Gündem
  • 23.9.2002 11:04

CEM UZAN SABAH GAZETESİ'NİN MANŞETİNDE : " ÖTEKİLER BEKLEYEDURSUN 47 İLDE MİTİNG YAPTI "

KAYNAK : Haber Vitrini ANKARA/Aydın Doğan'ın güdümünde olduğu dönemlerde Uzanlarla kavgalı olan Sabah Gazetesi, şimdi tavır değiştirip Uzan'ı göklere çıkardı."Vatan Gazetesi" olayından sonda Aydın Doğan'a cephe alan Sabah Gazetesi, Uzan'ı bugün yine manşetlerine taşıdı.Gazetenin haberin de "Genç Parti lideri 'Seçim ertelenir mi' diye oyalanmıyor. 2 gazete, 2 dergi, 3 TV, 7 radyodan oluşan yayın grubu ve Telsim'i arkasına almış helikopteriyle il il miting yapıyor Genç Parti lideri Cem Uzan, alışılagelmiş bütün propaganda yöntemlerini çöpe attı" dedi. İŞTE SABAH'IN HABERİ Genç Parti lideri 'Seçim ertelenir mi' diye oyalanmıyor. 2 gazete, 2 dergi, 3 TV, 7 radyodan oluşan yayın grubu ve Telsim'i arkasına almış helikopteriyle il il miting yapıyor Genç Parti lideri Cem Uzan, alışılagelmiş bütün propaganda yöntemlerini çöpe attı. Bütün partiler bayraklar ve flamalarla oy kazanmaya çalışırken, Uzan Amerikanvari propaganda yöntemiyle vatandaşlardan oy istiyor. 3 Kasım'da yarışacak siyasiler arasında en fazla gezen de Cem Uzan. Bugüne dek 47 civarında miting yapan genç lider, seçime kadar bu sayıyı 160'lara çıkarmayı hedefliyor. Uzan mitinglerine özel helikopteriyle giderek, zamandan kazanıyor. Üstelik konsere katılacak sanatçı ve bazı misafirler için de helikopter kaldırıldığı oluyor. Örneğin Bursa mitingi için tam 3 helikopter kaldırıldı. Günde en az 2-3 ili ziyaret eden Uzan, insanların gönlünü kazanmak için hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyor. En küçük ekstralara bile dudak uçuklatan rakamlarla çıkan birbirinden ünlü sanatçıları, il il miting alanlarında gezdiriyor, vatandaşları da otobüslerle miting alanlarına taşıyor. 2 gazete, 2 dergi, 3 televizyon ve 7 radyodan oluşan yayın grubunun desteğini de arkasına alan Uzan, sahibi olduğu Telsim aracılığıyla 'gece yarısı' bile abonelerine kısa mesajla propaganda yapıyor. Uzan'ın Telsim abonelerine yolladığı imzalı mesajlarda, "Yalnız ve yalnız milletin çıkarları için çalışacağıma namusum ve şerefim üzerine söz veriyorum" yazılıyor. Uzan hangi şehirde miting yapacaksa, o şehirdeki abonelere de birkaç gün önceden gönderilen cep mesajlarıyla konser ve miting hatırlatılıyor. Gün boyu radyolarından vatandaşa seslenen Uzan, Star ve Kanal 6 televizyonlarından da sürekli seçmenlerine sesleniyor. Uzan miting yapacağı şehirlere erken saatlerde giderek miting öncesi esnafın dertlerini dinliyor, sonra yanındaki danışmanlarına şikayetleri rapor halinde yazdırıyor. BABAOCAĞI BAŞKA! Uzan konser aralarında 30-45 dakika süren konuşmalar yapıyor, ardından konser devam ediyor. Uzan konuşmasını promter'dan geçen alt yazılarla okuyarak, hata yapmaktan kurtuluyor. Uzan, konserlere götüreceği sanatçıları da dikkatle seçiyor. En sevilen sanatçıları tercih eden Uzan, sanatçılara kendi memleketinde konser verdirmeye özen gösteriyor. Uzan'ın parti çalışmalarına en çok önem verdiği yer, babaocağı Sakarya. Babaocağına