Gündem
  • 12.11.2017 12:53

Aynı anda iki ülkede muhtarlık yaparak tarihe geçti

Aynı anda iki ülkede muhtarlık yaparak tarihe geçti... Türkiye’nin Polonyalı muhtarı, Polonya’nınsa Türk muhtarı o... Karşınızda Frederik Novvicki...

Telefona bizzat kendisi çıktı. “Bekliyorum, çayımızı da demleriz” dedi. Ertesi gün yollara düştük. Hava mis, çam kokusundan adeta kendimizden geçiyoruz. Kuşlar sanki ötmek için birbiriyle yarışıyor. Sonunda Polonezköy’e varıyoruz. Karşımda 67 yaşında olan ama merdivenleri benden hızlı tırmanan Polonezköy Muhtarı Frederik Amca. Çayı söz verdiği gibi kendi elleriyle demledi ve başladık sohbete. HT Pazar'dan Sema Ereren'in röportajı...

Polonezköy’ün tarihçesini bir de sizden dinleyelim.

Polonezköy, 1842’de Prens Adam Czartoryski tarafından kuruldu. Polonya, tarihinde hep savaştı. Bağımsızlığı için Czartoryski 8 bin kişilik bir ordu kurdu ve ordusunu Osmanlı’ya yolladı. Osmanlılardan destek alarak Ruslara karşı savaştı. 1842’de savaştan dönmüşler ve Prens Czartoryski “Osmanlılardan bir yer alın. Orada kalın” demiş. Ordudan 12 kişi burada kalmış, biri de dedem. 5 bin hektarlık alana yerleşmişler. Ben 5’inci nesil torunuyum. Daha sonra akrabalarını da buraya getirmiş, çiftlik kurmuşlar. Adı: Adampol. Prens Adam Czartoryski’nin isminden esinlenerek “Adam’ın Polonyası” gibi bir isim konulmuş. Nüfus 325 kişiye çıkmış. 1938’de “Adampol” isminin değişmesi gerekmiş. Dedem muhtarmış. Oylamayla Polonez seçilmiş. “Köy”ü de ilave edip “Polonezköy” demişler.

Burada doğdunuz, büyüdünüz, askerliğinizi yaptınız...

Doğma büyüme buradayız. Askerliğimi önce Edremit’te sonra Edirne’de yaptım, 24 ay. Torunlarım da var, onlar da 7’nci nesil.

‘POLONYA’YA HEP ARABAYLA GİDERİM’

Polonya’ya ilk kez ne zaman gittiniz?

Hiç unutmam 1984’de bir kış günü arabayla gittik. Polonyalıyız ama Noel’in nasıl geçirildiğini bile bilmiyorduk. Bizden farkları olmadığını anladık.

Yolculuk kaç saat sürdü?

42 saat. 20 yıldır bir ayağım orada, bir ayağım burada. Son 8 sene, daha da çok gittim. Çünkü orada da 4 sene muhtarlık yaptım, geçen yıl bıraktım. Hep arabayla gittim geldim. Aynı anda iki muhtarlık birden yaptım. Çünkü 1989’da Polonezköy’e muhtar olmuştum.

Arada kalmaktan, bir tarafa daha az vakit ayırmaktan gözünüz korkmadı mı?

Yok, Polonezköy, iki ülke arasındaki köprü. İki taraf da hoşgörülü karşıladı durumu. 1 yıl önce aday olmadım, üzülerek bıraktım Polonya’daki muhtarlığımı. En son Cumhurbaşkanı’mızla Polonya’daydık.

Nasıl geçti?

Heyecanlı. İkinci kez yaşadım. Daha önce toprağı bol olsun, babamız, Cumhurbaşkanı’mız Süleyman Demirel’le gitmiştik. İki cumhurbaşkanı da “Benim muhtarım” dedi. Kalbimin yarısı Polonya, yarısı Türkiye’de. 22 sene önce Sayın Recep Tayyip Erdoğan’la Polonya’ya gitmiştik. O zaman muhtardım, Tayyip Bey İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’ydı. Aynı salonda 22 yıl sonra birlikteydik.

İki ülkede muhtarlık yaptığınız döneme dönelim. İki köyün birbiriyle iletişimi oldu mu?

