AMİRAL BATTI

  • 9.3.2016

Zaman Gazetesi de sonunda battı.
Dersaneler, okullar, şirketler, televizyon kanalları ve Bank Asya derken; FETÖ’nun vurucu gücü sonunda devlete teslim oldu.
Zaman Gazetesi’ne kayyum atanması; sadece bir medya kuruluşuna kayyum atanması değil, aslında Fethullah Gülen Örgütünün tamamına kayyum atanması demektir.
Çünkü Fethullahçıların Amiral gemisiydi Zaman Gazetesi.
Devlet Amiral gemisini ele geçirince, bütün cemaati de ele geçirmiş oldu. 
Bu yüzden de son olay Fethullahçılara, “Game Over” yani “oyun bitti” dedirten bir hamledir.
Cemaatin 40 yıldır oynadığı tiyatroya perde kapattıran el koymaya verilen cılız tepkiler de, zaten bitişin en güzel ispatı oldu.
Gazetenin önünde toplanan çoğu Zaman Gazetesi çalışanı 300 – 500 kişi, her filmin sonunda yazan ‘The End’ yazısı gibiydi.
Çıkmamış canda umut vardır” diyen Fethullahçılar, son bir gayret ile taraftar toplamak istedi ama nafile.
İnsanları galeyana getirmek için TV kanalı bulamayınca, Youtube’a koştular.
Her yerden bunu duyurdular.
Ben de merak ettim, açtım.
Olup bitenleri Youtube üzerinden canlı yayınlıyorlardı.
Polislerin gazeteden içeriye girdiği ana baktım, dünya genelinde 7 bin kişi hattaydı.
Yani o tarihi anları sadece 7 bin kişi izliyordu.
Bunların arasında benim gibi meraklıları çıkartırsanız geriye 3-5 bin kişi kalır.
İşte yıkılmaz denilen örgütün, düştüğü haldir bu.
FETÖ,
 baktı ki gazetenin önüne gelen giden yok.
Bu kez evlerinde cevşen okuyan ablalarını çağırdı.
Üniversitelerde okurken hocalarını dinleyipbaşlarını açıp diz üstü etekle dolaşan bu ablalar, bu kez tam tesettürlü gazetenin önündeydiler.
28 Şubat’ta ortada görünmeyen güruh, o yıllarda askere isyan eden başka cemaatlerin ablalarını otoriteye isyanla suçlayıp kafir ilan ediyordu.
Kendileri başları açık, kısacak eteklerle yeldir yeldir yürürken, karşılarına bir çarşaflı gelince yollarını değiştirip arkasından kıs kıs gülüyorlardı.
İşte o beğenmedikleri ablalar şimdilerde kendilerine kıs kıs gülüyor.
Bir müslüman kadın edebinden ve namusundan bir erkekle bile tokalaşmazken, Füruat ablalar gazetenin önünde erkek polislerin üstüne atladı.
Bir anda erkek polislerin altında kaldılar.
Tabi bu onlar için bir sorun teşkil etmiyor.

Çünkü fetvayı almışlar.
Onlar Amerika’dan gelen fetvaya bakarlar.
Bütün müslümanlar yüzlerini DOĞU’ya, Yani Mübarek Peygamber Efendimize ve Kabe’ye döner.
Bunların yüzü ise Batı’ya, yani Pensilvanya’ya döner.

