Gündem
  • 28.5.2002 14:29

57. HÜKÜMET KRİZLER HÜKÜMETİ OLARAK TARİHE GEÇTİ

KAYNAK : Haber Vitrini SEDAT YILMAZ İSTANBUL - 9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından 28 Mayıs 1999 tarihinde kurulması için yetki verilen 57. hükümet 3'üncü yılını doldururken Türkiye Cumhuriyeti tarihine krizler hükümeti olarak geçti. Birçok siyasi ve ekonomik çalkantılar yaşayan 57. hükümet zamanında en önemli bunalım 2000 Kasım'da kendini hissettiren ve 2001 Şubat'ında meydana gelen ekonomik kriz olduğu bildiriliyor. Kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması, kamu görevlerine giriş sınavlarının merkezi sistemle gerçekleştirilmesi, yolsuzluk ve rüşvetle mücadele, işçi haklarındaki sıkıntıların kaldırılması, kamu kesiminde sendikal hakların genişletilmesi DSP, MHP ve ANAP koalisyon hükümetinin hedefleri arasında yer aldı. Ekonomide istikrar içerisinde sürdürülebilir büyüme uygulanan politikaların temelini oluşturdu. Bu maksatla bütçe açıklarının azaltılması, faiz dışı bütçe fazlası oluşturulması, kayıt dışı ekonomiye karşı etkili önlemler alınması, sosyal güvenlik kurumları ve birliklerin açıklarının giderilmesi, bütçe disiplinin güçlendirilmesi, kamu açıklarının finansmanı için Merkez Bankası'nın kaynaklarına başvurulmayarak popülizmin bitirilmesi hükümetin hedefleri oldu. IMF PROGRAMLARI 9 Aralık 1999'dan itibaren Uluslar arası Para Fonu'na (IMF) verilen niyet mektubu ile ekonomide dönüşüm sağlayacak kapsamlı bir program uygulanmasına geçildi. IMF ile yapılan ilk anlaşmada dönemin temel özelliği kur rejiminde çıpa olarak bilinen uygulanan kabul edilmesi oldu. Baskı altında döviz kurları özellikle enflasyon düşürülemeyince sorun oluşturdu. Kasım 2000'de ortaya çıkan likidite sıkıntısı programın bankacılık sektörünün sorunları çözülmeden program uygulamanın mümkün olmayacağını ortaya koydu. Görev zararları yüklenen kamu bankalarının günlük likiditeyi sağlayamaması faizleri fırlattı, kamu bankalarının taahhütlerini yerine getirememesi özel bankaları da büyük oranda etkiledi. Kasım 2000 ve Şubat 2001 arasında devalüasyon tartışmaları yaşandı. Beklenen devalüasyon Şubat krizi sonrasında geldi ve dalgalı kur sistemine dönüldü. Bu arada bankacılık sektöründe de elemelere başlandı. O tarihte ekonomistler krizleri değerlendirirken, "Yüzde 40'larda seyreden enflasyona rağmen doların kıymet artısının yüzde 20'lerde kalmasıyla açılan kur farkına zamanında müdahale edilmemesiyle kriz büyümüş ve sabit kurdan dalgalı kura geçilmesiyle de döviz yüzde 80'lere varan bir artış göstermiştir. Dövizde dalgalı kura geçiş yatırımcıyı şaşkına çevirmiş, esnaf ve sanayici bundan büyük zararlar görmüştür. Piyasalarda durgunluk büyük boyutlara ulaşmış, zaten devam eden iflaslara yenileri ilave olmuştur" şeklinde yorum yaptılar. AB VE İDAM CEZASI TARTIŞMALARI Devlet Bakanı Kemal Derviş öncesinde hükümet ortaklarının tartışmaları daha çok AB ile ilişkiler üzerine kuruldu. KKTC'nin geleceği, Güney Kıbrıs'ın tam üye olarak