Gündem
  • 23.5.2004 16:47

AHMET HAKAN COŞKUN BAKANLARIN PERFORMANSLARI İÇİN NE DEDİ?

Kabineden çizgiler En başta uyarayım: Bu bir ''çok yakında kabine değişikliği gündeme gelecek, başarısız bakanlar gidecek'' yazısı değildir. Yaptığım sadece ve sadece ''yoğurt yiyişleri az buçuk belli olan'' yiğitlere dair küçük izlenimler aktarmaktan ibaret. Siz buna bir tür ''performans değerlendirmesi'' de diyebilirsiniz: *ABDÜLLATİF ŞENER: Ekonomiye dair mevzuların soğuk ve katı disiplininden bıkmış olacak ki son zamanlarda farklı eğilimler içine girmeye başladı. Önce Ahmet Arif'ten ''33 Kur- şun'' adlı şiiri okudu. Ardından espri yapma yeteneği açısından Cem Yılmaz'dan hiç de aşağı kalmadığını kanıtladı. Ve son olarak Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı'na Kürtçe ''Seni seviyorum'' dedi.. Bu arada Fransızca'dan Arapça'ya bir çok dilde ''Seni seviyorum'' demeyi öğrendiğini de kanıtladı. Biraz daha gayret etse, ekonominin bir başka patronu Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın tahtını sallayabilir ve ''En renkli bakanlar, en renksiz alandan çıkıyor'' şeklinde bir yargının oluşmasına katkıda bulunabilir.. * BEŞİR ATALAY: Bu kabinenin ''sakin güç''ü de Beşir Hoca oldu.. Veriye dayalı iyi bir hazırlık, bilimsel çalışma ve hem uhulet, hem suhulet.. İşin özeti bu.. Basın Kanunu gibi hükümetin başını ağrıtması muhtemel alengirli mevzuyu işte bu yöntemle halletti. Aynı yöntem RTÜK ve özel televizyonlar için de geçerli. Müşkülpesentlikleriyle meşhur televizyon yöneticileri kendisinden müthiş memnun. Herhalde hükümetin ilk günlerinde kendisini tanımadan hakkında atıp tutanlar şimdi mahcuptur. * HÜSEYİN ÇELİK: En son onu ''kaybedenler'' listesine almıştım ama daha önce de yazdığım gibi pişmanım. Karşı taraftakilerin ''gerilmek'' için her fırsatı nasıl da kolladıklarını pek hesaba katmamışım. Ama şimdi onun her şeye rağmen süreci iyi yönettiğini düşünüyorum. Ve yine şimdi fark ediyorum ki YÖK Yasası'yla ilgili atılması gereken adımı kim atarsa atsın, karşı tarafın gerilim çıkarması mukadderdi. Tartışmalarda kullandığı olgun üslupla, akılcı yaklaşımlarıyla ve zaman zaman yaptığı ince dokundurmalarla bence onun varlığı, sürecin daha kolay atlatılmasına neden oldu. * ALİ COŞKUN: En son Romanya gezisinde heyetler arası görüşmeler sürerken Erdoğan'ın mikrofonunu açmaya çalışırken kolu su bardağına çarptı ve olanlar oldu. Su bardağı, Erdoğan'ın kahve fincanını devirdi. Ortaya çıkan gürültü, heyetteki tüm üyelerin dikkatini çekti ama iki taraftaki heyet üyeleri de hiçbir şey yokmuş gibi yaptı. Bu talihsiz kazanın ardından Erdoğan'ın kazaya kurban giden kahvesiyle kendi kahvesini değiştirerek durumu biraz olsun kurtaran Bakan'a ''geçmiş olsun'' diyoruz.. * ALİ BABACAN: Politikaya ilk başladığı gün bende bıraktığı izlenim şuydu: Tek düze bir anlatım ve tartışmaya kapalı bir donanım. Geçen gün Dünya Bankası Başkanı'yla yaptığı basın toplantısındaki uzun konuşmasını baştan sona dinledim. O tek düze anlatıma ve tartışmaya kapalı donanıma bu kez dikkat çekici bir özgüven eklediğini fark ettim. Renk olayı mı? Çocuğuyla geçirdiği hafta sonu tatillerinde giydiği spor giysilerin kırmızısından başka aklıma bir şey gelmiyor.. * ZEKİ ERGEZEN: Yapılan ''duble yolları'' tanıtırken ''Demirel tüm iktidarı boyunca şu kadar yol yaptı, biz iki yıldan az bir sürede onu fersah fersah geçtik'' diyerek ne derece polemikçi olduğunu kanıtladı. Bu yönüyle çok sempatik buldum kendisini.. Yine ''duble yolları'' tanıtırken, ''Bir yıl sonra İstanbul'dan yola çıkan bir kişi Adana'ya kadar duble yol kullanacak'' şeklinde yaptığı yorumu çok aydınlatıcı buldum. Bu yönüyle de acayip pratik buldum kendisini.. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:15

İLGİLİ HABERLER