Gündem
  • 23.2.2013 14:42

Erdoğan : 'Çürümüş bir sistem ortadan kalkıyor''

İSTANBUL (AA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Hiç kimsenin kümes gibi, kulübe gibi, derme çatma evlerde yaşamasına razı olamayız. Kendimiz için istemediğimizi kardeşlerimiz için isteyemeyiz, anlayışımız bu. Hiç kimsenin, üzerine yıkılacak gibi eğreti duran konutlarda yaşamasına göz yummayız. İstanbul için mukadder olan bir depremde, hiç kimsenin göz göre göre hayata gözlerini yummasına seyirci kalamayız. Ne yapıyorsak, sizin için, milletimiz için, İstanbul için ve Türkiye için yapıyoruz'' dedi.
          Dönüşüm çalışmalarında, hiç kimsenin mağdur olmasına izin vermediklerini, müsaade etmediklerini ve müsamaha göstermediklerini söyledi.
     Tam tersine, son derece iyi niyetle, tamamen vatandaşı ve çocukları düşünerek önemli bir adım attıklarını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
     ''Benim vatandaşım, benim İstanbullu kardeşim, en iyi konutlarda, en sağlıklı konutlarda, en sağlam konutlarda, korkmadan, tedirgin olmadan oturma, yaşama hakkına fazlasıyla sahiptir. Hiç kimsenin kümes gibi, kulübe gibi, derme çatma evlerde yaşamasına razı olamayız. Kendimiz için istemediğimizi kardeşlerimiz için isteyemeyiz, anlayışımız bu. Hiç kimsenin, üzerine yıkılacak gibi eğreti duran konutlarda yaşamasına göz yummayız. İstanbul için mukadder olan bir depremde, hiç kimsenin göz göre göre hayata gözlerini yummasına seyirci kalamayız. Ne yapıyorsak, sizin için, milletimiz için, İstanbul için ve Türkiye için yapıyoruz.''
    
     -''Onların anlayışında politbüro kalıntısı anlayış var''-
    
     Başbakan Erdoğan, başta İstanbul olmak üzere, Türkiye genelinde, ''malum bazı çevreler''in, onların başında da Anamuhalefet Partisi'nin, kentsel dönüşüm projelerine muhalefet ettiğini anlattı.
     Erdoğan, şöyle konuştu:
     ''Evime Dokunma' diyerek, yalanları, iftiraları yayarak, kimi mahalleleri galeyana getirerek, tahrik ederek, bu son derece önemli dönüşüm sürecini sekteye uğratmaya çalışıyorlar. Çünkü anamuhalefetin zihniyetinde iki tabaka vardır. Bir, kaymak tabakası. Onlar farklı bir dünyada yaşarlar. İki, tamamen ezilenler. Çünkü onların anlayışında politbüro kalıntısı anlayış var. Onlar, ezen ezilen mantığıyla halka bakarlar ve bunu hala sürdürmeye devam ederler. Anamuhalefet Partisi de onun kol kola olduğu, işbirliği yaptığı marjinal sol örgütler de terör örgütleri de bu dönüşümün gerçekleşmesini belli sebeplerle istemiyorlar. Neden- Çünkü mağduriyet diyerek, fırsat devşiriyorlar. Yoksulluğu istismar ediyorlar. Benim kardeşimi önce yoksulluğa mahkum edip, sonra da duygularını istismara kalkışıyorlar. Militan devşirdikleri, istismar ettikleri, her türlü karanlık işi çevirdikleri, insanca yaşamdan uzak bu yapılaşmanın devamını istiyorlar.
     Özellikle Anamuhalefet Partisi, bütün tarihi boyunca, tüm imtiyazların, tüm imkanların kendi elinde toplanmasını istemiştir. Kendisi en iyi eğitim imkanlarına sahip olacak, ama gecekondulunun çocuğu okumayacak. Şöyle bir inceleyin, araştırın bakın; onlara destek verenleri şöyle bir inceleyin. Onlar bu ülkenin en iyi eğitim kurumlarında okumuşlardır. Aradan sıyrılıp çıkanlar, hep zenci Türk olarak görülmüşlerdir. İşte biz de onlardanız. Onlar hep en iyi işlerde çalışır, ama kapıcının çocuğu kapıcı kalacak. Kendisi en iyi konutlarda oturur, ama yoksul gecekonduya, işte dediğim gibi, o garip gurebayı mahkum eder. On yıllar boyunca işte bu anlayışı savundular. Nasıl ki Anadolu çocuklarını okullardan uzak tuttularsa, nasıl ki Trakya'nın çocuklarını bürokrasiden uzak tuttularsa, büyük şehirlerdeki yoksulları da şehirlerden uzak tutmak istediler.''
    
