Gündem
  • 17.1.2018 19:27

Ümit Kocasakal'ın sözleri Kılıçdaroğlu'nun adamlarını sinirlendirdi

CHP Sözcüsü Bülent Tezcan, Ümit Kocasakal’ın CHP Genel Başkanlığı'na adaylığını açıklamasına ilişkin "CHP’nin üyesi olan herkes aday adayı, aday olabilir. Ancak hiç kimse aday olurken CHP’nin pozisyonunu ve durduğu hattı kendi keyfine göre tartışmaya açma imkânına, yetkisine, hakkına sahip değildir" dedi.

CHP Sözcüsü Bülent Tezcan, MYK toplantısı sonrasında parti binasında açıklamalarda bulundu. Bülent Tezcan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun hafta sonu Almanya’da tedavi gören Deniz Baykal’ı ziyaret edeceğini kaydederek Genel Başkanımız önceki Genel Başkanımız Deniz Baykal’ı ziyaret edecek bu hafta sonu Münih’te. İyi haberler alıyoruz, bu bizi sevindiriyor, bir an önce sağlığına kavuşup ülkeye dönmesini hem biz hem ülke siyaseti bekliyor. Kendisinin bir an önce sağlığına kavuşup aramıza katılmasını bekliyoruz" dedi.

Bülent Tezcan, geçtiğimiz hafta Anayasa Mahkemesi'nin Mehmet Altan ve Şahin Altay’ın tahliye kararına mahkemenin uymamasını eleştirerek şöyle konuştu: "Geçtiğimiz hafta skandal sayılabilecek bir yargı uygulamasıyla karşı karşıya kaldık. Yargı skandallarıyla karşı karşıya kalmaya başladı. AYM önemli dönüş yaptı kararlarıyla. Tutuklu gazetecilerle ilgili hal ihlali kararı verdi ve tahliye edilmelerine işaret etti. Bir hukuk devletinde beklenen, olması gereken şuydu: Mahkemenin tahliye kararı vermesini, mahkemeden AYM kararına uymasını bekledik ama mahkeme uymadı. Bunun yerine Sayın Erdoğan’ın talimatına uymayı yeğledi. İktidarın emrine uymayı yeğledi. Mahkemenin yaptığı suçtur.

OHAL’in altıncı kez uzatılması hazırlığının yapıldığını bildiren Bülent Tezcan, " Parlamentoya bunu indirecekler. Bu iktidar uyuşturucu, bonzai bağımlısı gibi OHAL bağımlısı olmutur. Bu, milleti cendere altında tutmaktadır. Bu ayıp OHAL’i i uzatmaya oy verecek olan milletvekillerinin ayıbıdır" diye konuştu.

"GEÇMİŞ FOTOĞRAFLAR ÇIKARSA ARŞİVLERDE BOĞULURSUNUZ"

Bülent Tezcan, Man Adası belgelerine ilişkin iddiaları tekrarlayarak soruları tekrarlayarak şunları söyledi: "Belgelere sahte dediniz, Savcılığa verdik. Dün de dilekçe verdik savcılığa ayrıntılı olarak şikâyetlerimizi bildirdik. O sahte dedikleri belgeleri teslime tarihleri savcılığa verdik belgeleri. Sayın Erdoğan yakınlarınız hangi şirketi satmıştır, şirketin adı nedir, bilançosu ne kadardır? Bunların tamamı cevaba muhtaç. Millete borcudur bunu açıklamak. Başka türlü çıkış yolu bulamıyor kendisine Sayın Erdoğan bizim hiçbir partilimize söylenecek sözün çoktu, yanağında şakağında Hikmet Yar’ın dizinin sıcaklığı vardır. Soğumadı daha. Arşivlerde boğulursunuz geçmiş fotoğraflar çıkarsa" diye konuştu.

"BÖLGEDEKİ YAPILANMA, CAN SUYUNU SENİN UYGULAMALARINDAN ALDI"

Bülent Tezcan Afrin konusunda şu değerlendirmelerde bulundu:

Sınır bölgelerimizde Suriye, Kuzey Irak’ta ülkemizin güvenliğini tehdit edecek adımlara cesaretle karşı koymak zorundayız. Türkiye’nin sınırları içinde tehdit edecek şekilde destek veren müttefiklik anlayışı tebrik edilemez. Karşı çıkacağız ama bunları yaparken diplomasiyi hamasete kurban etmeyeceğiz. Bunu dinamitlerseniz Türkiye’nin güvenliğini tehdit altına sokarsınız demiştik. Birileri dışarıda kendi hesabını yapabilir. Aklına gelince milli ve yerli lafını hovardaca kullanamazsın. Bölgedeki yapılanmanın can suyunu senin bu uygulamalarından aldı.

