Medya
  • 24.10.2008 03:10

ÇÖLAŞAN'LA ÖZKÖK ARASINDA İNANILMAZ SUÇLAMALAR!.

Doğan Holding A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan'ın, gazeteci Emin Çölaşan aleyhine açtığı 50 bin YTL'lik manevi tazminat davasının görülmesine devam edildi.
Üsküdar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki duruşmada, davacı Aydın Doğan'ı avukatları Deniz Ketenci ile Volga Gökçe, Emin Çölaşan'ı ise avukatı Mehmet Serhan Özdemir temsil etti.
Duruşmada davacı tanığı olarak dinlenen Hürriyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürlerinden Tufan Türenç, gazetelerde işleyen bir sistem bulunduğunu belirterek, genel yayın müdürü ile yazı işleri müdürünün, gazetenin politikasını ve yayınınını yürüten kişiler olduğunu söyledi.
Türenç, bütün köşe yazarlarının yazılarının, bu kişiler tarafından devamlı okunduğunu, yasalara aykırı ve hakaret içeren maddi hatalar var ise yazı işleri müdürünün, bunu genel müdüre bildirerek konunun tartışıldığını anlatarak, sözlerine şöyle devam etti:
''Yazarla ilişki kurulur, hatalı olan kısımlar belirtilir. Daha doğrusu yasal yönden sakıncalı olan kısımların düzeltilmesi istenir. Yazar bunu düzeltir, sonuçta düzeltilmiş olarak gazeteye girer. Sistem bu şekildedir. Bunu baskı ve sansür olarak kabul etmek mümkün değildir. Eleştirilere hiçbir şekilde müdahale edilmez. Ben de yazı işleri müdürü olarak Emin Çölaşan'ın yazılarında sakıncalı, yani yasal yönden sakıncalı bir bölüm gördüğüm zaman kendisini uyarmışımdır.''
Davalı avukatının sorusu üzerine de Tufan Türenç, ''Patronların haberin girişinden ve çıkışından haberi olmaz. Böyle bir gelenek yoktur. Aydın Doğan'ın yayına hiç müdahalesi yoktur. 20 yıldır köşe yazarı olarak Aydın Doğan'ın herhangi bir müdahalesine ve imasına tanık olmadım. Biz yazara danışmadan yazıdan bir sözcük bile atmayız. Benim kitaptaki makaslandığı bildirilen yazılar hakkında bir bilgim yoktur'' dedi.
-ERTUĞRUL ÖZKÖK-
Daha sonra tanık olarak dinlenen Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök de Emin Çölaşan'ın kitabında ''yazılara müdahale'' olarak anlattığı konuların, Doğan Grubunun tüm yayın organlarında geçerli, Doğan Yayın Konseyi'nin belirlediği yayıncılık ilkeleri olduğunu söyledi. Özkök, bu müdahalelerin sansür anlamına gelmediğini ifade ederek, şunları kaydetti:
''Emin Çölaşan ile yapmış olduğum görüşmeler, şu atmosferde cereyan etmiştir: Çölaşan her defasında bana, 'Bizim grubumuzun menfaatleri yönünden hükümet aleyhine yazı yazmamızı istemiyor musunuz?' sorusuyla başlamıştır. Bu, bende Çölaşan'ın sanki üzerinde bir teyp var, bunu kayıt etmek istediği intibaını uyandırmıştır. Ben de, her görüşmemizde kendisine şunu söyledim: 'Emin bey sizden, hükümet aleyhine yazı yazmamanızı talep etmiyoruz. Siz, yazı yazmaya başladığınız günden beri, Turgut Özal'ı, Tansu Çiller'i, Bülent Ecevit'i, Mesut Yılmaz'ı, Tayyip Erdoğan başta olmak üzere bütün başbakanlar ve hükümet aleyhine istediğiniz her yazıyı yazdınız. Ancak yayın konseyimizin belirlediği evrensel gazetecilik ilkelerinin ve Türk hukuk düzenlemelerinin bizi zorunlu kıldığı bazı sınırlar vardır. Biz sizden