     -''Çürümüş bir sistem ortadan kalkıyor''-
    
     Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yapılan dönüşümlerle inşa edilen, yıkılan, ardından yenisi inşa edilecek konutlarla aslında Türkiye'de çürümüş bir sistemi ortadan kaldırdıklarını belirterek, ''Şu binalarla çürümüş bir sistem ortadan kalkıyor. Yoksulun hep yoksul, zenginin de hep zengin kalması üzerine inşa edilmiş bir sistemi, biz bu kentsel dönüşümle birlikte tersine çeviriyor, herkese insanca yaşam imkanını getiriyoruz'' dedi.
     Erdoğan, vatandaşlardan, muhalefetin, marjinal örgütlerin, terör örgütlerinin propagandalarına aldanmamasını, dedikodulara, yalanlara, iftiralara asla kulak asmamasını isteyerek, ''Biz bu yola sizlerle birlikte çıktık, bu yolda sizlerle yürüyoruz, Allah'ın izniyle bu yolda sizlerle yürümeye, her ne yaparsak sizin için ve sizlerle birlikte yapmaya devam edeceğiz'' ifadelerini kullandı.
 

 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Allah göstermesin, depremlerde yıkımların altında kalıp da 'Yandım Allah' demektense umudun tohumlarının atıldığı bu yıkımların yapılması bizim ufkumuzun ne anlama geldiğini gösteriyor'' dedi.
     Başbakan Erdoğan, Zeytinburnu Sümer Mahallesi'nde düzenlenen İstanbul Büyükşehir Belediyesi deprem odaklı kentsel dönüşüm projeleri yıkım ve anahtar teslimi ile 437 yeni İETT otobüsünün hizmete alım töreninde konuştu.
     İstanbul'da, tarihi nitelikte bir tören gerçekleştirildiğini ifade eden Erdoğan, bugüne kadar hiçbir hükümete nasip olmayan, hiçbir hükümetin cesaret edemediği, hiçbir hükümetin göze alamadığı bir adımı daha attıklarını anlattı.
     Erdoğan, bugün, öncelikle, deprem odaklı kentsel dönüşümü tamamlanan, Zeytinburnu Sümer Mahallesi'nde 1. Etap'ta 451 konutu hak sahiplerine teslim ettiklerini, Esenler Turgut Reis Mahallesi'nde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin dönüşümünü tamamladığı 280 konutun da anahtarlarını verdiklerini kaydetti.
     Başbakan Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında, toplamda 731 aileyi bu törenle resmi olarak evlerine kavuşturduklarını belirterek, bugün bu töreni asıl önemli ve farklı kılan başka bir nokta olduğunu ifade etti.
     Gerçekleştirilen törenle İstanbul genelinde 14 bin 663 konutun ve 3 bin 65 iş yerinin yıkımını gerçekleştirdikleri bilgisini veren Erdoğan, şöyle konuştu:
     ''Şimdi birileri çıkacak, 'Yıkım için tören olur mu- Hükümet yıkım yapıyor' diyecek. Evet... Bugün bu törenle insanımız için hayırlı olan bir yıkımı gerçekleştiriyoruz. Allah göstermesin, depremlerde yıkımların altında kalıp da 'Yandım Allah' demektense umudun tohumlarının atıldığı bu yıkımların yapılması bizim ufkumuzun ne anlama geldiğini gösteriyor. Biz bugün bu yıkımla Allah'a hamdolsun, sizlerden Allah razı olsun, ülkemiz için, milletimiz için, İstanbullular için son derece hayırlı bir işin adımını atıyoruz. Davul zurnayla neşeyle heyecanla umutla bugün hayırlı bir yıkım yapıyoruz. Yıkıyoruz, zira çok daha iyisini, çok daha kalitelisini, çok daha sağlamını, çok daha sağlıklısını yapacağız. Zorla polisle jandarmayla bu mülklerin sahiplerine rağmen değil, bu yıkımı, bu mülklerin sahipleriyle onların gönül rızasıyla onların katkı ve destekleriyle gerçekleştiriyoruz.''
    
