Gündem
  • 17.4.2004 09:28

GÜLEN'İN SÖZLERİ KURAN'A AYKIRI!...

Fethullah Gülen’in ateistleri insan öldürenlerle bir tutmasını yanlış bulan Öztürk, ‘Burada Kuran’a uymayan birtakım iddialar var. Kuran, insan öldürenlerin cezalarını ateistlerle değil müşriklerle bir tutmuştur’ dedi. Fethullah Gülen Hoca, insan öldüren kimsenin, káfirin maruz kalacağı aynı şeye maruz kalacağını söyledikten sonra, ‘Yani ateist, Allah’ı, peygamberi kabul etmeyen insan ne ise insan öldüren de onunla eşdeğerdir’ diyor. Tek tanrılı dinlerin peygamberlerini, Kuran’da adı geçen öteki peygamber ve nebileri ima edecek şekilde ‘Peygamberler’i de demiyor, demek ki sadece ateistleri değil Musevileri, Hıristiyanları, Budistleri, Hindistan, Çin ve Japon inançlarına inananları, gnostikleri, agnostikleri yani İslam’a inananlar dışında kalan herkesi teröriste eşdeğer görüyor. Bir defa burada Kuran’a uymayan birtakım iddialar var. Bilgi hataları var. Kuran, insan öldürenlerin cezalarını ateistlerle değil müşriklerle bir tutmuştur. Adam öldürmenin cezası şirke düşmekle eşleştirilebilir, ateizmle değil. Ateizmden söz ederken Kuran’dan dayanak aramak Kuran’ı yeterince anlamamış olmak demektir. Kuran ateizmden bahsetmez. Müşrik ateist değildir. Medrese mollaları işte bunu bilmiyorlar. Kuran işte tam bu noktada, din adamlarının ilahlaştırılmasından söz ediyor. Bakın şu İslam dünyasına: Kuran’ı değişik alfabelerle yazabilirsiniz, yüzlerce dile tercüme edebilirsiniz ama kutsallaştırılmış bazı cemaat şeflerinin risalelerinde bir virgülü yerinden oynatamazsınız, basit bir sadeleştirme yapamazsınız. Yani o risaleler Kuran’dan daha dokunulmaz hale getirilmiştir. Bu, şirkin en katıksızı değil de nedir? Bu durumlara düşen bir zihniyetin iflahı ve insana iyilik yapması mümkün olabilir mi? MÜŞRİKLE EŞİT Tekrar başa dönelim, adam öldürenlerin, cana kastedenlerin ateistlerle eşitlenmesi bilimsel ve dinsel açıdan doğru değildir. Müşriklerle eşitleyebilirsiniz. Müşriklerle eşitlediğin zaman da oradan çok kül ve duman çıkar. Bakın, o zaman ateistler falan değil bizzat dinin avukatlığını yapanlar güme gider. Bu yüzden bu talihsiz bir açıklamadır. Onun psikolojik zeminini irdelerseniz, ki sanıyorum Sedat Ergin gibi bazı yazarlar konuyu çok derin bir şekilde irdelediler, insana saygının ifadesi gibi duran bu söylemin nihai manası, ‘Bizim gibi düşünmeyenlerin canı cehenneme’dir Fethullah Gülen Hoca da ‘Günümüzde Müslümanlık bilinmiyor’ diyor. Kim bilmiyor, alimler mi, hocalar mı, müminler mi? O zaman kardeşim İslam’ı öğretin Müslümanlar’a... Siyasal İslamcılık, özünde taşıdığı ikiyüzlülüğe uygun şöyle bir paradoksu da taşıyor. Bunların birçokları, sıkıştığı zaman İslam’ın rasyonel savunmasını yapan düşünürlerin ve yaklaşımların yanında yer alıyor ve puan topluyor. Ama iş bittikten sonra tekrar kendi