Gündem
  • 22.6.2014 14:16

Başbakan Erdoğan'ın böcek isyanı

Başbakan Erdoğan: "AK Partinin başına Ahmed gelmiş, Mehmet gelmiş bunun tartışmasını yapmak davaya ve harekete karşı büyük saygısızlıktır. Bizler şahısların peşinde mi gidiyoruz? Şahıs dediğiniz nedir ya… Hepimiz ölümle bir defa mukayyetiz. Bugün Tayyip Erdoğan var. Bir an sonraya garantim var mı? Her an ölümle baş başa mıyız? Başbaşayız. Ne olacak öldüğü zaman mensubu olduğu dava bitecek mi? O dava devam ettiği sürece siz o arkadaşınıza, o liderinize saygıyı göstermiş olursunuz. Eğer sahiplenmiyorsak, orada başka tezgahlar var demektir. Orada başka oyunlar oynanıyor demektir. Önce bunu bir kenara koymamız lazım. AK Parti tek adam partisi değildir. AK Parti’nin kuralları var, mekanizmaları var. Kim diyorsa ki; “ben olmazsam dava olmaz” o büyük bir kibrin, gururun içindedir. Kim diyorsa ki “şu olmazsa, dava olmaz” o da büyük bir yanlışın içindedir. Biz bu tartışmalara asla tenezzül etmeyecek, prim vermeyecek bir kadroyuz." dedi..

Başbakan Erdoğan konuşmasında şunları söyledi:

YAPTIĞIMIZ HER REFORMU SANDIĞI VE MİLLİ İRADEYİ PERÇİNLEMEK İÇİN YAPTIK

Biz 12 yıl boyunca kendi iktidarımızı güçlendirmek için değil, ülkemiz için, vatanımız için, bayrağımız için ve aziz milletimiz için çalıştık. Yaptığımız her reformu kendi iktidarımızı perçinlemek için değil, sandığı, milli iradeyi, demokrasiyi perçinlemek için yaptık. Hukuku perçinlemek için yaptık.

2010 REFERANDUMUNDA ‘HAYIR’ DİYENLER ‘EVET’ DİYENLERİN NETİCESİNİ ALDI

2010 referandumunda ‘evet’ oyları yüzde 58 ile sandıklardan çıkmasaydı bugün bunlar çıkabilecek miydi? 2010 referandumuna ‘hayır’ diyenler, şuanda ‘evet’ oylarının neticesini aldılar. Bunu iyi görmemiz lazım. Bu ne demektir? Biz işte bu ülkenin huzuru için çalışan partiyiz. Onlar huzursuzluk için çalışanlar. Biz bireysel başvuru hakkını getirdik. AİHM’e gitseydiler, oradan böyle bir netice alabilirler miydi? Hayır. Biz şuanda onlardan teşekkür bile beklemiyoruz. Ama bu ülkede hukuk mücadelesini kimlerin verdiğini bilsinler, o yeter.

REFERANDUMDA ÇIKAN YÜZDE 58’İ NİYE GÖRMÜYORSUN?

Birileri kalkıyor açıklamalar yapıyor; “Bu ülkede Anayasa Mahkemesi olduğunu gördük.” Hepsi iyi güzel de bu mevcut siyasi iktidarın 2010 referandumundaki halkıyla bütünleşerek aldığı yüzde 58’i niye görmüyorsun? Önce onu gör. Size bu imkanı getiren o yüzde 58 ve o yüzde 58’in zeminini hazırlayan AK Parti. Eğer bu olmamış olsaydı şuanda siz yine burada kalacaktınız.

CUMHURİYET TARİHİNİN EN ZOR DÖNEMİNDEN GEÇTİK

Bir yıl içinde Türkiye’de yaşanan olaylar, Türkiye’nin ulaştığı seviyeleri test eden, Türkiye’nin de istikbali hakkında fikir veren son derece ibretlik olaylar olmuştur. Gezi olaylarıyla başlayan, demokrasimiz, ekonomimiz, çözüm süreci, dış politikamız Cumhuriyet tarihinin en zor testlerinden, en zor imtihanlarından geçti. İnsanoğlunu tabiatında vardır. Başına gelen köt şeyleri anında unutur, anında unutmak ister. Geçmişin ifadesiyle; hafıza-i beşer nisyan ile malumdur. Biz son bir yıl içindeki en ağır saldırıları başarıyla atlattık. Aam yaşananları unutursak inanın çok büyük hataya düşmüş oluruz.

