkemesi HDP’nin kapatma davasını niçin sürüncemede bırakmakta, kararın açıklanmasını niçin sürekli ertelemektedir? HDP bugün değilse, ne zaman kapatılacak; onun uzantısı DEM’in Türkiye’ye kast etmesinin hesabı ne zaman sorulacaktır? Bay Zühtü’nün gitmesinden sonra Anayasa Mahkemesi’nin elini tutan, önüne geçen, karar süreçlerine tıkaç olan sanıyorum kalmamıştır. O halde bu iş bitmelidir, HDP ve devamı sözde parti kapatılmalıdır.  DEM eşbaşkanları, mücadeleye yükleneceğiz, diyorlar. Mahkeme kararını tanımadıklarını açıklıyorlar. Mücadeleye yüklenseniz ne yazar, kararı tanımasınız ne çıkar. Türkiye bölücülükle yüzleşecek ve hepinizin kanlı maskesi mahkeme önünde düşecektir. Bu bölücülere sesleniyorum, methiyeler düzdüğünüz ve 42 yıl ceza alan terörist Demirtaş da bir ara sizin gibi atıp tutuyor, bir diğeri de sırtlarını YPG’ye, YPJ’ye dayadıklarını söylüyordu. Devletin birliğini ve ülkenin bütünlüğünü bozma amacında olanların hepsine sıra inşallah gelecek, onların her birisi Türkiye’nin ufkundan teker teker çekilip doğruca layık oldukları yere gönderilecektir. Menfur ve melun emellerin sonu yoktur.

TERÖR VE BÖLÜCÜLÜKTEN BİR ŞEY BEKLEMEK AKIL, AHLAK VE İZAN ÇIKMAZIDIR

16 yaşındaki evladımız Yasin Börü’yü ve nice masum insanımızı katledenlere; sokakları savaş alanına çevirenlere, ayaklanma çağrısı yapanlara sahip çıkanlar aynı çukurda, aynı suçun tarafındadır. Hiçten, hiçbir şey çıkmaz. Terör ve bölücülükten bir şey beklemek akıl, ahlak ve izan çıkmazıdır. Güzel söylenmiş yalanlara kanacak yoktur. Üstü başı düzgün kepazeliklere itibar edecek yoktur. Gerçek demokrasiyle düzmece demokrasi arasındaki farkı bilmeyen vatan evladı da kalmamıştır. CHP yönetiminin 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili mahkeme kararına siyasi demesi, haksızlık ve hukuksuzluk vurgusu yapması, normalleşme ve yumuşama ortamına aykırı görmesi rezaletin ta kendisidir. Terör örgütü PKK, 1978 yılında, Diyarbakır Lice ilçesi Ziyaret Köyünde Marksist-Leninist ideolojiyi referans alarak kurulmuştu. Bölücü örgüt 1984 yılından itibaren Eruh-Şemdinli saldırılarıyla birlikte yoğun şiddet eylemlerine yönelmişti.

Nisan 2002’de KADEK, Kasım 2003’de KONGRA-GEL, Mayıs 2007’den itibaren de KCK şeklinde yapılanan bölücü terör ihanetinin nihai hedefi de bağımsız Kürdistan’dır.

Türkiye’yi, Cumhurbaşkanımızın değil de başkalarının yönettiğini iddia eden Özgür Bey ve yönetimine soruyorum, mertçe cevap vermelerini bekliyorum:

1– İmralı canisinin ve cezaevindeki terör mahkumlarının affını istiyor musunuz?

2- Vatan topraklarının bir bölümünde bağımsız Kürdistan’ın kurulmasından yana mısınız? Beraber DEM’lendiklerinize söz verdiniz mi?

3- Hangi dış mihrakların nam ve hesabına siyasi çalışma yürütüyor, Türkiye’nin geleceğini kimlerle konuşuyor, kimin folluğunda yatıyorsunuz?

4- 37 kişinin katiline verilen cezalar hukuksuz ise, size göre hukuk nedir? Adalet nedir? Devlet nedir? Siyasi onur ve millet sevdası sizin meşrebinizde ne manaya gelmektedir?

TÜRKİYE’NİN İÇTEN ÇÖKÜŞÜNÜ GEZİ PARKI’NDA DENEDİLER, OLMADI

6-8 Ekim olaylarıyla denediler, olmadı. Cizre, Silopi, Sur, İdil, Nuseybin gibi vatan beldelerinde hendek açtılar, barikat diktiler, evleri bombalarla tuzakladılar, aleni iç işgal denemesi yaptılar, olmadı. 15 Temmuz’da son şanslarını denediler, yine olmadı. Olmaz, olamaz, Türkiye’ye ve Türk milletine hiçbir hain, hiçbir alçak, hiçbir işbirlikçi diz çöktüremez. Son 10 yıldır felaket üstüne felaket yaşandı, hamd olsun hepsinin üstesinden gelindi, Anka Kuşu gibi küllerimizden yeniden doğmayı başardık. Son olarak emniyet ve yargı içine yuvalanmış FETÖ benzeri oluşumların kumpas hazırlıkları, siyasete ve demokrasiye ket vurma planı yapan köksüzlerin tuzakları deşifre edilerek alayı birden yakayı ele vermiştir. Habis urun görünen kısımları kadar, görünmeyen ve kamufle halde bekleyen figüranlarının da olduğunu göz önüne alıp devlete sızma ve yerleşme ihtimalini ciddiyetle değerlendirmek lazımdır.  Mesele kabın şeklini almak değil, kaba şekil vermektir. Mesele zamanın akışına kapılmak değil, istikamet çizmektir. Türkiye Cumhuriyeti işte bu kabiliyettedir, bu kudrettedir.

