İSRAİL iLE KOMŞU OLDUK!..

  • 29.9.2017

Durun!..  Hemen heyecanlanmayın.
Bizim bir tarafa gittiğimiz yok.
Her zamanki gibi onlar bize geldi.
Geldiler”derken Kuzey Irak’ı kastediyorum.
Hani şu şalvarlı peşmergelerin İsrail bayrakları ile dolaştıkları Kuzey Irak.
Bizim politikacılar orada sallanan İsrail bayraklarının manasını hala anlayamadı.
Bizimkiler; o bayrakların, İsrail’in referanduma verdiği destek için sallandığını sanıyor.
Aman Ya Rabbi!..
Ne büyük gaflet.

Bizimkilerin destek için sandığı o bayraklar, oysa  yeni komşumuz için sallanıyor.
Bundan daha kötüsü, o bayrakları sallayanları da Kürt sanıyorlar.
Oysa onlar birer Yahudi.
Tıpkı Barzani gibi..
Orta yaştakiler hatırlayacaktır.
Gazetelere bir araba ilanı verilirdi:
- Satılık Doğan görünümlü Şahin.
Türk usulü bu satış, şimdi Kürt usulü bir satış oldu.
“K.Irak görünümlü İsrail” için şartlar oluşturuluyor.
Kürt görümlü Yahudiler, burnumuzun dibine gelip yerleşti.
Kürt bilinen Barzani, bal gibi bir Yahudi’dir.
Şimdi şu meseleyi biraz açalım.
Yahudiler, Kuzey Irak topraklarına, İsrail Krallığı'nın M.Ö.720 yılında Asurlular tarafından yıkılmasıyla, İsrailoğullarının Kayıp Oniki kabilesi’nin dünyanın dört bir yanına dağıldığı dönemde geldiler.
16. ve 17. yüzyılda bölgede yaşayan ailelerin en çok tanınanı Barzani ailesiydi.
Barzani ailesi adını yaşadığı Barzan ilçesinden aldı.

Kendisi de bir Kürt Yahudisi olan Amerikalı Prof. Yona Sabar, K.Irak’taki Kürt Yahudiler ve Barzani ailesi ile ilgili çarpıcı bilgiler içeren bir kitap yazdı.
Barzani ailesinin başında bir Haham olan Nathanel Barzani, bölgedeki Yahudiler ile ilgili çok sayıda el yazması kitaplar kaleme aldı..
O kitaplar daha sonra haham olan oğlu Samuel Barzani'ye miras kaldı. 
Yona Sabar kitabını zaten bu kaynaklardan yararlanarak kaleme aldı.
Gelelim başka bir Barzani’ye...
Osmanlı arşivlerinde de bir Yahudi Barzani’den söz ediliyor.
Osmanlı arşivinde yer alan belgede; Sallum Barzani isimli bir hahamın 1856 yılında Musul'dan Selanik'e, oradan da Hahambaşılığın özel ricası ile Kudüs'e sürgün edildiğini gösteriyor. 
Sallum Barzani, Barzani ailesi için çok önemli bir şahsiyettir.
Mesut Barzani’nin babası Molla Mustafa Barzani, Haham Sallum Barzani’nin çocukları ile yakın arkadaştı.

Molla Mustafa Barzani her İsrail’e geldiğinde, Sallum Barzani’nin haham bir akrabasının evinde kalırdı.
İsrail devleti kurulduğunda K.Irak’ta yaklaşık 50 bin civarında Kürt Yahudisi vardı.
Bunların bir kısmı İsrail’e göçtü, bir kısmı K.Irak’ta kaldı.
Bugün bizim Kürt bildiklerimizin bir kısmı, işte bu Yahudilerdir.
Barzan ilçesindeki herkesi Yahudi ilan etmek elbet doğru değildir.

Mesut Barzani Yahudi midir, Kürt müdür? 
Bunu bilmek de mümkün değil.
Ancak Molla Mustafa Barzani ile Haham Sallum Barzani arasında bir hemşerilik ilişkisinin çok üstünde bir yakınlık olduğu da açıktır.
Kesin ve şaşmaz olan tek şey; Barzani ailesinin hainliğidir.
Bu ailenin hayatı hainlik ile geçti.
Dedesi de haindi, Babası da haindi, kendisi de haindir.

