Gündem
  • 3.6.2020 23:00

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MYK sonrası açıklamalarda bulundu

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Aile meselesini siyaset konusu yapmak bütün partilerin tabanındaki değerli vatandaşlarımız tarafından ahlak dışı bir tutum olarak kabul edilir. Haftalardır uyarmamıza rağmen ısrarla CHP Sözcüleri tarafından bu ihlal edilmektedir'' dedi.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen MYK toplantısı sonrası önemli açıklamalarda bulundu.

Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sona erdi. AK Parti Genel Merkezi'nde basına kapalı gerçekleştirilen toplantı, 3 saat sürdü. Koronavirüste normalleşme sürecinin ardından toplantı yüz yüze olarak gerçekleşti. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik açıklamalarda bulundu. Çelik, ABD'deki polis şiddeti sonrası yaşanan protestoları değerlendirerek, "Demokratik değerler Amerikan toplumunun sahip çıkmasını destekliyoruz, şiddet olaylarına karşıyız. Ne ırkçılık ne şiddetin arkasında olmamız mümkün değildir." dedi. Çelik, Türkiye'de kiliseler üzerinden yapılmak istenen provokasyonla ilgili ise, "Türkiye'de provokasyon mevsimi kapalıdır. Camileri, kiliseleri, havraları hedef alan, kadınlara şiddet dilini kullananların karşısındayız." ifadelerini kullandı. Çelik ayrıca, ''(CHP'nin iddiaları)Bu arkadaşlarla birisi kafa buluyor herhalde. Kimden böyle bir bilgi alıyorlar? Ben CHP'ye dönük darbe eleştirisi yüzünden AK Parti'de eleştirilmişim. İlkokul düzeyinde siyasi okur yazarlık bile ne dediğimin ne manaya geldiğini anlar. Birincisi ya bunları uyduruyorlar.'' dedi.

Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:

SİYASİ PARTİLER VE SEÇİM KANUNU'NDA YAPILACAK DEĞİŞİKLİKLERİ MYK'MIZ DEĞERLENDİRMEYE ALMIŞTIR

Çok kapsamlı bir teşkilat başkanlığı gündemi sözkonusuydu. Kovid tedbirleri bağlamında kongrelerimizi yapamamıştık. Kovid süreci içerisinde yaptığımız faaliyetler, sahada yaptığı faaliyetler, vatandaşımızla kurulan iletişim konusunda kapsamlı bir değerlendirme teşkilat başkanımız Erkan Bey tarafından sunulmuştur. Medya Tanıtım Başkanlığımızın bir sunumu sözkonusu olacak. Bu dönemde ve bundan sonra yapılacak faaliyetlerle ilgili.

Siyasi Partiler ve Seçim Kanunu'nda yapılacak değişiklikleri MYK'mız değerlendirmeye almıştır. Dünyanın gündemi ABD'de 'nefes alamıyorum' protestolarına odaklanmış durumda. Burada bizim görüşümüzü eksik yansıtan birtakım değerlendirmeler görüyoruz. Biz uzun süredir orada İslamofobik ve ırkçı şiddet konusunda kaygılarımızı aktarıp bilgi veriyoruz. ABD'de bunun yükselişiyle ilgili takiplerimiz var. Son zamanlarda ırkçı polis şiddetinin, bir insan suçlu olduğu için değil, ona siyahi ya da İspanik olduğu için bir tablo sözkonusuydu.

BİZİM ANLAYIŞIMIZ HER TÜRLÜ DİN, DİL, RENK, IRK AYRIMI KARŞISINDA OLMAKTIR

Kişi etkisiz hale getirildiği halde 'nefes alamıyorum' diye bağırdığı halde ölene kadar baskı ve şiddet uygulanıyor. Bu 'nefes alamıyorum' sloganı insani hayat, eşitlik, adalet, özgürlük için nefes alamıyorum sloganına dönüştü. Sayın Cumhurbaşkanımız da açıklama yaptı. Amerikan halkına başsağlığı dileklerini ilettiler. Bizim anlayışımız her türlü din, dil, renk, ırk ayrımı karşısında olmaktır.

Dolayısıyla bu tepkileri gelecek açısından sağlıklı buluyoruz. Batı dünyası, batı ittifakı tehdidi dışarıdan bekliyordu. Çin ve Rusya gibi ülkelerin altı çiziliyordu. Ama tehdit içeriden ırkçılar tarafından yükseltiliyor. Irkçı yükselişle yüzleşme konusunda geri durulduğu gibi tam tersine siyasi olarak istismar etmek arkasına yabancı ve İslam düşmanlığını alarak büyümesine yol açtı.