AB'ye alınmak istenmesi, idamın kaldırılıp kaldırılmayacağı, kendi dilinden eğitim hakkı bugüne de taşan belli başlı tartışma konularını oluşturdu. Af Yasası'nın kapsamı, pişmanlık yasasının kapsamı da tartışmalar oluşturan konular arasında yer aldı. Telekom yönetiminin belirlenmesi tartışma oluşturan konular arasında yer aldı. Dalgalı kura geçilmesi ile birlikte tartışmaların piyasalara yansıması Ulaştırma Bakanı Enis Eksüz'ün istifasına yolaçtı. HÜKÜMETTEN AYRILANLAR 57. hükümet yolsuzluk ve rüşvete karşı yapılan operasyonlarda eleştirilere muhatap olan İçişleri Bakanı ANAP'lı Sadettin Tantan, Beyaz Enerji Operasyonu sonrasında Mesut Yılmaz tarafından görevinden alındı. Aynı konu ile ilgili ANAP'lı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer de suçlamalardan nasibini aldı. Beyaz Enerji iddianamesinde ismi geçen Mavi Akım Projesi'ndeki ilişkilerden sorumlu tutulan Cumhur Ersümer Yılmaz tarafından tarafından bakanlıktan alındı. Yine ANAP'lı Devlet Bakanı ve AB ile ilişkiler ve insan hakları konularından sorumlu Mehmet Ali İrtemçelik de yine Yılmaz tarafından görevinden alındı. Tekel Yasası tartışmaları dalgalı kur azizliğine uğrayaran Devlet Bakanı Yüksel Yalova da görevi bırakmak zorunda kaldı. Yaprak dökümü diğer partilerde de gerçekleşti. MHP'li Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu, Cumhurbaşkanlığı'na adaylığını koydu. Somuncuoğlu TBMM'de yaşanan tartışmalar sonrasında Bahçeli tarafından görevden alındı. MHP'den Devlet Bakanı Abdülhaluk Çay, 9. Cumhurbaşkanı Demirel'in himayesinde kurultay hazırladığı için ayrılmak zorunda kaldı. Son olarak ANAP Turizm Bakanı Erkan Mumcu, İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'a vekaleti sırasında Mesut Yılmaz'ın istediği genelgeyi yayımlamayınca bakanlıktan alındı. GÜÇLÜ EKONOMİYE GEÇİŞ Devlet Bakanı Recep Önal'ın yerine getirilen Kemal Derviş, dalgalı kurla birlikte 15 Mayıs 2001'de Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı'nı uygulanmaya başladı. Program ve yeni ve ikinci stand-by anlaşmasına yönelik hazırlanan niyet mektubunda yer alan önlemler piyasalarda izlemeye alındı. Bu kez kamu bankalarına yönelik tüm taahhütler yerine getirildiği gibi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) bünyesine alınan bankalara da trilyonlarca liralık kaynak aktarımı yapıldı. Yaklaşık 50 milyar dolara ulaşan bankacılık operasyonu bugün de tamamlanmış bulunmuyor. Kemal Derviş'in 3 ay içinde ekonomik büyüme başlayacağına ilişkin açıklamaları gerçekleşmedi. Derviş daha sonra "Krizin derinliğini görememiştim" açıklamaları yapmak zorunda kaldı. Derviş programla tahvil takası gibi operasyonlarla geçen 2001 yazı sonrasında öncelik iç borçlanmanın sürdürülebilirliğini dünyaya göstermek için çalıştı. 