Dünya
  • 6.3.2015 23:07

Ortadoğu'da dengeleri değiştirecek ittifak

İran'ın Suriye, Irak ve Yemen'deki gelişmelere müdahalesi bölgede yeni arayışları hızlandırıyor. İsrail ABD'ye baskı yaparak, Suudi Arabistan da, Türkiye’yi dahil etmek istediği ittifak arayışlarıyla Tahran'ı frenlemeyi amaçlıyor.

Ortadoğu ülkelerinde beşinci yılına giren Arap Baharı'nda sahadaki dengeler geçen süre zarfında dramatik bir şekilde değişti.

Bölgede Irak Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) ilerleyişinin yanısıra, son dönemde varlığı en fazla tartışılan aktör İran.

Suriye'de Beşşar Esed rejimini destekleyen ve yıkıcı iç savaşa rağmen ayakta durmasını sağlayan İran, Irak'ta IŞİD varlığını sonlandırmak gerekçesiyle sahadaki etkisini artırdı, Yemen'de desteklediği Şii Husiler aracılığıyla da yönetimi büyük ölçüde eline geçirdi.

İran'ın bölgedeki etkisinden duydukları rahatsızlığı son dönemde yüksek sesle en fazla dile getiren iki ülke ise Suudi Arabistan ve İsrail.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Obama'ya rağmen gittiği ABD Kongresi'ndeki konuşmasında, nükleer müzakerelerde son tarih olan 31 Mart'ta olası bir nihai anlaşmanın, bölgede zaten etki alanını genişletmiş olan İran'ın önünün kesilmesi ihtimalinin tamamen ortadan kalkabileceği uyarısı yaptı.

İsrail'in endişesi, nihai anlaşmaya varılması halinde İran'a yönelik yaptırımların kalkması, ve ağır ekonomik yüke rağmen Ortadoğu'nun farklı ülkelerinde aktif olan Tahran'a daha fazla nefes aldırılması ihtimali.

Riyad’ın Tahran endişesi

Aynı endişeleri paylaşan Suudi Arabistan da, petrol fiyatlarını aşağıya çekerek İran'ı köşeye sıkıştırma hamlesinde bulunmasına rağmen bölgedeki Tahran etkisini kıramadı.

Yakın zamanda Yemen'de Şii Husilerin yönetime el koyması ve İran'ın Irak ordusunun son Tikrit operasyonunda da açıktan rol alması bunun en açık göstergeleri.

Reuters haber ajansı, 5 Mart'ta Körfez ülkelerindeki bazı diplomatlara dayandırarak verdiği haberinde, Suudi Arabistan'ın bölgedeki en büyük tehlike olarak gördüğü İran ve IŞİD'e karşı, Körfez ülkeleri, Mısır, Ürdün ve Türkiye'den oluşan Şii İran'a karşı bir 'Sünni blok' oluşturmaya çalıştığını öne sürdü.

Habere göre, kısa bir süre önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Riyad'da görüşen Suudi Arabistan Kralı Selman Bin Abdülaziz, bir süredir 'Müslüman Kardeşler ile mücadele' olan önceliğini, 'İran ve IŞİD ile mücadele' olarak değiştirdi ve bunu başarmak için bölge ülkeleriyle yeni bir ittifak arayışına girdi.

Körfez ülkelerinin çoğunun ve Mısır'ın, bölgede izlediği herhangi bir politkada Suudi Arabistan'a sorun çıkarmayacağı aşikâr.

Türkiye’nin tavrı ne olacak?

Al Jazeera Türk'e konuşan Türk Dışişleri Bakanlığı kaynakları, "Müslüman Kardeşler Arap halkları içinde büyük destek gören bir hareket, bu hareketi bazı devletlerin baskısı bitiremez. Bunu da görmeye başladılar. Önümüzdeki dönemde Müslüman Kardeşler’e olan tutumla ilgili olarak değişim yaşanması söz konusu olabilir" ifadelerini kullandı.

Erdoğan’ın ziyareti sırasında Riyad’da bulunan SETA Vakfı Genel Koordinatörü Burhanettin Duran’a göre, Türkiye’nin İran’a karşı mezhepçi bir tavırla bir Sünni blok içerisinde yer alması mümkün değil.

Al Jazeera Türk’e konuşan Duran’a göre böyle mezhepçi bir tavır Ankara’nın parametreleriyle uyuşmuyor:

“Türkiye ve İran arasında mezhepsel ayrılık ya da düşmanlık değil konu bazlı anlaşmazlıklar var. O yüzden bu meseleye bloklaşma değil dengeleme olarak baknak doğru olur. Ankara, İran’ın Ortadoğu’daki etkisinin dengelenmesi gerektiğini düşünüyor. Aynı fikirde olan yeni Suudi Arabistan Kralı Selman da, bu dengeyi kurabilmek için dış politikada revizyon arayışı içerisinde.”

