Gündem
  • 8.9.2013 21:43

Camileri kiliseye çevirdiler

Din İşleri Yüksek Kurulu, ayakta duramadığı için tabureye oturarak namaz kılanların artması üzerine duruma müdahale etti.

Diyanet İşleri Başkanlığı, son günlerde camilere tabureyle gidenlerin sayısı artınca devreye girdi. Din İşleri Yüksek Kurulu cami cemaatlerini bu konuda bilinçlendirmek için açıklama yayınladı.

Bildiride camide nasıl oturulması gerektiği anlatılırken, hasta vatandaşların namazlarını nasıl kılacağı ve görsellerle vatandaşlara sunuldu. Fatih Sümbül Efendi Camii'nin girişine de Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayınlanan tabure bildirisi asıldı. Cami görevlileri geçtiğimiz hafta cuma namazında vatandaşları bu konuda bilgilendirdi.

Ancak bazı vatandaşlar camiye tabureyle gelmeyi sürdürdü. Cebrail Hatun isimli bir vatandaş, “Son senelerde öyle oldu ki; millet camileri taburelerle doldurarak sıralar oluşturmaya başladı. Ve bu sıralarda oturanlar diğer insanların da sandalyeye oturmasına sebebiyet veriyor. Caminin düzeni kiliseye dönüştü” diye konuştu.

İlahiyatçı yazar Osman Ünlü, fıkıh kitaplarında namazın nasıl kılınacağının anlatıldığını söyledi. Ünlü, “Özrü olan için oturmaktan maksat; bağdaş kurarak namaz kılın anlamındadır. Bağdaş da kuramıyorsa o zaman ayaklarını kıble istikametinde uzatır ve o şekilde namaz kılar. Tekbirini oturduğu yerde alır, ellerini bağlar, rüku için de biraz eğilir. Secde için de bundan biraz daha fazla eğilir” dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bildirisinde cami içerisinde nasıl oturulacağı, hasta ve yaşlıların namazlarını nasıl eda edeceği görsellerle anlatıldı.

MEHMET ŞEVKET EYGİ

PROF. Osman Özsoy'un "Burası câmi mi, ortopedi servisi mi?" başlıklı yazısını (haber7.com) okudum... Bendeniz sona erdi sanıyordum, meğerse camilere kiliselerde olduğu gibi sıra/sandalye koyma fitnesi, dışarıdan tabure getirtme suretinde devam ediyormuş.

Bu işin kendi kendine olmadığını kesin şekilde bilmemiz gerekir.

Dinimizi değiştirmek, dinde yenilik yapmak, İslam'ı AB ve Feminizm standartlarına ayarlamak isteyen birtakım gizli, derin ve sinsi güçler mi yaptırıyor bu camilere sandalye doldurma işini Eskiden camilerde bugünkü gibi sandalyede namaz kılma yoktu. Sağlığı, secde etmesine mâni birkaç kişi oturarak kılardı. Sonra ne olduysa oldu, camilere sandalye, tabure, sıra doldurma modası, adeti ve furyası çıkartıldı.

Diyanet'in muhterem fetva heyeti buna karşı çıkmasaydı belki de bugün camilerin arka mekanı kiliseler gibi sıralarla, sandalye ve taburelerle dolmuş olacaktı.

Biliyorsunuz memleketimizde, "İslam'ın tek hak, makbul, geçerli" din olduğu kesin inancını yıkmaya yönelik açık veya gizli sinsi bir faaliyet ve propaganda vardır. Bir ara "Allah katında din İslam'dır" mealindeki ayetin Cuma hutbelerinde okunmaması için dışarıdan baskı yapılmıştı.
İslam'ın Allah katında tek hak ve makbul din olduğu kesin Kur'an ayetleriyle sâbittir.

Sünnet de böyle söylüyor.

Bu konuda icmâ-i ümmet vardır.

İslam'ın Allah katında tek hak, makbul, geçerli din olduğu inancını reddeden, "başka hak ibrahimî dinler de vardır, onların (İslam'ı, Kur'anı, Resulullahı inkar, red ve tekzib eden) mensupları da ehl-i necat ve ehl-i Cennet'tir" bâtıl inancına sahip kimseler Ehl-i Sünnet akaidine göre dinden çıkarlar.

Benim kuvvetli zannım, camilere sandalye, tabure ve sıra konulmasını isteyenler bu taifedir.

Prof. Osman Özsoy'un makalesinde, Bartın'da teravih namazına giden kadınların ellerinde tabureler bulunduğu yazılı. Demek ki, Fetva Kurulunun kararından sonra, camiler sandalye ile doldurulamayınca, taburelerinizi alın da öyle gelin telkini yapılıyor.

Secde etmeye gücü yettiği halde secde etmeden namaz kılanın namazı sahih olmaz. Fıkhımız böyle diyor.

Bütün Ehl-i Sünnet hocalardan, imamlardan, müftülerden çok rica ediyorum:

Camilerdeki sandalye, tabure ve sıralar çıkartılmalıdır.

Camilerimiz kilise değildir.

Secde edemeyenler yerde oturarak, ayaklarını uzatarak namaz kılabilir.

Camilerin sandalye ile doldurulmasında bir bit yeniği vardır.

Bu işte Diyalogçuların olduğu kadar Fazlurrahmancıların (Tarihsellik, Tâtiliye mezhebi) parmağı olduğunu sanıyorum.

Bütün Ehl-i Sünnet hocaları ve Müslümanları bu çirkin bid'ati kötülemelidir.

"Camilere bol miktarda sandalye konulsa ne olacak..." demeyelim. Bu bid'ati yaygın hale getirebilirlerse ardından başka bid'atler sökün edecektir.

Camilere dışarıdan tabure ithaline de izin verilmemelidir.

Böyle bir bid'at kökleşirse kaldırılması çok zor olur.

Diyalogçuların, Feministlerin, Fazlurrahmancıların, Reformcuların, dinde değişim ve yenilik isteyenlerin Diyanet'i ele geçirmek için sinsice ve yoğun şekilde çalıştıklarına, kadrolaştıklarına dair haberler alıyorum.

Siyonistler, Haçlılar, Avrupa Birliği, Feministler; Şeriatlı Ehl-i Sünnet İslamlığını kovmak, onun yerine (ABD'nin, AB'nin, Siyonizmin, Haçlıların, sekülaristlerin işine gelecek) ılımlı, light, fıkıhsız, cihadsız, sulandırılmış, ilahî hak din olmaktan çıkartılıp beşerî bir hümanizma ve ideoloji haline dönüştürülmüş) yeni bir din, bir İslam Protestanlığı türetmek ve üretmek istiyor.

Dinimizi koruyalım.

Dinimize bid'at sokulmasına izin vermeyelim.

Uyanık olalım.

(Diyanet'in "Din İşleri Yüksek kurulu" camilere sandalye konulması aleyhinde fetva vermiştir. Lütfen bunun metnini internetten çıkartıp okuyalım. Din İşleri Yüksek Kurulu'nu bu kararından dolayı tebrik ediyor, selam ve hürmetlerimi sunuyor ve ellerinden öpüyorum. Derin ve sinsi bid'at ve reform güçleri bu yüzden kurula diş bilemektedir.)
Mehmet Şevket Eygi

 

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 12:12

İLGİLİ HABERLER