HAYATİ YAZICI’NIN HISIMI TAYYİP ERDOĞAN’IN HASIMI

  • 8.9.2016

Cumhurbaşkanı Erdoğan bas bas bağırıyor :
- Partili de olsa akrabanız da olsa içinizdeki Fethullahçıları ihbar edin
AK Parti’de tık yok.
Başbakan Yıldırım’ın bağırmaktan sesi kısıldı :
- Bir tek Fethullahçı bırakmayın!
AK Parti’den yine tık yok.
Türkiye’nin en pimpirikli kurumu TSK’ya yüzde 60 oranında sızan Fethullahçılar, sanki AK Parti’nin semtine hiç uğramamış.
Solcu CHP’ye, milliyetçi MHP ve BBP’e ve PKK’cı HDP’ye sızan bu vatan hainleri; AK Parti’yi pas geçtiler öyle mi?
Kusura bakmayın ama buna ‘saflık’ denmez, bunun adı hıyanettir.
30 yıldır büyük bir sabırla, sinsi sinsi iktidarı eline geçirmeye uğraşan Fethullah Gülen
; meğerse 2-3 yıl öncesine kadar avucunun içinde tuttuğu AK Parti’ye adam koymayı unutmuş.
Yersen!..
Bu adamlar; Devrimci Sosyalist İşçi Partisi’ne bile adam yerleştiren Fethullahçıların AK Parti’nin kapısından içeriye girmediğimize inanmamızı istiyorlar.
Kim İstiyor?
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı eski Bakan Hayati Yazıcı istiyor.
Beyefendi CNN Türk’e çıkmış kükrüyor:
- Bizde FETÖ’cu olmaz. Parti yönetiminde ve üst kurullarda Fethullahçı olması mümkün değil.
Vay anasını sayın seyirciler.
Peki kim bu Hayati Yazıcı.
Kendisi Tayyip Bey’in hemşehrisi.
Uzun süre Erdoğan’ın özel avukatlığını yaptı.
2002 yılında AK Parti’nin kurucusu oldu. 
60. Hükümette
 Başbakan Yardımcısı, 61. Hükümette Gümrük ve Ticaret Bakanı oldu.
29 Ağustos 2014’te Davutoğlu’nun kurduğu 62. Hükümette kabine dışı kaldı.
17/25 Aralık Yargı Darbesi’nde Gümrük ve Ticaret Bakanı’ydı.
2013 yılının sonlarıydı.
Fethullahçıların Yargı Darbesi son anda büyük güçlükle savuşturulmuştu.
Türkiye’de kıyamet kopuyordu.
Dönemin Başbakan’ı Tayyip Erdoğan’ın Fethullahçılara büyük savaşı resmen başlattığı günlerdi.
Erdoğan, ‘Paralel Devlet Yapılanması’nı ilk kez 17 Aralık 2013’de duyurdu.
Duyurmakla kalmadı bu yapıya, yani Fethullahçılara savaş başlattı.
Başlattığı savaşı millete anlatabilmek için de köy – kasaba dolaştı.
Her gittiği yerde ‘Paralel Devlet’i anlatıyordu.
Tam da o günlerdeydi.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı Rize’ye gitmişti.
Tarih : 25 Ocak 2014
17/25 Aralık Yargı Darbesi
’nden bir ay sonra.
Bakan Yazıcı memleketinde şunları söyledi:
- Bu topraklarda tek devletin yanında hiçbir zaman paralel diye bir yapı söz konusu değil ama devletin yönetim şeması içerisinde bazı kişilerin paralel uygulamalar içerisine girdiklerini söyleyenler var. Bunlar söylenebilir. Bunların da bir paralel devlet şeklinde değerlendirilmesinin çok gerçekçi olmadığını düşünüyorum. Böyle bir şey olamaz. çünkü tek devlet var. Devletin yönetim şeması içerisinde, yaşanan olayları da dikkate aldığımızda paralel uygulamalara gidildiği iddiaları var. Bunların elbette ki kanıt ve belgelerle ortaya çıkması lazım.
Bakan Yazıcı’nın bu sözleri; Hem Tayyip Erdoğan’da hem de AK Parti’de soğuk duş etkisi yaptı.
Erdoğan; yeni başlattığı savaşta en yakınından, hiç de beklemediği bir darbe aldı.
Erdoğan, en yakını bakanının bile inanmadığı ‘Paralel Devlet’ ile savaşı, millete nasıl anlatsın?
Yazıcı’nın sözlerinden sonra FETÖ’cu temizliğine en yakınından başlamaya karar verdi.
Sanırım o kritik kararı da Yazıcı’nın bu sözlerinden hemen sonra aldı.
Cumhurbaşkanı seçilir seçilmez kurulan 62. Hükümette, kendine inanmayan tek bir bakan bile bırakmadı.
Kabineye alınmayan ilk isim de Hayati Yazıcı oldu.
Kabineden atılan Hayati Yazıcı’nın cezası bununla da bitmedi.
7 Haziran 2015 Genel Seçimleri’nde listeye konulmadı.
Parti yönetimi bunun nedeni olarak 3 dönem kuralını öne sürse de, Yazıcı’nın yakınları buna inanmıyordu.
En başta inanmayan da eşi Selma Yazıcı’ydı.
Selma Hanım bu inançsızlığını, 8 Nisan 2015’te kendi Twitter hesabından attığı Tweet ile dosta düşmana duyurdu:
Biraz bağır çağır, biraz şarkı söyle, biraz çalışır gibi yap adaylık senin de olsun!!! Yazık AK Parti bunlarla mı seçime gidecek!!! Partili olmak, yıllarca partide ter dökmek, çalışkan, güvenilir olmak meziyet değilmiş gördük. Gerçekten hak eden adayları listede görememek veya seçilemeyecek pozisyonda görmek üzücü. İlla da birilerine yakın mı olmak gerekiyor?
Selma Hanım’ın 7 Haziran seçimleri öncesi bu bağırık- çağırığı, 1 Kasım seçimlerinde meyvesini verdi.
Görünmez bir el peydahlandı. 
O el; Gözden çıkartıldığı düşünülen Hayati Yazıcı’yı tuttuğu gibi İstanbul 2. bölge 1. Sırasına yerleştiriverdi.
5 ay önce listeye bile alınmayan Hayati Yazıcı, bir anda İstanbul’da liste başı oluverdi.
Tam bir ‘Hokus-Pokus’ durumu.
Yazıcı, AK Parti 2. Olağanüstü Kongresinde MKYK üyesi seçildi ve ardından Siyasi ve Hukuki İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı oldu.
Bunların büyük bir kısmı zaten bilinen şeyler.
Gelelim çok bilinmeyenlere..
Tarih: 5 Ağustos 2007.
Hayati Yazıcı
'nın kızı Esra Yazıcıişadamı Mehmet Çeker'in oğlu Abdullah Çeker ile evlendi. 
Mehmet Çeker Malatya’nın Pötürge’den bir sanayici.
Işık Plastik’in sahibi.
Işık isminin ‘Işık Evleri’yle bir ilgisi var mı ?
İnanın ben de bilmiyorum.
Günahını almayayım şimdi.
Ancak Mehmet Çeker’in “Fethullah Gülen'in en değer verdiği işadamlarından”olduğu iddiası var.