11 Eylül olayı ise Türkiye'deki ekonomik hedefleri etkiledi. Büyüme sürecine giremeyen Türkiye ekonomisi 11 Eylül sonrası IMF kredilerinin belirginleşmesiyle farklı bir yola girdi. Dalgalanan döviz kurlarındaki artış durduğu gibi düşüş de başladı. Bu kez TL'nin değer kazanmasının program varsayımlarını ortadan kaldırdığına dikkat çekilerek yeni tartışmalar başladı. Bu konjonktür Devlet Bakanı Derviş'in 'Seçim ne zaman olacak?" sorusu ve Başbakan Bülent Ecevit'in rahatsızlanarak hastaneye yatmasıyla başka bir yöne döndü. TÜRKİYE'NİN ŞU ANDAKİ DURUMU IMF'nin damgasını vurduğu 3 yıllık dönemde Türkiye 40 milyar doların üzerinde daha da borçlandı ve toplum borcu 200 milyar doların üzerine çıktı. Son verilere göre, iç borç toplamı 122 katrilyon TL, dış borç toplamı 115 milyar dolar. Kişi başına düşen milli gelir 2 bin 167 dolar. Geçen yıl yüzde 9.4 oranında küçülen Türkiye, son 4 yılda da 5.9 oranında ekonomisi daraldı. Hükümet işbaşı yaptığında dolar 401 bin lira idi, bugün 1 milyon 400 bin lira. Altının gramı 28 Mayıs 1999 yılında 3 milyon 500 bin liraydı, bugün 14 milyon 600 bin lira. Cumhuriyet altını 23 milyon 600 bin liraydı, bugün 97 milyon 500 bin lira. Enflasyon hükümetin işe başladığı tarihte TEFE'de yüzde 50, TÜFE'de yüzde 63'tü. Bugün enflasyon TEFE'de 58, TÜFE'de ise yüzde 52.7. Devlet İstatistik Enstitüsü'nün (DİE) son rakamlarına göre Türkiye'de işsiz sayısı 2 milyon 462 bine yükseldi ve ülkede işsizlik oranı yüzde 11.8'e çıktı. DIŞ TİCARET AÇIĞI YÜZDE 33.7 Dış ticaret açığı verileri de olumsuz çıktı. Gümrük Müsteşarlığı'nın son verilerine göre Nisan ayında geçen aya göre ihracat yüzde 0.5, ithalat ise yüzde 5.2 oranında arttı. Dış ticaret açığı da yüzde 33.7 oranında hesaplandı.İlk 4 aylık daönemde ise ihracat 10 milyar 593 milyon doları bulurken geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6.8 arttı. Geçen yılın Ocak - Nisan döneminde 9 milyar 917 milyon dolarlık ihracat yapılmıştı. Aynı dönemler itibariyle ithalat ise 13 milyar 903 milyon dolardan 11 milyar 986 milyon dolara geriledi. İthalatta 4 aylık azalış yüzde 13.8 olarak hesaplandı. 4 AYLIK BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİ Maliye Bakanlığı son olarak 4 aylık bütçe gerçekleşmelerini açıkladı ve bu açıklamada toplanan vergilerin borç faizine gittiği ortaya çıktı. Maliye Bakanlığı verilerine göre 2002'nin ilk 4 ayında 20.1 katrilyon lira gelir sağlanırken 35.4 katrilyon liralık harcama yapıldı. Bütçe açığı da 15.2 katrilyon lira olarak gerçekleşti. Elde edilen gelirlerin 15.3 katrilyon lirası vergilerden sağlandı. 15.2 katrilyon lira da borç faizi ödemesi yapıldı. Faiz dışı bütçe fazlası da 4.4 katrilyon lira olarak gerçekleşti. YABANCI SERMAYE Hazine Müsteşarlığı'nın 2000 yılında toplam yabancı sermayenin fiili giriş miktarı 1 milyar 707 milyon dolar iken bu tutarın 2001 yılında yüzde 92.6 artarak 3 milyar 288 milyon dolara yükseldiğini belirten açıklamasında, "Bu miktar fiili giriş olarak bugüne kadar gerçekleşen en büyük rakamdır. 1999, 2000 ve 2001 yıllarında ülkemizden çıkan yabancı sermaye sırasıyla 30 milyon dolar, 725 milyon dolar ve 22 milyon dolar olmuştur. 