Dünya
  • 29.10.2005 00:10

AYDIN DOĞAN: STAR TV'Yİ RAKİPLERİMİN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN ALDIM

Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan, iş hayatındaki stratejilerinden, ailesine merak edilen birçok soruyu yanıtladı.

TİM'in yayın organı TurkishTime'ın kasım ayında yayınlanacak röportajında medyaya girişinden bugüne karşılaştığı önemli durumları anlatan Doğan, son dönemde gündeme gelen Star TV ve Hilton'un satışına ilişkin soruları da yanıtladı.


Röportajda medya sektörüne giriş hikayesini de anlatan Doğan, medyada yer almasa daha büyük servet sahibi olabileceğini söyledi. Hayatı boyunca hep kontrol edilebilir riskler aldığını söyleyen Doğan, bankacılık sektöründen çıkış hikayesini ise şöyle anlatıyor:


"Ben 1979 senesinde medya patronu oldum. Tahmin ediyorum ki, medya patronu olmasaydım bugün daha çok servet sahibi olabilirdim. Çünkü, medya patronu olduğumda bazı işlerde otokontrol yapmam gerekti. Bazı işlerden de bana göre hiçbir mahzuru olmamasına rağmen, hep medya ile uyum sağlayıp sağlamayacaklarını düşündüğüm için çıkmam gerekti. Böyle işlerimden biri bankacılıktı. Bankacılığı seviyordum, sektörde kalmak istiyordum ama iki önemli nedenle çıkmak zorunda kaldım. Bir tanesi özellikle gazeteci arkadaşlarım, bankacılıkla medyanın iyi yol arkadaşlığı yapamadığını söylediler. Medya sahibi olarak bankacılık sektöründe bulunmamam gerektiğini tavsiye ettiler. Bu önemli bir sebep oldu. İkinci önemli sebep de, çocuklarımın hepsi "Biz medyada kalacağız" dedi. Baktık olmuyor, belli bir yaşa geldim. Bu yaştan sonra çocuklarımın da ilgi duymadığı bir sektörde kalmayayım diye çıktım."


Dışbank'ın bankacılığın tabanını yükselttiğini söyleyen Doğan, medya sahibi olarak bankacılık yapmanın güçlüğüne değiniyor ve "15 sene banka sahipliği yaptım hiçbir bankanın yönetim kurulunda bulunmadım. Ben bankama senede bir iki defa sadece yemek yemeye gittim. Ama iyi yöneticiler seçtik. Birinci şartım etik değerlere ve yasalara çok dikkat etmeleriydi" diyor.

Doğan Grubu'nun yurtdışına açılma planları yaptığını belirten Doğan, röportajında 1990'larda Bulgaristan'a yatırım yapma fırsatı elde ettiklerini ancak siyasi çekişmelerin bunu engellediğini açıklıyor. Bu kez Türkiye dışında büyüme konusunda kesinlikle kararlı olduklarını söyleyen Doğan şunları söylüyor: "1994-98 döneminde maalesef siyasi iktidarlar bizi susturmak istediler, biz onlarla mücadele ettik. Eğer onlarla mücadele etmeseydik burnumuzun dibindeki Bulgar basınının yüzde 70'ini Almanlara kaptırmazdık. Ama Türkiye'de bir taraftan rekabet bir taraftan da siyasi iktidarlar paçamızı tuttu.

 Her biri bir taraftan çekti. Onlarla uğraşmaktan gidemedik. 1994'ü şunun için söylüyorum. Demirperde 1989-90'dan sonra yıkıldı. O dönem çok müsaitti. Şimdi bakıyoruz, rakiplerimiz hep yabancılar, işi bilenler girmiş, fiyatlar da bir hayli yükselmiş. Tabii bu bir kayıp bizim için; ama ben bundan yılmadım. Küçük kızım bu iş üzerinde çalışıyor. Rusya'ya gittik. Kendisi Bulgaristan'a, Almanya'ya, Doğu Avrupa'ya gitti. Biz kesin olarak Türkiye'nin dışına çıkmak istiyoruz. Ortak mı olursun, satın mı alırsın, işbirliği mi yaparsın; bütün bu imkanlar araştırılıyor. Bunu da başaracağımızı yani yurt dışına açılacağımızı ümit ediyorum."


