HÜSEYİN AKLINI YİTİRDİ

  • 14.3.2019

Hüseyin’den iki kötü haber birden geldi.
Hem aklını hem de görme yetisini kaybetti.
Hüseyin’i kendi elimizle cellatlara teslim ettik. 
O aşağılık katiller de işlerini yaptı.
İhvan mensubu Muhammed Abdulhafız Ahmed Hüseyin’den bahsediyorum.
Hani şu İstanbul’daki pasaport şubeden 8 polisin üstlerine haber vermeden apar topar kelepçeleyip, Mısır uçağına attıkları Hüseyin’den...
Her şey Mısır’ın Başsavcısı Hişam Bereket’in öldürülmesi ile başladı.
Darbeci Sisi, 2015 yılında Müslüman Kardeşlere ağır cezalar vermesi için yakın adamı Hişam Bereket’i başsavcı olarak görevlendirdi.
Bereket; önüne gelen her Müslüman Kardeşler davası için idam talebinde bulunduğu günlerde saldırıya uğradı.
Başsavcı Hişam Bereket'in aracının bulunduğu konvoya bombalı saldırı düzenlendi.
Bir intihar bombacısı bomba yüklü kamyonu ile Bereket’in aracına çarptı. 
O patlamada hem bombacı hem de Bereket öldü.
Bu olayı bahane eden Sisi, eylemi planladıkları gerekçesi ile 15 İhvan mensubunu gözaltına aldırdı.
Muhammed Abdulhafız Ahmed Hüseyin hakkında ise yakalama kararı çıkartıldı.
Abdulhafız Ahmed Hüseyin, ülkesinden Sudan’a kaçtı. Buradan da Somali’ye geçti.
28 yaşındaki Hüseyin, Ziraat mühendisi idi.
Somali’de bir kadınla evlendi bir de çocuğu oldu. Ardından bir çiftlikte iş buldu.
Aldığı maaş ile geçinemeyince bir arkadaşının tavsiyesi ile Türkiye’ye gelmeye karar verdi.
İşte o karar Hüseyin’in de sonu oldu.
Daha önce uzun uzun yazmıştım.
Atatürk Havalananı'nda Pasaport Şube’de görevli polisler, Somali’den gelen Hüseyin’i yaka paça kelepçeleyip gözaltına aldı.
Kimseye sormadan; ters kelepçe takıp, ilk Mısır uçağı ile ülkesine postaladılar.
Haberi alan Sisi’nin katilleri, Hüseyin’i uçaktan alıp bilinmeyen bir yere götürdü.
İki aydır haber alınamayan Hüseyin’den nihayet bir haber geldi.
Geldi gelmesine ama o haber yürek burkacak türden...
İki aydır işkenceye tabi olan Hüseyin’in, akıl sağlığını yitirdiği ortaya çıktı. 
Sadece akıl sağlığını değil görme yetisini de kaybetti Hüseyin.
İhvan mensubu Abdulhafız önceki gün ilk kez mahkemeye çıktı. 
Ailesi de o sırada oradaydı.
Hüseyin ailesini tanımadığı gibi, savcının yönelttiği bütün suçlamaları daha sorulmadan kabul edip altını imzaladı.
Mahkemeye çıkarılan Hüseyin’in görme yetisini işkence sonucu kaybettiği, hâkimin sorularına cevap veremeyecek derecede akli melekelerini yitirdiği ve psikolojisinin bozulduğu görüldü.
Cezaevindeki tutuklu arkadaşlarının ifadesine göre; Abdulhafiz, günlerce ayağından asılmış şekilde ağır işkencelere maruz kaldı ve çığlıklar atarak aklını da yitirdi.
Mahkemeye katılan akrabaları ve avukatları, 'Abdulhafiz'in ağır işkencelere maruz kaldığının açık bir şekilde görüldüğünü bildirdi.
Yaşananlardan sonra şoka giren Hüseyin’in eşi Vela Tarık Mahmud, yaşadıklarını ağlayarak anlattı.
Kucağında küçük çocuğu ile bir TV kanalına çıkan Vela Tarık Mahmud; “ Onu öyle bir şekilde görünce kalbim yerinden çıkar gibi oldu." dedi.
Nereden bakarsan bak dram, nereden bakarsan acı...
Hüseyin’i zorla ülkesine yollayan 8 polis, çok büyük bir zulme imza attı.
Bu polisler açığı alındı.
Açığa alınsalar ne olacak?
Olan bir masuma oldu.
Bakanlıktan bu 8 polisin bir FETÖ bağlantısı olup olmadığını sordum, tam bir cevap alamadım.
Soruşturmanın akıbetini de öğrenemedim.
Polislerin akibeti belli değil ama Hüseyin’in akibeti belli gibi...
Muhtemelen Hüseyin’i de asacaklar.
Aynı davada yargıladıkları 9 masum arkadaşını astılar. 
Geriye Hüseyin ile birlikte kaldı 6 kişi. 
Onları da bugün yarın asıp, davayı kapatırlar.
Onlar kapatır ama Türkiye düşmanları bu davayı kolay kolay kapatmaz.
Mısır’da Sisi’nin emir eri durumundaki yalaka medya, Hüseyin’in durumunu sık sık ekrana getiriyor.
Darbeci yalakalar, özellikle Türkiye’nin Hüseyin’i zorla iade ettiğini anlatıyor. 
Televizyonlardaki yorumlarda Türklere güvenenlerin hali budur türünde yorumlar yapılıyor.
Suudi Arabistan ve BAE’de de benzer yazılar çıkıyor.
Aynı durum FETÖ’cüler de de var. 
Onlar Hüseyin’i yollayan polislere tek kelime söylemeden bu işin sorumluluğunu Erdoğan’a yıkmış durumda.
Hüseyin’in başına gelen apaçık bir zulümdür.
Allahü teala, Al-i İmran suresi 86’ncı ayetinde mealen, “Allah, zulmeden bir kavmi hidayete erdirmez.” buyuruyor.
Geldiği günden bu yana halkına ve Müslümanlara zulmeden Sisi de hidayete eremeyecektir.
Allahü teâlânın rızası; adalet ile elde edilir. 
Devletin en tepesinden en altına kadar her görevlisi adil olmak zorundadır.
Kimse kusura bakmasın!..
Bu işler meydanlarda parmak sallamak veya Rabia işareti yapmakla olmaz.
Hükumet; zulme uğrayan Hüseyin’in hesabını ağır bir şekilde sormalıdır.
Sormazsa bu zulme ortak olmuş olur.

O zaman biz de Sisi gibi zalim oluruz.
Mülk; küfür ile devam edebilir ama zulüm ile devam etmez.
Zulmün olduğu yerde felaket kaçınılmaz olur.

Allahü teala Enbiya Suresi 11’nci ayetinde mealen, Biz, zulmeden ülkelerden nicesini kırıp geçirdik ve bunun ardından bir başka kavmi meydana getirdik.” buyurdu.
Şimdi de Sisi ve Salman gibi bu zalimleri kırıp geçirsin inşallah.
Velhasıl, içeride dışarıda düşmanımız çok.
Bu kadar hainin ortasında uyumaya bile vaktimiz yok.
Hüseyin vakası hepimize ders olsun.
Özellikle de hükumetimize...