"İL BAŞKANIMIZ UNUTULAN NEZAKETİ GÖSTERDİ"

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun Gezi olayları sırasında attığı tweet nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan özür dilemesine ilişkin Tezcan "İl Başkanımız siyasette unutulan nezaketin ne olduğunu basın toplantısında göstermiş oldu" dedi.

"HİÇ KİMSE ADAY OLURKEN CHP’NİN POZİSYONUNU TARTIŞMAYA AÇMA HAKKINA SAHİP DEĞİLDİR"

Bülent Tezcan, Ümit Kocasakal’ın CHP Genel Başkanlığı'na adaylığını açıklamasına ilişkin soruyu şöyle yanıtladı: "CHP’nin üyesi olan herkes aday adayı olabilir. Aday adayı olanların aday olabilmesi için delegenin yüzde 10 imzasını alıp kurultay divanına vermesi gerekir. Herkes aday adayı, aday olabilir. Ancak hiç kimse aday olurken CHP’nin pozisyonunu ve durduğu hattı kendi keyfine göre tartışmaya açma imkanına, yetkisine, hakkına sahip değildir. CHP kuruluşundan bu yana misyonu belli bir partidir. Misyonu hem CHP’nin kuruluş değerlerini koruyan hem ulusal bütünlüğümüzü koruyan hem de Kurtuluş Savaşı'nı Kuvayı Milliye ruhunu sosyal demokrasinin evrensel ilkeleriyle buluşturan bir siyasi partidir. Partinin kimliği parti programında bellidir, açar okurlarsa kimliği net anlatılır. Bugünkü partinin yönetim anlayışı bu kimlikten zerrece sapmayan bir yönetim anlayışıdır. Buna rağmen beğenmeyip aday olanlar olabilir onun da yönetimi bellidir. Buna rağmen beğenmeyip aday olanlar olabilir bunun da yöntemi bellidir."

NE DEMİŞTİ?

Alkışlar ve İzmir Marşı eşliğinde basın toplantısı düzenleyen Ümit Kocasakal "Bu açıklamayı Mustafa Kemal'in bir askeri olarak yapıyorum" dedi ve CHP Genel Başkanlığına aday olduğunu resmen açıkladı. Tam bir saat 5 dakika konuşan ve isim vermeden CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na da yüklenen Kocasakal “Mustafa Kemal’in askerleriyiz sözünden rahatsız olanlar, üniter yapıyla sorunu olanlar Atatürk’ün partisinde siyaset yapamaz” dedi. Kocasakal, genel başkanı seçimi için de yeni bir öneride bulundu "Hatta Siyasi Partiler Kanunu bakımından bir engel olmamakla, bu seçimin 1 Ocak 2018 tarihi itibariyle kayıtlı tüm üyelerin katılımı ile yapılmasını, hem Türkiye'ye örnek olacağı hem de delegenin üzerindeki bu ağır yükü alacağı inancıyla öneriyorum.”

Unutanlar veya unutturmak isteyenler için hatırlatmakta yarar vardır: Cumhuriyet Halk Partisi; kökü Rumeli ve Anadolu Müdafi Hukuk Cemiyeti'ne dayanan, Milli Mücadeleyi yürütmüş, devleti ve cumhuriyeti kurmuş, kurucusu ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olan partidir. Cumhuriyet Halk Partisi öncelikle bir “kütle”, bir “kimlik” partisidir. Her alanda rehberi Atatürk, yönü tam bağımsızlık ve çağdaşlık, pusulası altı oktur. Bu parti halkın partisidir, bu değerlere inananların partisidir.

– Cumhuriyet Halk Partisi; sadece bugünün değil, dünün ve yarının partisidir.

– Cumhuriyet Halk Partisi; bir etnisitenin, mezhebin, bölgenin, belli bir yaşam tarzı olanların değil, Cumhuriyet ve Atatürk’le barışık tüm yurttaşların partisidir.

– Cumhuriyet Halk Partisi; kökü dışarıda değil, Müdafayı Hukuk cemiyetlerine, Milli Mücadeleye, Kuvvayı Milliyeye dayanan yüzde yüz yerli ve milli bir partidir.

