Gündem
  • 24.9.2013 18:08

Büyük bir tezgahın içindeyiz

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) üyeleri ile kahvaltıda biraraya gelerek soruları yanıtladı.

Kılıçdaroğlu, Beşiktaş-Galatasaray derbisindeki olaylarla ilgili "Güvenlik önlemlerinin yetersiz olduğunu herkes kabul ediyor. Derbi öncesi bazı çevrelerin attığı Twittlere bakıldığında o da zaten görülüyor. Oraya olay çıkarmak için gidiyorlar. Binlerce kişi biletsiz giriyor içeri, polis gerekli önlemleri almıyor. Bütün bunların tamamı bilinçli yapılıyor. Amaç, Çarşı Grubunu sindirmek. Hükümet terörden medet umar hale geldi" dedi.

Dikmen'deki Emniyet Genel Müdürlüğüne ait binalara saldırı sonrası İçişleri Bakanı Muammer Güler'in "saldırganlar takibimizdeydi" sözlerini de eleştiren Kılıçdaroğlu, "Senin takibinde ise niye daha önce yakalamadın. Bu saldırıya medya geniş geniş verdi. Sayın Başbakan gitti Malatya'da konuşma yaptı. Bu sadırıyla CHP'yi aynı kefeye koydu. Biliyorsunuz, konuşma metinleri önceden uzmanlar tarafından hazırlanıyor. Peki bu saldırının olacağını nereden biliyordu? Halkın CHP'ye eğilimini kesmenin yolu nedir? (CHP bu terör örgütleriyle iç içe) bu algıyı yaratmak istiyorlar. Terör örgütleriyle iç içe olan, masaya oturan sensin. El Kaide'yi Türkiye'ye getirip, eline silah veren sensin" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Büyük bir tezgahın içinde olduğumuzu kimse unutmasın. Derbi olayı da bu tezgahlardan bir başkasıdır. Bir siyasal iktidar terörden medet umar hale gelemez. Hitler döneminde parlamento yangını neyse onun küçük bir versiyonu yaşanmıştır. Ankara'da 2 bin polis gitti hemen buldu. Niye saldırıdan önce bulmuyorsun? Toplum AKP iktidarı tarafından farklı şekilde yönlendiriliyor ve kurgulanıyor. Irak'taki patlamalardan da Suriye'deki iç olaylardan, kavgalardan da AKP'nin sorumluluğu vardı. Recep Tayyip Erdoğan'ın eli kanlıdır. Orada dökülen her kanın sorumlusudur. (Ben her türlü koalisyonun içinde yer alırım) diyor. Onun için ona söyledim; Keşiş Piyer'in haçlı seferlerinde üstlendiği rolü 21. yüzyılda Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan üstlenmiştir. Türkiye'nin Keşiş Piyer'idir. (Herkes gelsin, Müslüman kanı döksün. Kim gelirse gelsin ben de onun içinde yer alırım) diyor. Sonra dönüp Müslüman edebiyatı yapıyor. Keşiş Piyer'lerden bu ülkenin kurtulması lazım."  

Başörtülü başvurursa olur

Yerel seçimlere yönelik soruları da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, partisinin adaylarını zamanı geldiğinde açıklayacaklarını söyledi.

"Önümüzdeki dönemde sizin partinizden başörtülü bir milletvekili, üst düzey yönetici görebilecek miyiz?" sorusu üzerine ise Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Başvurursa olur, niye olmasın? Biz, 'niye başvurdun' diye kimseye bir şey söylemeyiz. Zaten geçmişte de oldu, MHP'den başörtülü birisi başvurdu, milletvekili oldu, Parlamento'ya geldi. Bir sorunumuz yok ki bizim. Türkiye'nin sorunlarını halktan kaçırmak olarak görüyorum, bu tartışmaları. Doğru da bulmuyorum. İnsanlar istediği kıyafetle geziyor zaten sokakta, kimse de bir şey söylemiyor. Ama devlet dediğiniz bir tüzel kişilik var. O tüzel kişiliğin de kuralları var, herkes de o kurallara uyacak. Biz de o kurallara uyuyoruz zaten. (Başörtülü bir kadın siyasetin dışında kalsın). Hayır efendim o da siyasete girsin, onun da hakları var, onun da seçme seçilme hakkı var. Niye olmasın. Ama bunu alıp da günlük, sıcak tartışmanın bir noktasına getirip temel sorunmuş gibi toplumun önüne koymayı doğru bulmuyorum. AKP bundan besleniyor. Ve bunu yeniden Türkiye'nin gündemine getirmek istiyor. Biz bunu doğru bulmuyoruz."

