Gündem
  • 19.10.2018 20:18

İngiliz istihbarat başkanınından Türk istihbaratına KAŞIKÇI övgüsü

Suudi gazeteci ve Washington Post gazetesi yazarı Cemal Kaşıkçı'nın kayboluşuyla ilgili ihtiyatlı haberlere yer veren Fransız basını, son günlerde tüm okları Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman'a çevirerek, eleştirel yayınlar yapmaya başladı.

Öte yandan İngiliz dış istihbarat servisi MI6’nın eski başkanı John Sawers, delillerin, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi emrinin çok büyük ihtimalle Veliaht Prens Muhammed bin Selman tarafından verildiğini gösterdiğini söyledi.

Resmi işlemler için 2 Ekim Salı günü Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğuna gittikten sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Kaşıkçı hakkında Fransız basını ilk günlerde itiyatlı ve "fotoğrafın tamamının görülmesi gerektiğini" belirten haberlere yer verdi. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian tarafından yapılan açıklamalarda, "olayla ilgili tüm karanlık noktaların aydınlığa kavuşturulmasının beklendiği, ülke olarak buna göre bir pozisyon belirleneceği" belirtildi.

Fransa'nın etkili gazetesi Le Figaro, "Kaşıkçı Olayı'na" dair ilk habere 5 Ekim'de yer vererek, "Suudi Arabistan'ın baskı rüzgarını sınırları dışına ulaştırdığını" kaydetti. Haberde, Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda alıkonulduğu belirtilerek, Bin Salman'ın ülkenin kaderini değiştirecek yenilikçi bir lider imajıyla öne çıktığı fakat son dönemdeki uygulamalarıyla hem uluslararası camiadan hem de kendi ülkesinden tepki çektiği vurgulandı. 
33 yaşındaki Bin Selman'ın "2030 Vizyonu" adı verilen hedeflerine ulaşmak için ülkesinin hassas konularını bile gözden çıkardığı aktarılan haberde, ABD Başkanı Donald Trump ve damadı Jared Kushner ile yakın ilişkisine vurgu yapılarak, Ortadoğu ve İsrail-Filistin ile ilgili planlara bile gözü kapalı destek verdiği belirtildi.

110 MİLYAR DOLARLIK TİCARİ GELİR

Le Figaro, bugünkü sayısında ise Suudi Arabistan'ın "Kaşıkçı Olayı" fırtınasına kapıldığı belirtilerek, ülkenin ekonomik ağırlığının tepkileri hafiflettiği vurgulandı. Haberde, 18,5 milyar avro tutarında ticari sözleşmeler ile Suudi Arabistan'ın, Fransa'nın Körfez'deki birinci ticari partneri olduğu kaydedilerek, Ekonomi Bakanı Bruno Le Maire'in, "Suudi Arabistan Fransa'nın stratejik ortağıdır. (Kaşıkçı olayı) bu ortaklığa zarar veremez." ifadesine yer verildi. 
Gazetenin iki ve üçüncü sayfalarında yer alan haberlerde de ABD yönetiminin Körfez'deki ortağı Suudi Arabistan ve Veliaht Prens Bin Selman'ı koruma amacıyla Kaşıkçı olayını minimize ettiği, Riyad yönetimini olayın sorumluluğundan uzak tutma hamlelerinde bulunduğu vurgulandı. "Trump Riyad'ı muaf tutmak için zaman kolluyor" başlığıyla verilen haberde, ABD Başkanı'nın 110 milyar dolarlık ticari gelirden mahrum olmamak için bu yola başvurduğu kaydedildi.

"Trump'ın açık desteğini alan Muhammed Bin Selman'ın kendisinden fazlaca emin adımlarla boyundan büyük işlere giriştiği" ifade edilen haberde, Kasım 2017'de Lübnan Başbakanı Saad Hariri'nin Riyad'da rehin tutulduğu ve serbest bırakılması için Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un devreye girdiği hatırlatıldı. 
Gazete, Macron'un geçen kasım ayında Suudi Arabistan'a düzenlediği ziyarette "Macron-Muhammed Bin Selman karşılaşmasının gerçekleştiğini" ifade ederek, ülkede görevli bir Fransız diplomatın görüşlerine yer verdi. Görüşmenin olumlu geçmediğini belirten diplomat, Macron'un İran ile ilişkilerde rasyonalite vurgusu yapması üzerine Bin Selman'ın, "Fransız şirketleri eğer İran pazarına girecekse Suudi Arabistan'a gelemezler." tehdidinde bulunduğunu, Fransız liderin de "Fransa Cumhurbaşkanı ile bu şekilde konuşulmaz" cevabını verdiğini, gergin ortamın Bin Selman'ın Macron'a, "Haydi, yemeğinizi yiyin" hitabı ile devam ettiğini aktardı.