– Cumhuriyet Halk Partisi ulusal bütünlüğün, üniter yapının, milli birlik ve beraberliğin, bağımsızlığın, ekonomik kalkınmanın teminatıdır.

– Cumhuriyet Halk Partisi, “sol” veya “sağ” gibi şekli ve dar kalıplara hapsedilemeyecek, bunların üzerinde kendi ilkeleri ile kapsayıcı ve kucaklayıcı bir şemsiyedir, kutuplaşmanın ve emperyalizmin önündeki settir.

– Cumhuriyet Halk Partisi, Çanakkale’dir, Anafartalar’dır, Conkbayırı’dır, İnönü’dür, Sakarya ve Dumlupınar’dır, Lozan’dır.

-Cumhuriyet Halk Partisi’nin menzili çağdaş uygarlıktır, ayrım gözetmeksizin herkes için hak ve özgürlüktür, kucaklaşmadır. Pusulası hukuk devleti ve demokrasidir.

– Cumhuriyet Halk Partisi, anti emperyalisttir, tam bağımsızlıktan yanadır, halkçıdır, kamucudur, planlamacıdır, üretimden yanadır.

– Atatürk ve altı ok, emperyalizme karşı bir milli savunma sistemidir, devletin bağışıklık sistemidir. Üstelik başarısı kanıtlanmıştır. Başka rehber aramaya da gerek yoktur.

– Cumhuriyet Halk Partisi evrensel değerleri reddetmeyecek şekilde millidir, millicidir. Küreselci değil ulusalcıdır. Ulusalcılık; bir takım etnikçilerin veya küreselcilerin iddia ettiği gibi ırkçılık veya kafatasçılık olmayıp, kendi ulusunun (ki bu ulus içinde tüm alt kimlikler mevcuttur, Atatürk’ün ifadesiyle Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkıdır) çıkarlarını, başka ulusların ve küresel çıkarların üzerinde tutmaktır, yani ulusalcılık anti emperyalizmdir, vatanseverliktir, küresel güçlerin hizmetinde olmamaktır, millici olmak, bu ülkenin değerleri ile bezeli olmaktır, tam bağımsızlıktır, Bunun neresinde ırkçılık, kafatasçılık vardır ? Ulusalcılığın karşıtı küreselciliktir ve asıl sorgulanması gereken de budur. Asıl ırkçı ve kafatasçı olanlar, ortak aidiyet duygusunun temeli, birliğin harcı olan yurttaşlık bilincini etnikçilik ve mezhepçilik başta olmak üzere alt kimlik politikalarıyla zehirleyip ayrılık tohumları ekenlerdir. Bunun hasadını ise emperyalizm toplamaktadır.

– Cumhuriyet Halk Partisi evrensel değerlere sırtını dönmez, ama emperyalizme, küresel odaklara da yaslanmaz ve boyun eğmez.

– Din ve vicdan özgürlüğü ile onun uzantısı olan ibadet özgürlüğünü bu ülkeye getiren ve onun güvencesi olan CHP’dir. Dine en saygılı parti de CHP’dir; çünkü CHP dini siyasete, ticarete alet edip istismar etmez, din ve camiler üzerinden toplumu bölmez.

– Cumhuriyet Halk Partisi ulu bir çınardır, yurttaşlar ve ülke dara düştüğünde gidilecek baba ocağıdır,

İşte Cumhuriyet Halk Partisi bu gerçek kimliğine, özüne yabancılaştırılmış, gerçek menzilinden, rotasından saptırılmıştır. Partiye genetik kodlarına aykırı yabancı “virüs” ve yazılım yüklenmiş, genetiğiyle oynanmış, gelenekleri bir kenara itilmiştir. Cumhuriyet Halk Partisini Cumhuriyet Halk Partisi yapan ilkeleri, türlü maskelemelerle yok sayılıp aşındırılmaktadır. Parti fiziki ve zihinsel bir işgal altındadır. Partinin yapısına, kimliğine aykırı eylem ve söylemlerle partinin tüzel kişiliği zarar görmekte, her fırsatta Cumhuriyet Halk Partisi’ne saldırmak için fırsat kollayanlara adeta çanak tutulmakta, zemin hazırlanmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin Türkiye’ye karşı ciddi bir saldırı içinde olan emperyalizme açık bir şekilde söyleyeceği sözü olmalıdır, ancak bu duyulmamaktadır.

