FETÖ DARBESİNİN FİRARİ VEKİLLERİ

  • 12.5.2018

FETÖ DARBESİNİN FİRARİ VEKİLLERİ
Tayyip Bey geçenlerde yüreğimize su serpen bir açıklama yaptı.
Aynen şöyle dedi;
Seçmenin önüne ‘işte budur’ denilecek isimler ile çıkmaya kararlıyız. 600 isimden oluşan bir liste ile halkın karşısına çıkacağız. Bu listede yer alan olacak, olmayan olmayacak.
Bu sözler AK Parti listesinin eskilerden çok yenilerden oluşacağının habercisi..
Bugüne kadar AK Parti’de; “Reisimiz yeter,  listeye ceketini de koysa kazanırız.” anlayışı vardı.
AK Partililer olaya böyle baktıkları için çalışmayı, yani gayreti bıraktılar.
Milleti kendilerine mecbur gibi gördüler.
Milletvekili adayları belirlenirken ince eleyip sık dokumadılar.
Kusura bakmasınlar ama milletvekillerinin büyük bir kısmında kibir oluştu.
Bütün bunların sonucunda; Halk, 7 Haziran 2015 seçimlerinde AK Parti’yi tek başına iktidara getirmeyerek önemli bir ders verdi.
Aynı halk; 1 Kasım 2015 seçimleri ile de aslına dönüp, AK Parti’yi tekrar iktidar yaptı.
AK Parti’nin 7 Haziran’da  milletin verdiği mesajı çok iyi aldığını sanıyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu sözü de fikrimi doğruluyor.
AK Parti'de uzun süredir ciddi bir çalışma yürütülüyor.
Birkaç koldan birden hummalı bir çalışma var.
Bunların bir kısmı basına açık yürütülüyor, bir kısmı da gizliden gizliye.
Peki ne yapılıyor?
Hepimizin zihin altında şu soru var; 
-AK Parti listelerine acaba bir FETÖ sızması olabilir mi? 
-Kripto FETÖ’cüler AK Parti listesine girebilirler mi?
Sizde de böyle bir şüphe varsa aşağıda yazdıklarımı dikkatlice okuyun.
Bugün, Türkiye’nin ilk kez duyacağı gizliden gizliye yapılan bir çalışmayı anlatacağım.
Önce biraz geriye gideyim.
15 Temmuz FETÖ’cü hain darbe kalkışmasının olduğu geceye…
FETÖ’cülerin Ankara’yı bombaladığı saatlerde toplam 107 milletvekili Meclis’e koştu.
Farklı partilerden olan bu milletvekillerinin amacı; darbeye karşı direnmek ve demokrasiyi korumaktı.
Meclis’te bulunan 107 milletvekilinin 81’i AK Parti’den, 16’sı CHP’den ve 10’u MHP’den idi.
Bakanlardan sadece Süleyman Soylu ve Bekir Bozdağ o anlarda Meclis’teydi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, darbe girişimi sırasında Erdoğan’ın yanındaydı.
Dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olan Süleyman Soylu, darbeciler ile göğüs göğüse çarpışan tek bakandı.
FETÖ’cülerin TRT’yi bastığını öğrenen Soylu, Meclis’ten çıkıp TRT’ye koştu.

Burada tank ve zırhlıların önüne kendini siper ederek TRT’nin kurtarılmasında öncülük etti.
Soylu’dan başka tankların üzerinde hiçbir AK Partili bakan görülmedi. 
Geriye kalan 23 bakanın yeri ve durumu belli değildi.
Bu bakanların bir kısmı; tanklara karşı koymak bir yana telefonlarını bile kapatmıştı.
O gece bazı bakanlara hiç ulaşılamadı.
AK Parti’nin Meclis’te 317 sandalyesi vardı.
Bunların 81’i Meclis’teydi. 
Geriye kalan 236 milletvekilinin durumu ise meçhuldü.
Hatay Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlu, darbeci kurşunu ile yaralanan tek vekildi.
Yerleri bilinmeyen 235 AK Partili milletvekilinin yarısı seçim bölgeleri olan illere gitmişti.
Peki ya diğerleri?
100 civarında vekilin durumu tam bir muamma idi.
Onlar darbe gecesi adeta firar ettiler.
Nerede oldukları ve ne yaptıkları bilinmiyor.
Kaçtılar mı saklandılar mı o da bilinmiyor.