27 Aralık 2015’de, şehit olan  kahraman askerimiz  Gürkan Necati Yenikapı’nın muhterem babası cenaze töreninde demişti ki:

Bunların kökü kazınacak. Tek devlet Türkiye Cumhuriyeti var. Bir bayrağımız var.

Anam Kürt, babam Kürt, sülalem Kürt. Bunlar neyin peşindeler? Terör insanın kanını emer. Allah'tan korksunlar.  

Terörün dini, imanı yok. Allah sevdiği kulunu aldı, yolu açık olsun"

ÖLEN TERÖRİSTLERE TAZİYELER YAYIMLAMAK SUÇTUR

İmansızlara, vatansızlara, millet ve devlet düşmanlarına taviz vermeyeceğiz. Özellikle altını çiziyorum ki, siyasi partiler demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Bununla birlikte siyasi partilerin kuruluşu, organlarının seçimi, işleyişi, faaliyetleri ve kararları Anayasada nitelikleri belirtilen amir hükümlere aykırı olamayacaktır.

Anayasa’nın 69’ncu maddesi de siyasi partilerin uyması gereken esasları içermektedir. Anayasa’nın 68’nci maddesinin 4’ncü fıkrasındaki vurgu ise çok nettir. Türk siyasetinde faal halde bulunan her partinin birincil kaynağı Türk milleti, aidiyeti de Türkiye Cumhuriyeti’dir. Her parti Türkiye partisi olmak mecburiyetindedir. Suç ve suçluyu övmek, ihanete ve melanete alkış tutmak siyasetin değil doğrudan doğruya hukukun konusudur. Genel merkezi Ankara’da olup, genel emri yabancı başkentlerden alan bir partinin demokrasiye, millete ve insana şerefli hizmetinden bahsedilemez. Milletin hak ve çıkarlarını gözetmeyen, devletin egemenlik ve hükümranlık iradesini savunmayan, düşmana meze olmaktan rahatsızlık duymayan, terör örgütlerinin ve küresel emperyalizmin kullanıma girmekten gocunmayan siyasi partilere demokraside yer olmamalıdır. Ülke sınırları dahilinde milli ve manevi ortak paydada buluşmak her partinin seçimlik bir hakkı değil, siyasi namus görevidir. Hem milli iradeye dayanıp hem milli iradeyi yıkmayı amaçlamak; hem hazineden para yardımı alıp hem de aldığı parayı düşmana havale etmek hainlik ve şerefsizliktir.

Bu kapsamda siyasi partiler Anayasa ve kanunlara uygun faaliyet göstermek zorundadır. Mehmetlerimize, polislerimize, korucularımıza, vatandaşlarımıza kurşun sıkan teröristleri arkalamak suçtur. Ölen teröristlere taziyeler yayımlamak suçtur. Cumhuriyet’in yeni yüzyılında, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerinin arifesinde siyasi ahlak temizliğinin tehiri artık imkansızdır.

Konu ne kadar oy aldığımız, kaç milletvekiline sahip olduğumuz konusu değildir. Elbette konu vatandır, millettir, devlettir, istiklaldir, istikbaldir.

Samimiyetini ve ahlaki seviyesini siyasi ilişkilerine aynen yansıtmış, adalet ve hukuk ilkelerini önşartsız hazmetmiş, dünyada tek ses, tek nefes olabilmeyi becermiş partilerden mürekkep bir siyaset yapısının el birliğiyle inşası ve ihyası önümüzdeki en acil gündem konusu olmalıdır. Hazırlanacak yeni anayasada bu hususa önemle yer verilmelidir. Küresel emperyalizme bedeli mukabilince ajanlık ve acentelik yapmak; dışarıdan sufle almak, talimat listelerine boyun eğmek hiçbir kitaba sığmayacak, hiçbir değerle bağdaşmayacak teslimiyetçiliktir. Türkiye’nin geleceğini teslimiyetçilik değil milletimizin şaşmaz irade gücü, tartışılmaz hükmü şahsiyeti belirleyecektir. Bu hükmü şahsiyetin emanetini yüreğiyle ve cesaretiyle taşıyan da Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı’dır.

G O Fk Eqi X Q A A Le Sm

TÜRK DEVLET DÜZENİNİN TEMELİ ADALETTİR

Büyük Türk düşünürü Yusuf Has Hacib, “doğru eğilirse kıyamet kopar” diyordu. Biz de doğruyu eğdirmeyeceğiz, doğruyu tahrip ettirmeyeceğiz. Son Olarak buradan Türk milletine çağrıda bulunuyorum. Mehmetçiğimiz, polisimiz, yurt içinde ve dışında olmak üzere teröristleri etkisiz hale getirirken, milli irade olarak sizler mecliste milli iradeye aykırı teröristi etkisizleştirmek mecburiyetindesiniz. Onun için meclis görevini yapmalı, dokunulmazlıklar kaldırılmalı, gereken ceza verilmelidir. Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygılarımla selamlıyor, Cenab-ı Allah’a emanet ediyorum. Sağ olun, var olun diyorum.

Güncellenme Tarihi : 21.5.2024 15:49

İLGİLİ HABERLER