Gündem
  • 24.4.2014 21:14

İşte Paralel operasyonun tam bilançosu

İçişleri Bakanı Efkan Ala, Emniyet Müdürlükleri'nde yürütülen 'pararlel yapı' soruşturmalarıyla ilgili bilgi verdi. Ala, soruşturmayı 425 müfettişin yürüttüğünü, spesifik olarak tespit edilen 839 kişinin soruşturulduğunu, 2878 personelin de yer değiştirdiğini açıkladı.


Bakan Ala, 17 Aralık'ta yaşanan olaylara ilişkin ve "paralel yapı" olarak bahsedilen oluşumun devlet içerisinde nasıl yer aldığına yönelik soru üzerine, "Devlet mekanizması kendi kurallarıyla işlemesi gereken bir mekanizma ve devlet aslında milletin tamamının iradesinin yansımasıdır, millet iradesi oraya yansır kendi içerisinde hiyerarşik bir biçimde kararlar alır ve en yakın birimiyle uygular, bu da yasalarla belirlenmiştir" şeklinde konuştu.

İçişleri Bakanı Efkan Ala, yasa dışı dinleme soruşturmasıyla ilgili ise şu detayları verdi:

43 ilde 198 soruşturma yürütülüyor, 425 müfettiş bu soruşturmaları yapıyor. Şu anda soruşturulan personel yani spesifik olarak tespit edilenler 839, savcılığa suç duyurusu 72, görevden uzaklaştırılan 195, soruşturma nedeniyle görev yeri değiştirilenler var bunlar 562 personel ve il dışına tayin edilenler 2 bin 316 kişi bu soruşturmalardan dolayı tayin edilenler. Bir suç var suçun sonucunda orada müfettişler incelemesine göre bunlar günden güne de değişiyor. Diğer illerde de çıktıkça, soruşturma derinleştikçe bunlar soruşturuluyor. Bir darbe planlamasıyla karşı karşıya idi Türkiye .

Bakan Ala, devlet içerisinde hiyerarşik kademeler altüst olarak devletin yönetilemeyeceğini belirterek, şöyle devam etti:

“VALİ ÖĞRETMENDEN EMİR ALIYOR”
"Siz bir yere vali atıyorsunuz, o vali oradaki bir öğretmenden talimat alır hale gelmişse, memur, üst amirin orada da hiyerarşik yapı oluşmuşsa, onun emri altına girmişse burada her şey tarumar olur, burada düzen olmaz, böyle devlet yönetilemez. Devlet açık, şeffaf bir organizasyondur, yani ne yapacaksa onu da yasalarla, düzenlemelerle ortaya koyar. Böylece millet de sonucunu görür, prosedürleri izler, eleştirilerini yerine getirir. Aksi takdirde işte geçtiğimiz dönemde Türkiye'ye çok büyük zararlar veren, yapılanmalar ve hadiseler ortaya çıkar.

Böyle bir yapılanma devlet içerisinde, artık devletin kanunlarının, kurallarının ve hükümet politikalarının ne olduğuna bakmaksızın. Kendi amaçları doğrultusunda devlet mekanizmalarını işletmeye başlayınca o zaman 76 milyon insanın verdiği irade sandıktaki yansıması bunların hepsi bir tarafa, orada küçük bir grubun ne dediğine bakıp, onların hedefleri ne ise ona göre devlet mekanizmasını çalıştırıp sonuç almaya çalışan ve buna karşı olduğunu düşündükleri, önlerinde engel olarak gördükleri hükümete karşı da bir darbe planı yapıp, bunu yine kendi memurları eliyle kamu bürokrasisi eliyle gerçekleştirmeye çalışan acayip, ucube bir yapı, bir hareket tarzı, işte bu çıkmıştır.

Olay gerçekten Türkiye'ye ağır zararlar verebilecek bir yapıydı, zamanında müdahale edilmese, gerekli tedbirler alınmasa hiç yoktan Türkiye gerçekten büyük badireler içerisine girebilecek duruma gelmişti."

“ONLARI BİZ BÜYÜTTÜK”
Devlet içerisinde "paralel yapı"nın kabul edilebilir bir durum olmadığını, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar ve kendilerinin de defalarca söylediğini belirten Ala, "Sürdürülebilir bir durum değildir, olacak şey değildir bu. Biz hükümetlere geldiğimizden beri, bu tür yapılara, İslami hassasiyetleri olduğunu düşündüğümüz cemaatlere devlet içerisinden yapılabilecek herhangi bir olumsuzluk ya da müdahalelere karşı gövdemizi ortaya koymuşuzdur. Kaç kez Sayın Başbakan, kapalı kapılar ardında milletin ve onların kendilerinin bile tahmin edemeyeceği, kendilerine yönelik bir faaliyet içerisine girmek isteyenlere son derece sert, kararlı tepkileri ortaya koymuştur. Biz de koyduk ve destekledik, sivil toplum faaliyetlerini destekledik, vatandaşlara yönelik sivil alandaki hizmetleri destekledik. Böyle bir iklim oluşturduk, büyüdüler" diye konuştu.

