Ekonomi
  • 4.12.2017 00:03

Otomotiv sektörü rekora çalışıyor

Otomotiv sektörü, yılın bitmesine bir ay kala ihracatta “tüm zamanların rekoru”nu kırarken, Türkiye’deki fabrikalar da, gerek ihracat gerekse de üretim anlamında bundan böyle rekorun üst sınırını belirlemeye yönelik çalışacak

Türkiye otomotiv endüstrisi, bu yıl rekorlara çalışmaya devam ediyor. Otomotiv, ocak-kasım döneminde yüzde 21 artışla 26 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşarak, tüm zamanların rekorunu kırdı. Bu rekorda, Türkiye’de üretilen modellerin yurt dışındaki satışlarının artması da etkili oldu. Endüstrinin, bu yıl üretim rekoru kırması da kesinleşti.

Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) verilerine göre, otomotiv sektöründe kasım ayı ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17 artışla 2.6 milyar dolar oldu. Mart ayındaki 2.7 milyar dolarlık ihracatın ardından aylık bazda tarihinin en yüksek ikinci rakamına ulaşan otomotiv endüstrisinin kasım ayında Türkiye ihracatından aldığı pay da yüzde 19.4 olarak kayıtlara geçti.

Binekte % 13 artış

OİB Başkanı Orhan Sabuncu, kasım ayında tüm ana mal gruplarında ihracat artışı yaşandığını, binek Otomobiller, yan sanayi ve ticari araçlarda çift haneli artışlar olduğunu belirtti. Sabuncu, ülke bazında en büyük pazar olmayı sürdüren Almanya’ya ihracatın yüzde 3 arttığına işaret ederek, “Türkiye otomotiv endüstrisi 2008 yılında gerçekleştirdiği 24.7 milyar dolarlık ihracat rekorunu 11 ayda tazeledi. Kasım ayı itibarıyla geçen yıla göre yüzde 21 artışla 26 milyar dolarlık ihracata ulaşarak tüm zamanların rekorunu kırdık. Arka arkaya 11 yılın ihracat şampiyonuz, bu yıl 12’nci olacak” diye konuştu.

Yeni modellerin etkisiyle binek otomobil ihracatı yüzde 13 artışla 1 milyar 77 milyon dolar olurken, otomotiv yan sanayi ihracatı da yüzde 22 artışla 905 milyon dolara ulaştı. Kasım ayında hafif ticari araç ihracatı yüzde 21 yükseliş kaydetti ve 471 milyon dolara ulaştı. Otobüs-minibüs-midibüs ihracatı da yüzde 3 artarak 136 milyon dolar oldu.

Kasımda binek otomobil grubunda ABD ve Fas’a ihracatta yüzde 100, Belçika’ya ihracatta yüzde 89 ve İsrail’e ihracatta yüzde 56 artış yaşandı. İtalya’ya ihracat yüzde 5, Fransa’ya ihracat yüzde 18 ve Almanya’ya ihracat yüzde 27 azaldı. yan sanayinin Almanya’ya ihracatı ise yüzde 19 arttı. Bu grupta İtalya’ya ihracat yüzde 16, Romanya’ya yüzde 41, ABD’ye ise yüzde 39 artış kaydetti.  Hafif ticaride ihracat artışları da, Birleşik Krallık’a yüzde 57, Fransa’ya yüzde 62, Hollanda’ya da yüzde 71 oldu.

Türkiyeli modeller gözde...

Türkiye’de son 1.5 yıl içinde üretimine başlanan modeller, bir yandan Türkiye’nin otomotiv ihracatını rekora taşırken, diğer yandan da markaların itici gücü olmaya devam ediyor. Örnek vermek gerekirse, Adapazarı’nda üretilen Toyota C-HR, Ekim ayında Avrupa’nın en çok satan 50. aracı olurken, kendi sınıfında da 5. oldu. C-HR, böylelikle aynı dönemde Toyota markasının Avrupa’daki satışlarının yüzde 15’ini oluşturdu. Sonuçlar açıklanmasa da, benzer bir tablo, Kasım ayı için de geçerli olacak.