İşte o günlerde bir yazı kaleme aldım.
Bana ulaşan bir bilgiyi darbeden hemen sonra kaleme aldığım yazımda; “Darbeyi duyan AK Partili 100 civarında milletvekili yanlarına ailelerini alarak Ankara’yı terk etti” diyerek duyurdum.
Kaçtı” demeye dilim varmadığı için o gün böyle ifade kullandım.
Bu rakam; görmemezlikten gelinecek değil, üzerinde uzun uzun düşünülecek rakamdır.
En az 100 AK Partili vekil resmen ortadan kayboldu.
Neredeyse AK Parti milletvekillerinin üçtü biri..
Bunlar; temelden AK Partili mi, yoksa aralarında FETÖ’cüler de var mı?
Darbe girişiminden; korkudan mı kaçtılar yoksa darbeye destek olmak için mi ortadan kayboldular?
Gerçekte bunların tam sayısı kaç?

Bu soruların cevabı bende yok.
Bu durum sadece benim değil, AK Parti yönetiminin de dikkatini çekti.
Tayyip Bey’in emri ile 15 Temmuz gecesine ait kapsamlı bir araştırma ve inceleme yapıldı.
O gece yaşananlar dakika dakika masaya yatırıldı.
Bu çalışmanın bir klasörü, milletvekillerine yönelikti.
Her milletvekili ile ilgili aynı sorunun cevabı aranıyordu;
-15 Temmuz gecesi neredeydi ve ne yaptı?
Kılı kırk yararak çok hassas bir araştırma yürütüldü. 
O gece hangi milletvekilinin cep telefonunun nereden sinyal verdiği incelendi.
Elde edilen bu bilgiler, baz istasyonlarından gelen verilerle karşılaştırıldı.
Kiminle beraber olduklarına kadar tespit edildi.
Aylar süren bu araştırmayla, her milletvekilinin darbe sırasında nerede oldukları çıkartıldı.
Sadece milletvekillerinin değil, önemli noktalardaki bürokratlar ve belediye başkanları için de aynı işlem yapıldı.
Ortaya çıkan sonuçlar dosyalandı.
Bununla da yetinilmedi.
Durumu tam olarak anlaşılamayan bazı milletvekilleri teker teker AK Parti Genel Merkezi’ne çağrılarak bilgi alındı. (Ben ‘bilgi alındı’ diyeyim, siz ‘sorgulandı’ anlayın)
Onlara bu çalışmadan bağımsız olarak 15 Temmuz gecesi nerede oldukları soruldu.
Verdikleri cevaplar dosyadaki sonuçlarla karşılaştırıldı.
Bütün bunları niçin anlattım?
Etrafımda çok sayıda kişide sanki AK Parti’de bir çalışma yapılmıyormuş gibi izlenim var.
FETÖ’ye karşı hiçbir şey yapılmadığı sanılıyor.

Oysa bu doğru değil.
Ben bu konudaki çalışmanın sadece birini anlattım.
Geride daha çok şey var.
Bir bilgi daha vereyim.
Darbe 65’nci Cumhuriyet Hükümeti’ne karşı yapıldı.
Darbeden hemen sonra kabine revizyonuna gidilerek 66’ncı hükümet kuruldu.
Bu hükümette bazı bakanlar kabine dışı kaldı.
O isimlerin bazıları 15 Temmuz gecesi kendisine bir türlü ulaşılamayan bakanlardı.
Aynı zamanda nerede olduklarını tam olarak ispat edemediler.
Onların yerine kabineye Abdülhamit Gül, Jülide Sarıeroğlu, Osman Aşkın Bak, Ahmet Eşref  Fakıbaba ve Ahmet Demircan girdi.
Bu isimlerden; Abdülhamit Gül, Jülide Sarıeroğlu ve Ahmet Eşref  Fakıbaba 15 Temmuz gecesi darbeye karşı koymak için Meclis’e koşanlardı.
Şimdi önümüzde milletvekilliği seçimi var.
Yukarıda uzun uzun anlattığım dosya tekrar masaya konuyor.
Yanlış yapanlar kesinlikle listeye alınmayacak.
Özellikle de FETÖ konusunda.
Bu saatten sonra AK Parti’nin de, FETÖ’nün de geleceği birbirine bağlıdır.
AK Parti güçlenirse FETÖ, FETÖ güçlenirse AK Parti biter.
Sevsek de sevmesek de, beğensek de beğenmesek de millet olarak AK Parti’nin zayıflamasına asla müsaade etmememiz lazım.
Bu mesele vatanın varlık meselesidir.
Benim Tayyip Bey’den bir ricam var.
Dini konulardan uzak dursun, özellikle de Ehl-i sünnet’i üzecek kelam etmesin.
Üzmek bir yana Ehl-i sünnet’in ipine sıkı sıkıya sarılsın.
Listesine yahut yakınına bir kaç Ehli-i sünnet kimseler alsın.
Ehl-i sünnet’in ipi sağlamdır.
İP’siz sapsızların ipi gibi çürük değildir.
Ehl-i sünnet ipine yapışan selamete, yapışmayan çürüğe çıkar.

METİN ÖZER
HABERVİTRİNİ