Her protesto ve toplumsal olayda olduğu gibi bu meşru protestoları çalmak isteyen şiddet grupları ortaya çıkar. Bu yağmacı gruplar ABD'de de ortaya çıkmıştır. Meşru protestoları şiddete, yağmaya dönüştürmeye çalıştıran, kamu düzenini yıkıcı etkiyle karşı karşıya bırakmaya çalışan gruplara da karşı olduğumuzu belirtmek isteriz. Özgürlük, adelet, eşitlik taleplerini son derece meşru buluyoruz, kamu düzenini bozacak şekilde şiddet uygulayanlar, meşru protesto hakkını, şiddet hakkına dönüştürenlere tamamen karşı olduğumuzu belirtmek istiyoruz.

TÜRKİYE'Yİ SUÇLAMAK İÇİN OTOMATİĞE BAĞLANMIŞ FIRSATÇILARLA ÇOK MÜCADELE ETTİK

Biz hassasiyetlerimizi söylediğimiz halde İsrail'deki bir gazetede bizim şiddet olaylarının arkasında olduğumuz yani Türkiye, İran, Çin ve Rusya ile birlikte tamamen yalan ve provokatif haber çıkmıştır. Birtakım krizlerde Türkiye'yi suçlamak için otomatiğe bağlanmış fırsatçılarla çok mücadele ettik. Demokratik değerlere Amerikan toplumu sahip çıkarken tabii ki destekliyoruz ama bunun şiddete, yağmacılığa dönüşmesine karşıyız. Ne ırkçılık ne şiddet! İkisine de karşıyız.

POLİS TEŞKİLATIMIZI BURADAN TEBRİK EDİYORUZ

Korona süreci sonrasında çeşitli provokasyonlar, duygusal hassasiyetler, insanların sıkıntılarının provoke edilmesiyle ilgili yaklaşımlar gördük. Türkiye'de camilere, kiliselere yapılan protestolar, Hrant Dink Vakfı'na yönelik tehditleri gördük. Bunların hepsini reddediyoruz. Bu ölüm tehditleri, iğrenç yaklaşımlar medeni toplum düzeninin bir parçası olamaz. Emniyet teşkilatımız bu provokatörleri, kiliseye yapılan saldırı, aklınca birtakım fay hatlarını tetiklemek isteyenleri kısa bir sürede yakalamıştır. Polis teşkilatımızı buradan tebrik ediyoruz. Kamuoyuna yansıyandan çok daha fazlasını boşa çıkarıyorlar. Bütün teşkilat mensubu arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.

SAYIN SADIK ALBAYRAK'IN YAŞADIĞI HAYAT, YAZDIĞI KİTAPLAR ORTADADIR STATÜKO SOSYETESİNE KARŞI MÜCADELE ETMİŞTİR

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'a karşı yapılan eleştirilere de değinen Ömer Çelik, şunları kaydetti:

"Bu aile konusunu siyaset yapmak bütün partilerin tabanındaki değerli vatandaşlarımız tarafından ahlak dışı bir tutum olarak kabul edilir. Defalarca uyarmamıza rağmen bakın haftalar boyu 'bunu yapmayın bu doğru değil' dememize rağmen ısrarla CHP sözcüleri tarafından ihlal edilmektedir. Bir de 'sosyete damat' diye bir şey uydurmuşlar çirkin bir şekilde. Benim bildiğim Sayın Bakanımızın babası Sadık Albayrak statüko sosyetesine karşı mücadele eden birisiydi. Statüko sosyetesinin mensupları Anadolu'nun içinden gelmiş bir aileye 'sosyete' diyerek saldırmaya çalışıyor. Sayın Sadık Albayrak'ın yaşadığı hayat ve yazdığı kitaplar ortadadır. Anadolu'nun haklarını ve insanının haklarını korumak için statüko sosyetesine karşı mücadele etmiştir, bunun için hapis yatmıştır ve bedel ödemiştir. Bir kez daha söylüyorum, bu kullandığınız kavramlar çirkin kavramlar. Bu kim için kullanılırsa kullanılsın.

Sonra dönüyor bakıyorlar insanlar merak ediyor siz bu kadar aile işlerine meraklı olduğu zaman sizin durumunuz nedir diye? Bakıyorsun ki hakikaten Türkiye'de belirli bir siyasi dönemi defalarca kapatmış, orada tekelci bir hakimiyet kurmuş grupların temsilcisi olan kişiler aynı şeyleri söylüyorlar. Hala Anadolu'dan gelen insanları hazmedemeyen kendi statükocu sosyetesinin kendisine ayna tutması gerekirken başkalarına aynı kavramlarla şuçlayan bir şey var. Burada Türkiye'de bir oligarşi oluşmuşsa, oligarşik bir siyaset modeli, oligarşik bir ekonomik model oluşmuşsa bunun altında imzası olanlar bugün aile kavramları üzerinden 'sosyete' vesaire gibi kavramlar kullanıyorlar. Statüko sosyetesinin kendisine ait olan kavramları başkası için kullanmaması gerekir. Aile kavramını kim, hangi şekilde ve hangi sebeple siyaset konusu yapıyorsa yaptığı ahlaksızlıktır."

