Gündem
  • 22.1.2005 16:20

FETHULLAH GÜLEN: ÇALINTI DEĞİL, ALINTI YAPTIM

Fethullah Gülen, eski başbakanlardan Şemsettin Günaltay'ın bir kitabındaki bazı bölümleri kendi kitabına aynen aldı. Ama bundan hiç söz etmedi. Üstelik nedense Günaltay'ın yazdıklarında geçen her 'Türk' sözcüğü'mümin'oluverdi."

Hürriyet yazarı Murat Bardakçı'nın bu eleştirisiyle, gündeme yeni bir "intihal" (edebi hırsızlık) tartışması geldi. Tartışmanın asıl ilginç boyutu ise Fethullah Gülen'in yanıtı oldu. Gülen iddiayı doğruladı. Ancak "çalıntı değil alıntı" yaptığını savundu. Ve bu durumun yayınevinin hatası yüzünden kitapta belirtilmediğini söyledi. Fethullah Gülen'e göre olaya belki "alıntı" bile dememek gerekiyordu. Çünkü o etkilendiği ve hafızasında yer etmiş görüşleri "farkında olmadan kendi üslubu içinde anlatıvermişti".

Yanıtında şöyle diyordu Gülen: "Bizim derdimiz, o yazdı, sen-ben yazdık değildi; 'güzel bir düşünce, faydalı bir fikir varsa milletimiz bundan istifade etsin' diyor ve hoşumuza giden şeyleri herkesle paylaşma istediğiyle neşrediyorduk."

Bardakçı ne yazmıştı?
Hürriyet yazarı Murat Bardakçı, Fethullah ülen'in "Buhranlar Anaforunda İnsan" adlı kitabı yayınlandıktan hemen sonra eleştiri yağmuruna tutmuş, eserdeki bazı bölümlerin, Eski Başbakan Şemsettin Günaltay'ın 1915'te yazdığı "Zulmetten Nura" adlı kitaptakilerle aynı olduğunu iddia etmişti. Gülen'in, Günaltay'ın kitabının "Tanzimatçılık devri ve netayici (sonuçları)" başlıklı bölümünü günümüz Türkçesine uyarladığını ve makalenin adını "Aydınlık Kapıya Doğru" diye değiştirerek kendi adıyla yayımladığını belirten Bardakçı şöyle yazmıştı: 'Ama yayın sırasında bazı değişiklikler olmuş, mesela Günaltay'ın makalesinde geçen 'Türk' sözü, Gülen'de her nedense 'mümin' halini alıvermişti. İşin daha da garip tarafı, bütün bunlar olup biterken Günaltay'ın adı Gülen'in kitabında bir defa olsun geçmiyor."

Gülen'in yanıtı
Fethullah Gülen, Milliyet Gazetesi'ndeki röportajında işte bu iddialara yanıt verirken Günaltay'dan alıntı yaptığını, ancak yayınevinin bir hatası nedeniyle bunun kitapta yer almadığını söyledi.

Gülen'in iddialara yanıtı şöyle oldu: "Değişik zamanlarda farklı kimselerden istifade ettiğimi söylemiştim. Günaltay, Nurettin Topçu, Necip Fazıl, Mehmet Akif gibi. Çok meşgul olduğunuz insanlar bir yönüyle sizin zihin muhassalanız (birikim) haline gelir. Siz farkında olmadan, onlardaki mazmunu (anlam) kendi üslubunuzla sunarsınız, bazen hiç farkında olmadan şiirdeki tevarüdler (iki şairin birbirinden habersiz aynı şiiri söylemesi) gibi olur, belki de aynı şeyleri söylersiniz. Zihinlerde şüphe uyarmak için şemste (bahane) edilen yazıyı, 1984 senesinde bir arkadaşa dikte ettirerek yazdığımı ifade etmeliyim. O dönemde yazdığım yazılara ismimi koydurmuyordum; Sızıntı dergisindeki diğer yazar arkadaşlar da, kaleme alınanlarda bir güzellik varsa onun kendilerine mal edilmesini istemiyor, bir mahviyet duygusuyla müstear (takma) isimle ya da isimsiz yazıyorlardı. Derginin o sayısı ve sonrakilere de bakılınca görülecektir, herhangi bir isim yoktur başyazıların altında. Çünkü, bizim derdimiz, o yazdı, sen, ben yazdık, değildi; güzel bir düşünce, faydalı bir fikir varsa milletimiz bundan istifade etsin diyor ve hoşumuza giden şeyleri herkesle paylaşma istediğiyle neşrediyorduk. Ayrıca, kitapları basan yayınevi de bu konuda bir açıklama yapmış, tebyiz (yazı taslağını temize çekme) esnasında "ifadenin Günaltaycayla" kısmını hataen atladığını belirtmişti. Bir insan, bütün bu hususları görmezlikten gelerek yakışıksız ithamlarda bulunursa insafsızlık yapmış olur kanaati olur acizanemce."

