Gündem
  • 20.2.2013 13:30

''Biz süperman değiliz"

TRABZON -   Bakan Yazıcı, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sosyal Tesisleri'nde gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında, 2008 yılının ortalarından başlayan ve küresel kriz olarak nitelenen kriz sebebiyle dünyada, ekonomik trendler, ekonomik varlıklar ve buna ilişkilenen aktivitelere yönelik riskli süreçler yaşandığını ve yaşanmaya devam ettiğini söyledi.
      Ülkelerin zenginliğinin, refahı, ekonomik aktiviteleri, ekonomik büyüklükleri ve ne kadar mal üretip sattığı ile ölçüldüğüne dikkati çeken Yazıcı, şöyle devam etti:
      ''Dünyada halen ekonomik olarak risklerin dört başlık altında toplandığını görüyoruz. Amerika ve Avrupa'da halen krizin etkileri devam ediyor. Avrupa ölçeğinde krizin daha derinleşme ihtimali ya da var olan etkilerinin kısa sürede giderilemeyişi önemli etkenlerden bir tanesi. Yaşanan bu krizin Amerika'da gidişi iyi yönde gözüküyor. Dünya ekonomisi içerisinde çok önemli aktiviteye sahip, ürettiği ile oluşturduğu ticaret farkı ile etkileyici durumda bulunun Çin, Orta Doğu da yaşanan süreçler, bunlar küresel ekonomi ile alakalı risk başlıkları.''
      Yazıcı, dünyanın ekonomik hacminin 70 trilyon dolar dolayında olduğunu da ifade ederek, şöyle devam etti:
      ''Bu büyüklükteki ekonominin paylaşımına baktığımızda bunun büyük bir bölümünü 34 dolayında ülke paylaşıyor. Dünyada gerçekleştirilen ekonomik faaliyetlerin en önemli malzemelerinden birisi de enerji. Enerji kaynaklarına baktığımızda bu kaynakların yaklaşık yüzde 70'i Orta Doğu'da ve doğuda. Üretilen enerji kaynakların en büyük tüketicisi de batı ve Amerika. Dünyada 7 milyar dolayında insan yaşıyor. Dünyada 70 trilyon dolarlık ekonomik büyüklük var. Nüfusu dikkate aldığımızda insanlar bunu nasıl paylaşıyor. Günlük bir doların altında para ile geçinme zorunda olan insana açlık sınırın altında yaşayan insan olarak bakılıyor. Bu açıdan baktığımızda dünyada bir milyara yakın insan açlık sınırının altında yaşıyor. Günlük geçinme miktarını yükselttiğinizde 2.5 dolar ile geçinmek zorunda olan insan ise yoksulluk sınırda. Bu kategoride yaşayan insan sayısı da 2.5 milyara yakın. Bir milyar insan temiz su kaynaklarına erişmede yoksun. 1.5 milyar insan temel sağlık hizmetlerinden yoksun. Bu adalet mi- Adalet sadece yargısal sonuçlardan ortaya çıkan hüküm cümlesinden ibaret değildir. Adalet haklıya hakkını vermektir. Her iş ve davranış için adalet söz konusudur.''
      Hükümetleri döneminde gündemlerinin içinde özne olarak insana yer verdiklerini ifade eden Yazıcı, şunları belirtti.
      ''Bütün faaliyetlerimizi insanımızın huzuru ve refahını, esenliğini gözeterek planlıyoruz. Millete ait kaynakların planlamasını yaparken insanımızın önceliklerini dikkate alarak yapıyoruz. Türkiye'de 2010 yılından bu yana açlık olarak nitelendirilen günlük bir doların altında bir para ile geçinmek zorunda olan insan yok. 2.15 ya da 2.5 doların altında bir para ile geçinmek zorunda olan insan sayısı nedir. Bu alanda 2002'de yüzde 3.5 dolayında insanımız vardı, yani yoksulluk sınırı altında. 2010'da yaptığımız uygulamalar ile bu yüzde 0.20'ye inmiştir. Günlük 4.15 doların altında bir para ile geçinmek zorunda olan insan sayısı 2002 yılında yüzde 30'du. Ama 2010 yılın da bu alandaki oran yüzde 3.5'a düşmüştür. Yeni rakamlar yayınlandığında daha iyi seviyelere gelmiş olacağız.''
     