Mesut Barzani’nin babası Molla Mustafa Barzani’nin dedesi,  Osmanlı’ya ihanet etti.
Tıpkı oğlu ve torunu gibi bütün o bölgeyi karıştırdı. 
Osmanlı Barzani ailesinin bir kısmını tutuklayıp, bir kısmını astı.
Geri kalanları da sürgüne yolladı.
1931'de Mesut Barzani’nin büyük amcası Şeyh Ahmed Barzani ayaklanma çıkardı. Ardından da babası Molla Mustafa 1943'te Bağdat yönetimine başkaldırdı.
Ayaklanma kanlı şekilde bastırılınca, aşiretiyle birlikte İran’a kaçtı. 
Molla Mustafa Barzani, İran’da da rahat durmadı.
1946'da, Sovyetler Birliği'nin desteği  ile İran sınırları içinde Azerbaycan Millî Hükûmeti ile birlikte kurulan Kürt Mahabad Cumhuriyeti'nin kuruluşunda önemli rol oynadı.
Mahabad Cumhuriyeti , Ocak 1946'da Sovyetler Birliği'nin desteği ile kurulan ve Sovyetler Birliği'nin çekilmesi ile aynı yıl içinde yıkılan, Birleşmiş Milletler tarafından tanınmamış ilk Kürt devleti idi.
Dönemin Komünist Rusyası, Azeriler ile Kürtleri birleştirmek için böyle bir devlet kurdurdu.
İsmini de bu devletin başkenti olarak ilan edilen İran’ın Mahabad şehrinden aldı.
SSCB güçleri İran’dan çekilince, İran ordusu Mahabad'ı işgal ederek Mahabad Cumhuriyeti'ni yıktı. 
31 Mart 1947'de Cumhurbaşkanı Kadı MuhammedBaşbakan Hacı Baba Şeyh ve Savunma Bakanı Muhammed Hüseyin Han Seyfi Kadı, Cumhuriyetinin kurulduğu yer olan Çarçıra Meydanı'nda asılarak idam edildi.
Kürt hükümetinden tek kurtulan, Molla Mustafa Barzani oldu.
Canını zor kurtaran Molla Mustafa, 500 silahlı adamıyla birlikte Türkiye üzerinden Moskova’ya kaçtı.
Moskova’da “Kızıl Molla” ismi ile tanınan Molla Mustafa, 1957’de Kürdistan Demokrat Partisi’ni (KDP) kurdu.
Abdülkerim Kasım'ın 1958'de krallığa son veren darbesinden sonra, tekrar Kuzey Irak'a döndü. 

Döndü dönmesine ama yine rahat durmadı.
Eylül 1961'de ayaklandı ve peşmerge (ölüm öncüsü) denen gerilla kuvveti ile, Kuzey Irak'ın büyük bir bölümüne hakim oldu.
1970'te Kürtlerin isteklerini kabul eden bir antlaşmanın imzalanması üzerine, silahlı mücadeleye son verdi.
Molla Mustafa Barzani K.Irak’ı ele geçirirken arkasında SSCB ve İran desteği vardı.
Ekmeğini yediği Irak’ı bu iki devlete satmıştı.
1975 yılında Barzani’nin hayatını karartan bir gelişme yaşandı.
1975'te imzalanan Cezayir Anlaşması'yla Irak ile anlaşmaya varan İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi, Barzani’ye yardımı kesti. Ardından da kendi iç meseleleri ile uğraşan Ruslar, Barzani’yi ortada bıraktı.
İki büyük desteğini kaybeden Molla Mustafa Barzanitekrar İran’a kaçtı.
SSCB’den umudunu kesen Barzani bu kez de 1976 yılında gittiği Amerika’nın kucağına oturdu.
Mesut Barzani’nin babası en büyük hain idi.
Molla Mustafa Barzani, ilk kez 1967 yılında İsrail'e gitti. 

