Gündem
  • 22.2.2007 14:35

DOĞU ANADOLU FAYINDA BİRİKEN BİN 500 YILLIK ENERJİ BOŞALMAYI BEKLİYOR

ZAFER ÇAKMAK
ANKARA- Gazi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Pampal, Doğu Anadolu Fay Hattında en son büyük depremin bin 500 yıl önce yaşandığına işaret ederek, "Bin 500 yıllık suskunluk depremle ilgilenen bilim insanlarını ürküten bir durum. Bin 500 yıllık enerji boşalmayı bekliyor. Başta Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep, Adıyaman, Malatya, Elazığ, Bingöl ve Erzincan 1. derecede etkinelebilecek iller. Ne zaman olacağını bilemeyiz ama olacak bu deprem" dedi.


Gazi Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Pampal, Elazığ'ın Sivrice ilçesinde üst üste yaşanan depremlerin ardından, bölgenin taşıdığı deprem riskine ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Sivrice'de yaşanan depremin öncü olup olmadığını anlamanın mümkün olmadığını kaydeden Pampal, bir depremden sonra çok büyük depremler olabileceğini ancak 'kesinlikle olur' denilemeyeceğini söyledi.

 Bu depremin bağımsız bir ana şok da olabileceğini kaydeden Pampal, "6 büyüklüğünde bir deprem yaşamışsak, 100 tane artçısı varsa, bunlardan birkaç tanesi 5 büyüklüğünde olabilir. Ama bazen olan depremler, daha büyük bir depremin habercisi, öncüsü olabilir. Biz bunu önceden bilemiyoruz. Dinar'da bu tür ufak ufak depremler oldu. İnsanlar tedirgin oldu ama bir süre sonra evlerine çekildiler. Asıl büyük deprem oldu ve insanlar öldü. 200 civarında can kaybı oldu. Bu risk her zaman var" diye konuştu.

Son Sivrice depreminin, Türkiye ve bölgenin ana büyük aktif faylarından biri olan Doğu Anadolu Fayı'nın tam üzerinde yaşandığına işaret eden Pampal, Bu fayın Kızıldeniz'den başlayıp Hatay civarından Türkiye'ye girdiğini ve ordan Kahramanmaraş, Adıyaman, Elazığ, Bingöl, Erzincan'a kadar uzanarak Erzincan'da Kuzey Anadolu Fayı ile kesiştiğini anlattı. Bu fayın, Türkiye'nin de, dünyanın da sayılı büyük aktif faylarından biri olduğuna işaret eden Pampal şunları kaydetti:


"Bunun üzerinde çok büyük depremler olmuştur. MS 528'e kadar bölgenin yaşadığı en büyük depremler yaşanmış, 300, 500 bin kişinin öldüğü depremler yaşanmış. Bu fay yaklaşık bin 500 yıldır uyuyor. Türkiye için bu, 'nasılsa bir aktivite yok, korkmaya gerek yok' gibi algılanabiliyor ama bizler kaygılıyız. Bu suskunluk bu kadar uzun sürdüğü zaman bizi ürkütür. Bir süre sonra tekrar harekete geçer. Bu suskunluğun anlamı çok enerji birikiyor demektir. Bu bölge aynı zamanda Arap, Afrika levhalarıyla Anadolu levhacığının da tam sınırı. Enerjinin biriktiği, deformasyonların yoğun olarak yaşandığı bölge. Bu bölgede enerji birikiyor. Bin 500 yılda biriken enerjinin ortaya çıkaracağı deformasyon, fayın atımı denen büyük atım ve bununla beraber oluşacak depremin büyüklüğü. 7, 8 büyüklüğünde depremler yaşanmış bu bölgede. Hatay merkez olmak üzere çevrede. Bu depremler Adana'yı, Silifke'yi, Mersin'i, Kıbrıs'ı, Girit'i, Antalya'ya kadar olan bölgeyi, Anadolu'nun neredeyse tamamını etkilemiş. Biz 1999 depreminin acısıyla hep İstanbul ve Marmara'ya odaklandık. Bir deprem olursa yüzbinlerce can kaybı olabilir. Biz İstanbul ve Marmara'ya odaklanıp diğerlerini unuttuk. Türkiye'nin tamamı deprem tehlikesi altında".


Son depremlerin olduğu bölgenin, dünya ölçeğinde büyük fayın üzerinde bulunduğuna dikkat çeken Pampal, Sivrice'den geçen fayın Doğu Anadolu Fayı olduğunu belirtti. Bu fayın üzerinde herhangi bir yerde her an büyük bir deprem yaşanabileceği uyarısında bulunan Pampal, İran'da birkaç yıl üst üste çok büyük depremler yaşandığını hatırlattı.

