Medya
  • 16.3.2019 23:20

Allahü teala'nın Ümmet-i Muhammed'e vaadi!..

ALLAHÜ TEALA’NIN ÜMMET-İ MUHAMMED’E VAADİ
Allahü teala’nın Habibi Miraç’ta yaşadıklarına şöyle devam etti;
- Bundan sonra Beyt-i Makdis’e geldik.
Gördüm ki semadan melekler nazil olmuşlar.
Onlar beni karşıladılar ve izzet sahibi Rabbım’ dan bana türlü türlü ikram ve nice nice nimetlerin müjdesini verdiler
Beni şöyle diyerek selamladılar; 
- Selam sana ey evvel, selam sana ey ahir, selam sana ey haşir..
Bu deyişle bana saygı duydular.
Cebrail’e dedim ki:
-Bu melekler’in bana yaptığı saygı selam ne biçim bir saygıdır?
Evvel, Ahir ve haşir; alemlerin Rabbı olan Allah’tır.

Cebrail şöyle anlattı:
-Ya Resûlullah; kıyamet günü herkesten evvel sizin ve ümmetinizin kabri yarılacaktır.
Bu manada size:
-Ey haşir dediler.
O gün en evvel siz şefaat edeceksiniz.   

En evvel makbul olacak şefaatte sizin şefaatinizdir :
Bu manada size:
-Ey  evvel dediler.
Dünya aleminde siz cümle peygamberlerin ahirisiniz.
Ümmetiniz de cümle ümmetlerin ahiridir.
 
Bu manada size;
-Ey Ahir dediler
Sonra …
Melekleri geçip Mescid-i Aksa’nın kapısına geldim. Burak’tan indim; Cebrail Burak’ı oradaki bir halkaya bağladı.
Gelen diğer nebiler ve resûller bineklerini o  halkaya bağladı;
Nebiler ve  Resûller beni karşılayıp tazim ve terkimde bulundular.
NOT: Nebilerin ve resullerin Resulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem EFENDİMİZİ karşılaması hakkında iki rivayet vardır 
 Biri  şöyledir;
– Yüce Hak; peygamberleri; Habibi Resulullah efendimizi karşılamak için diriltti ve onlar cesetleri ile hazır oldular.
–  Ancak meşhur ve zahir olan rivayet odur ki; Onlar latif ruhları ile hazır oldular.

Resulullah efendimizin anlattıklarına devam edelim;
–  Onları gayet muazzam, mübeccel (Yüce, ulu) ve münevver gördüm.
Cebrail’e onların kim olduklarını sordum, bana şöyle anlattı .
– Kardeşlerin, babaların olan nebiler ve resûllerdir.
Onlara selam verdim.
Resûlullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem Efendimiz Beyt-i Makdis’e (Mescid-i Aksa) vardığı zaman, bütün nebiler ve resûller kendini karşılayıp selamladılar.
Çeşitli övgülerle övdüler.
Üzerine tabak tabak nurlar saçtılar.
Burak’ın önünde, tâ Mescid-i Aksa’ya kadar yürüdüler.
Bundan sonra Resûlüllah Efendimiz Burak’tan indi.
Cebrail Aleyhisselam Burak’ı bağlayınca, hepsi birden durdu.
Bütün nebiler ve resûller; Peygamber Efendimize hitaben şöyle dediler;
- Yâ Habiballah, mescidin içerisine önce siz girin.
Peygamber Efendimiz onlara şöyle dedi;

- Siz benden evvel peygamber gönderildiniz. Öne geçmeye siz benden daha layıksınız. Onun için önce siz giriniz.
Bu davetim üzerine Şanı Yüce, İzzet sahibi Rabbimden şu hitab geldi;
- Ey Habibim, insanları dâvet için vücud âlemine cümleden sonra teşrif edip, risâletle ayrı bir mevki kazandın. Ama ketm-i ademde vücut bulan cümleden evvel ve kıdemli olan sensin. Onların hepsi senin nurundan yaratıldı.
Önce içeriye girmeye sen daha layıksın. SEN GİR..

