Gündem
  • 28.11.2014 12:14

Cemaat Papa'yı karşılamaya gidecek mi?

Fethullah Gülen'in bir Vatikan projesi olan 'Dinler arası diyalog' projesi için yıllardır sürdürdüğü çabalar, Hıristiyanlar tarafından büyük takdir görmüştü.Vatikan-Gülen ortaklığı olar bu proje için cemaat üyelerinin bir kısmı Vatikan'da eğitime alınmıştı.
Vatikan ile bu kadar içli dışlı olan Cemaatin Papa'nın ziyaretinden çok memnun olduğu gözleniyor. Cemaatin yayın organlarında Papa'ya övgüler yağdırılıyor.
Zaman Gazetesi ballandıra ballandıra Papa'nın mütivazı olduğuna vurgu yaptı.Gazete göklere çıkardığı Papa'yı örnek kişi ilan etti.
Papa üzerinden Erdoğan'a saldıran Zaman Gazetesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Papa'yı örnek alması gerekitğini belirtti...


İŞTE ZAMAN'IN PAPA HABERİ

Katolik Hıristiyan dünyasının ruhanî lideri Papa Francis önümüzdeki günlerde Türkiye'yi ziyaret edecek. Papa'nın Müslüman ülkelere ziyareti her zaman sembolik olarak önemli görülmüştür. Genelde Hıristiyan dünyasının ruhanî liderinin Müslüman bir ülkede vereceği mesajlara kulak kabartılır.

Halihazırdaki Papa Francis göreve geldiğinden beri siyasetten biyolojiye değişik alanlarda ilginç çıkışlar yaparak bir tür toparlayıcı hatta zaman zaman reformcu papa misyonu çizmekte. Yakın zamanda evrim konusunda yaptığı çıkışı da bu bağlamda okumak gerekiyor. Papa Francis bir anlamda Vatikan'ın yeni küresel dengelere göre kendine çekidüzen verdiği bir siyasetin temsilcisi olarak görülmelidir.

Bir tür “yeni paradigma” oluşturma içindeki Papa'nın Türkiye ziyareti doğal olarak “Müslümanlarla ilişkiler”, Patrikhane'nin Türkiye'de olması nedeniyle “Ortodoks dünyayla ilişkiler”, Ortadoğu'daki son gelişmeler, IŞİD sorunu gibi konular bağlamında önemli. Papa aynı zamanda Vatikan Devleti'nin başkanıdır ve politik olarak önemli pek çok gelişme konusunda bir gündeminin olmaması düşünülemez. Bir anlamda Papa'yı sadece dua etmek için bir ülkeden diğer bir ülkeye seyahat eden bir mistik gibi görmek yanıltıcı olur.

Muhtemel Ajanda

Vatikan'ın açıkladığı resmî programa göre Papa, İstanbul'da Ayasofya'yı ziyaret ettikten sonra Sultanahmet Camii'ne de sembolik bir ziyaret yapacak. İstanbul programının sembolik diğer önemli kısmı Papa'nın Patrik Bartholomew ile ortak bir ayini yönetecek olması. Şüphesiz, Hıristiyan dünyasının iki ruhanî liderinin ortak bir ayin yönetmesi sembolik anlamlarla yüklü bir olaydır.

Öte yandan 30 Kasım Katolik dini takviminde Aziz Andrew adına anmaların yapıldığı bir gün. Aziz Andrew, içinde İstanbul'un da bulunduğu çeşitli alanların koruyucu azizi olarak kabul ediliyor. Papa Francis'in ziyaretini bu tarihte yapması manidar. Nitekim daha önce de Papa John Paul ve Papa Benedict de Türkiye ziyaretlerini bu tarihe denk getirmişlerdir. Artık birkaç bin Hıristiyan nüfusun kaldığı Türkiye'nin Katolik inanç haritasında Aziz Andrew'in himayesinde olduğu bilgisi elbette artık tuhaf bir ayrıntı olarak not edilebilir.

Papa'nın dışarıya yansıtılan ajandasında Türkiye'de yapacağı bazı toplantılara Hıristiyan mültecilerin de katılacağı belirtilmiş durumda. Mülteci konusuna Vatikan bir süredir ciddi önem veriyor. Nitekim, Papa Francis büyük alkışlarla başlayan en son Avrupa Parlamentosu konuşmasında “mülteci konusuna” uzun yer ayırdı. “Akdeniz'in büyük bir mezarlık haline gelmesine izin vermemeliyiz.” diyen Papa, Avrupa Birliği'ni göreve çağırdı. Mülteci konusu elbette önemli ancak bu meselenin Katolik dünya için siyasi yönünü de gözden kaçırmamak gerekiyor.