     -''İstanbul, çok büyük göç aldı''-
    
     Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'un son 50-60 yıl boyunca Anadolu'dan, Trakya'dan çok büyük göç aldığını, köyünde, ilçesinde, şehrinde geçim sıkıntısı çeken, eğitim, sağlık imkanı olmayan ya da muhtelif sebeplerle yüz binlerce vatandaşın İstanbul'a akın ettiğini ifade ederek, belediye başkanı olduğu dönemde 8,5 milyon olan İstanbul nüfusunun, şu an 14,5 milyon olduğunu, dönemin hükümetlerinin bu göçün önüne geçecek tedbirleri almadıklarını, göçü engellemediklerini, bu göçler nedeniyle oluşan çarpık kentleşmeye müsamaha gösterdiklerini anlattı.
     ''Ben 'Vize uygulaması, nakil ilmühaberi' dediğim zaman belediye başkanlığımda, o günün hükümetleri 'Siz bu ülkede insanımıza seyahat özgürlüğünü mü engelliyorsunuz-' dediler. O gün adımlar atılmış olsaydı, 'Sen niye İstanbul'a geliyorsun, İstanbul'da senin evin, işin, yerin var mı-' diye sorulsaydı, bugün belki de biz bu sıkıntıları yaşamayacaktık'' diyen Erdoğan, bu durumun sadece İstanbul için değil, Adana, Gaziantep, Antalya için de geçerli olduğunu söyledi.
     Başbakan Erdoğan, vatandaşların kendi köyünde, ilçesinde, Anadolu ve Trakya'daki şehrinde iş, aş bulması ve çocuklarına istikbal umudu görmesi halinde İstanbul'a gelmeyeceğini ifade ederek, ancak 10 yıllar boyunca Anadolu, Trakya için bu imkanların sağlanamadığını, İstanbul'a gelenler için de durumun aynı olduğunu anlattı.
     Başını sokmak için bir çatı arayanların gecekondu inşa ettiklerini, ucuz, sağlıksız, derme çatma konutlara yerleştiklerini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
     ''Hükümetler gecekondulara müsamaha gösterdikçe, gecekondular büyüdü, yayıldı ve şehri adeta kuşattı. Allah göstermesin bir yangın olsa o gecekondularda yaşayan kardeşlerimin kaçma ihtimali yoktu, itfaiye araçlarının oralara girmesi mümkün değildi. Köyünden kalkıp İstanbul'a gelenler, bu gecekondularda, son derece sağlıksız, kalitesiz, tehlikeli konutlarda hayata tutunma mücadelesi verdiler. Bu gecekonduların aralarından lağım sularının akmasına benim insanım mahkum mu- Ama mahkum edildi. Bu aciz hükümetler sebebiyle... Çocuklar o sularla oynayarak yetiştiler. Bunları ülkemizde biz gördük, yaşadık. Ama çocukların bu bedeli ödemesi gerekmiyor. Çocuklarımızın, torunlarımızın bu sıkıntıları çekmesi gerekmiyor. Sizin ve bizim çektiğimiz sıkıntıları, anne babalarımızın çektiği çileleri, artık çocuklarımızın çekmesi gerekmiyor. Bizim, hem İstanbul'da hem tüm Türkiye'de artık bu dönüşümü, bu değişimi sağlamamız, çocuklarımıza daha yaşanabilir şehirler emanet etmemiz gerekiyor. Başbakan olarak bu, benim de kabinemin de grubumun da belediye başkanı arkadaşlarımın da il genel meclisi üyesi arkadaşlarımın da görevi. Daha geniş alıyorum, partimin tüm birimlerinin görevi. Çünkü biz 'Böyle gelmiş, böyle gider' diyemeyiz. Dedeler gecekonduda oturdu, babalar gecekonduda oturdu, çocukları da biz o gecekondulara, o çürük yapılara mahkum edemeyiz.''
     İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde bu çarpık gidişe dur demek için adımlar attığını aktaran Erdoğan, Başak ve Hilal konutlarını bu anlayışla başlattığını, görevi devrettiğinde yaklaşık 17 bin 500 konut yaptıklarını bildirdi.
     Erdoğan, şu an itibariyle 500 bine yakın konutu son 10 yılda hazırlayıp sahiplerine teslim ettiklerini ve etmeye devam ettiklerini aktardı.
     Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bir yandan İstanbul'daki çarpık kentleşmeyi durdurmak, bir yandan da İstanbul'u dönüştürmek için çok yoğun mücadele verdim. Sağolsun, Kadir Topbaş kardeşimiz de bizden aldığı bu emaneti hakkıyla taşıdı, İstanbul'daki dönüşümü hız kesmeden sürdürdü'' diye konuştu.
 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mardin Kızıltepe'de kullandığı ''Bu süreçte bizim karşımıza, Kürtlükle de Türklükle de çıkılmasın... Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız'' sözlerini Rize'de de kullanacağını ifade ederek, ''Çünkü ben Rize'deki hemşehrilerime ne söylediysem Şanlıurfa'da onu söyledim. Şanlıurfa'da ne söylediysem Rize'de de onu söyledim. Benim abdestimden şüphem yok ki, namazımdan şüphem olsun'' dedi.
     Erdoğan, Zeytinburnu Sümer Mahallesi'nde düzenlenen İstanbul Büyükşehir Belediyesi deprem odaklı kentsel dönüşüm projeleri yıkım ve anahtar teslimi ile 437 yeni İETT otobüsünün hizmete alım töreninde konuştu.
     Muhalefet partilerinin çok çirkin bir şekilde istismar ettikleri önemli bir meseleye değinmek zorunda olduğunu ifade eden Erdoğan, geçen hafta Mardin'de bulunduğunu, hem Mardin merkezde hem Midyat ve Kızıltepe ilçelerinde toplu açılışlar gerçekleştirdiklerini hatırlattı.
     Erdoğan, ''Oradaki kardeşlerimizle kucaklaştık, hasret giderdik. Midyat ilçemiz ağırlıklı Arap'tır. Kızıltepe neredeyse tamamıyla Kürt kardeşlerimizden oluşmaktadır. Bir tarafta Arap kardeşlerim, bir tarafta Kürt kardeşlerim. Ama biz hepsiyle de kucaklaşıyoruz. Bizim için bir sıkıntı yok. Gerek Mardin merkezde gerek Midyat ve Kızıltepe'de çok büyük coşkuyla, çok büyük bir samimiyetle karşılandık. Binlerce, on binlerce kişinin katıldığı o törenlerle farklı bir heyecanı yaşadık geçen haftanın sonunda. Hükümet olarak 10 yıldır Türkiye'de kardeşliği daha da büyütmenin, daha da yüceltmenin mücadelesi içindeyiz. Kardeşliğimizin bu topraklara çok güçlü şekilde kök saldığını 81 vilayetimizin tamamında müşahede ediyorum'' diye konuştu.
    
