Gündem
  • 9.2.2009 18:32

'TAMBURALI' PAŞA'DAN ŞOK 'İTİRAFÇI' AÇIKLAMASI

Ankara Gazi Üniversitesi öğrencisiyken PKK’ya katıldı Servet Polat. Şoreş Bager kod adıyla dört yıl silahlı eylemlere katıldı. 1994’te “pişmanlık duyup” güvenlik güçlerine teslim oldu. 1,5 yıl Kahramanmaraş Cezaevi’nde kaldı ve pişmanlık yasasından yararlanarak cezaevinden çıktı ama şiddet ortamından kurtulamadı. İtirafçı olarak güvenlik birimleriyle operasyonlara katıldı. Emirleri yerine getirmek için tetik de çekmek zorunda kalınca bu kez devletten de kaçtı ve bir süre sonra tekrar örgüte katılmak istedi. PKK Polat’ı reddedince, intihar ederek Aralık 1997’de ölümü seçti.
Her itirafçının sonu Şoreş Bager gibi değil. Onlarcasının PKK saflarında olduğu gibi devletin güvenlik güçleri içinde de etkin rol aldığı ortaya çıkıyor. Ancak şimdi, tersine bir itirafçılık süreci yaşanıyor Türkiye’de. İtirafçılar yıllar önce PKK aleyhinde açıklamalarda bulunmuşlardı. PKK’ya karşı Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele (JİTEM) birlikte hareket eden ve pek çok faili meçhul cinayette yer almakla suçlanan itirafçıların hedefinde bu kez güvenlik güçleri var. Genelkurmay Başkanlığı bu durumu göz önünde bulundurarak 20 Ocak’taki yazılı açıklamasında güvenlik güçlerini hedef alan itirafçıların “yargısız infaz” yaptığını savundu. İsveç’te yaşayan itirafçı Abdülkadir Aygan’ın geçen ayki açıklamalarından sonra intihar eden JİTEM mensubu emekli Albay Abdülkadir Kırca’nın arkadaşları şimdi itirafçıların ifadelerine itibar edilmemesi gerektiğini söylüyor. Böylece itirafçılar ve itirafçılıkla ilgili yeni bir tartışma alevleniyor.

Kim Akıllıysa O Kullandı?

İtirafçıların ifadelerinin yargı tarafından ciddiye alınmaması gerektiğini düşünenlerden biri, kendisi de itirafçılarca suçlanan Diyarbakır Jandarma Asayiş Bölge Komutanı emekli Korgeneral Hasan Kundakçı. İtirafçıları eleştiren Kundakçı, “Bunlar teröristti, teslim olduktan ya da ele geçirildikten sonra pişman olup itirafçı oldular. Şimdi yine terörist olmuşlar. Devletin güvenlik güçlerinin saygınlığını zedelemek istiyorlar” diyor. Ona göre “PKK itirafçıların çoğunu öldürdü. Bu yüzden şimdi diğerleri öldürülmemek için uğraşıyor. ” Bunun itirafçılarla terör örgütü arasında danışıklı dövüş olabileceği ihtimali üzerinde duruyor Kundakçı: “Ya bizdeyken de PKK’nın adamıydılar ve şimdi onları örgüt konuşturuyor ya da can korkusuyla örgütün tepkisinden kurtulmaya çalışıyorlar. ” Peki devlet itirafçıları faili meçhul cinayetler başta olmak üzere pek çok yasadışı olayda kullandı mı? Buna şiddetle karşı çıkan Kundakçı, “Devlet bunları kullanmadıysa, itirafçılar mı devleti kullandı” sorumuza şu cevabı veriyor: “Kim akıllıysa o kullanmıştır. ”

'ASKER 12 Köylüyü Kurşuna Dizdi'