Yurttaşlık, parti ilkelerine bağlılık, emek ve liyakatin yerini alt kimliklere dayalı aidiyetler almıştır.Bunlara dayanmayan, bu aidiyetlerini öne çıkarmayan kişiler partide bir yere gelmekte zorlanmamaktadır. Bu tüm yurttaşlar için haksızlıktır. Bu tür aidiyetler yurttaşlar için bir avantaj veya dezavantaj olamaz, olmamalıdır. Bu durum kırgınlıklara, küskünlüklere daha vahimi kamplaşmalara hatta yumruklaşmalara yol açmakta, emek, liyakat parti ilkelerine bağlılık anlamını yitirmektedir. Partiyi bir kurt gibi kemiren bu hastalık, ideolojisizlikten, kimlik kaybından, gündelik siyasetin rüzgarında savrulmaktan, yön duygusunun yitirilmesinden, partinin program ve ilkelerine uyulmamasından kaynaklanmaktadır. Ne yazık ki bu da başta sayın genel başkan olmak üzere Parti ilkelerine ve genetiğine aykırı siyaset ve yönetim anlayışından ileri gelmektedir.

Takımdaşlık, yoldaşlık duygusu ile bir bayrak yarışı olması gereken parti içi mücadele, bir “engelli koşu” ya, farklı “takım” ların tribünleri ile birlikte kimsenin kazanamayacağı ama partinin ve ülkenin kaybedeceği bir müsabakaya dönüşmüştür! Bu nedenlerden ötürü bir çok güzel insanın çaba ve enerjisi boşa gitmekte, heba olmakta, gerçek partililer ve Cumhuriyet sevdalıları partiden uzaklaşmaktadır.

Oysa Türkiye’nin ağır sorunları bulunmaktadır. Kendi içinde kavgalar ve savrulmalar olan, ideolojik bir netlik içinde olmayan, kimliğini ve yön duygusunu yitirmiş bir Cumhuriyet Halk Partisi seçenek oluşturması, sıkıştığı %20-25 sınırını aşması ve iktidar olması ne yazık ki çok mümkün gözükmemektedir. Bunlar acı gerçeklerdir.

Bu partide kimse gerek ahlaken gerek siyaseten partinin kurucu değerlerini yok sayıp zedeleyemez, kimliğini, ilkelerini, altı oku, Atatürk’ü tartışamaz.

Kökleri Müdafı Hukuk cemiyetlerine dayanan, Atatürk’ün kurduğu, programını ve ilkelerini, yönünü belirlediği bir partiye “yeni” nitelemesini yapmak konum ve sıfatı ne olursa olsun hiç kimsenin hakkı ve haddi değildir.

Kimse Cumhuriyeti kuran bu köklü partinin üzerinde olamayacağı gibi Cumhuriyet Halk Partisi birilerinin istediği gibi “at koşturabileceği”, dilediğini yapabileceği bir parti de değildir. Cumhuriyet Halk Partisi sağlam bir ideolojisi olan bir kütle ve fikir partisidir. Kuruluşundan gelen ve altı ok ile ifade edilen bu kütle, tüm toplumu (kitleyi) kucaklayabilecek bir fikirdir. Cumhuriyet Halk Partisi elbette ki tüm toplumu kucaklayacaktır. Ama bu kimliğinden, ilkelerinden ödün vererek, uzaklaşarak olmaz, olamaz.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin içinde bulunduğu durum sadece delegelerin, milletvekillerinin sorunu değil, tüm üyelerinin, seçmenin hatta tüm yurttaşların sorunudur. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi devletin, onun ülkesiyle bölünmez bütünlüğünün, iç huzur ve barışın, demokratik rejimin sigortasıdır, ülkenin yön duygusu ve pusulasıdır, ülkenin zor durumlarında yurttaşların gideceği baba ocağıdır. Partimiz, hiç bir ayrım gözetmeksizin cumhuriyete bağlı tüm yurttaşlara, özellikle gençlere ve kadınlara kapılarını sonuna kadar açmalı, onların önünü tıkamamalıdır.