Aynı şekilde büyük bölümü Türkiye’de, Bursa’da üretilen Clio da, makyaj operasyonunun ardından satışlarını artırmaya devam ediyor. Nitekim Ekim ayında tüm dünyada 33 bin adet satılan Clio, markanın Fransa’da en çok satılan modeli olurken, Renault’nun o dönemde dünyadaki satışlarının da yüzde 10’unu oluşturdu. Ford ise, Transit ailesi sayesinde ticari araçta rakiplerinin açık ara önünde İngiltere’nin en çok satılan markası olurken, Avrupa’da da ticaride markanın yüzünü güldürüyor.

Peugeot imzasını denizlere de attı

Otomobil dünyasının tanınmış markalarından Peugeot, yatçılık endüstrisinin dünya lideri olan Beneteau ile farklı bir konsepte imza attı. “Peugeot Design Lab” tarafından tasarlanan ve markanın son dönemde piyasaya sunduğu modellerde dikkati çeken “i-Cockpit”, Beneteau tarafından geliştirilen “Sea Drive Concept”e de hayat verdi. Beneteau’nun yatlarda sürüş, güvenlik ve konforla ilgili tüm verileri tek bir merkezde toplayan “Ship Control” teknolojisi, Peugeot’nun i-Cockpit’i ile Sea Drive Concept’te buluştu. Otomobillerden alınan kompakt boyutlu direksiyon simidi ve kontrol düğmeleri, “Ship Control” ile birleşince, ortaya farklı bir konsept ortaya çıkmış. Katlanan panel ise, temel navigasyon bilgilerini kaptanın görüş alanına getiriyor. Konseptin koltukları ise, tıpkı Peugeot’nun “GT” donanım seviyesinde sunduğu gibi, kontrast dikişli napa deriden. Ayrıca kromaj uygulamaları ve benzeri detaylar da, söz konusu konsepte otomobil havası katıyor.

Benetau’nun Ship Control ara yüzünde; aydınlatma, iklimlendirme, navigasyon, batarya ve yakıt seviyesi, elektrik ile pompa yönetimi, ses sistemi ve motor olmak üzere tüm gerekli olan bilgiler bir arada bulunuyor. Söz konusu arayüze, birkaç tablet bağlanabiliyor ve böylece mürettebatın her bir üyesi tüm bu bilgilere erişim sağlayabiliyor.

Volvo’nun kompakt sürprizi

Volvo Cars, yeni kompakt otomobil platformunu kullanarak geliştirdiği yeni XC40’ı tanıttı. Gelecek yılın ilk çeyreğinde Türkiye’de satışa sunulacak XC40’ın, markaya yeni bir müşteri kitlesi katması bekleniyor.

Dünya tanıtımı yapılan yeni XC40, Volvo’nun yeni platformuyla birlikte yeni nesil otomobillerinin öncülerinden sayılıyor. Tasarım açısından Volvo’nun geleneksel çizgilerine sahip olan XC40, yeni nesil XC90 ve XC60 modellerinden bir miktar ayrılıyor. Teknoloji alanındaysa, yeni 90 ve 60 serisinde yer alan tüm nimetlerden yararlanan XC40, böylelikle pazarda, kendi sınıfının en ddnanımlı modeli olacak. Yeni XC40’da yer alan güvenlik ve sürüş yardım sistemleri arasında “Pilot Assist” sistemi, “City Safety”, “Yoldan Çıkma Önleme ve Engelleme”, fren desteği ile “Kavşak Uyarısı”, 360 derece kamera özelliği gibi donanımlar bulunacak. Zengin ve eğlenceli renk paleti sunan model, isteğe bağlı olarak çift renkle de alınabilecek.