     -''Doğuda farklı, batıda farklı konuşanlardan olmadık''-
    
     Başbakan Erdoğan, Kayseri'ye gittiklerinde muhabbetle Şanlıurfa'ya gittiklerinde samimiyetle karşılandıklarını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
     ''Van'a gidiyoruz, halkımız bizi kucaklıyor. İstanbul'a geliyoruz, buyurun aynı şekilde, aynı aşkı, aynı heyecanı, aynı coşkuyu burada görüyoruz. Mardin'de de Türkiye'nin diğer 80 vilayetinde de gördüğümüz vefayı bizzat yerinde hissettik. Mardinli kardeşlerimizin, Türkiye'deki çözüm atmosferinden dolayı çok heyecanlı, çok umutlu olduklarını yerinde gördük. Şimdi ben, Mardin Kızıltepe'de bir ifade kullandım. Dedim ki 'Bu süreçte bizim karşımıza, Kürtlükle de Türklükle de çıkılmasın... Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız.' Aynı ifadeyi bugün İstanbul'da da söylüyorum. Kimse bizim karşımıza Kürtlükle de Türklükle çıkmasın. Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız.
     Anamuhalefet Partisi'nin genel başkanı, 'Bu sözleri Rize'de söyleyemezsin' diyor. Farklı mekanlarda farklı şeyler söylemek, bunları görmek istiyorsa, Anamuhalefet Partisi'nin genel başkanı aynaya baksın. Biz siyasi hayatımız boyunca, doğuda farklı, batıda farklı konuşanlardan olmadık. Diyarbakır'da ne söylediysek, geldik İstanbul'da aynısını söyledik. Şimdi ben buradan sana sesleniyorum Kılıçdaroğlu; sıkıysa, samimiysen, dürüstsen ben bu ifadelerin aynını yakında Rize'ye gideceğim, Rize'de de kullanacağım, söyleyeceğim. Peki söylediğimde sen ne yapacaksın onu söyle... Çünkü ben Rize'deki hemşehrilerime ne söylediysem Şanlıurfa'da onu söyledim. Şanlıurfa'da ne söylediysem Rize'de de onu söyledim. Benim abdestimden şüphem yok ki, namazımdan şüphem olsun. İstanbul'da nasıl gururla Türkiye Cumhuriyeti'nin ay yıldızlı bayrağını salladıysak, gururla onurla şerefle salladıysak, gittik Hakkari'de de Türkiye'de de dünyada da o bayrağı salladık. Peki Kılıçdaroğlu, sen partinin mitinginde, Hakkari'de bir tane Türkiye bayrağı sallayamadın. Sallayamadın hani. Bütün televizyon kayıtlarında her şeyde bu var. Kardeşlerim bunların üstü şişhane altı kavaldır. Bunlardan hiçbir şey beklemeyin. Bunlarda dürüstlük yok, samimiyet yok.