Bu hitab üzerine önce ben arkamdan diğer nebi ve resûllerle Mescidi Aksa’ya girdik.
Kendi kendime;
-Acaba  imam kim olacak?
diye gözlerken, Cebrail elimden  tuttu sonra şöyle dedi:
- Siz öne  geçin imam olun. Çünki  en faziletli en keremli sizsiniz.
Ben de öne geçtim. Cebrâil ezan okuyup kamet getirdi. Cümle nebilere ve resullere imam oldum, iki rekat namaz kıldık.
Nebiler ve resûller ile mukarreb melekler (Allahü teâlânın huzûrunda bulunan melekler.) Peygamber efendimize cemaat oldu.  
Ulema  burada kılınan namaz hakkında çeşitli görüş belirtti,Acaba  ne şekil  bir namazdı? “diye… 
Nafile namaz olsa.. Nafile namazı cemaatle kılmak, meşru değildir.
Yatsı namazı olsa.. O zaman yatsı namazı farz olmamıştı. Kaldı ki yatsı namazı dört  rekattır   
Bu hususta muhakkik kavli şudur:
Resulullah efendimizin Mescid-i Aksa’da kıldığı namaz.
Her semada imam olup kıldığı Beytül mamurda kıldığı  namaz.
Ve sidrei müntehada bütün meleklerine imam olup kıldığı namaz, 
kendi özellikleri arasındadır.
Resûlullah’ın zatına mahsus namazlardır.
Bunların hepisi Alemlerin Rabbı Yüce Allah’ın fermanı ile kılmıştır.
Peygamber Efendimiz devam buyurdu;

-Namazdan sonra arkamı mihraba, yüzümü de enbiyaya döndürdüm. Onlarla konuştum.Her peygamber kendine ihsan olunan Rabbani nimetler dolayısıyla Yüce Rabba senâ etti.
Ben de Yüce Hakk’ın ihsanı ve keremi olan üstün nimetlerinden , güzel lütuflarından ötürü Rabbıma senâ ettim.
İbrahim Peygamber senâ edip şöyle dedi :
- Hamd-ü senâ o Yüceler Yücesi Ulu Allah’a ki, Beni HALİL eyledi. Bana büyük mülk verdi.
Hazreti Musa şöyle şöyle dedi:
Hamd-ü senâ o Yüceler Yücesi Ulu Allah’a ki, benimle vasıtasız konuştu.
Benim elimle Firavun ve hempalarını suda boğdurdu.
İsrailoğullarına necat (selamet, kurtuluş) ihsân etti.
Benim ümmetimden bir kavim kıldı ki, bunlar hakka hidâyet olunur.
Hakla adalet ederler ve Yüce Hakk’ın rızâsı için amel işlerler.
Hazreti Davut senâ edip şöyle dedi :
- Hamd-ü senâ Yüce Hakk’ın zâtına ki, büyük bir mülkle beni melik eyledi.
Bana Zebur kitabını ihsan eyledi.
Demiri elimde yumuşak eyledi.
Dağları ve kuşları bana müsahhar (Zaptedilmiş, İtaat ve hizmete alınmış.) etti. Onlar benimle tesbih okurlardı.
Bana şeriat ilmi, güzel konuşma ihsan ve ita eyledi.
Bundan sonra Davut oğlu Hazreti Süleyman senâ etti:
- Hamd-ü senâ o Kadir Kayyum Allah’a ki, bana rüzgarı müsahhar etti.
Cinnileri müsahhar eyledi. Onlara dileğimi yaptırdım.
Bana kuşların ve hayvanların dillerini bildirdi.
Nice kulları üzerine beni faziletli kıldı.
Bana öyle büyük bir mülk verdi ki; benden başka kimse öyle mülke sahip ve nâil olmadı ve olamaz da.
Ardından Hazreti İsa senâ etti;
- Hamd-ü senâ olsun o Yüce Yaratıcıya ki; Âdem’i topraktan yarattığı gibi beni de babasız ve maddesiz; KÜN (OL) emri ile yarattı.
Bana Tevrat ve İncil’in ilmini ve şeriatın ilmini öğretti.
Benim duamla, gözsüzlere göz ve hastalara şifa ihsan eyledi.
Ölüleri diriltti.
Beni ve anamı hain şeytanın mekrinden emin kıldı.
Beni diri olarak semaya çıkarttı.
Bundan sonra ben de onlara şöyle dedim;
- Hepiniz, Alemlerin Rabbına senâ ettiniz. Ben de senâ edeyim;