BU ÜLKEDE MOLOTOFLA, TAŞLA, SOPAYLA İKTİDAR BULAMAYACAKSINIZ

Fransa’da da, Avustralya’da da “sizde polise molotofla saldırılır mı?” dedim. “Sizde polise kaldırım taşları atılır mı?” dedim. Hayır. Bizde bırakın polise atmayı, sivil vatandaşa molotofla saldırılıyor, kaldırım taşları atılıyor ondan sonra bakıyorsunuz yargının bir kapısından giriyor, öbür kapısından çıkıyor. Bizim polisimiz orantısız güç kullandı diye dünyaya takdim ediliyor. Hepsinin halini görüyoz. Hepsinin çekimleri var elimizde. Onları da teşhir edeceğiz. Hangi ülkede nasıl bunu yapıyorlar, görüntüler var elimizde. Molotofla kendine iktidar arayanalr şunu bilsinler; bu ülkede ne molotofla, ne taşla, ne sopayla iktidar arama gayreti olanlar iktidar olamayacaksınız bunu bilin.

DEMOKRASİDE HERŞEY SANDIKTIR

Bu ülkede iktidarın yolu sandıktan geçer. Bazı okur yazar olduğunu iddia edenler televizyonlarda yorum yapıyorlar; “demokraside herşey sandık değildir.” Kusura bakma demokraside evet herşey sandıktır. Buradan geçer bu iş. Eğer siz sandığı kabul etmiyorsanız, sizin demorkasiniz Sisi’nin demokrasisi olur.

BENİM İTİRAZIM VAR

Unutulması ve affedilmesi mümkün olmayan gerçekten iğrenç, gerçekten aşağılık saldırılar da yapıldı. Şimdi ben bugün bir şey söylüyorum; Türkiye’de bir Başbakan’ın ofisi dinlenecek ve Başbakan’ın ofisinin dinlenmesiyle ilgili Başbakanlık Teftiş Kurulu bütün belgelerini toplayacak, ilgili mercilere, yargıya aktaracak. Hale bakın, hepsi dışarıda. Paralel veya paralel değil, yargıya sesleniyorum; Bütün belgeler ortadayken, suç aletleri ortadayken, bunları yapanlar ortadayken, neymiş?  Adli kontrolle serbest bırakılıyormuş. Benim itirazım var! Bu ülkede eğer siz bir Başbakan’ın dinlenmesini bu kadar rahat değerlendirebiliyorsanız o zaman size soracağım; sizin, evinizin, yatak odanızın dinlenmesini, dinleyenlere karşı tavrınız ne olacak acaba? Soruyorum. Yargı mensupları layüsel ama onun dışında Cumhurbaşkanı dinlenirse dinlenebilir. Örgüt bu, olabilir. Önüne malzeme gelecek, bilgi gelecek. Olabilir… Temenni ederim ki kısa süre içinde sizler de aynı şekilde dinlenmezsiniz. Bu gidiş hayra alamet bir gidiş değil. Yargıda yine aynı şekilde itirazlarımı yapacağım. Çünkü bu öyle kolay geçilecek bir iş değil.