her gelişinde vatandaşlara açık büfe yemek ikram ediyor, seçmenleri otobüslerle miting yerlerine taşıyor. Uzan söylendiği gibi vatandaşa kömür dağıtmıyor ancak fakir seçmene erzak yardımı ve çocuklarına okul eşyası dağıtıyor. Organizasyon nasıl yapılıyor? Uzan ve Genç Parti'nin seçim kampanyasını ünlü reklamcı Ali Taran organize ediyor. Miting hazırlıkları ile Uzan'ın sahibi olduğu Rumeli Holding'in halkla ilişkiler birimi ilgileniyor. Uzan Grubu'nun 46'ncı yıl etkinlikleri için gerekli izinleri ve organizasyonu da yapan halkla ilişkiler birimi, şimdi de Genç Parti'nin mitingleri için gerekli izinleri alıyor, hazırlıkları yapıyor. Mitingin görüntülenmesinde ise Böcek Yapım görev alıyor. Sanatçıların şarkılarını söylediği, Uzan'ın konuşmasını yaptığı platformun hazırlanması ve ses düzeni ile Star TV'ye bağlı prodüksiyon şirketi ilgileniyor. Bir günde birkaç noktada miting düzenlenecekse partinin otobüsü sahne oluyor. Cem Uzan, konuşmasını Genç Parti otobüsü üzerinde yapıyor. Sanatçılar da yine otobüs üzerinde şarkılarını söylüyor. MANSUR FORUTAN UZAN'IN SAKARYA MİTİNGİNİ AĞACIN TEPESİNDEN BİLDİRİYOR Bu kalabalık konser izlemeye gelmemiş! Çocukken komşunun eriğine daldığımdan temelim kuvvetliydi. Gerçi uzun yıllar olmuştu ama bir ağacın tepesine tırmanmayı başardım. Beyaz eşya bayiinde çalışan bir genç ve bir kuaför kalfasıyla aynı ağacı paylaştık... Köşe yazarları hastalandıklarında yazmaz sanıyordum. Yanılmışım. Oysa zulalarında bir iki yedek tutarlarmış kara günler için. Çetin Altan olsam 15 yıl önceki bir yazıyı koyma şansım olurdu. Benim yapabileceğimin en iyisi 25 gün önceki bir yazı olur ki, o da ayıp olur. 15 yıl önceki yazılı kayıtlarıma zaten ulaşılamaz. Genelde boş kağıt verme düzeyinde bir yaklaşımım vardı o yıllarda. Hastalandığımda da yazmalı çizmeli işleri pedere yaptırırdım. Pederi bu anlamda göreve davet edemiyorum artık. Bildiğiniz üzere, TeleOn dekoder'i yüzünden aramız soğuk. Uğradığım haksızlığı sineye çekmemden dolayı benden pek hoşlanmıyor. Aradan neredeyse iki yıl geçti hala dekoder'i verip paramı tahsil etmemi, yargı yollarını zorlamamı istiyor. Olamayacağını bile bile, sadece iyi niyetimi, bu konuda çabaladığımı görmesi için dekoder'i kapıp Genç Parti'nin Sakarya mitingine gitme kararı alıyorum. Belki yetkili birini bulup derdimi anlatırım diye. "UZAN ÖL DESİN HEMEN BURADA ÖLEYİM" En kötüsü, krizin ilk günlerinde, Başbakanlık'ta Bülent Ecevit'e yazarkasa atan müflis esnaf gibi ben de dekoder'i Cem Uzan'a fırlatır, linç edilip babam tarafından takdir edilirdim. Hiçbir şey yapamasam; Ferdi Tayfur, Nihat Doğan, Ebru Gündeş, Gökhan Özen ve İbrahim Erkal'ın şarkılarıyla coşarım. Miting alanı hınca hınç dolu. Hastayım, açım, sefilim!.. Burnum öylesine akıyor ki önüne baraj kursalar, evdeki ütünün bir yıllık elektrik ihtiyacını karşılar. Bu öyle konser izlemeye gelmiş bir kitle değil. İyi gözlem yapabilmek için, basın bölümünün yolunu tutuyorum. Girişte, nüfus cüzdanı, basın kartı, temiz kağıdı istiyorlar. Olur, iki de resim getireyim de