Kılıçdaroğlu, çözüm sürecine ilişkin soruyu yanıtlarken de sürece ilişkin bilgilerinin olmadığı eleştirisini tekrarladı. Kılıçdaroğlu, dolayısıyla sürecin nereye gideceğini de bilmediklerini belirtti.

"Bölge halkı istiyorsa Dersim olsun"

Tunceli'nin adının Dersim olarak değiştirilmesi tartışmasının hatırlatıldığı Kılıçdaroğlu, "Bizce hiçbir sakıncası yok. Doğrusu ben şunu arzu ederim; bölgede bir referandum yapılsın, bölge halkı istiyorsa Dersim olmasını, olsun" diye konuştu. 

"Demokrasiden uzaklaşıyoruz"

Gezi Parki odaklı olayların ardından bazı sermaye gruplarına mali denetim uygulandığının ifade edilmesi ve değerlendirmesinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, aramalı denetimin sıklıkla başvurulmayan ancak ciddi şüphe ve bulguların olduğu durumlarda gerçekleştirilen bir yöntem olduğuna işaret etti.

Yaşananların olağanüstü bir durum olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "Hükümetin büyük gruplara karşı yaptığı bu operasyon bir gözdağı operasyonudur. Çünkü ülke demokrasi ile yönetilen bir ülke değil. Oradan süratle uzaklaşıyoruz" diye konuştu.

"Demokrasi tek başına sandık değildir"

Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi'nde Temiz Seçim Platformu Sözcüsü Yaşar Okuyan ve beraberindeki heyeti kabul etti. Kılıçdaroğlu, kabulde yaptığı konuşmada, seçimlerin güvenilir olması ve halk kitleleri tarafından kabul görmesinin onun temiz olmasına bağlı olduğunu belirtti. Kılıçdaroğlu, "Bütün amacımız ülkede demokrasiyi geliştirmek ve halkın oylarının sandığa yansımasıdır. Yapılan seçimlerden sonra zaman zaman tartışmalar oluyor, yargıya intikal ediyor. Yargı kararını veriyor. Genel bir endişe var toplumda. 'Kullanılan oylar ve sayım sonuçları sağlıklı mı' diye" değerlendirmesinde bulundu.

Kemal Kılıçdaroğlu, "Kuşkusuz, demokrasi tek başına sandık değildir. Bunu hepimiz çok iyi biliyoruz ama sandığın da demokrasinin vazgeçilmez unsuru olduğunu çok iyi biliyoruz" dedi.

Platform sözcüsü Yaşar Okuyan da her seçimin ardından bazı usulsüzlük iddialarının gündeme geldiğini savunarak, bunların gerçek olmasa bile kamuoyunun algısını şekillendirdiğini ifade etti. Okuyan, bu nedenle 300'ü aşkın kişi ile bu platformu kurduklarına dikkati çekerek, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Anayasa Mahkemesi Başkanı, YSK başkanı ve Türkiye Barolar Birliği ile seçimlere katılma hakkına sahip siyasi partilere konuya ilişkin hazırladıkları raporu sunacaklarını bildirdi.

Okuyan, 2007 ve 2011 seçim sonuçlarını incelediklerinde ortada üzerinde durulması gereken bir takım hususları tespit ettiklerinin altını çizerek, alınması gereken önlemler ve tedbirlere raporda yer verdiklerini dile getirdi. Okuyan, Türkiye'nin kaderini belirleyecek 3 seçimin arka arkaya yapılacağına vurgu yaparak, Türkiye'deki resmi rakamların doğru olmadığını, nüfusun TÜİK'e göre 76 milyon olduğunu ancak konunun uzmanlarına göre ise 82 milyona ulaştığı bilgisini verdi. Okuyan, "Seçmen kime veriyorsa versin, ama oyunu mutlaka kullansın" dedi.
 

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 11:45

İLGİLİ HABERLER