KILIÇDAROĞLU PENSİLVANYA’DAN TALİMATI ALDI

Seçimlere sadece üç gün kala CHP’nin Genel Müdür Pensilvanya örgütünün bir kanalına çıktı. Orada Deniz Baykal ile ilgili çirkin görüntülere dair şahsıma çok ağır iftiralar attı. Güya bir dizüstü bilgisayardan ben çirkin görüntüleri izlemişim. Bilgisayar kamerasından çekilmiş anlamsız bir-iki saniyelik bir görüntü varmış. Hiçbir şekilde anlaşılmayan hışırtılar var. Anamuhalefetin başındaki zat çıkıyor bu anlamsız görüntüleri delil göstererek şahsıma çok ağır bir iftirada bulunuyor. Siz bu görüntüleri ne zaman izlediniz diye soruyorlar. Cevap yok. Nerede izlediniz diye soruyorlar, cevap yok. Senin eline bu görüntüler nereden geçti diyorlar, cevap yok. Pensilvanya örgütü bu zır cahil Genel Müdüre bir talimat vermiş, nasıl konuşacağını, ne söyleyeceğini talimatla bildirmiş, kendi kanallarından mikrofon uzatmış. Ey Genel Müdür! Bak ben sana bir şey söyleyeyim; bu bizim anayasa ile ilgili parlamentoda müzakareleri yaptığımız bir dönemde olmuştur ve bu bilgisayarlara düştüğü zaman anında o zamanki Ulaştırma Haberleşme Bakanım Binali Yıldırım “hemen bu işe müdahale et, TİB bunu yayından süratle kaldırsın” demişimdir. Ve yarım saat içerisinde bu görüntüler yayından kalkmış, buna müdahale eden insan ben olmuşum ya. Ben bunu hiç duymayabilir, varsın devam etsin diyebilirdim ya. Ama mesele omurga meselesi. Bunlarda bu yok.

KİMİN CUMHURBAŞKANI SEÇİLECEĞİNİN VASIFLARINI EN GÜZEL MİLLET BELİRLER

Genel Müdür ve Bahçeli kalkmış Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’nda aranan vasıflarını anlatıyorlar. Ya sizden daha güzel vasfa sahip olanlar olabilir mi? Bu ne demektir? “Bizde bu vasıflar yok.” “Oturduk, konuştuk, bizim vasıflarımızın üzerinde vasfa sahip olan böyle bir kişi bulduk.” Yaptıkları iş bu. Bu ülkede kimin Cumhurbaşkanı seçilebileceğinin vasıflarını en güzel millet belirler.

SADECE AK PARTİ’YE SALDIRMADILAR

Sadece AK Parti’ye saldırmadılar. Halkbank üzerinden, MİT TIR’ları üzerinden, küresel projeler üzerinden Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne, bu ülkenin bağımsızlığına saldırdılar. Bir kısım medya, on yıllardır zaten alçaklığın tarihini yazıyorlar ve yazmaya da devam ediyorlar.

'KİMİN KOLTUK PEŞİNDE OLDUĞUNU NET GÖRECEĞİZ'

Kimin dava insanı, kimin de ikbal peşinde, koltuk peşinde, makam peşinde olduğunu çok da net göreceğimiz bir döneme giriyoruz. Bu teşkilat içinde, bu kadro içinde kendi şahsi hırslarını, davasının önüne geçirecek bir tek kişi bulmuyorum. Cumhurbaşkanlığı için adayımız her kim olursa oldun, kaygılanacağımız en son şey; AK Parti’nin geleceğidir. AK Parti şahıslarla değil, ilkelerle, sınırları belli politikalarla, en önemlisi de dava şuuru ve hareket ahlakıyla var olan ve var olacak bir partidir.

'BİR AN SONRAYA GARANTİM VAR MI?'

Partinin başına Ahmed gelmiş, Mehmet gelmiş bunun tartışmasını yapmak davaya ve harekete karşı büyük saygısızlıktır. Bizler şahısların peşinde mi gidiyoruz? Şahıs dediğiniz nedir ya… Hepimiz ölümle bir defa mukayyetiz. Bugün Tayyip Erdoğan var. Bir an sonraya garantim var mı? Her an ölümle baş başa mıyız? Başbaşayız. Ne olacak öldüğü zaman mensubu olduğu dava bitecek mi? O dava devam ettiği sürece siz o arkadaşınıza, o liderinize saygıyı göstermiş olursunuz. Eğer sahiplenmiyorsak, orada başka tezgahlar var demektir. Orada başka oyunlar oynanıyor demektir. Önce bunu bir kenara koymamız lazım. AK Parti tek adam partisi değildir. AK Parti’nin kuralları var, mekanizmaları var. Kim diyorsa ki; “ben olmazsam dava olmaz” o büyük bir kibrin, gururun içindedir. Kim diyorsa ki “şu olmazsa, dava olmaz” o da büyük bir yanlışın içindedir. Biz bu tartışmalara asla tenezzül etmeyecek, prim vermeyecek bir kadroyuz.