Çok tartışılan Star TV ve Hilton'un satışına ilişkin de konuşan Doğan, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Hilton'u Doğan Grubu adına almadığını, aileye bir mülk olarak düşündüğü için aldığını söyleyen Doğan, röportajda Star TV'nin satışı hakkında da şunları söylüyor: "Yazılı basında bayağı ağırlıklıyız ama elektronik basında fazla ağırlıklı değiliz. Kanal D'yi biz kurduk, prestijli bir televizyon. Türkiye'nin en çok reklamını alıyor ama büyük bir üstünlüğümüz yok. Star'ı doğru bir fiyatla rakiplerden bir adım daha öne geçmek için aldık. İhaleye girerken her şeyi inceledik, her şey yasaların, yönetmeliklerin istediği tarzda oldu. Elektronik medyada daha gelişmek istiyoruz. Haber televizyonculuğunda varız, eğlence televizyonculuğunda Kanal D var ama Star gibi biraz daha farklı bir gruba hitap eden bir yayın organına sahip olmakla doğru yaptığımız kanaatindeyim."


Star'ı daha çok izlenen ve reklam alan bir kanal haline getireceklerini söyleyen Doğan, önümüzdeki dönemde Doğan Grubu'nun enerji sektörünün her alanında yer almasını istediğini de röportajda ifade ediyor.


Son dönemde tartışılan yabancı sermaye konusuna da değinen Doğan, Başbakan'ın sermaye ırkçılığı söylemine katıldığını belirterek şunları söylüyor: "Yabancı sermaye o sektöre gelsin, buna gelmesin demek yanlıştır. Ayrıca son yapılan ihaleler bence yanlış takdim edildi. Keşke Galataport ihalesinden elde edilen 4.5 milyar doların 49 yılda kira ödemek şeklinde gerçekleşeceğini ve kiranın ilk yıllarda düşük olacağını söyleseydiler. Kamuoyunda bu rakamın hemen önümüzdeki birkaç yıl içinde milletin kasasına gireceği yönünde bir beklenti oluşmaz ve bu yanlış anlama önlenirdi. Bakın, ben ulusalcılığı Türkiye'nin gelişmesine, Türk halkının hayat seviyesinin yükselmesine, insanların iş bulmasına, sosyal gelişmesine bağlıyorum. Tabi Fatih'in torunlarıyız, tabi Barbaros'un evlatlarıyız ama 'gelmesinler, gitmesinler, kapalı ekonomi yapalım, Türkiye'yi dünyaya kapatalım demek' bence ulusalcılık değil. Ben bu kafaya karşıyım."


Röportajında şirket yönetimine de değinen Doğan, dört kızının da çok başarılı yöneticiler olduğunu belirterek, "Zaten iyi yapmazlarsa bulundukları yerde hiçbiri duramaz. Hatır için kimseyi ben oraya oturtmam" ifadesini kullanıyor.
İnsanlarla kurulan diyalog ve ilişkilerin iş hayatında çok önemli olduğunu ifade eden Doğan, insan kaynakları konusundaki bir deneyimini de şöyle anlatıyor: "Çizgilerinden insanları iyi tanımaya çalışırım. Mesela konuşurken yere bakan insandan korkarım. İşe girmek için geldiyse ve yüzüme bakmadan konuşuyorsa bu tip insanların bizim grupta çalışma şansları olmaz. Bunlar babadan kalma duygulardır, bilimsel değildir ama iyi insan seçmeme de yardımcı olur."

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:47

İLGİLİ HABERLER