Pampal, bu kesimim yüksek deprem tehlikesi altında olduğunu, bu bölgede yaşayan insanlar ve bu bölgede bulunan yapıların da yüksek deprem riski altında bulunduğunu söyledi.

 En son 528'de Hatay merkezli ve 300 bin kişinin öldüğü bir deprem yaşandığını kaydeden Pampal, "Bu deprem bütün bu çevreyi yıkmış. Bin 500 yıllık suskunluk depremle ilgilenen bilim insanlarını ürküten bir durum. Bin 500 yıllık enerji boşalmayı bekliyor. Başta Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep, Adıyaman, Malatya, Elazığ, Bingöl, Erzincan 1. derecede etkinelebilecek iller. Ne zaman olacağını bilemeyiz ama olacak bu deprem" diye konuştu.

Tuz Gölü Fayı'nın da uyuyan bir dev olduğunu anlatan Pampal, burada olacak bir depremin Ankara'yı da etkileyeceğini kaydetti. Pampal, "Oralarda tedbir almamız gerekir. Buralar biraz gölgede kaldı. Ankara da zannedildiği gibi deprem tehlikesiz bir yerleşim alanı değil. Buralar nedense hem halkımız hem de yöneticilerimiz tarafından sanki deprem tehlikesi yokmuş gibi algılanmış ve tedbir alınamamış" dedi.

'Türkiye'de deprem olur mu olmaz mı' tartışmasını gündemden çıkarmak gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Pampal, depremin bir doğa olayı olduğunu vurguladı. Kentsel dönüşüm çalışmalarından umutlu olmak istediklerini ama umutlu olmadıklarını kaydeden Pampal, her deprem sonrası benzer vaatleri yaşadıklarını söyledi.

Sivrice depreminde can kaybı olmadığına işaret eden Pampal, buna karşın önemli hasarlı binaların kamu yapıları olduğuna dikkat çekti. Her depremde bunu gördüklerini dile getiren Pampal, kamunun üzerine düşeni yapmadığını belirtti.

 Pampal, "Vatandaşın kerpiçten yaptığı ev ayakta duruyor, onun yanındaki hastane yıkılıyor. Büyük deprem tehlikesi altında bulunan İstanbul gibi, Ankara gibi, İzmir gibi illerde tüm yapı stokunun belli bir plan çerçevesinde ele alınıp tek tek gözden geçirilmesi gerekir. Japonya tüm binalarını tek tek güçlendirmiş ve orada dünyanın en büyük ekonomisini yaratmış. Biz Marmara depreminden sonra hala belimizi doğrultamadık. Şimdi beklenen büyük depremler bahsettiğimiz yerleşim alanlarından herhangi birinde olursa, hele İstanbul'da olursa belimizi doğrultamayız. Çünkü bu topraklarda pek çok uygarlık deprem nedeniyle yok olmuş. Tarihi iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Anadolu'da çok büyük depremler olmuş, komşu kavimler bu zaafiyeti değerlendirip yok etmişler. Biz de aynı duruma düşmemeliyiz. Bunun için de önemli yapılardan başlayarak yapı stoğunun tamamını g atımı denen büyük atözden geçirmeliyiz" şeklinde konuştu.

AMELEYE 'DEPREM' EĞİTİMİ
Mevcut yapılan binaların hala depreme dayanıklı yapılmadığını ifade eden Pampal, kahveden toplama ameleyle inşaat yapıldığını, bunun dünyanın hiçbir yerinde olmadığını anlattı. Yapıyla az çok ilişkisi olan herkesin deprem konusunda eğitimden geçmesi gerektiğini kaydeden Pampal, "Amele, tekniker, teknisyen, mühendis, mimar, bölge plancısı ve diğerleri. Burda hükümetlere, bakanlıklara, yerel yönetimlere önemli görevler düşüyor. Ankara'da bir Demetevler örneği var. Buranın hızla çözülmesi lazım. Burada 150-200 bin kişi yaşıyor. Kuzey Anadolu Fayı'nın Gerede bölümünde meydana gelecek 7'den büyük bir deprem Ankara'yı çok ciddi etkileyecek ve Ankara'da çok büyük mal ve can kayıpları yaşayacağız. Bu kaçınılmaz. Bunu yaşamadan tedbir almalıyız" diye konuştu.

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 21:37

İLGİLİ HABERLER