Gündem
  • 3.9.2013 14:15

'Bence benzin 2.5 lira olsun'

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, 5 lirayı geçen benzin fiyatıyla ilgili olarak, “Bence 2.5 lira olsun. Petroldeki bu fiyatların sürdürülebilir olduğu kanaatinde değilim” dedi.

 

Bakan Taner Yıldız'a kendisine sorulan sorular ve verdiği yanıtlar şöyle;

Rusya ‘Doğu Akdeniz’de iki adet balistik nesne tespit ettik’ diyor. Petrol fiyatları ne olacak, maliyetler ne olacak? Bölgesel bir değerlendirme ile başlayalım.
Enerjinin her türlü özellikle gerginliğe taraf olabilecek her duruş karşısında olumsuz bir pozisyon aldığını bilmemiz lazım. Zamların etkilendiğini görüyoruz. Hele hele balistik füze gibi, savaş gemisi gibi her türlü kavramın bütün bu bizim enerji ile alakalı olguları tetiklediğiniz göreceğiz. 103 dolarlardaki seviye 117 dolarları denedi, tekrar geri döndü. Enerji olarak, siyasi istikrarsızlıkların, özellikle bölgemizdeki bu yapının en olumsuz etkilendiği sektörlerden birindeyiz. Hâlâ dünyada ham petrol ve doğalgazın enerji kaynaklarının toplam yarısını oluşturuyor olması, kömürle birlikte yüzde 85’ler civarında bir kaynağı oluşturuyor olması en açıklayıcı cümlelerden birisi. Süveyş Kanalı ile birlikte Türkiye'nin konumunda bazı değişiklikler oluyor. Dünyanın günlük tüketimi 90-91 milyon variller civarında. Bunun 9.5-10 milyon varilini yalnızda Suudi Arabistan üretiyor. Dünyadaki petrol ticaretinin neredeyse yüzde 10’una karşılık gelen rakam, Süveyş Kanalı’ndan geçiyor. Türkiye, İran’dan ve Suudi Arabistan’dan, Irak petrolleri de dahil olmak üzere ihtiyacının yarısını Süveyş Kanalı’ndan karşılıyor. Süveyş Kanalı’nın bir tehlikeye maruz kalacağı kanaatinde değilim.


Ön planda bulunan Suriye’dir ve bu ülkenin kendi ihtiyacını dahi karşılayamayacak olan bir petrol üretimi var. Yani Suriye dünyadaki petrol üretimini değiştirebilecek bir ülke değildir. Normalde arz güvenliğini tehdit etmeyecek rakamların kesintiye uğramasına rağmen yüzde 10’lar civarında bir fiyat artışı oldu. Bunun Türkiye'ye bir aylık maliyeti 300 milyon dolarlar civarında. ‘Mısır’daki darbenin bize ne tesiri var, bizi ilgilendirmiyor’ diyenlere de açıkça söylüyorum bize çok tesiri var.

Enerji konusunda biz Rusya’ya bağlıyız. İran da keza öyle. Bu konuda da iki ayrı kutup gibi duruyoruz.
Her iki ülkenin de kurumsal hafızası enerji işleri ile siyasi görüşlerini ayırt edecek durumdadır. Biz doğalgazı alıyoruz, karşılığında döviz ödüyoruz. Yani her iki ülkenin de çıkarlarını ön planda tutan konular var. İran büyük bir devlet, Türkiye de büyük bir devlet. Her iki ülkenin tarihi bu konuları ayrıştırmayı zorunlu hale getirmiş. Ben öyle bir noktaya taşınacağı kanaatinde değilim. İran’ın da Rusya’nın da ekonomisinde Türkiye'nin çok ciddi bir payı olduğunu söylemem lazım. Rusya’nın doğalgaz tedarik ettiği ikinci büyük kullanıcıyız biz. İran’ın doğalgaz ihraç ettiği en büyük ülkeyiz. Bunları dengeleme durumunda oluyoruz.