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kızıltepe'de, ''ayaklarımın altındadır'' dediği milliyetçiliğin, etnik kökene dayalı milliyetçilik, yani ırkçılık, kafatasçılık olduğunu ifade ederek, ''Biz, 76 milyonu tek bir millet olarak görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak bunu yeni anayasa teklifimizde de sunduk. Salı günü grup toplantımızda inşallah bu meseleyi etraflıca ele alacağız. Bu ülkede kimin gerçekten milliyetçi, kimin de etnik köken milliyetçisi, kimin samimi, kimin istismarcı olduğunu ortaya koyacağız'' dedi.
     Erdoğan, Zeytinburnu Sümer Mahallesi'nde düzenlenen İstanbul Büyükşehir Belediyesi deprem odaklı kentsel dönüşüm projeleri yıkım ve anahtar teslimi ile 437 yeni İETT otobüsünün hizmete alım töreninde konuştu.
     Afyonkarahisar'dan yola çıkarken ne söyledilerse bugün de aynısını söylediklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
     ''Ne dedik 'Etnik milliyetçiliğe karşıyız' dedik. Ne dedik 'Bölgesel milliyetçiliğe karşıyız' dedik. Ne dedik 'Dinsel milliyetçiliğe karşıyız' dedik. Bakınız, benim, Kızıltepe'de, 'ayaklarımın altındadır' dediğim milliyetçilik, etnik kökene dayalı milliyetçiliktir, yani ırkçılıktır, yani kafatasçılıktır. Benim, 'ayaklarımın altındadır' dediğim milliyetçilik; ayrımcılık anlamında, kibir anlamında, başkasını küçük görme anlamındaki milliyetçiliktir. Yoksa bizim millet anlayışımız da milliyet anlayışımız da bellidir. Biz 76 milyonu tek bir millet olarak görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak bunu yeni anayasa teklifimizde de sunduk. Milliyetçiliği de işte o 76 milyona hizmet etmek olarak görüyoruz. Yani bizim anlayışımızda milliyetçilik vatanseverliktir, vatanperverliktir, milliyetperverliktir ve bu milletin hizmetkarı olmaktır. Budur asıl milliyetçilik. Salı günü grup toplantımızda inşallah bu meseleyi etraflıca ele alacağız. Bu ülkede kimin gerçekten milliyetçi olduğunu, kimin de etnik köken milliyetçisi olduğunu, kimin samimi, kimin istismarcı olduğunu ortaya koyacağız.
     Muhalefet partilerinin, hep bir ağızdan, son derece çirkin, son derece cahilce, millet ve milliyet kavramlarını istismar etmelerine, çarpıtmalarına da asla izin vermeyeceğiz. Hep söylüyorum... Milliyetçilik, slogan atmak değildir. Milliyetçilik, işte burada yaptığımız gibi, millete hizmet etmektir, milletin içinde olmaktır, milletle gönül bağını kurmaktır. İşte biz, buyuz. Biz, bu millete hizmetkar olarak milliyetçiyiz; etnik köken milliyetçisi değiliz.''
    
