Eğitim
  • 23.2.2006 15:03

DANIŞTAY'DAN TARTIŞMALI BİR TÜRBAN KARARI DAHA...

Eskişehir Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde öğretmen olan Abdullah Yılmaz, DSP-MHP ANAP koalisyon hükümetince 2000 yılında yurtdışında görevlendirilecek öğretmenler için açılan sınava girerek Türkiye ikincisi oldu ve mülakatı da başarıyla geçti.
      Ancak Milli Eğitim Bakanlığı'nın "görevlendirilmeniz uygun görülmemiştir" tebligatıyla karşılaşan Abdullah Yılmaz, DSP'li Metin Bostancıoğlu'nun başında olduğu Milli Eğitim Bakanlığı'na dava açtı.
      Eskişehir İdare Mahkemesi'nden bir sonuç alamayınca davayı Danıştay'a taşıdı.
      Danıştay İkinci Dairesi, 13 mayıs 2005’te Yılmaz’ın temyiz istemini reddederek, 'yurtdışı görevin kendine has önem ve özelliği' ile MİT Raporunu gerekçe gösteren yerel mahkemenin kararını oybirliği ile onadı.
     
      MİT raporundan...

      MİT raporunda, 'Yılmaz’ın aynı okulda görevli öğretmen eşi Ayşe Yılmaz’ın okula perukla gelip gittiği ve günlük hayatında tesettüre uygun bir şekilde giyindiği’ belirtiliyor.
      Ayrıca öğretmen Yılmaz'ın 1987'de Atatürk büstüne saldırı suçuyla tutuklandığı, iki gün sonra da mahkeme tarafından serbest bırakıldığı bilgisi de MİT raporunda yer alıyor.
      Danıştay bu kararından önce de, 8 şubatta, okula geliş - gidişlerinde türban takan bir öğretmenin anaokuluna müdür olmasını sakıncalı bulmuştu.
      Danıştay kararında, 'öğretmenin iyi örnek olması gerektiği' belirtilerek, okula geliş - gidişte dahi olsa, yasal düzenlemeye aykırı tutum ve davranışlardan kaçınılması gerektiği vurgulanmıştı.
     
      Hükümet-yargı gerginliği

      Danıştay'ın okul yolunda türban takan bir anaokulu öğretmeninin müdür olamayacağı yönünde görüş belirtmesi, siyasetin, özellikle de siyaseti AKP çatısı altında yapanların tepkisini çekmişti.
      Gerek Başbakan Erdoğan gerek Dışişleri Bakanı Abdullah Gül konuyla ilgili sert açıklamalar yapmıştı.
      Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek de, 13 şubattaki Bakanlar Kurulu'nun ardından yaptığı açıklamada, Danıştay'ın türban kararını değerlendirmiş ve ''kamusal alan tabiri bir hukuk tabiri değildir'' demişti.
      Çiçek, "kamusal alan tabiri daha çok ideolojik ve sosyolojik bir tabirdir. Bu safhada söyleyebileceğim bu kadar" ifadesini kullanmıştı.
      Hükümetten gelen bu açıklamalara Danıştay'ın beklenen yanıtı gecikmedi.
      Danıştay Başkanlığı'nın yazılı açıklamasında Başbakan’ın sözleri hedef alınarak, bu sözler hukuka aykırı olarak değerlendirildi.
      Danıştay açıklamasında, “birkaç gündür yapılan açıklamalar, kesinleşmiş yargı kararının irdelenmesi veya eleştirilmesi sınırlarını kat kat aşan, yargıyı siyasi bir rakipmiş gibi algılayan ve adeta yargı ile yürütmeyi karşı karşıya getirmeyi hedefleyen demokratik ve laik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nde bugüne kadar alışılmamış olan talihsiz açıklamalardır'' denildi.

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 09:56

İLGİLİ HABERLER