Kendisini kabul eden İsrail Savunma Bakanı Moşe Dayan'a, hediye olarak bir 'Kürt hançeri' ile birlikte, Kerkük petrol rafinelerinin planlarını da götürdü.
Mart 1969'da yapılan bir operasyonda da Barzani-Mossad işbirliği ile Kerkük rafinerileri bombalandı ve çalışamaz hale getirildi.
Bir Müslüman ülke olan Irak’ın en büyük gelir kaynağını ajanlık ve işbirliği yaptığı İsrail’e bombalatan Molla Mustafa Barzani, verdiği bu hizmetten sonra İsrail’in en has adamı oldu.
Ödül olarak da 1976'da Amerika Birleşik Devletleri'ne götürüldü.
Amerika’nın Yahudileri kendisine her türlü rahatlığı ve parasal imkanı verdiler.
3 sene sonra da orada geberdi.

Ölüsünü Amerika’dan getirip İran’ın Irak sınırındaki Uşnu kasabasına gömdüler. 
1993 yılında kemiklerini K.Irak’a getirip tekrar gömdüler.
O günden bu güne Barzani ailesinin arkasında hep Yahudiler oldu.
Ruhlarında hainlik ve ihanet bulunan Barzani ailesi, yüzlerce yıldır hiçbir zaman rahat durmadı.
Ekmeğini yediği her ülkeye ihanet ettiler.
Yapılan her iyiliğe kötülükle karşılık verdiler.
Molla Mustafa Barzani’nin boşalttığı ihanet koltuğunda, şimdi oğlu Mesut Barzani oturuyor.
Barzani ailesi, tarih boyunca hep bir ülkenin kucağına oturdu. Kucaktan kucağa dolaşıp durdu.
Mesut Barzani de, babasının son oturduğu yer olan, İsrail’in kucağına oturdu.
Kurttan it, itten kurt doğmaz. Kurttan kurt, itten it doğar.

Bunun en güzel örneği Mesut Barzani’dir.
Atalarımızın şu sözü sanki Barzani için söylenmiş;
Katranı kaynatsan da olur mu şeker.
Cinsine tükürdüğüm cinsine çeker.

Hakikaten Mesut Barzani de cinsine çekti.
O da tıpkı babası gibi hain oldu.
Mesut Barzani ilk ihanetini Saddam Hüseyin’e yaptı.
Irak, İran ile savaşırken Mesut Barzani’nin hainlik damarı kabardı.
Irak’ı sıkıntıya sokmak için gizlice İran ile anlaştı.
Plana göre kendi kontrolündeki Halepçe’yi İran’a açacak, Halepçe’den Irak’a girecek İran askerleri ile Saddam’ı arkadan vurdurup yok edecekti.
1986-1988'de Irak'ın kuzeyinde El-Enfal Harekâtı adlı isyanı başlattı.
İran ordusu Zafer-7 Harekâtı adlı taarruzu ile peşmergelerin kapısını açtığı Halepçe kasabasına girdi.
İhanete uğradığını gören Saddam’ın tepkisi çok sert oldu.
Barzani’nin adamlarının üstüne kimyasal gaz atarak meşhur Halepçe katliamını gerçekleştirdi.
Panikleyen Barzani ilk olarak yoldaşı Talabani’yi sattı.
Saddam’a biat ederek bölgenin hakimi oldu.
O günlerde Türkiye yüzbinlerce Kürt’e kapılarını açmıştı.
Saddam’dan kaçan Kürtlere evimizi açtık.
Açtık da ne oldu.
Bu kez de biz ihanete uğradık.
Barzani ve O’nun Kürt görünümlü Yahudileri, Öcalan ile iş çevirip Türkiye’ye ihanet etti.

Biz ise böyle bir haini adam yerine koyup devlet başkanı gibi ağırladık.
Şalvarlı Yahudi’yi resmi törenle karşıladık.
Atasözleri ile getirdim, Atasözü ile bitireyim.
Adam sandık eşeği, altına serdik döşeği.