Cumhuriyet Halk Partisi, küresel odaklarla veya onun ülkedeki uzantılarıyla, ikinci Cumhuriyetçilerle, ülkenin bölünmez bütünlüğü ve üniter yapıyla sorunu olanlarla, emperyalizmin işbirlikçileriyle, alt kimlikçilik yapanlarla hiç bir surette (iktidara gelmek adına dahi) ittifak yapamaz, bir araya gelemez. Çünkü bu kendini inkar, imha ve intihar olur. Cumhuriyet Halk Partisi kendi kimliğini, özünü, ilkelerini, genetik yapısını muhafaza ederek halkla ve fikirle ittifak yapar. Bunu yaparken de hiç bir yurttaşını etkin köken, bölge, dini inanç, mezhep, kılık-kıyafet yahut sair ayrımlarla farklı görmez, bunların altını çizmez. Cumhuriyet Halk Partisi tüm yurttaşlarını yurttaşlık bilinciyle kucaklar: Tek tek alt kimlikler için değil, herkes için hak ve özgürlük ister. Millet olmak aynı etnik kökenden, mezhepten, nesepten, soydan gelmek demek değil, aynı yoldan gelmek, aynı coğrafyayı, aynı kaderi, aynı kederi, aynı geçmişi ve geleceği, aynı türküleri, aynı kültürü,aynı aidiyet hissini paylaşmak demektir.

Şu önemli gerçeğin de altını çizmekte yarar görmekteyim: Genel olarak siyaset, olması gereken fikri özünden, kalıbından çıkarılarak fazlasıyla kişiselleştirilmiş, kutuplaştırılmış durumdadır. Oysa kimse kimsenin düşmanı değildir, olmamalıdır. Gerektiğinde en sert biçimde, ancak belirli bir üslubu koruyarak karşı olunması, mücadele edilmesi gereken “kişi” veya “kişiler” değil, onların temsil ettiği fikirler ya da fikirsizlikler, bu kapsamdaki eylem ve söylemleridir. Bu bir kişisel husumet, çekişme veya düşmanlık değil, fikir mücadelesi olmalıdır. Elbette ki konumu ve sıfatı ne olursa olsun işlenen suçların hesabının bağımsız yargıda ve adil bir yargılamayla er veya geç sorulacağı da tabiidir. Oysa bugün siyasette fikri mücadele bir yana bırakılmış, tamamen kişiler ve oluşturulmak istenen algılar üzerinden gündelik polemiklere ve ikilemlere sıkıştırılmıştır. Bilinçli olarak gerçekleştirilen bu dizayn, iktidara yaramaktadır.

Bugün iktidarda olan Adalet Ve Kalkınma Partisi, sadece “karşıtlıkla”, sadece söylem “sertliği” ile, gündelik polemiklerle değil, kimlik ve sağlam bir fikirden güç alan “fikri sertlikle”; sadece yanlışın gösterilmesi ile değil, doğrunun ve çözümün de gösterilmesiyle yıkılır. Şu halde bu iktidarla sadece karşıtlık üzerinden, kimliksiz gündelik politikalarla, hamasetle başa çıkma şansı yoktur. Çünkü mevcut iktidar tüm bunları en iyi yapan, hiç bir kutsalı sömürmekten çekinmeyen, gerginlikten, kutuplaşmadan, karşıtlıklardan beslen bir yapıdır. Cumhuriyet Halk Partisi sadece AKP veya Erdoğan karşıtlığı ile, tutarsızlık içindeki günlük tepkiler veya “söz düellosu” ile AKP’ye veya genel olarak sağa oy veren seçmenden oy alamaz. Çünkü bu seçmenin iki yönlü bir refleksi bulunmaktadır. İktidardan memnun olmaması bir arayışa yol açabilmekteyse de, oy vereceği partinin ülkenin sinir uçlarıyla ilgili (örneğin üniter yapı, milli değerlere bakışı) tavrı oy vermesinde etkili olmaktadır. Bu açıdan Cumhuriyet Halk Partisi’nin, şimdi itilmeye çalışıldığı, ülkenin üniter yapısı ile sorunlu HDP gibi bir yapıyla yakın çizgide olması, yan yana durması siyasi intihardır.

Kaldı ki öte yandan böyle bir duruş, kendi geleneksel, yani Cumhuriyetçi-Atatürkçü tabanından oy almasına da yetmemekte, ciddi oy kayma riski ile karşı karşıya kalınmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi, kendi kimliği ve kendisini var eden değerlerle tüm yurttaşların oyuna talip olmalıdır.

Güncellenme Tarihi : 17.1.2018 19:41

İLGİLİ HABERLER