Polonya’nın kuzeydoğusunda bir köydü muhtarlık yaptığım yer, fakir kalmış bir yöre. Doğası şahane. “Bu adam nereden geldi?” diye merak oluştu. Oradan bir mülk almıştım. “Türkiye’den kalkıp gelinir mi?” dediler. Polonya’nın en soğuk bölgesidir. “Sıcak ülke, güzel güneş varken niye geldin?” dediler. Türkiye’yi tanımaya başladılar, diyalog oluştu. Arabayla insanları getirip götürmüşlüğüm var. Frederik Novvicki, Polonyalı ismi. Ama herkes bana burada “Polonyalı Muhtar”, orada “Türk Muhtar” diyor. Son zamanlarda gücümüz yetmedi gerçi ama...

Gayrimüslimsiniz ama buraya camiyi ilk inşa ettiren kişisiniz.

175 senedir kardeşçe yaşıyoruz. Evimizin anahtarını, arabamızı teslim ediyoruz. Biz onlardan biriyiz, onlar da bizden. 1989’da muhtarlığa başladım. Kendime göre çok iş yaptım, kimilerine göre yapmadım. Siyaset böyledir. Camimiz idare ediyordu ama artık küçük kaldı. Cenazelerimizde onlar da kilisemize gelir, tabutun bir tarafından tutar.

Köyün toplam nüfusu ve Polonyalı nüfusu kaç?

750 kişiyiz. 90 civarında Polonyalı var. Çalışan nüfusu da fazla. Sınıflandırma yapmıyorum ama 3’e ayırıyorum nüfusu. Birincisi en az olanlar yani Polonyalılar, ikincisi burada mal mülk sahibi olanlar, üçüncüsü emekçiler. Yazın nüfusumuz 1000’i buluyor.

Çok huzurlu bir yer Polonezköy. İki kültür arasında anlaşmazlık çıktığı oluyor mu?

Bizim tek tartışmamız kâğıt, okey oynarken. “Papazı aldın”, “Kızı verdin” gibilerinden. Onun dışında 175 senede anlaşmazlık olmadı.

‘SENİ POLONYA MI ATADI’ DEDİLER, GÜLDÜM

Unutulmaz bir anınız olmuştur muhakkak.

Unutulmaz olan Alparslan Türkeş’in beni yanına oturtmasıydı. O kadar kaymakam, belediye başkanı, emniyet amiri varken yanına oturmamı istedi. Ayaklarım kilitlendi. Köye davet ettim kendisini. İstanbul’da Fidel Castro’yla karşılaştım, o da unutulmazdı. 13 Mart 1992’de Vatikan’a Polonyalı Papa hazretlerini ziyarete gittik. Muhtar olarak Papa’yla konuştum. Süleyman Demirel’le de çok sohbet etme imkânım oldu. Erdal İnönü’yle, Deniz Baykal’la konuşmuşluğum var. Recep Tayyip Erdoğan’ı Refah Partisi’ndeyken ziyaret ederdim. Kimseyi ayırmam. Diğer yandan Beşiktaş kongre üyesiyim. Kombinem var. Beykoz’da 1. Lig’de Basketbol Şube başkanlığı yaptım. Bir araya geldiklerimi saymaya devam edersem, Süleyman Soylu, Mehmet Ağar, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz... Anılarım saymakla bitmez. Ama beni üzen bir şey de oldu.

Neydi?

Avrupa Birliği Diyalog Toplantısı vardı İstanbul’da. Avrupa’nın 50 küsur belediye başkanı geldi. Anlatmaya çalıştım ama hiçbirine Türkiye’yi, İstanbul’u, Polonezköy’ü anlatamadım. Sonra kendime “Ey Frederik Novvicki, Türkiye’yi dışarıda anlatamıyoruz” dedim. Ne yapmak lazım? Çok şey lazım da muhtarlıktan bir adım ileriye gidemiyoruz! Bana “Seni Polonya hükümeti mi buraya atadı?” dediler, güldüm ama üzüntümden. Al Frederik Novvicki’yi koy parlamentoya, Avrupa’yı teslim et ona. Bu kadar basit. 3 Ermeni milletvekilimiz var, ben bile tanımıyorum onları. Ama Frederik Novvicki’yi tanıyorlar. Polonya Hükümeti atamadı tabii ki! Oy var, seçim var, sandıktan çıktık... Bilmem anlatabildim mi?

‘MUHTAR İSYAN ETTİ’ DİYORLAR, EDİYORUM!

Bir röportajınızda “İkametgâh vermekten öte bir muhtarlık benimkisi” dediniz.

