Gündem
  • 26.11.2014 09:16

Liseli kızların ölüm yolu çiçeklerle bezendi

İki kızın anısına yaptırılan üst geçide, “Yaşamak bizim de hakkımızdı” yazılı pankart asan aileler, trafik kazalarını önlemek için son nefeslerine kadar savaşacaklarını söyledi.

İzmir yolu üzerinde 25 Kasım 2010’da meydana gelen kazada, Fatih Lisesi Fen Bölümü 2. sınıf öğrencisi Didem Zeynep Çakar ve Ezgi Nil Topuz, gece boyu imtihana çalışıp okullarına gitmek için evden çıktı. İzmir yolu üzerinde yolun karşısına geçmek isteyen iki arkadaşa G.Ç. idaresindeki 16 GD 730 plakalı minibüs çarptı. Liseli kızlardan geriye, okula giderken asansör kameralarında yaptıkları son makyajın görüntüleri kaldı. Açılan ceza davasında sanık sürücüye toplam 5.5 yıl hapis cezası verildi. Trafik kazalarındaki ölümlerin durdurulması için ellerinden geleni yapan acılı aileler, şehir merkezindeki belli yerlerinde stant açarak imza kampanyası düzenledi. Kamuoyunun konuya dikkat çekmesi için Diğdem Zeynep ve Ezgi Nil için belgesel hazırlandı. Hayatlarını bu konuya dikkat çekmek için adadığını söyleyen Topuz ve Çakar ailesi, kızlarının 4. ölüm yıl dönümünde bir anma programı düzenledi. Kazanın meydana geldiği yerde ölen iki kızın anısına yaptırılan üst geçidin iki tarafına da, “Yaşamak bizim de hakkımızdı” yazılı pankat asan aileler, gidişe de çelenk bıraktı.

GÖZ YAŞLARINI TUTAMADI
Ardından çelenkteki çiçekleri kızlarını kaybettikleri yola atan ailelerin bu zor görevi hiç de kolay olmadı. Yola bakarken gözyaşlarına hakim olamayan anne Gülsüm Çakar’ı yakınları teselli etti.
Fenalık geçirdiği için anne Zeynep Çakar’ın gelemediği anma töreninde duygu yüklü bir konuşma yapan Ezgi Nil Topuz’un babası Saffet Topuz, kızlarının kendilerine haklarını helal etmediğini ifade ederek, trafik kazalarına kamuoyunun dikkatini çekmek için son nefeslerine kadar barışı olmayan bir savaş başlattıklarını söyledi.

“ÇIĞLIKLARIMIZI DUYAN YOK”
Ezgi’den 10 yıl önce de bir kızını trafik kazasında kaybeden baba Topuz, “Bizler 16 yıldır sessiz çığlıklar atarken, son 4 yılda bu çığlıklarımız onların acılarıyla ikiye, dörde katlandı. Fakat hala bu çığlıklarımızı kendimiz ve yakınlarımızdan başka duyan neredeyse hiç kimse yok. Sağırlaşan kulaklara sesleniyoruz. Duymasalar da, duymazlıktan gelseler de, çığlığımız bizler yaşadıkça devam edecek. Çoğu zaman çok yalnız kaldık. Ama taşıdığımız öfke binlerce insanın, acısı ve öfkesi oldu. Bunları paylaşamadık. İnsanlarımızın bir gün insan olduklarını tekrar hatırlayıp, çevresinde kendileri gibi insanlarında olduklarını unutmadan yaşayacakları günü hala umutla bekliyoruz. Çocuklarımızın bizlere yüklediği görevi unutmadık ama bir türlü onlara karşı ödeyemediğimiz borcumuz hala bizi uyutmuyor. Onlar sadece bizden değil, daha sevmeye bile fırsat bulamadıkları sevenlerinden ve yaşayamadıkları hayatlarından da koparılmışlardı. Susma, lanet etme, isyan etme, suçu kadere yükleme lüksümüz yok. Çünkü hala ortada kazanılması gereken bir savaşımız var. Vurdum duymazlıkla, cehaletle, körlükle son nefesimizi verene dek savaşma sözü veriyoruz ve bu savaşın barışı olmayacak. İlay, Didem ve Ezgi rahat uyuyun, ruhunuz şad olsun” dedi.
Hayatını kaybeden Didem Zeynep Çakar’ın babası Sinan Çakar ise, “Verilen cezayı çok komik görüyorum. İki can için verilen 5.5 yıl hapis, çok düşük. Şuan 4’üncü senesindeyiz, hala Yargıtay’dan cevap bekliyoruz. Kanun yapıcılarını, uygulayıcılarını ben göreve çağırıyorum. Yalan yanlışlarla dolu olan dosyayı bir an evvel ya onasından, ya bozup göndersinler. Elbette bu hataları düzeltecek merhametli biri çıkacaktır. Ben buna inanıyorum. Güvenimi de kaybetmedim. Gerekirse AİHM’ne kadar gideceğiz. Bizim yavrularımızın bedelini ödeyecekler” dedi. Annesi Gülsüm Çakar ise, şunları söyledi:
“Bize bir şey göstersinler. Sadece biz değil, bizim gibi acı çeken nice aileler var. Ateş düştüğü yeri yakar. Türk adaletinin biraz vicdanı varsa bize cevap versinler”. 

 OSMAN AKIN
BURSA

 

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 00:04

İLGİLİ HABERLER