Gündem
  • 13.4.2019 13:27

Erdoğan'dan Önder toplantısında çok önemli açıklamalar...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Önder İmam Hatip Derneği Genel Kurulu'nda konuşuyor.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:

ÖNDER İmam Hatipliler Derneği, Genel Kurulu'nda açıklamalarda bulunan Başkan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun İmam Hatiplerde hangi derslerin okutulduğunu bilmediğini belirterek, ''Bilir misin dedim İmam Hatip okullarında tarih, coğrafya bunun yanında felsefe, kimya bunların okutulduğunu bilir misin dedim. Saf Saf duruyor, saf saf duruyor." dedi.

Derneğimizin bugüne kadar bu süreç içerisinde bugün hizmete girecek olan yeni binamızın töreninde de katılamayacağım bir cenaze merasimimiz var yoksa orada da olmak istiyordum. Hayırlı olmasını diliyorum.

Eğitim öğretimin amacı ideal insan yetiştirmektir. Milletimizin inancına değerlerine tarihine kültürüne uygun bir eğitim öğretim sistemi yapmalıyız. Hep ne derlerdi niye buraya geldiniz imam mı olacaksınız cenaze yıkayıcısı mı olacaksınız derlerdi, bununla bir yılgınlık gibi yaparak aba altından sopa gösterirlerdi. Ama hamdolsun bugünlere geldik ve bunun öyle olmadığını gösterdik.

Benim için imam hatip de okuyan da Galatasaray Lisesi’nde Kabataş Lisesi’nde okuyan da evladımdır. Bu zaten aldığımız terbiyenin de gereğidir. İmam Hatip ailesi öğrencinin ailesinden başlayarak hayatın her anında gece gündüz çalışarak bir dava adamlarının mücadelesi ile bugünlere gelmiştir. 

Türkiye’nin tek parti devrinin hastalıklı zihniyetinden kısmen de olsa kurtulabildiyse imam hatipliler etrafında yürütülen mücadele sayesindedir. 

Sizde istediğim sadece bu millet için değil tüm insanlık için bir ışık bir üreticisidir. Kutlu dava yolunda verilen mücadelenin değerini asla unutmayacağız.

Bu kutlu dava yolunda verilen mücadelenin değerini asla unutmayacağız. Hayatlarını bu davalara adamış nice aksakallı büyüğümüzün hatıraları gözlerimizin önündedir.

Pınarhisar cezaevinde olduğum dönemde oğlum Bilal Erdoğan’ın İmam Hatip Lisesi’nden mezuniyetine katılamamam nedeniyle bir mektup yazmıştım. Şimdi o mektubu size okumak istiyorum.

"Sevgili gençler sizin için bugünün ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Yanınızda olduğumu özellikle bilmenizi istiyorum. Yanınızdayım, çünkü ben de sizden birisiyim. İmam hatipliyim. Bu sıfatı hep onurla taşıdım. Bundan sonra da nerede hangi şartta olursam olayım onurla taşımaya devam edeceğim.

Yanınızdayım; çünkü oğlum sizin aranızda, sizden biri. Bu sevinçli ama hüzünlü gününüzü bir kez daha kutluyorum. Hüznünüz, size reva görülen muameleden dolayıdır. Bu benim de bedenimde depreşen bir acıdır.

Şu anda cezaevinde bulunuyor olmaktan daha derin bir acıdır bu. Buraya kadar dayanan sevgili oğullarım kızlarım siz daha acısına da dayanacak yapıdasınız. Arkadaşlarınızın her biri bir yere savrulurken siz buradaydınız, imam hatip lisesindeydiniz.  Öyleyse üzülmeyin. Yarına ilişkin umutsuzluğa düşmeyin. Sizler birer meşalesiniz bu karanlık günlerimize. Değerinizi bilin ve koruyun.