Suriye’ye bağlı olarak tahminler var mı? Benzinin 5 liranın üzerinde olması sizi rahatsız ediyor mu?
Bence 2.5 lira olsun, bende isterim. Türkiye, geçen yıl 45-46 milyar TL yalnızca petrol türevlerinden vergi topladı. 17 milyon araç kullanan bizlerin ödediği vergilerinin 76 milyona yayıldığını bilmemiz lazım. Siz kullanandan mı almalısınız, kullanmayandan da mı almalısınız? Kim kullandıysa onun vergisini ödemesi lazım. Doğrudan vergilerle dolaylı vergiler dediğimiz ÖTV’lerin de içinde bulunduğu yapının mutlaka dengelenmesi lazım. Türkiye'de bu denge henüz bulunmuş değil. Ben bu fiyatların sürdürülebilir olduğu kanaatinde değilim. Tüketim arz ile çok alakalı bir şey.

Hindistan’daki bakanlık ‘Geceleri benzin istasyonlarını kapatalım, cari açıktaki paylarını azaltalım. Tüketim azalsın.’ diyor. Türkiye hükümetlerimizle birlikte hak ettiğimiz refah seviyesinden ödün vermeksizin biz üretimle alakalı tedbirlerimizi alarak bu işi yapmaya çalışıyoruz. Arzla alakalı bir sıkıntımız yok ama israf etmeyelim, enerji verimliliği ile alakalı programlara uyalım. Paramızın çok olmasının tasarruf yapmaya mani bir hal olmadığını da vatandaşımızla paylaşıyoruz. Mesela Malezya gibi Endonezya gibi ülkeler motorinin üzerindeki sübvansiyonları kaldırma kararı aldılar. Türkiye'de şu anda çıplak maliyetler üzerinden gidiliyor. Vatandaşımız gittiğinde yaklaşık yüzde 65’ler civarında bir vergi payının olduğu yüzde 29’larcivarında ham petrol payının olduğu, yüzde 11’ler civarında da rafineri, dağıtım ve bayilerin payının olduğu bir zincirden bahsediyoruz. Ben isterim ki, bu fiyatlar düşsün. Üretici 200 dolara da satmak ister ama her artırdığı fiyatın tüketimi olumsuz yönde etkilediğini görüyorlar. Diyelim 130 dolardan satsa ne olur? 130 dolardan satsa 91 milyon varillik günlük tüketim belki de 75 milyon varile düşer.

Bizde azalır mı bezin fiyatlarıyla?
Buna bu kısa sürede ölçemedik. Ben bütün vatandaşlarımızda olduğu gibi hak ettiğim refah seviyesinin biraz daha ötesinde bir yaşam sürmeye çalışıyorum. Mesela ben diyorum ki, ‘Siz özel uçak alın. Çok rahat oluyor, tavsiye ederim.’ ‘Benim imkanım yok’ diyorsunuz. Ben de o zaman ‘Aldığınız araba imkanlar dahilinde midir?’ diye soruyorlar. ‘Alabildiğinize göre o imkanlar dahilindesiniz’ deniyor. Ben eğer benzini iki depo kullanıyorsam, gücüm buna yetiyorsa her artışta yine bu miktarı sabit tutmak isterim. Çok aşırı zamlandığında tüketimin mutlaka düşeceğine inanıyorum.

Mısır, 730 bin varillik günlük üretimi olan bir ülkedir. Üretiminden doları fiyatları tahrik eden bir ülke değildir. Suriye 250 bin varil civarından tüketimi olan, 125 bin varil civarında üretimi olan bir ülkedir. Dolayısıyla bunların dünyadaki ham petrol arz güvenliği ile alakalı bir katkısı veya eksikliği olmaz. Ama siyasi istikrarsızlıkların getirdiği çok olumsuz etkiler var.