Bir de kendilerinin doğru yaptıklarını sanırlar.
Tam bir; “otoyolda ters yöne girmiş olan Temel ile Fadime” durumu var.
Temel der ki, “Yav Fadime şu insanlara bak nasıl da hepisi birden ters yola girmiş
Bunlar da tıpkı Temel ile Fadime gibi herkesin ters yola girdiğini sanıyor.
Bu yüzden; Ne Kuran-ı Kerim, ne Hadis-i Şerif ne de Ehl-i sünnet kitapları onları ilgilendirmez.
Onlar ‘Ağlak Hocaları”nın ağzından çıkanı dinlerler.
Bu yüzden itişmeler sırasında erkek polislerin altına düşmek bile sorun olmaz.
Olaylar sırasında kafası yarılan bir füruat abla, bir anda örgütün simge ismi oldu.
Onların da istediği buydu.
Bir türbanlının kafasını kırdırmaktı dertleri.
Cop yağmurunun altına itilen bu füruat abla ile de istediklerini aldılar.
Arkasından bildik mağdur edebiyatı geldi.
Bunların internet sitelerine kanlar içindeki o kadının resimlerini koydular.
Altında zulüm ve zalimlik ile ilgili yorumlar.
İşte o sırada Fethullah Gülen’in sitesini açtım.
Fethullah Gülen konuşuyor;  Firavun bile bu kadar zulmetmediZâlimlerin akıbetine çoklarınız şahit olacaksınız; o zaman sesim kulaklarınızda çınlayacak!
Vay be... 
Zulüm ve zalimlik.
Fethullah Gülen
’in sözlerini dinleyip ağlaşan şaf şakirtler zalimlikle ilgili çeşitli Hadis-i Şerifler yazmış. 
Hepsi de eklemişler, “Bunların akibeti çok kötü olacak?
Vah ki vah...
Zulümden bahsedenlere bak.
Göbek adı zulüm olan bir cemaat, şimdilerde zulüme uğradık diye ağlaşıyor.
-KPSS sorularını çalıp, milyonlarca kişinin geleceğini karartan.
-Uydurma belgelerle bir yığın insanı hapishanelere tıkan.
-Kendinden olmayan binlerce bürokrat ve memuru şarka süren.
-Yatak odalarına yerleştirdikleri kameralarla insanların helalleriyle ilişkilerini çekirdek çitleyip, sırıtarak izleyen.
-Milyonlarca kişinin telefonlarını dinleyen
-Diğer cemaatleri bitirmek için şantaj ve montaj yapan.
-Cübbeli’ye Fas’tan kadın tezgahı kurup ardından da şantaj yapan

Siz zulüm yapmadınız da, size mi zulüm yapıldı?
Geçiniz efendim geçiniz.
Aslında bugün başınıza gelenlar yıllarca yaptığınız zulmün KDV’si bile değil.
Yaptıklarınızın hesabını esas ahrette vereceksiniz.
Hiç biriniz “Ben o işe karışmadım” da diyemeyeceksiniz.
Ölçü gayet basittir;
-  Kim kime tabi ise tabi olduğunun yaptıklarından da sorumlu olur.
Bakın Ali İmran Suresi 86. Ayetinde Allahü Teala şöyle buyuruyor;
Keyfe yehdillâhu kavmen keferû ba’de îmânihim ve şehidû enner resûle hakkun ve câehumul beyyinât(beyyinâtu) vallâhu lâ yehdil kavmez zâlimîn(zâlimîne).
Son cümlesinde buyurulan şu ; halbuki Allah zalimler güruhunu muvaffak etmez. Yani hidayete erdirmez:
Kısaca bir kavim, bir topluluk veya bir millet veya bir cemaat zalimlik yapmışsa onlar hidayete erdirilmez.
Denilen budur.
Hadi bakalım şimdi ne yapacaksınız?
Bu güruha dahil olan herkes, yukarıdaki yazdığım zalimlikten birinci derecede sorumludur.

Bugün onların başına gelen, işte bu yaptıkları ve yaşattıkları zalimlikler nedeniyledir.
Yani kimse onlara zulüm yapmıyor, onlar geçmişte yaptıkları zulümlerin bedelini ödüyorlar.
Allahü teala zalimin ve zulmün cezasını hem dünyada hem de ahirette ödetir.

Bu hesap da çok çetin olur.
İşte anlamayamadıkları nokta da budur.
İyi hoca dua, kötü hoca beddua eder.
Zaman gazetesi’nin önüne gelen o ablalar; evlerinde beddua okuyacaklarına biraz da Ehli Sünnet kitapları okusalar akılları başlarına gelecek ama bunu da yapmıyorlar.
Onlar hocaları gibi ağlaşmayı ve ellerini açıp beddua etmeyi öğrenmişler.
Allah’a çok şükür ki bedduaları da tutmuyor.
Daha doğrusu beddua ettiklerine tutmuyor.
O beddualar bumerang gibi dönüp kendilerini vuruyor.
Her beddua ettiklerinde bir büyük şirketlerini kaybettiler.
Son beddualarında da Zaman’dan oldular.
Bu gidişe az daha devam eder ise, hocalarından da olacaklar.
Ha gayret ablalar; sadece memleketi değil dünyayı kurtarmanıza az kaldı.
Bunlara sürekli beddua ettirildikleri için esas hocaları BEDİÜZZAMAN’ın adını bile unutmuşlar.
Bunlar Zaman’ı BEDDUA-İ ZAMAN sanıyor.
Ne yapalım!.. AHİR ZAMAN