Sevgili oğlum, oğullarım, sevgili kızlarım, sevgili gençler sizleri gerçekten çok seviyorum. Ellerinizin sıcaklığını ellerimde hissediyorum. Bir kez daha gününüz mezuniyetiniz hayırlı olsun derken geleceğinizin aydınlık olmasını diliyorum"

Ana muhalefetin başındaki zat İmam Hatip liselerinde hangi derslerin okutulduğunu bilmiyor. İmam Hatip okullarından hangi derslerin okutulduğunu dair bilmiyor. Buralarda tarihi Kimya matematik felsefe derslerinin okutulduğunu bilir misin dedim. Saf saf duruyor. İşte neymiş Kadıköy’de 5-6 tane imam hatip okulu fazla derdi bu. Çamlıca’da bu cami gereksizmiş. Nereden nereye… Bu hesabı kalk bir de Kanuni’ye Fatih’e sorsana… 

Bir ara öğrenci sayısı 600 bine çıktı sonra budadılar budadılar 60 bine indirdiler. Şimdi hamdolsun İmam Hatip Okulları şu anda 1 milyon 300 bin civarında bir öğrenci potansiyeline sahip hale geldi. Şimdi temennimiz niteliği de arttırmak. Ne yazık ki bu camiadan mezun olduğu halde bu kadar imam hatipe ne gerek var diyen zavallılar da var. 

İmam Hatip binalarının kapılarına kilit vurdular ama milletimizin gönlündeki ateşi söndüremediler. Bugün bin yıl sürecek denen 28 Şubat zihniyetinden geriye pek bir şey kalmadı ama köklerini kurutmaya çalıştıkları medeniyet ağacımız yaşamaya devam ediyor. Galip olarak sadece Allah’tır bunu bilseydiler bunu söyleyemezdiler.

"BİZİM RÜKUDAN BAŞKA YERDE EĞİLMEYECEK NESİLLER HAZIRLAMAMIZ LAZIM"

Mehmet Akif'in Çanakkale Şiiri'nden dizeler okuyan Erdoğan, "Yaralanmış tertemiz alnından uzanmış yatıyor / Bir hilal uğruna Yarab ne güneşler batıyor / İşte ben karşımda bu güneşleri görüyorum. Bizim rükudan başka yerde eğilmeyecek başlar, gerektiğinde bir hilal uğruna batacak güneşler gibi bir nesli hazırlamamız lazım. Bunun için çok çalışmamız lazım, bu yolda gayretlerimizi artırmamız lazım." diye konuştu.

‘HERKES BİR YERE SAVRULMAYA BAŞLADI. BU DAVA ADAMI OLMAK DEĞİL’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, imam hatipli olmanın aynı zamanda dava adamı olmak veya buna talip olmak anlamına geldiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Dava adamı önce davasının ne olduğunu bilecek. Öğrendiklerinden hareketle kendi nefsinden başlayarak, ailesine, arkadaş çevresine, şehrine, ülkesine ve nihayet tüm aleme uzanan bir silsile içinde nerede durduğunun da farkında olacak. Bunun yanında davasını hayatında da yaşayacak. En ufak bir savrulmada merkezi bırakıp başka yerlere kaçmayacak. Çok önemli. Şu anda bakıyoruz bazı yerlerde işte seçimlerde de filan falan... Allah selamet versin. Hemen anında sendika değiştirmeler, şunlar bunlar. Herkes bir yere savrulmaya başladı. Bu dava adamı olmak değil."

Erdoğan, günlük siyasette farklı düşünmek, farklı davranmak hatta seçimlerde farklı saflarda yer almanın bir yere kadar anlaşılır bir durum olduğunu belirterek, "Büyük Çamlıca Camisi başta olmak üzere doğrudan medeniyet davamızın sembolleriyle ilgili konularda ortaya konan yanlış tavırların hiçbir zaman izahı olamaz." dedi.

“SİZLERE GÜVENİYORUM, HEP BİRLİKTE ZİRVEYE ULAŞTIRACAĞIZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şayet dava yaşanmıyorsa, bu yöndeki gayretlerin neticeye ulaşmasının mümkün olmadığını söyledi.    

İmam-ı Azam Ebu Hanifi'nin bal hikayesine değinen Erdoğan, şunları anlattı:    

"Baldan başka bir şey yiyemeyen çocuğu, son çare olarak nasihat etmesi için İmam-ı Azam Hazretleri'ne getirirler. İmam-ı Azam kendisinden çocuğu için telkin isteyen anne babayı, 'Şimdi götürün 40 gün sonra getirin.' deyip gönderir. Anne, baba 40 gün sonra geldiklerinde İmam-ı Azam çocuğu karşısına alır ve 'Bundan sonra bal yeme evladım.' der. Ailesi şaşkın bir şekilde çocuğu alıp gider. Bir süre sonra babası yeniden İmam-ı Azam Hazretleri'nin yanına gelip 'Bir çift sözünle çocuğumuzu dertten kurtardın.' deyip, teşekkür eder. Ardından da 'Ama bu sözü niye ilk geldiğimizde değil de 40 gün sonra söyledin.' diye sorar. İmam-ı Azam Hazretleri şöyle cevap verir. 'Ben her öğünde bal yiyen birisiydim. Önce 40 gün bal yemeyerek, kendi nefsimi denedim. Baktım oluyor, sonra da çocuğa nasihat ettim.    