Petrol fiyatları fazla arttı diyelim. Daha çıkmasın diye müdahale konuşmanız oluyor mu?Bunları Maliye Bakanımızla sürekli konuşuyoruz. Rahatsız olsak bile bunu vatandaşımıza olumsuz manada yansıtamayız. O vergilerin düşmesi şu anda söz konusu olamaz, Maliye Bakanımız böyle öngörüyor. Ama hepimiz kesemize göre davranacağız. Biz de son on yıl içinde ülkemizde ölen insanlar ile doğan insanlar arasındaki nüfus farkı 1 milyondur. Her yıl trafiğe giren araç sayısı da bir milyon. Bu çok ciddi bir artış. Tek başımıza aracımızı kullanıyoruz, bir duraktan bir vatandaşımızı almıyoruz. Bence toplu taşımaya doğru gidebiliyor olmamız lazım.

Bakanlık olarak bu tasarrufu daha fazla teşvik etmek… İstanbul’da mesela taksileri elektrikli falan yapalım deniyor.
İstanbul’da bu proje var. İstanbul’da şu anda 18 bin, Ankara’da da 8 bin taksi var. Önce doğalgazla alakalı kullanımı teşvik edilmeye çalışıldı daha sonra elektrikli araçlar yapılabilir dendi. Bugün güneş enerjisi ile çalışan araç ticarileşmiyor olsa bile şu anda 2 TL’ye İstanbul’dan Ankara’ya gitti. Bakanlık olarak bunların tasarruflu kullanılmasından yana olduğumuzu belirtiyoruz. Şu anda maliyetlerimizi ayda 300 milyon dolar arttıran bir konuda sübvansiyon yapmak düşünülmüyor. Çıplak maliyetleriyle birlikte kendi ayakları üzerinde koşabilen bir piyasa oluşturmaya çalışıyoruz. Ham petrol fiyatları yükseliyorsa fiyatlar çıkıyor, ham petrol fiyatları düşüyorsa fiyatlar düşüyor.

Çıktığında hemen yansıyor, düştüğünde hemen yansımıyor diye eleştiriliyor.
Onun bir mekanizması var. Algının böyle olması bizim daha çok bu konuda uğraşmamızı gerektiriyor. Böyle olmasa bile bizim bu mekanizmayı daha çok aşmamız lazım ki vatandaşımız da bunu anlasın.

İlk başlarda petrol aradık, ümitlendik. Ümidimizi keselim mi?
Kesmeyelim ümidimizi. Sondaja petrol değmeden bir araştırmacı sevinmez. Brezilya’dan, İngiltere’den, Amerika’dan gelen firmalar oraya 2.5 milyar dolar harcadılar. Bizden bir maliyet çıkmadı. Anlaşmamızda diyoruz ki; ‘Buraya masraf yapalım. Petrol çıkmazsa masrafları siz ödeyeceksiniz, çıkarsa yarı yarıya paylaşacağız’. Bu riski alarak geldiler. Bir yerde bir şey tespit edersiniz, şeffaf olmanız lazım. Siz bunu çıkarmak için 1 milyar dolar harcarsınız oradan çıkan 800 milyon dolar olur. Biz inandığımız ve ümit ettiğimiz için Karadeniz’de çalışıyoruz. Akdeniz’de de Antalya, İskenderun ve Mersin açıklarında üç blok sahamız var. Onlarla alakalı beklentilerimiz yüksek. Vereceğim her rakam beni tehdit eden bir rakam olacaktır. Biz buralarda gerçekten olduğuna inandığımız için paraları harcatıyoruz ve kendimizde bir kısım paralar harcıyoruz. Türkiye’nin isterse Türkiye sınırları içindeki kara parçasında, isterse deniz parçasında, isterse üçüncü ülkelerdeki yaptığımız anlaşma ve sözleşmelerde dahil olmak üzere aramalarımız devam ediyor. Bütün bu yaptığımız işlemlerin şu ana kadar ihtiyacımızın en az yarısını karşılayabilecek bir yapıyı 2023 yılına bizim armağan etmemiz lazım. Eğer Türkiye, 2023 yılı hedeflerine ulaşmak istiyorsa mutlaka hem cari açık üzerindeki enerjinin olumsuz payının azaltılması hem cari açık üzerindeki enerjiden daha fazla pay alan ulaşım sektörünün payının azaltılması ve bunlarla alakalı anlaşmaların yapılması lazım geldiğini bilen birisiyim. Bu kadar gayretle gece gündüz demeden çalışan Sayın Başbakanımızın, ekibinin ve birçok vatandaşımızın o sağlam yapı içinde bunu hak edeceğimize inanıyorum.