'Hale bakın hepsi dışarda'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,"Türkiye'de bir Başbakanın ofisi dinlenecek ve Başbakanın ofisinin dinlenmesiyle ilgili Başbakanlık Teftiş Kurulu bütün belgelerini bilgilerini toplayacak. İlgili mercilere, yargıya aktaracak. Hale bakın hepsi dışarda" dedi."Ben şimdi buradan paralel veya paralel değil yargıya sesleniyorum. Bütün belgeler ortadayken, suç aletleri ortayken, bunları yapanlar ortadayken neymiş adli kontrolle serbest bırakıyormuş. Benim itirazım var. Bu ülkede eğer siz bir başbakanın dinlenmesini bu kadar rahat değerlendirebiliyorsanız, o zaman size soracağım 'Sizin evinizin, yatak odanızın dinlenmesini ortam dinlenmesiyle vesayire dinlenmesiyle dinleyenlere karşı tavrınız ne olacak acaba? Soruyorum"

"Gezi olaylarıyla Türkiye'de Mısır ve Ukrayna benzeri bir manzara oluşturulmak isteniyordu. Burası anlamlıdır. İnanın CHP ve MHP'nin bütün umudu bütün beklentisi buydu. Bunun altında kalan bir iktidar olsun. Bunu istiyorlardı"

"2010 referandum. Şua anda 230 aşkın insan Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvurudan hareketle malum hepsi dışarı çıktı değil mi? CHP, MHP şu bu falan hepsi şu anda bakıyorsunuz havalara girmişler. 2010 referandumunda 'Evet' oyları yüzde 58'le sandıklardan çıkmasaydı bugün bunlar çıkabilecek miydi? 2010 referandumuna 'Hayır' diyenler, şu anda 'Evet' oylarının neticesini aldılar. Bunu iyi görmemiz lazım"

"Bu ne demektir biz işte bu ülkenin huzuru için çalışan partiyiz. Onlar huzursuzluk için çalışanlar. 'Hayır' dediler her türlü şeyi yaptılar. Ama biz bireysel başvuru hakkını getirdik. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gitseydiler, Oradan böyle bir netice alabilirler miydi? Hayır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi lehlerinde bile karar verse biz Türkiye olarak belli bir bedel öderiz yine orada kalmaya devam ederler. Olayın aslı bu. Yani içerden çıkamazlardı. Şimdi hepsi içerden çıktı mı? Çıktı. Şu anda biz onlardan teşekkür bile beklemiyoruz. Ama bu ülkede hukuk mücadelesini kimlerin verdiğini bilsinler o yeter"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Haliç Kongre Merkezi'ndeki Ak Parti İstanbul İl Başkanlığı İl Danışma Meclisi Toplantısına katıldı. Başbakan Erdoğan yaptığı konuşmasında 30 Mart'taki yerel seçimlere değinerek, "30 Mart yerel seçimleri tüm Türkiye'de farklıydı ama İstanbul'da çok daha farklıydı. İstanbul'daki organizasyonun, İstanbul'da hazırlanan tuzakların neler olduğunu yakından takip ettik, yakından bunların farkındaydık. Ama bu tuzağı tüm İstanbul hamd olsun tersine çevirdi. Tuzağı kuranlar bu tuzağın altında kaldı" dedi.

"DEMOKRASİ SANDIKTA BAŞLAR VE SANDIKTA TECELLİ EDER"

"Demokrasi sandıkta başlar ve sandıkta tecelli eder" diyen Erdoğan, "Sandık namustur" diyerek sandıkların önemine değindi. Partililere seslenen Erdoğan, "Seçim yapılmadan biz seçimin neticesini görmeliyiz. Bunu başarmalıyız. 12 yıldır 8 seçimde elde ettiğimiz başarıda sandıklara sahip çıkıyor olmamızın çok büyük etkisi var. Yeterli mi maalesef, o hedefe henüz ulaşamadık. Saat 14.00'de sandık kurullarımızı toplayarak önemli bir adım atmış oluyoruz. Bugün yapılacak toplantının sonucu genel merkezimize ulaşacak ve değerlendirmesi yapılacak. Sandık yönetim kurullarımızın her birine selamlarımı iletiyor, kendilerine başarılar diliyorum" diye konuştu.