kütüğümü buraya aldırayım. Hayatımda hiçbir zaman belgelerim tam olmadı. Her zaman bir eksik olur. "Selpak kağıt mendil versem?" Hasta olmamdan dolayı direncim de zayıf. Derdimi anlatacak halim olmadığından halkın içine dalıyorum. Kaldı ki mini anketimi burada daha sağlıklı yapabilirim. Meydanı dolduran mahşeri kalabalığın arasındayım artık. İte kaka ortalara kadar geliyorum. O sırada Ebru Gündeş sahnede. Herkes onun şarkısını söylüyor. Şarkının sözlerini bilmediğimden yalandan dudak oynatıp ben de söylüyor gibi yapıyorum. Böylece halkın güvenine mazhar oluyorum. Eğer ülke barajını geçebilirse Cem Uzan memleketi olan Sakarya'dan çıkar. Çıkmakla kalmaz arkasından bir ismi de rahatlıkla çıkartır. Zaten ikinci sırada Kanaryam'a hem futbolcu, hem de teknik direktör olarak hizmet vermiş; Rambo, derbikatör lakablı Turan Sofuoğlu var. Genç Parti ne yapar soruma aldığım cevaplar hep bu yöndeydi. Göz yaşını tutamayan, "öl desin burada öleyim" diyen... Bu kalabalık konser izlemeye gelmemiş!.. Zaman ilerledikçe kalabalık artıyor ve içinde bulunduğum ortam daha da sıkışık bir hal alıyor. Her nasılsa etrafım bir anda iri kıyım bir grup erkek tarafından sarılıyor. Ne bir şey görebiliyorum, ne de nefes alabiliyorum. Üsüne üstlük olabilecek en kötü şey oluyor. Kağıt mendillerimi kaybediyorum. Burnum akıyor ve mendilim yok. Bu durumun yarattığı panikle kendimi sahnenin en önüne atmayı başarabiliyorum. Neye yarayacaksa? Sanki en önde mendil dağıtıyorlar. En önde mendil servisi yok, ses sistemi var. Kolon kulesinin önündeyim. Çıkan yüksek ses sayesinde iç organlarım yer değiştiriyor adeta. Burnumun akıntısı mı? Tüm şiddetiyle devam ediyor. Can havliyle yanımda duran bir bayanda mendil olup olmadığını soruyorum. Allah'tan varmış da ciddi bir rezaletten kurtarıyorum kendimi. KUAFÖR KALFASI GÖZYAŞLARINI TUTAMADI Burnumu sildikten, yüksek sesin böbrek taşlarımı düşürmesinden sonra bir delik bulup o kalabalıktan kendimi kurtarıyorum. Tam o sırada Cem Uzan'ın geleceği tutuyor. Ne söyleyeceğini biliyorum ama yine de görmek istiyorum. O kalabalığa bir daha girmek de yemiyor. Çocukken komşunun eriğine daldığımdan temelim kuvvetliydi. Gerçi uzun yıllar olmuştu ama bir ağacın tepesine tünemeyi başardım. Bisiklete binmek gibi. Unutulmuyormuş. Beyaz eşya bayiinde çalışan bir genç ve kuaför kalfasıyla birlikte aynı ağacı paylaştık. Uzan bildik ama etkili konuşmasına başladı. Yine vergi oranlarını düşüreceğini, IMF'yi kovacağını, herkesi ev sahibi yapacağını söyledi. Herkesten helal oylarını istedi ve en önemlisi Sakaryaspor'u birinci lige çıkartacağının garantisini verdi. Sakarya halkı çılgınlar gibi alkışladı. Kuaför kalfası gözyaşlarını tutamadı. Ben burnumu sildim, sonra da alkışladım. Slogan halini alan, "Durduramazsınız, Türkiye Geliyor..." cümlesini tüm Sakarya aynı anda haykırdı. Kısa süren bu konuşma sonrasında miting dağıldı. Ben de dekoder'imi koltuğumun altına alıp görev alanım olan İstanbul'un yolunu tuttum. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:11

İLGİLİ HABERLER