Gündem
  • 6.1.2014 16:08

"Başbakan ihbar etti, yargı görevini yapmadı"

Derin operasyonla ilgili "Bu bir darbe girişimidir" diye yazı kaleme alan ve kamuoyunun ilgisini çeken İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir çarpıcı açıklamalarda bulundu. Demir, Başbakan'ın hükümete karşı bir darbe girişiminde bulunulduğunu ilan ettiğini ancak yargının gereğini yapmadığını söyledi.

A Haber’de ‘Anlatılmamış Öyküler’ programında Usta Televizyoncu Can Okanar, 17 Aralık operasyonuyla ilgili “Bu bir darbe girişimidir” diye yazı kaleme alan ve kamuoyunun ilgisini çeken İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir’i ağırladı. Gündem oluşturacak açıklamalar yapan Savcı Demir, operasyonla ilgili hukuki ihlalleri ve savcıların tarafsızlık esasına göre şüpheli tavrına dikkat çekti.

İşte o açıklamalar...

Sayın Başbakan 17 Aralık’tan sonra hükümete karşı bir darbe girişiminde bulunulduğunu ilan etti, tespit etti ve bunu açıkladı. “Yargı ve emniyetten oluşan bir cunta tarafından darbe girişiminde bulunuluyor” dedi. Kamuoyu da bunu böyle algıladı. Can alıcı soru şu: Darbe teşebbüsü olduğuna kim karar verir? Bu sorunun yasal mevzuat içinde bir cevabı yok. Ancak hukukun temel prensibi ve siyaset bilimi açısından cevabı nettir. Darbe teşebbüsüne maruz kalan iktidar karar verir, ki darbeyi önlesin. Başbakan emniyet ayağını kendi yetkisi dahilinde görevden aldı. Burada harekete geçmesi gereken kurul vardı: HSYK. Kurul harekete geçmediği gibi 25 Aralık’ta bir sayın savcımız 17 Aralık’taki dosyadan daha kapsamlı, daha büyük sanki bütün hükümetin eylem ve işlemlerini soruşturma altına almış gibi bir dosyayı daha piyasaya sürdü. Buna karşı da kurul hareket etmediği gibi bu işlemleri yapan savcı ve hakimlere destek çıkarcasına “Bırakın savcılar işlerini yapsın” anlamına gelen ve yönetmelik değişikliğini eleştiren bir açıklama yaptı.

YARGI HAREKETE GEÇMEDİ

Böyle olunca sorumluluk hisseden bir vatandaş ve bağımsız yargının bir mensubu olarak Başbakan’ın “Darbe teşebbüsü var” sözünün kamuoyunda kabul görmesine rağmen hakim ve savcıların üye oldukları ve meslektaşlarımızın yorum yaptıkları bir siteye ‘Darbeye karşı çıkalım’ başlıklı bir yazı yazdım. Yargı maalesef hiçbir konuda harekete geçmemiştir. Bir tek İstanbul başsavcısı 25 Aralık’ta harekete geçmiştir. Bildiri dağıtan arkadaşımızın o soruşturmayı yetkisiz, usulsüz, kendisinden gizli yaptığını görerek harekete geçmiştir ve dosyadan uzaklaştırmıştır. TMK 10. Maddesinde sayılan suçları soruşturmakla yetkili bölümün başında olan başsavcı vekili arkadaşımıza ve yanına birçok savcı da ilave etmek üzere bu soruşturmayı yürütmeleri talimatını vermiştir. Bu tamamen başsavcının yetkileri dahilindedir. Sayın Çolakkadı harekete geçmiştir ve usulsüz gördüğü bir soruşturmada yargının tarafsızlığına gölge düşmesin diye başka savcıları görevlendirmiştir.

KİŞİSEL KURGULARIYLA HAREKET EDEMEZLER

İstanbul Savcılığı’nda görevli tüm başsavcı vekilleri ve savcılar talimat esaslarına görev iş yaparlar. Öncelikle de CMK’daki hükümlere göre soruşturma yaparlar. Soruşturmanın da bir rutini ve yasal bir çerçevesi vardır. Savcılar yasaların ve mevzuatın dışına çıkarak kendi kişisel kurgularıyla hareket edemez. Bir soruşturmanın rutini her savcı tarafından bilinmesi talimatta özellikle vurgulanmış. toplumu ilgilendiren önemli olaylar özelikle vurgulanmıştır. Bu olaylar en seri şekilde telefon, faks ya da e-mail yoluyla başsavcıyla bildirilmesi lazım. Başsavcının bu soruşturmalardan haberi olması lazım. Ki buna bir savcı yeter mi, 5 savcı mı gerekli, soruşturma usulüne göre yürüyor mu, soruşturmayı yapan savcı buna yetkili mi? Çünkü soruşturma evrakının adliyede nasıl kayda alınacağından tutun nasıl iddianame ya da takipsizlik kararına kadar nelerin yapılması gerektiği çalışma talimatında, kalem hizmetleri yönetmeliğinde, CMK’da vardır. Bu böyleyken hiçbir savcı bildiri dağıtamaz. HSYK da hiçbir zaman herhangi bir savcı veya hakimin tarafını tutuyormuş görüntüsü verecek açıklamada bulunamaz. Çünkü hepimizin hakkında işlem yapan yegane kurum orasıdır. HSYK’nın bildiri dağıtma görevi yok. HSYK’nın üzerinde herhangi bir kurum da yok.

İSTİFA EDECEKLER

HSYK soruşturmasını da kendi içinde yapar. Anayasa değişmediği müddetçe HSYK üyelerini herhangi bir makamın veya kurumun görevden alma yetkisi yoktur. Anayasa değişecek veya bu 13 arkadaşımız istifa edecekler. 2014’ün 10. Ayında kurul seçimleri var. O döneme kadar bu üyeler hiçbir hakim ve savcı hakkında işlem yapmayacaklar. Adalet.org sitesinde şimdiki kurumun lehinde ve aleyhinde görüş bildirdiler. Bu kurul bunları görüyor. Bildiriyi yayınlamakla tarafsız olmadığını tescil etti. Bundan sonra hangi hakim ve savcı hakkında iyi bir şey de yapsa aleyhte yapsa da şaibeli olur.

YANLIŞ BİR TAVIR

Savcı Demir, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'in sorgusu sırasında yaşanan ve iddialara göre ‘Celal Kara’ olduğu belirtilen savcının, “2 dakikanız var, anlatın” tavrının da mevzuat dışı olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Savcının görevi şüphelinin lehindeki ve aleyhindeki bütün delileri toplamaktır. Lehinde ve aleyhinde delil toplayacağınız bir şahısa 2 dakikanız var diye süre belirtmek mümkün müdür? Yanlış bir tavırdır. 26 yıllık Cumhuriyet savcısıyım rutini şudur: Siz müdahale etmezsiniz. Şüpheliye neyle suçlandığınızı söylersiniz o ne söyleyecekse söyler. Eğer sizin sormak istediğiniz başka bir şey varsa arada sorarsınız. Şüpheli şahit, rapor var diyorsa siz onları da araştırmak zorundasınız. Bu söylediğim yasa gereğidir, yorum değildir. Savcının böyle bir şey söylememesi gerekir. Bu bir savcı tavrı değildir.”

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 08:43

İLGİLİ HABERLER