kulvarına dönüyor ve geleneksel hurafe dinini yaşıyor, onun savunuculuğunu üstleniyor. Aldatıp sömürdüğü kitle ile münasebetlerinde de o hurafe dinini öne çıkarıyor. RİSALE OKU YETER DİYORLAR Peki hocam, gerçek İslam niye öğretilemiyor? İslam’ın gerçeğini öğrenmemeyi din haline getirenler, bakıyorsunuz, ‘İslam öğretilemediği için böyle oluyor’ diye yakınıyorlar. Hadi bakalım deyip ilk adımı attığınız zaman, az önce yakınanlar ilk engel olarak önünüze dikiliyorlar. Ben bunu yıllarca yaşadım. Gerçek İslam’ı öğretmeye kalktığınız zaman bu sözleri söyleyenler size, ‘reformist, dini tahrip ediyor’ diye karşı çıkıyorlar. Peki, reform olmayan dini öğretelim dediğinizde ise bir eline Cevşen-ül Kebir’i, öteki eline şeyhlerinin risalelerini veriyorlar. ‘Bunu 30 defa okursan bütün ihtiyaçların yerine gelir, servet-mal sahibi olursun, hastalıklardan, kötülüklerden seni bu korur’ deniyor. ‘Bu risaleleri oku, Kuran falan okumana gerek yok’ diyorlar. Yurttaki dolabından Kuran meali çıkan çocuklara disiplin soruşturması açıyorlar. Bunları yaşayan akrabamız var, yakından biliyoruz. Siyasal İslam Meclis’te Türkiye’de devletten şikáyetçi bazı Müslüman gruplar var. ‘Dinimizi gündelik hayatta ve kamusal alanda istediğimiz gibi yaşayamıyoruz’ diyorlar. Kamusal alanda neyi yaşayamıyorlar Özdemir Bey? TBMM tarikatlar konfederasyonuna dönmüş. Gidin 550 kişiyi harmanlayın, İslam dünyasındaki tarikatların tümünün üyeleri var Meclis’te. Ben bunu bir kötüleme, itham ya da suç duyurusu şeklinde kullanmıyorum, ama hadise bu. Vicdan ve insaf lazım, daha ne istiyorsunuz? Siyasal İslamcılığın en uç adamları bugün Türkiye’nin en ileri derecedeki bürokrasisinin başında oturuyorlar. Başbakan bizzat onlardan biri. O’na karşı İslamcılar Haçlıların yanında Dinlerin dünyaya huzur sağlayacağı dönem ne zaman gelecek? Hıristiyanlık’ta mezhep kavgaları bitti gibi görünüyor. Yahudilik de kendi içinde huzurlu gibi. Buna karşın bu iki dinin bizzat İslam’la olmasa bile Müslüman ülkelerle savaşı sürüyor. Sorun ne? Savaş Roma ile Mekke arasında mı? Dinlerin dünyaya huzur sağlayacağı dönem hiç gelmeyecek. O huzur, Tanrı’nın iradesinde var, ama insanoğlu onu yeryüzüne asla indirmedi. Din sınıfı olduğu sürece de inmez. Hıristiyanlık’ta mezhep kavgası bitmedi diyorsunuz. Mezhebe gerek yok; Hıristiyanlık dini bitti. Hıristiyanlık bir nostalji, romantik hatıralardan ibaret hale geldi. İlahi oku, mum yak, bitti. O din değil, eğlence. Ona da kaç kişi gidiyor o da ayrı mesele. Bana göre, yüzyıllardan beri, en azından Huntington’ın ‘Medeniyetler Çatışması’ adlı eserinin yayınından beri, Roma ile Mekke mücadele ediyor. Tarihin en büyük Haçlı savaşlarının yaşandığı kanısını taşıyorum. Ne yazık ki, bu kanımı terk etmemi sağlayacak bir gelişmeye tanık olamıyorum. BATI ATATÜRK’E BÜYÜK KİN DUYUYOR Bunun benzeri bir