22 milyon dolarlık rakam kriz nedeniyle ülkemizden yabancı sermayenin bir kaçışı olmadığını göstermektedir" denilirken aynı dönemde resmi olarak 31.8 milyar dolarlık yabancı sermayeye izin verildiği açıklaması dikkat çekiyor. Diğer taraftan 2000 yılında 28.3 milyar dolar kısa vadeli kredi imkanından yararlanan Türkiye'de bu imkan 2001 yılında 16.2 milyar dolara düştü. 2002 Şubat ayı sonu rakamlarına göre ise 2 ayda da yaklaşık 2 milyar dolar dışarıya gitti. Bunun yorumunu yapan ekonomistler, "Yabancılar Türkiye'deki kriz nedeniyle vadeli gelen kredileri yenilemiyor. Türkler kriz sebebiyle kur riski korkusundan kısa vadeli kredileri eskisi kadar bol kullanmıyor" ifadelerini kullanıyor. DERVİŞ NE GETİRDİ... Krizlerden sonra Türkiye'de göreve başlayan ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş'in her şeyden önce Türkiye ile ilgili durum tespiti yaptığını belirten yorumcular ekonomi bakanının geldiğinden bu yana 5 önemli hususu gerçekleştirdiğini belirttiler. Yorumcular 5 hususu şöyle sıraladılar: "Birincisi Derviş, '2001 yılındaki krizin temelinde son 10 yılda finans sektörü ve bankacılığın yetersiz denetimleri yatıyor' diyerek durumu tespit etti. Sermayenin tabana yayılmasında en önemli unsurun güven olduğunu söyledi. İkincisi, 2000 yılında bittiği anlaşılan 57. hükümetin ömrünü 2002'ye taşıdı. Tabi burada Türk halkının fedakarlıklarını unutmamak gerekiyor. Üçüncüsü, tıkanan kamu borçlanma mekanizmasını yeniden açtı ve sürdürülebilir borçlanma imkanını sağladı. Dördüncüsü, sürdürülebilir borçlanma imkanını sağlarken ülkeyi 2 yılda 40 milyar dolar daha borçlandırdı. Yani şu andaki toplam borcun 5'te biri Derviş'e ait bulunuyor. Beşincisi Derviş, bazı ekonomik müesseseleri iyi kullanarak enflasyonu aşağı çekti, borçlanma faizlerinde yüzde 71'lerden yüzde 57'lere varan düşüşler sağladı. Bazı aktiviteleri kullanarak sanayi üretimini yüzde 18'lere çıkardı ve bu gelişmeleri risk olmasına rağmen ya programına psikolojik destek veya seçim yatırımı olarak kullandı." 1948'DEN BU YANA KRİZLER... Ekonomi yazarları Ercan Kumcu ile Şevket Pamuk'un birlikte hazırladıkları "Artık Herkes Milyoner" adlı kitapta 1948 yılında bu yana ekonomide yaşanan krizler özetlendi. Söz konusu kitapta son 54 yılın ekonomik olayları şöyle sıralanıyor: 1948 Ekim: Türkiye 30 milyon dolar borç arıyor. 1949 Eylül: Kriz büyüdü. Esnaf satış yapamıyor. 1952 Ocak: KİT'ler devlete yük. 1952 Ekim: Beyaz peynir karaborsada. 1954 Nisan: Piyasada kahve yok. 1954 Nisan: Celal Bayar: Türkiye 30 seneden evvel Amerika olacak. 1954 Eylül: Belediye gıdaya narh koydu. 1957 Haziran: IMF heyeti geldi. 1958 Ocak: Türkiye Avrupa Müşterek Pazarı'na hususi rejim ile giriyor. 1958 Ağustos: Devalüasyon: Dolar 2 lira 80 kuruş. 1959 Mayıs: Türkiye'nin toplam dış borcu 400 milyon dolara ulaştı. 1959 Eylül: IMF heyeti Türkiye'de. 1960 Aralık: Doğu'nun kalkınması için plan hazırlanıyor. 1962 Eylül: Doğu Anadolu'daki asayişsizliğin sebebi iktisadi gerilik. 1962 Aralık: Gecekondulara tapu verilecek. 