Mülteci hareketleri, Ortadoğu'daki sayıları azalmış bazı Hıristiyan yerleşim alanlarını tamamen haritadan silmekte. Öte yandan mülteci hareketleri sayısal olarak büyüyünce azımsanmayacak ölçüde din değiştirme tercihlerinin yaşandığı süreçler haline gelmektedir. Katolik dünyasının ruhanî lideri diğer dinlerin de yaptığı gibi kendi inancına mensup mültecilerin yalnız olmadığı mesajını vermek zorunda.

Öte yandan Papa Francis'in önceki Papa 16. Benedict'in İslam hakkında söylediği sert sözlerle ilgili olumsuz imajı düzeltme yoluna gideceği de beklenebilir. Bilindiği üzere eski Papa 16. Benedict, Almanya'da yaptığı bir konuşmada İslam aleyhine sert eleştiriler dile getirmişti. Papa Francis'in Türkiye ziyaretinde bu olayın olumsuz mirasını düzeltmek için dolaylı ve doğrudan bazı açıklamalar yapması sürpriz sayılmayacaktır.

Siyasî Ortam ve Vatikan

Vatikan'ın Ortadoğu'da olup bitenleri ve Doğu ile Batı arasındaki gerilimi dikkate almadığı elbette söylenemez. Nitekim bir süre önce Papa Francis, İsrail Devlet Başkanı ve Filistin Devlet Başkanı ile birlikte dua tertip ederek güçlü siyasi mesaj vermişti. Ayrıca İslam dünyasına yönelik daha etkili ve yeni bir dil geliştirmeye çalıştığı ortadadır. Nitekim, bir süre önce “İslam'ın temel kaynaklarının şiddete izin verir şekilde” yorumlanmasının mümkün olmadığını ifade eden türde cümleler söylemiştir.

Papa’nın Türkiye programında Hıristiyanlara karşı IŞİD’in terör eylemlerine yer vermesi de yüksek ihtimaldir. Bu ne kadar kamuoyuna yansır şimdiden kestirilemese bile Papa'nın halihazır konjonktürde IŞİD meselesine teğet geçeceğini beklemek mümkün değildir. Nitekim Papa'nın Türkiye ziyareti hakkında bir yayın yapan İngiliz The Catholic Herhald gazetesi, Papa'nın sürpriz bir Irak sınırı ziyareti yapabileceğini dahi iddia etmiştir. En azından Papa Francis'in de bir süredir Türkiye'yi IŞİD'e karşı daha aktif olması için kurulan Batılı baskı korosunun içine dahil olacağını kestirmek mümkün. Büyük olasılıkla, Türkiye'nin artan radikal İslamî hareketlere karşı doğal bir müttefik olduğunu ifade edecek.

Papa'yı bir taraftan Katolik dünyasının lideri olarak görürken aynı zamanda Batı sisteminin merkez çekirdeğinin liderlerinden birisi olarak görmek de gerekiyor.

Türkiye'nin durumu

Türkiye'de artan gerilim öyle bir noktaya ulaştı ki “Hıristiyan dünya ile iyi ilişki içinde olmak” bile sorgulanır hale geldi. “Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Papa'ya yazdığı mektup” meselesi hükümet çevrelerinde bile kendi seçmenlerine yönelik mahcup bir hava oluşturdu. Kısacası ‘Papa ile iyi olmak' şu sıralar Türk iç siyasetinde sorgulanır bir şey. O nedenle büyük olasılıkla Cumhurbaşkanı Erdoğan, Papa ziyaretini bu sorunlu duruma göre kurgulayacak.

Öte yandan Katolik dünyanın ruhanî liderinin yeni yapılan bin odalı Ak Saray'ı ilk ziyaret edecek lider olması da ‘kaderin' garip bir cilvesi olarak görülmeli. Bütün Katolik dünyanın ruhanî lideri olmasına rağmen mütevazı bir konutta hayatını geçiren Papa Francis'in, bin odalı sarayın mehabetinden etkilenip Türkiye'ye hayran olarak Vatikan'a geri gidip gitmeyeceğini ise hep birlikte göreceğiz. *Prof. Dr., İpek Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 00:01

İLGİLİ HABERLER