Asayiş
  • 16.5.2013 00:50

Cep telefonu ışığında defnedildiler

Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde meydana gelen patlamalarda hayatını kaybeden ve DNA testi ile kimlikleri belirlenen 3 kişi daha son yolculuğuna uğurlandı.

Reyhanlı'da meydana gelen bombalı saldırılarda yaşamını yitiren ve kimlikleri tespit edilemeyecek derecede vücutları zarar gören Ayşegül Kırar, Zahide Kuday, Sedat Pişen, Mustafa Kaya ve Kemal Baz'ın cenazeleri Adana Adli Tıp Morgu'ndan saat 20.00'de ilçeye getirilerek cep telefonu ışığında toprağa verildi. Yaşamını yitirenlerden bekar olan Ayşegül Kırar ve Zahide Kuday'ın tabutlarının üzerine eşarp ve kırmızı yemeni örtüldü. Evlerinin önünde kılınan cenaze namazının ardından Reyhanlı Asri Mezarlığı'na götürülen cenazeler cep telefonu ışığında, gözyaşları içinde toprağa verildi. Defin sırasında Mustafa Kaya'nın tabutuna sarılan baba Hamit Kaya, uzun süre ayrılmak istemedi. Yakınları tarafından uzaklaştırılan baba sessizliğini korurken, genç yaşta oğlunu toprağa veren anne Fatma Kaya ise, "Mustafam, misafir gelmişti. Sen yoksun diye geri gittiler" diyerek ağıtlar yaktı.
Adana Adli Tıp Kurumu’nda yapılan DNA testi ile kimlikleri belirlenen Mustafa Kaya, Kemal Baz ve Sedat Pişen’in cenazeleri, Adana’dan ambulanslarla memleketleri Reyhanlı’ya getirildi. Akşam kılınan cenaze namazlarının ardından gözyaşları ve dualar eşliğinde toprağa verilen gençlerin cenazesinde gözyaşları sel olup aktı. Üniversite sınavına hazırlanan ve doktor olmayı isteyen Mustafa Kaya’nın cenazesinde de ailelerin feryatları yükseldi. Kaya’nın cenazesinin Gültepe Mahallesi’ndeki evinin önüne getirilmesinin ardından yakınları ağıtlar yakarak, “Bu eve böyle mi gelecektin. Bu evden böyle mi gidecektin. Daha asker olacaktın” diyerek gözyaşı döktüler. Burada cenaze namazı kılınan Kaya’nın naaşı ilçe mezarlığında toprağa verilirken, baba Hamit Kaya metanetli duruşunu korudu.
Evlatlarıyla olan ilişkilerinin arkadaş gibi olduğunu belirten Kaya, “Oğlum üniversite sınavına hazırlanıyordu. Çok güzel hayalleri vardı. Biz çocuklarımızla bir baba oğul gibi değil, arkadaş gibi yaşıyoruz. Oğlum beni bugüne kadar bir kez dahi üzmezdi. Bazen hastaneye gittiğimizde doktor olmak istediğini söyler ve ‘Keşke baba doktor olsam da şu insanlara yardımcı olabilsem’ derdi. Hayali doktor olmaktı” diye konuştu.

 

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 15:17

İLGİLİ HABERLER