mücadele de Türkiye’de var. Türkiye İslamcılığının Türkiye Cumhuriyeti ile kavgalı olduğu görülüyor. Bence bu kavga bitmeden, Türkiye İslamcılığı cumhuriyeti kabul etmeden Türkiye’ye huzur gelmeyecek. Siz ne düşünüyorsunuz? Görüşünüze bütün ruhumla katılıyorum. Bugün dünyada adı konmamış şekilde sürüp giden Haçlı seferleri var. Ne yazık ki, Türkiye’deki savaşta, İslamcılar Haçlıların yanında yer alıyor. Modern Haçlı savaşlarının kurmayları, ki onlar AB’nin kurmaylarıdır aynı zamanda, bize Atatürk’ten vazgeçmeyi dayatıyorlar. Müslüman vicdanlar bunun üzerine düşünüyorlar mı? Bugün yürüyüp gitmekte olan Haçlı savaşlarında İslam’ın başının dikliğini, yüzünün aklığını, insanlık kervanının önüne geçme beceri ve onurunu Mustafa Kemal’in düşünceleri ve uygulamaları temsil ediyor. Batı, Mustafa Kemal’e çok büyük bir kin duymakta, onu asla affetmemektedir. Onunla İslam dünyasının arasını açmak için akıl almaz bir gayret harcadı ve sanıyorum istediği sonucu aldı. Bırakın Kuran’ı Türkçe okusunlar Televizyonlarda Kuran okuma öğreten CD reklamları var. Anlamını bilmeden papağan gibi Kuran okumayı öğrenmenin İslam’a ve mümine faydası ne? Üstelik bunu Gülen Hoca’nın müritleri yapıyor. Tam meselenin köküne değindiniz. İslam öğretilemiyor diyenler eğer bunda samimilerse, şunu da söylemeliler: Kuran’ı herkes günlük ibadetleri de dahil Türkçe’sinden okuyacak. Söylesinler bakalım! Bırakın bunu söylemeyi, ‘Ben Kuran’ı Arapça okuyamıyorum, namaz kılmak için Türkçe’sinden okuyamaz mıyım?’ diye yana yakıla dert yananlara bile senelerce bu imkánı vermediler. Şimdi de kalkıp İslam öğretilemiyor diyorlar. İslam’ın 604 sayfalık ana kaynağı olan Kuran’ı kendi anadilinde asırlarca okuyamayan bir millete, İslam size öğretilmedi demek kadar alay edici bir şey olabilir mi? Öğretmek gibi bir niyetiniz var mı? O zaman bırakın, millet kendi dilinde Kuran okusun ve namazını da öyle kılsın. Allah’ı Arapça dışında dil bilmez bir şefe dönüştürdüler, ondan sonra kalkıp İslam öğretilmedi diyorlar. Bunun arkasında samimiyet olabilir mi? En özgür İslam Türkiye’de Müslümanlar Türkiye’de dinlerini gerçekten özgürce yaşayamıyorlar mı? Siz bir din adamı olarak, bir bilgin olarak ve pratikten gelen bir hoca olarak böyle bir iddianın doğruluğuna inanıyor musunuz? Asla. Bu iddia kadar insan onurunu ve gerçeği rahatsız eden hiçbir söz olamaz. Allah’tan korkarak, kuldan utanarak düşünmek lazım. Eğer Türkiye’de de Müslümanlar dinlerini rahatça yaşayamıyorlarsa o zaman dünyada Müslümanların dinlerini özgürce yaşayabildikleri hiçbir coğrafya yok demektir. Bunlar din derken neyi kastediyorlar ben bunu anlamıyorum. Kısacası, bu iddia tamamen hakikat ve vicdan dışıdır. Tarihin eşine az rastladığı bir nankörlüğün ifadesidir. hürriyet Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:02

İLGİLİ HABERLER