Demek ki 'bal, bal' demekle ağız tatlanmıyor. Öyleyse bu nefsimizle yaşayacağız. Bizden önce kendi nefsimizle davamızı yaşayacağız ki çevremize örnek olabilelim, söylediğimize karşılık bulabilelim. Eğer 4 yıl imam hatip ortaokulunda, 4 yıl imam hatip lisesinde öğrendiklerimizi veya 3 4, 4 3 şeklinde 7 yıllık dönemler de oldu malum, bütün bunları bu şekilde yaşamış, şimdi ise Önder gibi kuruluşlarımızın ikliminde sahip olduğumuz değerleri yaşarsak, millete ve ümmete hayırlı insanlar haline gelebiliriz. Aksi takdirde ülkemizde ve dünyada milyonlarca örneğini gördüğümüz, söyledikleri ve yaşadıkları bir olmayan bir güruhun içinde kaybolur gideriz."    

Son dönemde bu konuda kendi içlerinde de birtakım zafiyetler yaşandığını gördüğünü ifade eden Erdoğan, "Hem okuma ve öğrenme hem de okuduklarımızla amel etme konusunda çok daha sıkı bir uygulamanın içine girmemiz gerekiyor. Bu konuda diğer sivil toplum kuruluşlarımızla birlikte Önder'e de çok önemli görevler düşüyor. Sizlere güveniyorum, inşallah el birliğiyle medeniyet davamızı imam hatiplilerin öncülüğünde hep birlikte zirveye ulaştıracağız." diye konuştu.    

"BAMBAŞKA MECRALARA YÖNELENLER OLDUĞUNU ÜZÜNTÜYLE TAKİP EDİYORUZ"     

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:    

"Son dönemde aslında en büyük medeniyet davamızda omuz omuza olmamız gerekirken, bambaşka mecralara yönelenler olduğunu üzüntüyle takip ediyoruz. Hatta bu kesim öyle bir savrulma yaşamış durumda ki Cumhuriyet döneminde ülkemize kazandırdığımız en büyük cami olan Büyük Çamlıca Camisi için dahi 'gereksiz' diyecek bir yere gelmiştir. Biz hayatımız boyunca siyasi rekabetle, kadim davamız yolunda verdiğimiz mücadeleyi, hep birbirinden ayrı tuttuk. Biz bu ülkede kimlerin camilerimizi ahır haline dönüştürdüğünü gayet iyi biliriz. Sadece şuracıkta, şu Fatih sınırları içinde, sur içinde 400'e yakın mescit kapatılmıştır. Kim? İşte bu malum CHP tarafından. Bunların bir kısmını biz yeniden inşa ve ihyaya başladık. Bunları onlar yaptı biliyoruz. Ama bunları kalkıp da 6 oka 7. bir ok ilave etmek suretiyle, oradan bir şeyler kapanlar bunu söylemeye gayret ederse kusura bakmasınlar herhalde milletim onlara gereken dersi, gerektiği yerde verecektir."    

Günlük siyasette farklı düşünmek, farklı davranmak hatta seçimlerde farklı saflarda yer almanın bir yere kadar anlaşılır bir durum olduğunu ifade eden Erdoğan, "Ama Büyük Çamlıca Cami başta olmak üzere doğrudan medeniyet davamızın sembolleriyle ilgili konularda ortaya konan yanlış tavırların hiçbir zaman izahı olamaz. Bu şekilde davrananların tek parti devrinden beri mücadele ettiğimiz zihniyetle tamamen aynı kulvara girdikleri anlaşılıyor. Seçimlerde başlayan iş birliği, öyle anlaşılıyor ki hızla hayatın tüm alanlarına yayılıyor. Rabb'imden bu tür yanlış yollara sapanların akıllarını ve gönüllerini aydınlatmasını temenni ediyorum."    

Güncellenme Tarihi : 13.4.2019 15:59

İLGİLİ HABERLER