 - Hamd-ü senâ O Gaffur, Rahim, Gani, Kerîm, Celâl ve ikram sahibi ZATA ki; Beni âlemlere rahmet, bütün insanları sevindiren ve çekindiren bir resûl olarak yolladı.
Bana öyle bir kitap gönderdi ki; Onun içerisinde her şeyin beyânı vardır.
Benim ümmetimi cümle ümmetlerden hayırlı kıldı.
Benim ümmetimi orta ümmet eyledi.
Benim sinemi yardı, benden günahı kaldırttı.
Benim zikrimi yüce kıldı.
Beni cümle yaratılmışların FATİH’i ve cümle nebilerin sonuncusu eyledi.
Bu senâmdan sonra Hazreti İbrahim şöyle dedi;
- Bu FATİH’lik ve SONUNCU olmakla cümle nebiler üzerine faziletli kılındınız.
Bundan sonrasını Rasulullah efendimizden dinleyelim:
– Namazı bitirdikten sonra sırrıma hitap, derunuma (içime , kalbime) ilham olundu:
-Şimdi dua vaktidir;  ümmetine dua et.
Bunun  üzerine;  yüce  dergaha  el açıp tazarru ve niyaza  başladım. Zaif ümmetimin necat ve selametleri, af  ve mağfiret olunmaları için dua ettim. Cehennem ateşinden halas olmalarını talep ettim.
Orada bulunan bütün nebiler resüller ve hazır olan mukarrep meleklerde duama;
-Amin
Dediler.
Tam  bu anda kalbime şöyle bir nida  geldi:
-Ey Habibim!..
Oturduğun yer, Mescidi Aksa.
Gecen, Miraç Gecesi.
Dua eden senin gibi şanlı peygamber ve Allah ’ın sevgilisi.
Duana; ‘Amin’ diyenlerde bütün nebiler, resüller  mukarreb  melekler.
Dua ettiğin zat ise; merhametliler merhametlisi, keremliler keremlisi, cümleyi hidayet nuruna erdiren, celal ve ikram sahibi Allah’ tır.
Duaların makbul olacağına, ümmetine günahları bağışlanacağına ve azaptan necat bulacaklarına şüphe yoktur.
İzzetime ve Celalime yemin ederim ki; onlara (ÜMMET-İ MUHAMMED) rahmetimi ihsan eyledim.
Cemalimi müşahede ile müşerref olmağı onlara hilat (ÖDÜLLENDİRMEK) eyledim.

(Allah’ım son nefesimizi imanla kapa. Seni görmeyi bize nasip eyle.Ya  Rahim Ya Rahman peygamberin Muhammed Mustafa Sallallahü Aleyhi ve Sellem hürmetine Amin.. Ya  Hannan...   Ya Mennan …)
Bundan sonra Cebrail  dışarı  çıktı (döndüğü  zaman) elinde üç kase vardı. Bunları  birinde  süt, birinde şarap (Buradaki şarap dünyada bildiğimiz alkollü içki değildir. Cennet ehline verilecek olan, (Şeraben tahura) diye buyurulan temiz bir içecektir. Türkçesi şurup, meşrubattır.),  diğerinde  de su vardı, onları bana  sundu:
Bunlardan  birini seçip içiniz” deyince, ben  sütü alıp  içtim ama dibinde  biraz kaldı. 
Cebrail’e kaseyi verdiğim zaman bana şöyle dedi..
– İslam fıtratını  seçtin.
Sonra hafiften bana bir seda geldi.
-Ya HABİBİM kasedeki sütü tamamen içseydin, ümmetinden kimse cehenneme  girmeyecekti.
-Bunun üzerine Cebrail’ e şöyle dedim:
O kaseyi  bana ver, içinde kalan sütü içip bitireyim.
Cebrail  şöyle dedi;
- Ezelde takdir olunup Umm’ül kitaba yazılan bulur ve buldu(Ezelden kitaba yazılan ne ise mutlak o zuhur eder ve zuhur etti) Ya ResulAllah

***************      ************  
Ya Rabbi!..
Bizi sütü bozuklardan etme..
Bizi sütün dibinde kalanlardan eyleme..
Habibi’ne içirdiğin o temiz süt gibi bizi de günahlarımızdan temizleyip, necat eyle.
Bizleri, ailemizi, sevdiklerimizi ve sevenlerimizi bir kıl. Bizi korktuklarımızdan emin eyle. Hepimizi Ümmet-i Muhammed’e dahil eyleyip, Habibine müjdelediğin Vaadine kavuşanlardan eyle..
Bizleri, sevdiklerimizi ve sevenlerimizi büyüklerin sohbet ehli kıl ve hepimize şehitlik nasib eyle.. (AMİN)

METİN ÖZER/HABERVİTRİNİ

Güncellenme Tarihi : 17.3.2019 02:00

İLGİLİ HABERLER