Ekonomi yönetimine saldıranların, ortaya ekonomik bir argüman koymadığını, ya aile değerlerine saldırdıklarını ya da bazı köşe yazarlarının yazılarını alt alta koyup tekrar tekrar okuduklarını ifade eden Çelik, "O zaman milli gelirin neredeyse yüzde 20'sini faize ödeyen Türkiye, bugün sadece yüzde 2,3 oranında bu rakamla karşı karşıyadır. Kaldıki bu yüzde 2,3'ün de içinde o dönemden kalan hasarların giderilmesi söz konusudur." diye konuştu.

Faizlerin nisanda tek haneli rakamlara gerilediğini anımsatan Çelik, Türkiye'nin uzun yıllar sonra ilk kez bütçesini faiz ödemelerine değil, yatırım ve sosyal harcamalara ayırmaya başladığını söyledi. Çelik, iddiada bulunanların geçmişte yönetim erki elindeyken ne yaptığıyla yüzleşmesi gerektiğini dile getirdi.

Koronavirüs salgınının yıkıcı etkilerine karşı Türkiye'de ciddi ekonomik desteklerin ortaya konulduğunu vurgulayan Çelik, "Bu süreçte atılan adımların toplam tutarı 260 milyar liraya ulaşmıştır. Atılan adımların ekonomik büyüklüğü, çarpan etkisi ile 600 milyar lirayı aşmıştır." ifadesini kullandı.

Ekonomik destek konusunda atılan adımları sıralayan Çelik, "Anayasayı fırlatma olayı denilen olayda faizler yükselirken seyredenler, o günlerin ekonomi yönetiminde sorumlu olanlar, bugün çıkmış yapılana bir şey diyemiyor, 'peki ondan sonra ne olacak' diyor. Ondan sonrasıyla da ilgili tedbirlerimiz var. Şimdiye kadar pek çok kriz yönettik, bu krizleri de yönetiriz biz." değerlendirmesinde bulundu.

Kamu bankalarının temel ihtiyaç desteği kapsamında 6 milyon 617 bin vatandaşa, 39 milyar 117 milyon lira kaynak sunduğunu, Halkbank tarafından esnafa sunulan toplam desteğin 26 milyar 169 milyon liraya ulaştığını, esnaf destek kredisi kapsamında 684 bin 103 esnafa 16 milyar 906 milyon finansman desteği sağlandığını aktaran Çelik, esnafın hiçbir şekilde yalnız bırakılmadığını bildirdi.

Türkiye'nin bu tablo içerisinde OECD ülkeleri, Avrupa Birliği ve G20 içerisinde pozitif ayrışarak yılın ilk çeyreğini yüzde 4,5 büyüme ile kapattığını ifade eden Çelik, "Dünya 1-2 yıl sonrası için çok olumlu konuşamıyor ama inşallah biz bu tedbirlerle esnafımızın, işçimizin, vatandaşımızın, girişimcimizin yanında olmaya devam edeceğiz." şeklinde konuştu.

Yeni finansman paketleri açıklandığını anımsatan Çelik, "Biz bugünü planladığımız gibi, dün bu destekleri verdiğimiz gibi bundan sonrasında da vereceğiz. Formülümüz şudur, önce toparlanma, sonra atılım. Bununla ilgili olarak Hazine ve Maliye Bakanımız peyderpey bu destekleri açıklamaya devam edecek." dedi.

ANAYASA KİTABININ ATILIRKEN SEYREDENLER...

Yüzleri kızarmadan ekonomi yönetimine saldıran şahısların ya aile değerlerine saldırıyorlar ya birtakım köşe yazarların paragraflarını tekrar tekrar bize okuyorlar. 60-70'li yılları bırakın buralara gelin diyorlar. Biz o yılları hatırlatmazsak siz 2020'leri o günlere çevireceksiniz.

Bu süreçte atılan adımların 260 milyar liraya ulaşmıştır. Çarpan etkisiyle 600 milyar liraya ulaşmıştır. Biz bu destekleri açıklamaya devam ediyoruz. Bundan sonrası için toparlanma ve atılım dönemi olduğunu söylüyoruz. Kendi dönemlerinde vizyon ortaya koyamayanlar çıkmış '6 ay sonra ne olacak' diyorlar. Anayasa kitabının atılırken seyredenler o gün bir şey yapamayanlar şimdi bundan sonra ne olacak diyorlar.