şunu istiyoruz; kişilerle ilgili şahsi meselelerinizi takıntı haline getirmeyeceksiniz. İnsanlara küçültücü lakaplar takmayacaksınız, iftira atmayacaksınız. Melih Gökçek ile ilgili yazdığınız yazılar yüzünden hakkımızda bugünkü rakamlarla 76 dava açıldı. Bunların 46'sını kaybettik. Kaybettiğimiz davalar nedeniyle bugünün parasıyla 100 bin doların üzerinde tazminat ödedik. Bunları gazetemiz ödüyor. Kazandığınız davaların tazminatlarını ise kendiniz alıyorsunuz. Ama burada paradan daha önemlisi, gazete olarak yayın ilkelerimizle ters düşmemizdir. Türk adaleti tarafından suç olarak benimsenmiş bir yazma tarzını devam ettirmeniz doğru değildir.' Kendisine bu şekilde söyledim.''
Çölaşan'a bunun dışında başka bir telkini olmadığını kaydeden Özkök, gazetenin sahibinin kendilerine ilettiği mesajların bundan ibaret olduğunu, ''hükümetler aleyhine yazı yazılmasın şeklinde bir talimatı olmadığını'' bildirdi.
Ertuğrul Özkök, Çölaşan'ın Hürriyet Gazetesinden ayrıldığı güne kadar iktidarla ilgili yazı ve eleştirilerini istediği şekilde yaptığını da belirterek, şöyle konuştu:
''2001 krizi sonrasında ekonomik zorluklar nedeniyle Hürriyet'ten 200 tane genç insanı çıkarmak zorunda kaldık. Biz bu işlemi yaparken aynı gün, Emin Çölaşan'dan telefon aldık. Bana aynen şunu söyledi: 'Benim maaşım kuşa döndü. O yüzden maaşımı dolara bağlayın.' Kendisine, 'Emin Bey, bunu yaparsak 10-15 kişinin daha işine son vermek zorunda kalırız' dedim. Emin bey buna rağmen ısrar etti. Kendisinin maaşını o dönemde dolara çevirmeyi kabul ettik. Ben dahil, Hürriyet tarihinde dolar üzerinden maaş alan tek elemanımız Emin Çölaşan'dır. Emin Bey, Türk Lirası'nın değerinin yükselmesi, doların değerinin düşmesi üzerine bu defa maaşının Türk Lirası'na çevrilmesini, kurun da doların en yüksek olduğu noktadan olmasını talep etmiştir. Biz bunu kabul etmeyip arada bir kur üzerinden maaşını Türk Lirası'na çevirdik. Ayrıca çalıştığı süre boyunca Hürriyet Gazetesinden 1 milyon 500 bin dolara yakın prim almıştır.
Bu bilgileri şu nedenle veriyorum, bizim Emin Çölaşan ile meselemiz, hükümeti eleştirmesi nedeni değildir. Benim genel yayın yönetmeni olduğum zamanlarda ne kadar hükümet geldi ise hepsinin başbakanlarına ve hükümet üyelerine en ağır eleştirileri yazmıştır. Ayrıldığı güne kadar bu tutumunu devam ettirmiştir. Kendisi ile anlaşamadığımız konu, Doğan Yayın Konseyi'nin ilkelerine uymamakta direnmiş, bir anlamda kendisini gazetenin üzerinde görmüştür. Dünyanın hiçbir yerinde ve hiçbir gazetede böyle bir tavra izin verilmez. Ben de genel yayın yönetmeni olarak görevimi yaptım.''
Mahkeme hakimi, diğer tanıkların dinlenmesi ve ifadeleri talimatla alınacak tanık beyanlarının beklenmesi amacıyla duruşmayı erteledi.
Dava dilekçesinde, davalı Emin Çölaşan'ın, ''Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi'' isimli kitabında, gerek Aydın Doğan, gerekse sahibi olduğu gazete hakkında gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğu, Doğan'ın kişilik haklarına saldırıda bulunduğu gerekçesiyle 50 bin YTL manevi tazminat talep ediliyor.

Güncellenme Tarihi : 15.5.2016 05:03

İLGİLİ HABERLER