İç mekanındaysa sade ancak fonksiyonel bir tasarım kullanılmış. Nitekim kapı içlerinde ve koltuk altlarındaki eşya koyma alanları, şarj ünitesine sahip özel bir telefon bölümü, kompakt çantalar için katlanabilen askı ve boşaltılabilir bir çöp kutusu da dahil farklı çözümler sunuluyor. XC40, XC90 ve XC60 gibi daha büyük modellerde kullanılan 12 inç’lik dokunmatik geniş ekranı kompakt premium SUV segmentine de taşıyor. Ayrıca araç, istenirse Harman Kardon ses sistemiyle de alınabilecek.

XC40’ta motor olarak da D4 dizel ve T5 benzinli dört silindirli Drive-E seçenekleri bulunacak. Ayrıca hibrit ve tam elektrikli seçenekler de ilerleyen zamanda bunlar arasına katılacak.

İlk çeyrekte gelecek

Yeni XC40, Türkiye’de 2018 yılının ilk çeyreğinde pazara sunulacak. Volvo Car Turkey Ürün ve Pazarlama Müdürü Kubilay Polat, “XC40, Volvo markasına olan beğeniyi artıracak ve onu yeni bir boyuta taşıyacak” derken, aracın, toplam satışlarının yüzde 10’unu oluşturmasını beklediklerini kaydetti. Polat, “Yüzde 22 büyümeyi ve 5 bin 500 satış adedine ulaşmayı hedeflediğimiz 2018 yılında, XC40’ın, satışlarımızın yüzde 10’unu gerçekleştirmesini öngörüyoruz” diye konuştu.

Mercedes-Benz X-Class satışta

Pick-up pazarının yeni oyuncusu olan Mercedes-Benz X-Class, Aralık ayından itibaren Türkiye’de de satışa sunuldu. Araç, 135 bin TL’den başlayan fiyatlara sahip.

Dış ve iç tasarımıyla Mercedes markasının pick-up sınıfındaki temsilcisi olduğunu belirgin şekilde kanıtlayan X-Class, merkezinde Mercedes-Benz yıldızı bulunan çift çıtalı heybetli ön ızgarası, LED seçeneğine de sahip far tasarımıyla dikkat çekiyor. X-Class, Türkiye’de ilk etapta X 220 d (163 BG) ve X 250 d (190 BG) olmak üzere iki farklı dizel motor alternatifiyle satışa çıktı. 2018 yılı ortasında ise V6 dizel (258 BG) motor seçeneğini de eklenecek.

Dört tekerlekten çekiş sistemine sahip araç, “Pure”, “Progressive” ve “Power” donanım seçeneklerine sahip. Araçta “Aktif Fren Asistanı” ve “Şerit Takip Asistanı” gibi elektronik güvenlik sistemlerinin yanı sıra “hız sabitleyici” ve isteğe bağlı “360 derece geri görüş kamerası” da mevcut.

Yalın zirve başlıyor...

Yalın Enstitü tarafından her iki yılda bir düzenlenen Yalın Zirve Konferansları’nın 8’incisi, 4-5 Aralık’ta, Tofaş’ın ana sponsorluğunda, İstanbul Radisson Blu Şişli’de gerçekleştirilecek. 1998 yılından bu yana organize edilen Yalın Zirve, dünyadan ve ülkemizden başarılı uygulamaların paylaşılmasını, yalın düşüncenin bilinirliğinin artırılmasını hedefliyor. İnsana saygı, israfı önleme ve sürekli iyileştirme prensiplerine dayanan üretim sistemi olan “yalın düşünce”, pek çok farklı sektörde uygulanıyor ve sonucunda somut başarılar elde ediliyor.

Yalın Enstitü Başkanı Yalçın İpbüken, Yalın Zirve Konferansları’nı “günümüz rekabetçi ortamında; Türkiye ve dünyada en yüksek seviyede bilgi ve deneyimin paylaşıldığı bir platform” olarak tanımlıyor. Yalın Zirve Konferansı’nı farklı sektörlerden 500 civarında katılımcının takip etmesi bekleniyor.

Güncellenme Tarihi : 4.12.2017 03:15

İLGİLİ HABERLER