İNSAN HAKLARI İHLALLERİ DOSYASI

Le Figaro, Bin Selman'ın insan hakları ihlalleri dosyasını da haberinde ele alarak, yabancı konuklarına insan hakları bahanesiyle üzerine gelindiği tepkisini gösterdiğini yazdı.

Gazetenin dünkü sayısında da kraliyet ailesinin ileri gelenlerinin son günlerde bir araya gelerek Bin Selman krizini görüştüğünü, Bin Selman'ın yerine geçebilecek bir veliaht prens arayışında olunduğunu ve bu ihtimal söz konusu olmasa bile bir veliaht prens namzeti belirleme yoluna gidildiği kaydedildi. 
Fransa'nın bir diğer önemli gazetesi Le Monde bugünkü sayısında daha önceki tavrını geride bırakarak, "Muhammed Bin Selman Kaşıkçı fırtınasına tutuldu" başlıklı iki sayfalık haber-yorumunda Bin Selman'ın hedeflerine yer verdi.

Gazete, reform yanlısı genç bir veliaht prens imajının gaddar bir adama dönüşmekte olduğunu, son iki yılda uyguladığı baskıcı politikalar ve kapalı kapılar ardında dönen ilişkilerle Bin Selman'ın her geçen gün kredisini bitirdiğini yazdı. 
Le Monde, Prens Bin Selman'ın ülkenin ve Körfez'in geleceği hakkında verilecek kararlardaki rolünün tartışılmaya başlandığını vurgulayarak, kendisinin yerine geçmek için hukuken ve gelenek olarak diğer veliaht prens adaylarının bir engeli bulunmadığını fakat ABD Başkanı Trump'ın Muhammed Bin Selman ile yakınlığının bu konuda belirleyici olacağını belirtti.

Kaşıkçı olayı hakkında, kraliyet ailesinden kimsenin şimdiye kadar bir açıklamada bulunmadığının altı çizilen haberde, "Trump, Bin Selman'ı yarı yolda bırakma kararı almadıkça, kimseden ses çıkmayacak." değerlendirmesinde bulundu.

MI6 ESKİ BAŞKANINDAN AÇIKLAMA

Öte yandan İngiliz kamu yayın kuruluşu BBC’ye konuşan İngiliz dış istihbarat servisi MI6’nın eski başkanı John Sawers "Eğer gazetecinin öldürülmesi emrini Prens bin Selman’ın verdiği kanıtlanırsa ki çok büyük ihtimalle öyle olduğu görülüyor, bu çok ileri gidildiği anlamına gelir. Buna İngiltere, AB ve ABD karşılık vermek zorunda kalacaktır." dedi.

Kaşıkçı cinayetinin "kontrol dışı unsurlar" tarafından işlendiği iddiasını "bariz uydurma" olarak nitelendiren Sawers, bunu kabul etmesinin ABD’nin saygınlığını daha da zedeleyeceğini söyledi.

Bin Selman'ın Kaşıkçı cinayetinin emrini verirken ABD ile özel ilişkisine güvenmiş olabileceğini belirten Sawers, "Bence dilediği gibi davranma konusunda ABD yönetiminin iznine sahip olduğunu düşünmese bunu yapmayacaktı." diye konuştu.

TÜRK İSTİHBARATINA ÖVGÜ

Türk istihbarat servislerinin profesyonelliğine ve detaylara gösterdiği dikkate saygı duyduğunu belirten Sawers, "Türk güvenlik kaynaklarından gelen bilgilerdeki ayrıntı düzeyi o kadar açık ki bir tür kayıt mevcut olmalı." yorumunu yaptı. 
Türkiye ile Suudi Arabistan arasında yakın geçmişteki gerilim dikkate alındığında Suudi Arabistan’a ait ofislerin yakından izleniyor olmasını beraberinde getirebileceğine dikkati çeken Sawers, "Konsolosluğu bir şekilde dinliyor olabilirler ya da suikast timinin taşıdığı başka cihazlar dinlenmiş olabilir." değerlendirmesinde bulundu.

Suikast timinin oluşturan kişilere de değinen Sawers, "Suikast timiyle ilgili ayrıntılar çok kuvvetli ve veliaht prense ne kadar yakın olduklarını gösteriyor." dedi. 
Suudi kraliyet ailesi üyeleri, işadamları ve dini liderlerin Prens bin Selman’ın Kaşıkçı olayıyla bağlantısını kullanarak onun altını oyacakları değerlendirmesini yapan Sawers, "Bu korkunç cinayete Suudi Arabistan içinde de tepki olacaktır ve bir tür düzeltme yapılacaktır." ifadesini kullandı. 
Sir John Sawers 2009-2014 yıllarında MI6 başkanlı olarak görev yapmıştı.

Güncellenme Tarihi : 19.10.2018 20:26

İLGİLİ HABERLER