Türkiye’nin herhangi bir bölgesel meselede Mısır’daki darbe yönetimiyle birlikte hareket etmesi mümkün görünmüyor.

Kaldı ki Türkiye başından beri Ortadoğu’da mezhebi zemindeki bloklaşmalara da karşı durdu. Nitekim 2006’da o dönemdeki Amerikan yönetimiyle Suudi Arabistan’ın yine İran’a karşı bir Sünni blok oluşturma çabalarına Ankara karşı çıkmış, tam tersi İran ile Suudi Arabistan liderlerini bir araya getiren hamleler yapmıştı.

Mısırlı gazeteci ve yazar Fehmi Hüveydi, Al Jazeera Türk'te yayınlanan 'Suudi politikasında değişim rüzgarları' başlıklı yazısında konuyla ilgili, "Riyad'ın Kahire'nin yanında durması, Ankara ile kavga etmek anlamına gelmiyor. Suudi Arabistan'ın yeni dönemdeki politikasının, Ortadoğu'nun geleceğine dair farklı hesapları ve vizyonu var. En azından bu politika, öncelikle kutuplaşmaya karşı ve kucaklayıcı olacaktır." ifadelerine yer verdi.

Reuters'a konuşan diplomatlara göre Riyad'ın 'Mısır'da Sisi'ye destek ve Müslüman Kardeşler ile mücadele' tavrından hemen vazgeçmesini beklemek hayalcilik olur.

İhvan’a yönelik tavır değişecek mi?

Suudi Arabistan'ın, geçtiğimiz yıl 'terör örgütü' ilan ettiği Müslüman Kardeşler'e karşı bazı yumuşatıcı adımlar atması mümkünse de, İhvan'ın yeniden siyaset sahnesine dönüşüne yeşil ışık yakması ihtimal dahilinde görülmüyor.

Al Jazeera Türk'e konuşan Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Genel Koordinatör Yardımcısı Muhittin Ataman'a göre, Türkiye'nin bölgedeki İran etkisinin kırılması amacıyla 'belli bir noktaya kadar' Suudi Arabistan ile ortaklığa gitmesi gerekiyor.

Böyle bir ortaklığın Türkiye'ye bölgede siyasi ve iktisadi anlamda faydası olacağına vurgu yapan Ataman, buna rağmen Ankara'nın İran gibi bölgesel bir aktörü tamamen karşısına almasının doğru olmayacağına, Türkiye'nin de böyle bir niyetinin olmadığına dikkat çekiyor:

"Kral Selman'ın göreve gelişinin ardından Suudi Arabistan'ın Türkiye ve Katar çizgisine yaklaştığının bazı sinyalleri var. Bu Riyad tamamen Türkiye ve Katar ile hareket ediyor anlamına elbette gelmez. Ancak Yemen'de Irak'ta olanlardan sonra Suudi Arabistan asıl tehdidin Müslüman Kardeşler değil İran olduğunun farkında. Tikrit'teki operasyonda Şii milislerin bu bölgeye girmesinden Türkiye de rahatsız. Dolayısıyla ortaya çıkan yeni konjönktürde, Suudi Arabistan'ın Mısır'ı da Türkiye'yi de kaybetmek istemediğini görüyoruz. Türkiye İran'a karşı bir ittifaka belli bir noktaya kadar destek verebilir ve vermelidir. Körfez ülkeleriyle işbirliği Türkiye'yi bölgede hem siyaseten hem de iktisadi olarak rahatlatır ve fayda sağlar. Ancak Türkiye, İran gibi bir aktörü tamamen karşısına almaz, düşman olarak görmez, bunu yapmamalıdır da. İran, Türkiye ve İsrail'in yanısıra bölgedeki üç önemli eksenden birini teşkil ediyor. Dolayısıyla Türkiye hem İran hem de Suudi Arabistan’ın içinde yer aldığı bir denklemden yana"

Ataman, Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki Mısır anlaşmazlığının nasıl çözülebileceğine dair ise şu ifadeleri kullanıyor:

"Yeni Kral döneminde İhvan politikasının değişeceğine dair sinyaller var. Ancak bu bugünden yarına olacak iş değil. Orta vadede çözülecek bir işten bahsediyoruz. Riyad'ın bu meseleye bakışının değişmesi de mümkündür çünkü artık Türkiye'yi kaybetme riskinin olduğunun farkında"

Kaynak: Al Jazeera

 

Güncellenme Tarihi : 18.3.2016 21:44

İLGİLİ HABERLER