1970 Ağustos: Devalüasyon: Dolar 15 lira. 1970 Ağustos: Ete, ekmeğe, sebzeye, oduna, kömüre belediye narh koyacak. 1970 Aralık: Kişi başı milli gelir devalüasyondan sonra 310 dolardan 186 dolara düştü. 1971 Nisan: Plancı Atilla Karaosmanoğlu, "Türkiye Ortak Pazar ülkeleri seviyesine 2359 yılında ulaşabilir" dedi. 1971 Temmuz: Sıkıyönetim kumandanı fiyat düşürmeyen celepleri azarladı. 1974 Ocak: İğneden ipliğe her şeyin fiyatı artıyor. 1975 Nisan: Demirel Başbakan. Erbakan yardımcısı. Dört liderli hükümet kuruldu. 1975 Ağustos: Ekonomi yeni bir kriz eşiğinde. 1976 Nisan: IFM devalüasyon istiyor. 1978 Ocak: Karaborsaya düşmeyen mal kalmadı. 1978 Mart: Devalüasyon: Dolar 25 lira. 1978 Ağustos: Maliye Bakanı Müezzinoğlu, darboğazı aşmak için IMF'den taze para istiyor. 1978 Kasım: Ecevit: Dostlar bize yardım eli uzatmıyor. 1979 Ocak: Dört büyüklerin tavsiyesi: "IMF'nin dediğini yapın." 1979 Haziran: IMF zorladı. Devalüasyon yapıldı. 1979 Aralık: Dolar 47 lira. Enflasyon yüzde 74.6 oranında. 1979 Aralık: Kömür yok, mazot yok. 1979 Aralık: Demirel: Türkiye'nin çıkmazda olduğuna inanmıyorum. 1980 Ocak: IMF'den 170 milyon dolar geldi. 1980 Şubat: IMF hazırlanan paketi kapsamlı ve etkili buldu. 1980 Şubat: Alman Maliye Bakanı yardım için çalışıyor. 1980 Haziran: IMF ile yardım için anlaşıldı: Dolar 94 lira. 1982 Ekim: Bankacılık krizi yaygınlaşıyor. 1982 Aralık: IMF'nin en başarılı uygulamaları Türkiye'de. 1984 Aralık: Enis Berberoğlu yazıyor: "Türkiye ekonomisinde 'stop' dönemi bitti. Sıra 'go'da." 1985 Eylül: Merkez Bankası Başkanı Canevi: Türkiye köşeyi dönüyor. 1987 Mart: Hazine borca doymuyor. 1988 Kasım: IMF'ye örnek ülke olmaktan çıktık. 1989 Haziran: Hazine iflas noktasında. 1990 Mart: İç borçlar ameliyat masasında. 1991 Şubat: Dış krediler kilitlendi. Türkiye kredi alamıyor. 1993 Ekim: TÜSİAD Başkanı: Ekonomi karaya oturdu. 1993 Kasım: Hazine borç batağında. 1994 Şubat: Türkiye IMF'nin acil durum kriterine girdi. 1994 Nisan: Türkiye yapılan devalüasyondan sonra IMF'li günlere geri döndü. 1994 Eylül: Hükümet IMF'ye, "kusura bakmayın sözümüzü tutamıyoruz" dedi. 1996 Mayıs: Ekonomi yönetimi umudunu yitirdi. 1998 Ocak: Güneş Taner, "IMF ile yeni bir anlaşma yapacağız" dedi. 1999 Kasım: IMF ile 18'inci defa masaya oturduk. 2000 Ocak: IMF, "Bu defa bu iş tamam" dedi. 2000 Şubat: IMF, "Türkiye'de enflasyonun düşeceğine inanıyoruz" dedi. 2000 Mart: Dünya Bankası Başkanı, "Mucize yaratıyorsunuz" dedi. 2000 Kasım: 57. hükümet ilk ekonomik krizle karşılaştı. 2001 Şubat: Türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşadı. 2001 Ekim: Merkez Bankası 20 milyon liralık banknotu çıkardı. 2002 Nisan: Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, başbakanlığa her zaman hazır olduklarını söyledi. 2002 Nisan: Devlet Bakanı Kemal Derviş, erken seçimin tarihinin belirlenmesinden söz etmeye başladı. 2002 Mayıs: Başbakan Ecevit hastaneye kaldırıldı, piyasalar altüst oldu. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 17:00

İLGİLİ HABERLER