     -Hakan Şükür ve Mehmet Akif-
    
     Başbakan Erdoğan, AK Parti İstanbul Milletvekili Hakan Şükür'ün dün Burdur'da Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi'nde verdiği konferansta söylediği sözlere ilişkin yapılan tepkilere değinerek, şöyle devam etti:
     ''Dün milletvekili arkadaşım Hakan Şükür, Burdur'da Mehmet Akif Üniversitesi'nde bir konferans verdi. Konferansta kendini tanıtıyor. 'Ben aslen Türk değilim'. Yani etnik yapı, kökeni itibariyle... 'Ben Arnavut'um' diyor. Mehmet Akif de bir Arnavut. Mehmet Akif bir Arnavut olarak İstiklal Marşımızın şairi. O, Mehmet Akif'i, o Türklükten çıkarıyor mu- Çünkü o ırki anlamda hiç bir zaman Arnavutluk'un müdebbir bir savunucusu olmadı ki. Tam aksine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, bu milletin bir evladı olarak, İstiklal Marşı'nı yazdı. O duygular içerisinde yazdı. Şimdi Hakan Şükür kardeşimiz, bir Arnavut çocuğu olarak, bu ülkenin milli takımında, ondan daha fazla forma giyen bir ikinci kişi yok. Göğsünde Ay-yıldızlı bayrağı taşıyan ve en çok gol atan bir kardeşimiz. Bu milletin evladı. Utanmadan sıkılmadan bazı gazeteler, kalkıyor onunla ilgili güya onu Türklüğün dışında bir yere oturtmak istiyor. 'Öyle demedi de böyle dedi'... Asıl ayrımcılığı işte onlar yapıyor.
     Lafla peynir gemisi yürümez. İş üreteceksin iş. Biz, uygulamadayız. Her zaman söylüyorum ya Ziya Paşa'nın sözünü, 'Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri'. Şimdi Hakan Şükür, attığı gollerle tarih oldu, giydiği milli takım formasıyla tarih oldu, onunla anılıyor, anılacak. İşte biz de bu diktiğimiz eserlerle evvelallah anılıyor, anılacağız, anılmaya devam edeceğiz. Onlar isteseler de istemeseler de...''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Hükümetimiz döneminde, Türkiye genelinde çok başarılı kentsel dönüşüm projeleri gerçekleştirdik. Çok açık ve net söylüyorum. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızı, bu amaçla kurduk. Çünkü engelleniyorduk'' dedi.
     Erdoğan, Zeytinburnu Sümer Mahallesi'nde düzenlenen İstanbul Büyükşehir Belediyesi deprem odaklı kentsel dönüşüm projeleri yıkım ve anahtar teslimi ile 437 yeni İETT otobüsünün hizmete alım töreninde konuştu.
     İstanbul'da kendisinin Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemden bu yana pek çok kentsel dönüşüm projesi gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, bu projelerin her birinin dünyaya örnek olduğunu vurguladı.
     Hükümetleri döneminde, Türkiye genelinde çok başarılı kentsel dönüşüm projeleri gerçekleştirdiklerini ifade eden Erdoğan, ''Çok açık ve net söylüyorum. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızı, bu amaçla kurduk. Çünkü engelleniyorduk. Engellenmemek için bunu kurduk'' dedi.
     Başbakan Erdoğan, bu yıl, Türkiye genelinde 200 bin konut ve dükkanı dönüştüreceklerini, 2 sene içerisinde, yine Türkiye genelinde, 400 bin konut için dönüşüm başlatmış olacaklarını ifade ederek, hiç kimseye rahatsızlık vermeden, mağdur etmeden, yeni şehirler, sağlam şehirler, depreme, afetlere dayanıklı şehirler inşa edeceklerini anlattı.
     Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
     ''Bugün burada nasıl hayırlı bir yıkım için bir arada, gönül gönüle, umutla, heyecanla tören yapıyorsak, işte bu manzarayı bizim tüm Türkiye'de yapmamız gerekiyor. Vatandaşımızdan çok ama çok rica ediyorum. Modern şehirlerde oturmak istemez miyiz- Şu tür binalarda yaşamak istemez miyiz- Şu geniş caddeler, yürüyüş alanları, Zeytinburnumuza farklılık getiriyor. Ben İstanbul'a gökten inmedim. İstanbul'da doğdum büyüdüm. Zeytinburnu'nun tarihini de çok biliyorum. İmam Hatip yıllarımda buraya çok gidip, geldim. Çok arkadaşlarım vardı. Buranın ne halde olduğunu çok iyi biliyorum. Çamurdan, bataklıktan geçilmeyen dönemlerini çok iyi biliyorum. Ancak artık bunlardan arındırılmış bir Zeytinburnu, bir Bağcılar, Güngören, Esenler, Kartal, Pendik, Tuzla aklınıza neresi gelirse... Sultanbeyli, Çekmeköy, Samandıra, Sultangazi, Gaziosmanpaşa buralar hep böyleydi. AK Parti belediyeciliği geldi, buralar yeni bir değişim, dönüşüm yaşadı. Lütfen bize yardımcı olun. Lütfen bize zorluk çıkarmayın. Zira biz sizin için varız. Bu kentsel dönüşüm projelerini sizin için, sizin çocuklarınız için yapıyoruz.''
     Başbakan Erdoğan, muhtemel bir depreme karşı hazırlıklı olmak için mücadele verdiklerini belirterek, ''Vatandaşımız, 'İnsanca bir ortamda, sağlıklı bir evde, sağlıklı bir çevrede yaşasın' diye bu gayretin içindeyiz. Siz de bize destek olursanız, siz bizim yanımızda olursanız, inşallah bu süreci suhuletle, huzurla, barış içinde, uzlaşma içinde tamamlar ve şehirlerimizi, ülkemizi süratle değiştiririz'' diye konuştu.
    