Genelkurmay Başkanlığı, emekli askerler ve bölgede terörle mücadelede görev alan üst düzey sivil bürokratların kızdığı tek konu itirafçı Aygan’ın açıklamaları değil. Ergenekon davası kapsamında da “gizli tanık” sıfatıyla ifade veren itirafçılar var. “Deniz” ve “Galip” kod adlı tanıkların Ergenekon yargı süreci iddianamesindeki ifadelerine göre JİTEM’in kurucularından emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile emekli Albay Fikri Karadağ’ın “faili meçhul cinayetlerde parmağı var. ” Askerlerin tepkisine yol açan itirafçılardan, Yüksekova çetesinin tek hükümlüsü Kahraman Bilgiç bir iddiaya göre 213 sayfalık bir kitap yazdı, ancak henüz yayınlayamadı. Bir kısmının yayınlandığı PKK’ya yakın, güvenilir olduğu söylenemeyecek internet sitelerinde haber konusu olan kitapta Bilgiç, dönemin Hakkâri Tugay Komutanı Hamdi Poyraz’ı suçlayarak “Askerler, 12 köylüyü terörist diye kurşuna dizdi. Üç köylüyü de döverek öldürdü” iddiasında bulunuyor.

İtirafçılar Dikkate Alınmamalı

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kademesinin Abdülkadir Kırca’nın cenazesine tam kadro katılması, itirafçıların açıklamalarından duyulan rahatsızlığın göstergesi olabilir. İsveç makamlarının, Türkiye’nin iade talebi üzerine Aygan’ın ifadesine başvurmasıysa askerlerin öfkesini daha da arttırdı. Kırca’nın silah arkadaşlarından emekli Albay Aziz Ergen ile emekli Albay Erdal Sarızeybek’e göre “itirafçıların ifadeleri yargı sürecinde dikkate alınmamalı. ” İtirafçılar tarafından “sivillere yönelik yargısız infazlara göz yummakla” suçlanan eski Olağanüstü Hal Bölge (OHAL) Valisi Hayri Kozakçıoğlu da “Türkiye’ye hizmet vermiş kişi ve kurumları yıpratma mücadelesi yürütülüyor” diyerek terörün siyasallaştığını savunuyor: “Bu yüzden terörle mücadeledeki eski yöntemler bu kez Türkiye’nin aleyhine kullanılıyor ve zayıf karakterli kişiler de buna alet oluyor. ”

Ergenekon davasının, JİTEM ve Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı birimlerin işlediği faili meçhul cinayetleri kapsayacak şekilde genişleyerek ve derinleşerek sürmesini savunanlarsa aksi görüşte. Serbesti Dergisi’nin yazı işleri müdürü, Kürt aydın Ümit Fırat, “İtirafçılar JİTEM’e doğru, topluma yalan mı söylüyor” diye sorarak ifadelerinin dikkate alınmasını istiyor. Gazeteci Musa Anter’in öldürüldüğü olay sırasında Anter’in yanında olan ve itirafçıların mermilerinden yaralı kurtulan Orhan Miroğlu, “1990’lardaki faili meçhul cinayetlerin pek çoğunun itirafçıların ifadelerini ciddiye alan JİTEM tarafından işlendiğini” öne sürüyor. “Daha önce bunların ifadeleri neden devlet görevlileri tarafından ciddiye alındı” diye soran Miroğlu’na göre, itirafçılık sistemi 1980’de Diyarbakır Cezaevi’nde başlatıldı. O sırada 60-70 kadar itirafçının 38. koğuşta toplu halde kaldığını belirten Miroğlu, itirafçılara cezaevi yönetimiyle gardiyanların çok iyi davrandığını söylüyor.
Devlet İtirafçılığı Kötü Amaçlarla Kullandı

