Gündem
  • 30.8.2002 09:36

GÜREL: KİMSE IRAK'A GİRMESİN

KAYNAK : Haber Vitrini Iraklı Kürt lider Talabani'nin "Amerikalılar Türkiye'nin Irak'a girmeyeceği garantisi verdi" sözleri yalanlandı. Dışişleri Bakanı Gürel, 'ne Amerika'ya, ne de bir başkasına' böyle bir garanti verildiğini söyledi. Gürel dünkü görüşmemizde, Talabani'nin tartışmaya yol açan demeci konusunda şunları söyledi: "Ne Amerika'ya, ne de bir başkasına garanti verildi. Biz zaten Irak'a 'O girsin, bu girmesin' tutumu içinde değiliz. Biz oraya kimse girmesin diyoruz. Sorun olabildiğince askeri müdahaleye gerek kalmadan çözülebilsin diye uğraşıyoruz." Gürel bu sözleri Dışişleri yetkililerinin Irak Kürdistan Demokratik Partisi temsilcisi Hoşyar Zebari ile görüşmelerinin ardından yaptı. Gürel, Talabani'nin başında bulunduğu Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin aksine, KDP'nin görüşlerini Türkiye'nin savunduğu çizgiye daha yakın bulduklarını söylüyor. Yani, "Irak'ın toprak bütünlüğü içinde bir çözüm". Yani, daha açık deyimle, Irak'ta bir Kürt devletine izin yok. Türkiye böyle bir ihtimali durdurmak için askeri müdahale dahil elindeki imkânları kullanmaktan çekinmeyeceğini daha önce de defalarca duyurmuştu. Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Gürel'in verdiği bilgiye göre, Türkiye'nin bu tutumu, halen ABD'de temaslarda bulunan Dışişleri Müsteşarı Büyükelçi Uğur Ziyal tarafından da Amerikalı muhataplarına aktarılıyor. Ziyal günlerdir ABD'de üst düzey görüşmelerde bulunuyor. Görüştüğü kişiler arasında ABD Başkan Yardımcısı Chenney, Genelkurmay Başkanı Myers ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Grossman da bulunuyor. İşin ilginç yanı, Ziyal'in ABD temaslarında yalnızca Irak'ın değil, Kıbrıs'ın da görüşülüyor olması. Irak-Kıbrıs pazarlığı sürüyor mu? Dışişleri Bakanı Gürel, 21 Temmuz tarihli Radikal'de yayımlanan sözleriyle, ABD ile muhtemel bir Irak operasyonu üzerine süren görüşmelere Kıbrıs boyutunun Türkiye tarafından dahil edildiğini söylemişti. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Grossman ve Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz'in Ankara ziyaretleri ardından ortaya çıkan yeni durumu, Gürel şöyle açıklıyordu: "Madem ABD ile aramızda stratejik ortaklık var, birbirimizle bu bölgeye ilişkin niyetlerimizi, çıkarlarımızı da açıkça ortaya koymamız gerekiyor. Madem ki stratejik ortaklığımız var, bu bütün konuları kapsar. ABD nasıl kendi ulusal çıkarları için destek istiyorsa, biz de Türk halkının gönenci, esenliği için, ülkenin başta Kıbrıs olmak üzere ulusal çıkarlarını bu çerçevede tutarız" Dün Gürel'e bu denklemin hâlâ geçerli olup olmadığını yeniden sordum. Acaba 'Biz size Irak'ta destek olalım, siz de bize Kıbrıs'ta' denklemi geçerli miydi? Cevabı: "Denklem demeyelim ama, bu yaklaşımımız geçerli. Biz artık hep söz dinleyen taraf olmak istemiyoruz. Bizim de sözümüz dinlenmeli ve örneğin Kıbrıs konusunda sözümüzün dinlenmesini istiyoruz. ABD ile çıkar ortaklığımız varsa, her konuda olmalı." Bu durum Ankara'nın günlerdir Kıbrıs'la yatıp Kıbrıs'la kalkmasını da açıklıyor. 6 Eylül'de Paris'te Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan'ın davetiyle yapılacak Denktaş-Klerides görüşmesi öncesinde köşeli demeçler veriliyor. Eski Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu 28 Ağustos'taki devir teslim töreninde Kıbrıs Türklerinin eşit kabul edilmemesinin kabul edilemez olduğunu söylüyor. Törende bulunan Denktaş ile KKTC Başbakanı Eroğlu ve Dışişleri Bakanı Gürel akşam saatlerinde Başbakan Ecevit'le bir toplantı yapıyorlar. Ve toplantıdan sonra Denktaş "Çözüm olmazsa KKTC'nin Dışişleri, Savunma ve Maliye'sini Türkiye'ye bağlarız" anlamında açıklamalar yapıyor. Dün sabah da MHP lideri Bahçeli, Çiller ve Yılmaz'ı yanına YTP ve SP'yi de katarak "Kıbrıs'ı vermek amacıyla hükümeti yıkmaya çalışmakla" suçluyor. Bütün bunların arasında dikkatten kaçan bir gelişme var: Ziyal'in temasları sürerken ve demeçler sertleşirken, Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Papandreu, 28 Ağustos 14.30 gibi Gürel'i telefonla arıyor. "Türkiye'de çok olumlu değişiklikler gözlediğinden ve Kopenhag Kriterleri'nin yerine getirilmesi durumunda Türkiye ile AB üyelik müzakerelerinin başlamasından yana olduğundan" söz ediyordu. Yani Atina Kıbrıs'ı Türkiye'nin üyelik müzakerelerinin başlaması için bir önşart görmeyeceğini söylemiş oluyordu. Gürel "İşin bu kısmı memnuniyet verici" diyor ama, henüz manzaranın tamamı ortaya çıkmış değil. Yeni gelişmeler yolda. (Murat Yetkin/Radikal) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 17:59

İLGİLİ HABERLER