"BİZ SİVİL TOPLUMU DESTEKLEDİK"
Devlet içindeki bu tür yapılanmalara neden bu kadar izin verildiği yönündeki eleştirilere yönelik soruyu ise Bakan Ala, şöyle cevaplandırdı:

"Biz sivil toplumu destekledik, sivil toplum alanında faaliyetleri destekledik. Çünkü Türkiye'de AK Parti iktidarı öncesi bu tür yapılara müdahaleler vardı. Hepsi de bu müdahalelere karşı çıkmadı, zaten bu yapı da o zaman müdahalelere karşı çıkmadı. Biz doğru yaptık, yanlış yapan şimdi onlar. Tabii başa dönüp özeleştiri de yapılabilir, eşit mesafelerde durmak lazım, daha önceki tutum ve davranışlar değerlendirildiğinde anlaşılabilir bir tutumdur diyorum. Önleri çok kesilmeye çalışılan dindar insanların biz din ve vicdan özgürlüğü dolayısıyla önlerini açtık. Biz din ve vicdan özgürlüğünün, düşünce özgürlüğünün önünü açtık. Bunu şimdi çok kötüye kullananlar oldu mu bir kısmı, oldu. Orada da şunu söylüyorum; "zayi olmaz gül temennasıyla vermek hara su" Fuzuli'nin dediği gibi."

Türkiye'yi daha şık bir kategoriye çıkarmak, demokrasisini geliştirmek, herkese özgür alan tanımak istediklerini belirten Ala, "Böyle bir yapı da özgürlükleri kötüye kullanarak, bir de bu özgürlükleri devlet gücüyle birleştirip, devletin verdiği görevi ve yetkiyi de kötüye kullanarak, dönmüş kendisine o özgürlükleri sağlayan iradeye karşı hazır böyle bir gücü ele geçirmişken 'ben geleyim senin yerine' diye bir darbe teşebbüsünde bulunmuşsa bu onların sorunudur" dedi.

"BÜROKRATİK DARBEYLE KARŞI KARŞIYA KALDIK"
"Paralel yapı"nın sivil toplum olmaktan çıktığını belirten Ala, "Sivil toplum özgürlüğünden yararlanarak öyle başlayıp, sonra ticarileşmiş, sonra da devlet haline gelmeye çalışan ve sandıktan çıkmadan da iktidarı ele geçirmeye çalışan bir yapı haline dönüşmüş. Önceden askeri darbeler vardı, şimdi de bürokratik darbeyle karşı karşıya kaldık" diye konuştu.
Soruşturmalarda gelinen noktada somut adımlar olup olmadığı yönündeki soru üzerine ise Bakan Ala, "Devlet gayrimeşru şekilde kendisine saldırı olduğu zaman bile kendisi hukuk içerisinde meşru yolları kullanarak mücadele eder ve bertaraf eder. Nitekim bu yapılmaktadır. Her kamu görevlisi, herkes suç işleyebilir. Bir hakim, efendim hakim kararı alınmış, hakim kararının kendisinin de doğru olması gerekiyor. Örgüt olmayan kişiye, suç işlemeyen kişiye, hakim ya da yargı, suç isnat edemez. Ya da polis sanık diyebilir, suç isnat edemez, olmayan bir şey varmış gibi gösterip eğer bir kumpas kurulursa onu yapanları suçlu hale getirir" dedi.

"Paralel yapı"nın suçlu ilan edecekleri kişiyi önceden belirleyerek ona göre dosya ve belge topladıklarını belirten Ala, şöyle devam etti:

"Birçok zaman bu paralel yapı kişiyi belirlemiş, sonra bir dosya açmış ileriye yönelik bunu nasıl suçlu hale getiririm diye belge toplamaya başlamış. Bunu biz kapatma davasında da gördük. Mantık hatasıyla hazırlanmış, 3 kişi bir araya gelince örgüt olur, Bakanlar Kurulu var o zaman bunlar da bir örgüt... Bu son derece düşük seviyedeki bir aklı da deşifre etti. Devletin ne olduğunu bilmeyen birkaç akıl devreye girmiş, böyle komik zarar verme kapasitesi yüksek hadiseler olmuş, bunlar yapılmış. İnanılmaz sayıda insanlar dinlenmiş. Hiç ilgisiz insanlar, devlet görevlileri, bir ülkenin en üst düzey, hiçbir biçimde dinlenemeyecek; bunu ancak yabancı casuslar dinler. Yabancılar gelip bunları, dış odaklar dış mihraklar, bu tür konuşmaları dinlemeye çalışır, bunlara karşı siz de tedbir alırsınız. Tanımlamasını artık siz yapın, casuslar ve yabancı mihraklar böyle dinleyebilir. böyle bir yapılanma olamaz. Ülkenin başbakanı, bakanları en üst düzey karar vericileri nasıl dinlenir?"

 

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 05:44

İLGİLİ HABERLER