     -Hizmete girecek otobüsler-
    
     İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 2011 yılında başlayan yenileme çalışmaları kapsamında, bin 700 yeni otobüs almaya karar verdiğini kaydeden Erdoğan, burada ilk hedefin ''dezavantajlı gruplara'' avantaj sağlamak olduğunu söyledi.
     Erdoğan, toplam değeri 875 milyon lira olan otobüslerin tamamının yerli üretim olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
     ''Bir yandan İstanbul'un ulaşım sorununa nefes aldırıyor, bir yandan otomotiv sektörünü destekliyor, istihdamı artırıyoruz. Burada üç sistem aslında çalışıyor. Bir, metro sistemi, iki hafif raylı sistem, üç lastikli sistem. Lastikli sistemde de iki ayrı sistem var. Birisi metrobüs bir diğeri de bu otobüslerimiz. Bunlarla İstanbul'da biz ne denli toplu taşımaya yönelecek olursak, İstanbul'un ulaşım sorunu, o kadar çabuk çözülür. Toplu taşımaya halkımız yönelmediği sürece, 1 aracın içinde 1 kişi seyahat ettiği sürece, 3 şerit değil, 4 şerit de yapsak, bunun altından kalkamayız.''
     Toplu taşıma konusunda adımlarını atacaklarını, belli merkezlerde katlı otopark sistemlerini yayacaklarını kaydeden Erdoğan, ''O zaman benim vatandaşım hem psikolojik olarak rahat edecek hem de 'Ben otoparka bıraktım, 20 dakika sonra, 40 dakika sonra filanca yerde olacağım' diyecek. Kardeşlerim, zaman hesap zamanıdır. Unutmayın, zaman nakittir. Onun için zamanla oynamayacağız. Hem psikolojik olarak rahat edeceğiz hem de muasır medeniyetler seviyesinin üstüne ülkemizi çıkaracağız'' dedi.
     Bu araçlardan 437 tanesini bugün hizmete aldıklarını, bunların 240 tanesinde sıkıştırılmış doğal gaz (CNG) kullanıldığını kaydeden Erdoğan, CNG araçlar için Kağıthane'de dolum tesisi kurulduğunu ve burada aynı anda 16 araca dolum yapıldığını kaydetti.
     Erdoğan, ihalesini yapılan bin 700 araçtan 637'sinin Büyükşehir Belediyesi'ne teslim edildiğini, bugün de 437 aracı daha teslim aldıklarını kaydederek, ''437 aracın bedeli 90 milyon avro, yani 200 milyon lira'' dedi.
     Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a, ekibine ve emeği geçenlere teşekkür eden Erdoğan, evleri teslim alanlara da sağlık içinde yaşamalarını da diledi.
     Başbakan Erdoğan, konuşmasında iş adamı Enver Ören'in vefatına da değindi. Erdoğan, ''Hakk'a yürüyen medya dünyasındaki, bilim dünyasındaki değerli dostumuz kardeşimiz Enver Ören beye de Allah'tan rahmet diliyorum'' ifadelerini kullandı.
     ''Kentsel dönüşümün başlayacağı semtlerimizdeki vatandaşlarımıza da biraz sabır diyorum'' diyen Erdoğan, onların da modern konutlara kavuşacakları törenleri de ''hep birlikte'' yapmayı umut ettiklerini ifade etti.
    
     -Notlar-
    
     Bu arada, bir vatandaş, ''Çocuğunun engelli olduğunu'' ifade ederek, konuşması sırada Başbakan Erdoğan ile görüşmek istedi. Erdoğan, konuşma yaptığını ve daha sonra kendisini dinleyeceğini söyledi.
     Programın sonunda İETT otobüslerinin hizmete alınmasına ve dönüşüm kapsamında yapılan bazı yıkımlara ilişkin olarak çeşitli ilçe belediyeleriyle canlı bağlantı kuruldu.
     Erdoğan, anahtar teslimi sırasında vatandaşlarla da sohbet etti. Erdoğan, vatandaşlara, ''Evleri gördünüz mü-'', ''Çocuk var mı-'' şeklinde sorular yöneltti.
     Evi olmadığını, 12 çocuğu bulunduğunu ve eşinin şeker hastası olduğunu söyleyen bir kadının sözleri üzerine Başbakan Erdoğan, Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı'yı yanına çağırdı. Erdoğan, Çağırıcı'dan kadına yardımcı olmasını istedi.
     Törene Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın da katıldı.
    
AA
    
         

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 17:51

İLGİLİ HABERLER