BİZ HİÇBİR HRİSTİYAN VATANDAŞIMIZIN DİNİ DUYGULARINA HAKARET ETMEYİZ

Şimdi yeni finansman paketleri açıklandı. Biz bugünü planladığımız gibi bundan sonrası da desteklerimizi vereceğiz. Formülümüz şudur önce toparlanma sonra atılım. Bu sene İstanbul'un fethini son derece güzel bir şekilde kutladık. Bu kutlama sırasında Ayasofya'da Kur'an tilaveti, Cumhurbaşkanımızın Fetih Süresi'nin anlamını açıklaması büyük yankı buldu. Nedense Yunanistan Dışişleri Bakanı hristiyanların dini duygularına hakaret olduğunu söylüyor. Biz hiçbir hristiyan vatandaşımızın dini duygularına hakaret etmeyiz. İslama düşmanlık sizin coğrafyalarınızda bulunuyor. Biz dünya mirasına da saygı göstererek böylesine kutlama yapılmıştır. Bunun kimseye hakaret eden bir tarafı yoktur. Bizde dini temelde düşmanlık sözkonusu değildir. Tüm Avrupa ülkelerinde minarelerinde ezan sesini yasaklayan tek devlet Yunanistan'dır. Başkentinde cami olmayan tek ülke Yunanistan'dır. İslam düşmanlığı ile yüzleşecek yerde Yunanistan'ın bu konulara girmesi akıl tutulmasından başka bir şey değildir.

Biz Fetih Süresi okuyoruz, onlar meydan okuyorsunuz diyorlar. Biz burada kendi tarihimizi, hafızamızı anmak için gereken şekilde toplumumuzla buluşmak için bu törenleri düzenliyoruz. Fatih Sondaj Gemisi'nin Karadeniz'e açılması son derece önemlidir. Doğu Akdeniz'de 4 sondajı yaparak görevini tamamladı. Bu çalışmaları yapan arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Onları koruma görevini sağlayan TSK'ya teşekkür ve başarılı dileklerimizi iletiyoruz.

TÜRKİYE'NİN BURADAKİ POZİSYONU BM İLE UYUMLU OLDUĞU KADAR NATO TARAFINDAN DA TEYİD EDİLMİŞTİR

Libya'da Sarrac hükümeti yeni başarılara imza atmıştır. Darbeci Hafter'in yaptığı provokasyon ve katliamlar konusunda Türkiye büyük bir misyon üretmiştir. Uluslararası toplumun meşru olan hükümetin yanında yer alması gerekir. Maalesef Türkiye'de bir CHP milletvekili Hafter'in ılımlı, Sarraca'ın radikal olduğu gafletine düşmüştür. Türkiye'nin buradaki pozisyonu BM ile uyumlu olduğu kadar NATO tarafından da teyid edilmiştir.

İdlib'de ateşkes ihlallerine rağmen ateşkesin korunması için gereken hassasiyeti gösteriyoruz. Rejim halkın göç etmesi için sağlık hizmetlerinden uzak tuttu. Sağlık hizmetlerinin buraya girmesini engellemeye çalıştı. Batı Şeria'nın İsrail yönetimince ilhaki konusunu şiddetle reddediyoruz. ABD'de çeşitli senatörlerin İsrail'in bunu yapmaması konusundaki uyarısını önemli buluyoruz. Bu Ortadoğu'ya barış getirmez. Filistin meselesi sadece Ortadoğu'nun değil dünyadaki bütün olayların meselesidir.

GEÇEN ÇOK ÜZÜCÜ BİR MANZARA GÖRDÜK

Bu dönem çevre sağlığının ne kadar önemli olduğunu, kişisel sağlığımız kadar çevre sağlığının önemini gösterdi. Geçen çok üzücü bir manzara gördük. Boğazın altında yapılan çekimlerde suyun altında çok sayıda maske görüldü. Bu hastalıkların ortaya çıkmasının sebebi çevrenin kirlenmesidir. Denizin, nehirlerin, suyun temizliği insanlığın geleceği için yüzyıllar ötesinden beri bize ses veren bir şeydir. Bunu temiz bir şekilde tutmak insanlığın geleceği açısından önemlidir. Temiz denizler derinlere indikçe daha çok kirleniyor. Plastikten adacıklar oluşmuş, buna hassasiyet göstermemiz gerekir. Hepimiz boğazın, denizin sesinin gönüllü taşıyıcıları olmamız gerekir.

 

Güncellenme Tarihi : 4.6.2020 00:34

İLGİLİ HABERLER