Spor
  • 5.10.2005 03:59

EL OLAYINI YAZAN ERMAN TOROĞLU HAKEMLERİ ALDATAN FUTBOLCULARI HEDEF GÖSTERDİ

Hakan Şükür, MHK Başkanı Özerten'i telefonla aramış. "Neler oluyor" demiş. Hakan, yıllarca Arif kendini yere atıp penaltı kazandırırken, Arif'e ne yapıyorsun diyebilseydin, Özerten'i arama hakkı olurdu. Adalet bu değil, değil mi Hakan...

YILLARIN birikimi yavaş yavaş patlıyor. Önce futbolda bu kadar para yoktu. Küçük takımlar futbolcu yetiştirip büyüklere satıyordu. Şampiyonluklar hep büyüklerin arasında paylaşılıyordu. Sonra televizyon icad oldu. Sonra futbol şifreli kanallarda pazarlanmaya başladı. Artık bu işin bir endüstri olduğu meydana çıktı. Türkiye ise bunu geç anladı. Bunda rahmetli Turgut Özal'ın da büyük katkısı vardı.

Küçükler büyüklere mağlup oluyorlardı ama hasılat iyi geldiği için giden puana değil, gelen paraya bakıyordu. Son beş yıldır futbolda herşey paraya döndürülmeye başlanınca, işin büyüklüğünü herkes kavradı.

Kel göründü

Masa başı oyunları yıllarca vardı. Sahayı kapatmadan kurtarmak, futbolcuyu az maç cezasıyla kurtarmak. Senin oynayacağın küçük takımların futbolcularını, oynadığı bir önceki maçta sarı kart veya kırmızı kart ile halletmek. Rakip takımın içine sızmak. Gerekirse ve çok mecbur kalınırsa, MHK'nin içindeki yandaşlarından yardım almak ve en sağlam iş maçın hakemine ulaşmak... Televizyon çıkınca, birileri orada yorumlara başlayınca, gazetelerde de üç beş tane tarafsız yazar olunca, kel görünmeye başladı. Artık küçükler de uyanmıştı.

Yıllarca yukarıdaki bu kavga şundan dolayı yapıldı. "Sana benden daha fazla kıyak yapılıyor, ben de en az senin kadar veya daha fazla isterim." Yani büyükler, hani o meşhur Osmanlı Bankası reklamı vardı ya, "Yok birbirimizden farkımız, biz Osmanlı Bankasıyız.." diye.. İşte aynen böyle durumdaydı.

Anelka'nın pozisyonu hakemi aldatmaya yönelik bir pozisyon değil. Pozisyona geçmeden Anelka kaleciyi dağıtmaya gidiyor. Topa ilk seferinde bakıyor, kalecinin eline doğru gelirken artık bakmıyor. Aslında yaptığı hücum oyuncusu açısından dezavantaj.

Çünkü hücum eden oyuncunun o pozisyonda faul yapmaması gerekiyor. Kaleci elinden kaçırır veya ayağı kayar gol pozisyonu olur. Ama sen buna engel oluyorsun. Zaten Anelka poziyon bittikten sonra faulü kabul etmiş ve dönüp gidiyordu. Yani hakem ve yardımcıları için kolay bir pozisyondu. Hakem için tehlikeli pozisyon nedir? Futbolcu topu eliyle çalar. Veya darbe gelmeden zamanlamasını çok iyi ayarlayarak nedni yere bırakıp penaltı yaptırır. Mesela Nobre'nin Rize'de elle alıp attığı gol ile Anelka'nın pozisyonunun hiç alakası yok.

Hedef gösteriyorum

Ben isimleri TV'de ve gazetede dile getirdiğimde, "Erman hedef gösteriyor" diyorlar. Evet hedef gösteriyorum. Hangi futbolcuları gösteriyorum. Sporculuk ruhuna aykırı, hakemi aldatmaya yönelik, rakip futbolcu arkadaşının ve teknik direktörünün geleceğiyle oynayan, futbolcuları hedef gösteriyorum.

Yıllarca bu işi Arif yaptı. Şimdi Fenerbahçe'de Nobre yapıyor. Bu misalleri çoğaltabiliriz. Ama bana garip gelen başka bir şey var. Hakan Şükür, MHK Başkanı Ufuk Özerten'i arayarak "Neler oluyor hocam" diyor. Ben de Hakan'a diyorum ki, "Ey sevgili Hakan, senin takım arkadaşın Arif yıllarca kendini ceza alanında bırakıp size bir çok penaltı kazandırırken, "Ne yapıyorsun Arif" deseydin, "Arif'in yaptığı iş değil" deseydin, veya Arif'in kazandırdığı penaltıları dışarı atsaydınız, o zaman senin Özerten'i aramaya hakkın vardı. Kendin yaparken çok iyi, başkası yaparken çok kötü. Adalet bu değil, değil mi Hakan.

Maradona'dan sonra bir "Tanrı'nın elidir" furyasıdır gidiyor. Beyler Tanrı insanların ellerini doğru işlerde kullansınlar diye vermiş. Hep de öyle telkin etmiş.

O elleri kolları para çalmak, araba çalmak, eşya çalmak, meşin yuvarlağı çalmak için vermemiş. Çünkü çaldığın herşeyde karşıdakinin ciğerini yakıyorsun.

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:58

İLGİLİ HABERLER