Daha aktif olmak istedim. Milletvekili olursam Avrupa’ya çok şey anlatırım. Yapım bu. İnsandan anlarım, halden anlarım. Anlatabilecek türde konuşurum. Adamına göre hareket ederim. Muhtarlık iyi olabilir ama düzeltirsek. İkamet yetkisi kalmadı. İkameti Nüfus Müdürlüğü veriyor. Nüfus suretini orası veriyor. Nikâh kıyma vardı, o da gitti. Gerçi ona taraftar değildim. Cepten kıyıyoruz o nikâhları... Muhtarlığın fonksiyonu kalmadı. Paramız da yok. Köy muhtarlıklarının malı mülkü büyükşehir ilçe belediyelerine bağlandı. 2014’ten sonra mallarımız ilçe belediyesine bağlandı. Her şeyimiz gitti. Polonezköy’ün aylık 60-70 bin liralık parası her ay belediyeye gidiyor. Bunu artırabilirsiniz tabii. Çok dükkân yaptım, dükkânları kiraya veriyor ve döner sermayeyle işler yapıyordum. Dükkânlar belediyeye gitti, belediye ihale yapıyor ve parasını alıyor. Gayrimenkuller ki yaklaşık 10 milyon dolarlık gayrimenkulü vardı köyümüzün. Binalar, tarlalar, arsalar, köy tüzel kişilerine ait. O da belediyeye gitti. Tarlamız yok, arazimiz yok. Karar alacak defterimiz yok. Çok üzülüyorum. Apartman yöneticisinin bile karar defteri var. Seçilmiş muhtarın karar defteri, yazı yazacak kalemi yok. Bir çelişki daha var.

Nedir?

Köyü olmayan ilçeyle köyü olan çok farklı. Çatalca’nın, Beykoz’un köyü var. Bugün bir tabletle resim çekip büyükşehir belediyesine yollamaktan başka şey yapamıyorum. “Muhtar çalışmıyorsun” diyorlar da benim yaptığımı sizin sülaleniz yapamaz. 230 metrekare muhtarlık binası, okul lojmanı, jandarma karakolu, Orman Bakanlığı’na lojmanlar yaptım. Daha ne yapayım? Yetkim, defterim, param vardı. Şimdi hiçbir şeyim yok. Çivi çakamıyorum. “Muhtar isyan etti” diyorlar, ediyorum. Muhtarlar Derneği başkanlığı da yaptım. Misafirlerimizi, devlet büyüklerimizi ağırlayacağız ama nasıl ağırlayacağız? Paramız pulumuz yok. Kiraz Festivali yapar, Polonya’dan folklor ekibi getirirdik, yapamadık. 1500 kişiye yemek veriyorduk. Paramız, yetkimiz, sponsorumuz vardı. Belediye bilgisayar dağıtıyor, bilgisayar değil arkasına oturacak eleman gerek. Temizlik işçim, bekçim vardı. Hepsi gitti. Köy bekçisi olacakmış. Köy bekçisi köyü tanımaz. Bazı konularda agresifimdir. Kendim için bir şey istiyorsam namerdim. 4 bilgisayar var. Kim kullanacak? Bir yere giderken muhtarlığı kilitliyorum. Biri de telefona baksın!

Siz telefonu açınca ben şaşırdım...

Mucize olarak gittim o an muhtarlığa.

Kimi ağırlamak istersiniz Polonezköy’de?

Kapımız herkese açık. Cumhurbaşkanı’mızın gelmesi söz konusu. 4 Polonya cumhurbaşkanını ağırladık, 5’incisini bekliyoruz. Beşiktaş takımını ağırlamayı çok isterim. Zaten arada geliyorlar. Atiba geldi. Takım olarak da bekliyorum.

Sizin gibi iki ülkede birden muhtarlık yapan birini tanıyor musunuz?

Kızım bilgisayara girdi, karıştırdı ve “Baba, dünyada aynı anda iki ülkede muhtarlık yapan bir tek sensin” dedi. Dünya tarihinde belki bir yerlerde iz bırakırız.

Polonyalı muhtardan 3 öneri

Kışın Polonezköy’den ne yapmadan dönmeyelim?

1- Tabiat parkımızda yürüyüş yapın.

2- Cam sanat merkezimizde boncuğunuzu, küpenizi kendiniz yapın.

3- Güzel yemekler yiyin. Önceden haber verirseniz Polonya tatlıları, çorbaları hazırlarız sizlere.

Güncellenme Tarihi : 12.11.2017 12:54

İLGİLİ HABERLER