İtirafçı-JİTEM’ci kavgasıyla yeniden gündeme gelen tartışmada birçok başlık var. Bunların en önemlisi itirafçılık kurumunun yasallığı. İtirafçılığın yasal ve meşru olduğunu savunanların gerekçesi TBMM tarafından çıkartılan “pişmanlık yasaları”. Demokrasi Kültür ve Dayanışma Derneği (KÜRT-DER) Genel Sekreteri İbrahim Güçlü, Ümit Fırat ve eski Hakkâri Milletvekili Esat Canan da itirafçılığın yasal olduğunu kabul ediyor. Ama bu Kürt aydınlara göre, -yasal olsa da, olmasa da- “devlet başından itibaren itirafçılığı kötü amaçlar için kullandı. ” İlki 1985’te olmak üzere 18 yıl içinde yedi pişmanlık yasası çıkartıldı. İki yıl süreyle sınırlı olmak üzere çıkartılan ilk yasa, 1988’de “Bazı Suç Failleri Hakkında Uygulanacak Hükümlere Dair Kanun” adı altında yeniden düzenlendi. Bu yasa daha sonra 1990, 1992, 1995 ve 1999 yıllarında her defasında değiştirilerek TBMM tarafından yenilendi. Ancak geçmişte pişmanlık yasalarını savunan Kozakçıoğlu bile bugün “Varılan nokta bu yasaların terörü önlemediğini gösterdi” diyor.

Gayri Resmi Rakamlara Göre 500 Maaşlı İtirafçı Var

Merak edilen bir konu da kaç kişinin JİTEM tarafından kullanıldığı. Adalet Bakanlığı verilerine göre yedi pişmanlık yasasından Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bin 905 kişi faydalandı. Ama kaçının samimi olduğu, kaçının yasadan yararlanıp cezaevinden çıkmak için itirafçı olduğunu saptamak mümkün değil. Gayriresmi rakamlara göreyse, maaş bağlanarak PKK’ya karşı kullanılan itirafçı sayısı 500’ün üzerinde. Kozakçıoğlu “Benim zamanımda fazla itirafçı yoktu” diyerek rakam vermiyor ama OHAL’den ayrılmasından sonra devletin itirafçıları maaşa bağladığını, yeni kimlikler verdiğini, başka bölgelere yerleştirdiğini hatta gerektiğinde kimilerine estetik ameliyatla yüzlerini değiştirme imkânı sağladığını söylüyor. Fırat, Güçlü, ve Miroğlu ise güvenlik güçleri tarafından kullanılan itirafçı sayısının daha yüksek olabileceğini belirtiyor. PKK’ya yakın sitelerde verilen rakamlara göre örgüt tarafından hain olarak nitelenen eski militan sayısı 3 bin.
'Bir Dönem İtirafçıları Kahraman Görüyorlardı'

Abdullah Canan adlı amcaoğlunun JİTEM tarafından öldürüldüğünü söyleyen eski Cumhuriyet Halk Partili (CHP) Esat Canan’a göre, bazı itirafçılar faili meçhul cinayetlerle Yüksekova, Susurluk ve Şemdinli gibi büyük davaların içinde yer aldı.
Esat Canan, Abdullah Canan’ı öldürme suçundan 31 yıl dört ay hapse mahkûm edilen Yüksekova çetesi üyesi Kahraman Bilgiç ile Umut Kitabevi’ne bomba attıktan sonra yakalanan ve Şemdinli Davası’nda yargılanmakta olan Veysel Ateş’in eski itirafçı olmalarını; itirafçı bir aşiretin liderinin oğlu olan Sedat Bucak’ın Susurluk skandalının en önemli aktörleri arasında yer almasını ve halen süren Ergenekon davasında birçok itirafçının ifadesine başvurulmasını örnek gösteriyor. Bir dönem itirafçılara kahraman gözüyle bakıldığını hatırlatan Canan, “Onları kahraman görenler bugün onlar tarafından suçlanıyor” diyor.

Devletin Çivisi Çıkmıştı

Geçmişte PKK’yı suçlayan itirafçıların bugün neden JİTEM’i sorumlu gösterdikleri konusunda Diyarbakır eski Milletvekili Haşim Haşimi, “Kullanıldık, dışlandık, atıldık ve unutulduk’ düşüncesinin sonucu” diyor. Terörle mücadele edenlerin toptan suçlanamayacağını belirten Haşimi’ye göre 1990 - 2003 arasında devletin çivisi çıkmıştı ve hukuk rafa kaldırılmıştı. O dönemin soruşturulması mümkün mü? Pandora’nın kutusu açıldı. İçinden her gün yeni bir şey çıkabilir.

Güncellenme Tarihi : 15.5.2016 01:21

İLGİLİ HABERLER