Bir 'intihal' daha mı!
"İntihal" yani sözlük karşılığıyla "edebi hırsızlık" bilim ve sanat dünyası için yeni bir tartışma değil. Geçmişte Yahya Kemal, Ahmet Muhip Dıranas gibi ünlü şair-yazarlar için bile bu suçlamalarda bulunuldu. Yakın tarihin en çarpıcı iki örneği ise, bilimde Prof. Kemal Alemdaroğlu edebiyatta ise Orhan Pamuk'la yaşandı. Prof. Kemal Alemdaroğlu, İstanbul Üniversite Rektörü olarak görev yaparken, yazdığı "Laparoskopik Cerrahi" adlı kitabın İngilizce kitaptan çalıntı olduğu iddiası gündeme geldi. Ve Türk Tabipler Birliği, "intihal" nedeniyle Prof. Alemdaroğlu'na iki ay meslekten men cezası verdi.

Edebiyat dünyasındaki unutulmayan tartışmada ise, Orhan Pamuk "Beyaz Kale" romanı nedeniyle eleştirilerin hedefi oldu. Romanın, 16. yüzyılda Osmanlı'ya tutsak düşen bir İspanyol'un dilimizde Türkiye Seyahati'adıyla yayımlanan anılarından yararlanılarak yazıldığı iddia edildi.

İşte iki kitaptan benzer bölümler
* Günaltay'ın kitabından:
... Her millet kendi ruh ve kabiliyetiyle mütenasip teşkilat ister. Milletlerin teşkilat-ı idariyye ve ictimaiyyeleri asri ihtiyaçlarının, ruhi temayüllerinin mevludu değil midir? (Sayfa 158).

* Gülen'in kitabından: ... Her millet kendi ruh ve kabiliyetine uygun, kendi düşünce ve inancı çizgisinde müessese ve teşkilat ister. Rica ederim, milletlerin idari ve içtimai teşkilatları, maarif ve düşünce akımları, asrın ihtiyaçlarının ve milletin ruhi temayüllerinin neticesi değil midir? (Sayfa 2).

Günaltay'ın kitabından: ... Muhtelif milletlerin tarz-ı ıslahat ve tanzimatlarını teşrih eden sahaif-i tarih tedkik edilirse görülür ki bir milletin hayat-ı içtimai ve siyasiyesini tanzim, terbiyesini tekeffül, rehberliğini deruhte etmiş olanlar, kavanin-i tabiiyyeye teşvik-i hareket hususuna ne kadar gayret göstermiş, milletlerin ruhuna, asri ihtiyaçlarına ne kadar derinden nüfuz etmişlerse mesailerinden o derece feyyaz semereler istihsal etmişlerdir. (Sayfa 159)


Gülen'in kitabından: ... Dünden bugüne, muhtelif milletlerin ıslahat tarzları ve inkılapları araştırıldığında görülür ki, bir miletin içtimai ve siyasi durumunu tanzim, terbiye ve yükselmesini deruhte ve rehberliğini yüklenenler, hareketlerini fıtrat kanunlarına uydurma hususunda ne kadar titizlik göstermiş; milletlerin ruhuna ne kadar vâkıf olabilmiş ve çağın getirdiği ihtiyaçlara ne kadar nüfuz edebilmişlerse çalışmalarında o derece semereli olmuş ve milletlerine de o nispette ölümsüzlük vaadedebilmişlerdir.(Sayfa 3).

(VATAN) 

Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 10:56

İLGİLİ HABERLER