Ne zaman netleşir?
İki yıl içinde.

Bunu azaltmak için nükleer girdik. Ama Rusya’yla birincisinden daha bir şey oldu mu?
Bununla alakalı projelendirme süreci var. 26 bankadan finansman yapısıyla bir sıkıntı yok, bunlar oluşturuluyor. Türkiye'de 350 katalog firma yerli üretim için oluşturuldu. Şu anda bir problem göremiyoruz. İnşallah 2014’te başlayıp, 2019’da da ilk üniteyi devreye alacak şekilde hazırlıklarımızı yapıyoruz.

Doğalgaza bir zam var mı? Üretici diyor ki, ‘Elektrik fiyatları çok düşük, bizim maliyetimiz çok yüksek. Üretmek çok kârlı değil’ diyor. Biz de ‘çok yüksek’ diyoruz. Elektrik fiyatları üreticilerin daima ucuz, tüketicilerin de pahalı bulduğu bir kalemdir. Ama bunun bir piyasa değeri vardır. Biz 28 Avrupa Birliği üyesi ülke arasında doğalgazı en ucuz alan ülke değiliz ama en ucuz satan ülkeyiz. Yerli kaynaklarımızla su, güneş, rüzgar, jeotermal ve kömür kaynakları gibi yerli üretimlerimizden ürettiğimiz elektrik fiyatlarıyla biz bunları balanse ediyoruz. Eğer karşı çıktığımız o su santralleri olmasaydı şu anda doğalgazdaki gelen yaklaşık yüzde 10-12’lik maliyetimiz üzerindeki rakamı yansıtmak zorunda kalırdık.

Siz çevrecileri çağırdınız, çay içtiniz. Ama derelerde kuruyor, bunun bir çevre maliyeti var.
Nimet-külfet ilişkisinin doğru kurgulanması gerektiği kanaatindeyim. Biz eğer ithalatımızı azaltıp, yerli kaynaklarımızla bu fiyatları dengeleyebiliyorsak bunun coğrafya üzerinde bir tesirinin olduğunu bilmemiz lazım. Türkiye'nin enerji kaynakları ve bununla alakalı çalışmalar AK Parti hükümetinin de yeşille, çevreyle ,zeytin ağaçlarının artırılmasıyla alakalı çalışmalar başka bir hükümetin değil. Hepsi bizim bünyemizde yapılan çalışmalar. Çevreye saygılı, yeşille birlikte bütün bu çalışmaları yapabileceğimize inanıyorum. Eğer Türkiye bütün AB ülkeleri arasında elektrik fiyatları en ucuzlukta ilk üçte, doğalgazda birinci sırada verebiliyorsa bu yerli kaynaklarımızdan dolayı oluyordur. Rüzgarda 5.2 milyar kilovatsaat elektrik üretiminin doğalgaz karşılığı 500 milyon dolardır.

Bakanlık olarak siz tasarruf yapıyor musunuz?
Fuara bisikletle gideceğim. Bunun sembolik bir değeri olduğuna inanıyorum. Ben araca binen, zaman zaman benzin, motorin, mazot kullanan birisiyim. Bizim yerli kaynaklara ve ithalata bağlı kaynaklara olan bağımlılığımızı azaltmaya önem vermemiz için ille bölgede bir gerginlik çıkması mı gerekiyor? Ben bunları artık bir kültür olarak ülkemize yerleştirmemiz lazım geldiğini ve enerji verimliliği ile alakalı mutlaka daha dikkatli davranmamız gerektiğine inanıyorum. İnşallah beni teşvik edici olarak bisikletle göreceksiniz. daha dikkatli davranmamız gerekiyor. Çok kısa zaman içinde beni bisikletle göreceksiniz."  (NTV)

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 12:19

İLGİLİ HABERLER