Bunu da bilmem ama başka bir şey biliyorum.
Tarih: 24 Ekim 2009.
Avukat Faruk Seçen, THY'de çalışan Elif Elibol ile evlendi.
Damadın Nikah şahidi Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’ydı.
Avukat Faruk Seçen, Hayati Yazıcı’nın dünürü Mehmet Çeker’in yeğeni.
Aynı zamanda Tayyip Erdoğan’ın da avukatı.
Erdoğan’ın eski avukatı olan Hayati Yazıcı Faruk Seçen’e bu görevi vermişti.
Yani Damat Bey, Tayyip Erdoğan’ın en mahrem konularına bakan isim.
Sesinizi duyar gibiyim.
Bu “Seçen” soyadı size tanıdık geldi değil mi?
Kafanızı boş yere yormayın!.. 
Faruk Seçen, Başsavcı vekili Fikret Seçen’in kardeşi.
Hani şu Fethullahçı yargının beyni olarak kabul edilen 17/25 Aralık Yargı Darbesi’nin esas oğlanı olan, dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Fikret Seçen.
Hayati Yazıcı’nın dünürü Mehmet Çeker’in yeğeni, Tayyip Erdoğan’ı ve hükümeti düşürmek için hazırlanan Yargı Darbesi’nin başındaki isimdi.
Fikret Seçen meslekten uzaklaştırılıp gözaltı kararı çıkartıldığı günden iki gün önce, Hollanda’ya kaçtı.
Halen de firari durumda.
Kısaca anlatmak gerekirse;  Hayati Yazıcı’nın akrabası, Tayyip Erdoğan’ı hapse atmak için yargı darbesini örgütleyen Fethullahçıların başıydı.
Biliyorum siniriz oynuyor.
Yine de sakin olalım.
Fethullahçı Fikret Seçen ile sonradan akraba olan Hayati Yazıcı, AK Parti’deki Fethullahçılarla mücadele edecek birimin başında.
Siyasi ve Hukuki İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı” sıfatıyla bu görevi yürütüyor.
Yazıcı’nın; “Bizim partimizde FETO’cu yok” sözü bu nedenle infiale neden oldu.
Herkes biliyor ki AK Parti’deki Fethullahçı yüzdesi, Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki Fethullahçı yüzdesinden çok daha fazla.
Herkesin bildiği bu gerçeğe rağmen Yazıcı’nın yüzdeyi düşürmek bir yana, ‘SIFIRLAMASI’ pek de iyi niyetli bir yaklaşım değil.
Bu sözler en azından bu milletin zekasıyla alay etmektir.
Bütün bunlara bakınca insanın aklına “Kedi-ciğer” hikayesi geliyor.
İnsan kendi kendine, “Acaba kediye ciğeri mi emanet ettik” diye düşünmeden edemiyor.
Biz elbette ki kendisine FETÖ'cü demiyoruz. Ancak "Böyle bir hısımlık varken söylemlerine dikkat etmeli" diyoruz.
Fethullahçılarla mücadelede, "Başkaları bir yapıyorsa, Sayın Yazıcı bin yapmalı" istiyoruz.
Sayın Yazıcı bizlere laf yetiştirmeyi bıraksın.
Bir an evvel işini yapsın.
Başkalarına, “Kapınızın önünü süpürün” demek kolay.
Bunu derken önce sen kapının önünü süpüreceksin.
Bununla da kalmayıp; halının altına saklanan, kul hakkı yemekten semirmiş hamam böceği kılıklı bu Fethullahçıları, partiden atacaksın.
Hayati Yazıcı şimdi bir karar verecek!..
Ya AK Parti’deki Fethullahçıların isimlerini teker teker bir dosyaya yazar.
Ya da bu millet Hayati Yazıcı ismini, ‘Hesap sorulacaklar” listesine yazar.

METİN ÖZER/HABERVİTRİNİ