"TEŞEKKÜR BİLE BEKLEMİYORUZ"

"Biz 12 yıl boyunca kendimiz için, kendi iktidarımız güçlendirmek için değil, ülkemiz vatanımız, bayrağımız ve aziz milletimiz için çalıştık" diyen Erdağan Balyoz Davası'ndaki 230 kişinin Anayasa Mahkemesi'nin kararının ardından tahliye edilmesine de değindi.
"2010 referandum. Şua anda 230 aşkın insan Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvurudan hareketle malum hepsi dışarı çıktı değil mi? CHP, MHP şu bu falan hepsi şu anda bakıyorsunuz havalara girmişler. 2010 referandumunda 'Evet' oyları yüzde 58'le sandıklardan çıkmasaydı bugün bunlar çıkabilecek miydi? 2010 referandumuna 'Hayır' diyenler şu anda 'Evet' oylarının neticesini aldılar. Bunu iyi görmemiz lazım. Bu ne demektir biz işte bu ülkenin huzuru için çalışan partiyiz. Onlar huzursuzluk için çalışanlar. 'Hayır' dediler her türlü şeyi yaptılar. Ama biz bireysel başvuru hakkını getirdik. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gitseydiler, Oradan böyle bir netice alabilirler miydi? Hayır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi lehlerinde bile karar verse biz Türkiye olarak belli bir bedel öderiz yine orada kalmaya devam ederler. Olayın aslı bu. Yani içerden çıkamazlardı. Şimdi hepsi içerden çıktı mı? Çıktı. Şu anda biz onlardan teşekkür bile beklemiyoruz. Ama bu ülkede hukuk mücadelesini kimlerin verdiğini bilsinler o yeter" ifadelerini kullandı.

"CHP VE MHP'NİN BÜTÜN BEKLENTİSİ BUYDU..."

Erdoğan, "Gezi olaylarıyla Türkiye'de Mısır ve Ukrayna benzeri bir manzara oluşturulmak isteniyordu. Burası anlamlıdır. İnanın CHP ve MHP'nin bütün umudu bütün beklentisi buydu. Bunun altında kalan bir iktidar olsun. Bunu istiyorlardı" dedi.

"HALE BAKIN HEPSİ DIŞARDA"

Erdoğan, "17 Aralık sonrasında önce ahlak dışı, öyle edepsizce, öyle aşağılık itham ve iftiralar yapıldı ki çoğunu kamuoyu yeterince tartışamadı, konuşamadı. Biz hepsini tek tek tespit ettik ve yargıya gereken şikayetlerde aslında bulunduk. Ama biz yine sabırlıyız. Çünkü belli şeylerin oluşması gerekiyor. Bu oluşmalardan sonra da belli adımlar kararlı bir şekilde atılacak. Unutulması ve affedilmesi mümkün olmayan gerçekten iğrenç, gerçekten aşağılık saldırılarda yapıldı. Şimdi bugün ben buradan bir şey söylüyorum. Türkiye'de bir Başbakanın ofisi dinlenecek ve Başbakanın ofisinin dinlenmesiyle ilgili Başbakanlık Teftiş Kurulu bütün belgelerini bilgilerini toplayacak. İlgili mercilere yargıya aktaracak. Hale bakın hepsi dışarda. Ben şimdi buradan paralel veya paralel değil yargıya sesleniyorum. Bütün belgeler ortadayken, suç aletleri ortayken, bunları yapanlar ortadayken neymiş adli kontrolle serbest bırakıyormuş. Benim itirazım var. Bu ülkede eğer siz bir başbakanın dinlenmesini bu kadar rahat değerlendirebiliyorsanız, o zaman size soracağım 'Sizin evinizin, yatak odanızın dinlenmesini ortam dinlenmesiyle vesayire dinlenmesiyle dinleyenlere karşı tavrınız ne olacak acaba? Soruyorum" şeklinde konuştu. 

 

 

 

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 03:59

İLGİLİ HABERLER