     -''En doğru yöntem kıyas yapmaktır''-
    
     Bakan Yazıcı, yönetim anlayışlarının ekseninde insanın bulunduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
      ''Türkiye'de 10 yıldır ne yapıldı diyenler var. Bunu ölçmenin yöntemi çok basittir. En doğru yöntem ise kıyas yapmaktır. Türkiye'yi 2002 öncesi ve sonrası hangi konu aklınıza gelirse gelsin o konuyu bizden öncesi ve sonrasında kıyaslayın. Sosyal politikaları, sağlığı, eğitimi ele alın. Ulaştırmayı, bayındırlığı, gümrük hizmetlerini ele alın bu farkı göreceksiniz. Biz süperman değiliz, bütün sorunları hallettik diye bir iddiamız yok ama hep iyi şeyler yapmaya çalıştık, insanımızı esas alan hizmetler yapmaya çalışıyoruz. Çalışmalarımızı gerçekleştirirken hiçbir zaman popülizme kaçmadık. Hiçbir süreçte yapamayacağımız hiçbir şeyi söylemedik. Yapabileceklerimizi de de millete ait kaynakları dikkate alarak söyledik.''
      Bakan Yazıcı, gümrüklerde çok önemli projeleri hayata geçirdiklerini, bakanlığına bağlı alanlarda bir çok çalışma ve proje ürettiklerini de ifade etti.

''Milletin vekili gezer, dolaşır konuşur"

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Hakların Demokratik Kongresi heyetinin ziyaretleri sırasında Sinop ve Samsun'da çıkan olaylara ilişkin ''Keşke bunlar olmasa, yaşanmasa. Milletin vekili gezer, dolaşır konuşur. Ha yanlış yaparsa seçimde yanlışın faturası da götürülür önüne konur. Nasıl konur- Sandıkla konur. Süreçlerde suç teşkil edecek bir davranış, eylemi olursa görevli birimler var, o birimlerin ismi emniyettir, savcılıktır, sonuncusu da mahkemedir. Bunlar önemlidir'' dedi.
      Bakan Yazıcı, Karadeniz Teknik Üniversitesi Sahil Tesisleri'nde düzenlediği basın ile sohbet toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
      Yazıcı, bir gazetecinin BDP'li milletvekillerinin de yer aldığı Hakların Demokratik Kongresi heyetinin Sinop ve Samsun'da çıkan olaylar nedeniyle Giresun, Ordu ve Trabzon'daki programlarını iptal etmeleri konusundaki düşüncelerini sorması üzerine, ''Keşke bunlar olmasa, yaşanmasa. Ülke hepimizin, Türkiye'nin en önemli sorunu terör. Bunun sonlandırılması noktasında büyük bir kararlılık içerisindeyiz. Bununla ilgili çok fazla şey konuşmayacağım, çünkü bazı konular var gerçekten konuşur katkı verirsiniz, konuşulmasında ve tartışılmasında yarar vardır. Bazı konular da var konuşmayarak katkı verirsiniz. Çok konuşursanız yanlış olur, konuşmayarak katkı verirsiniz'' dedi.
      Bu konulardan bir tanesinin de terör konusu olduğunu vurgulayan Bakan Yazıcı, ''Ama o vekillerin, vekil dediniz değil mi- Sadece vekil değil milletvekili. Milletvekili demek bizim anayasamıza, hukukumuza, siyaset anlayışımıza göre bir bölgenin, bir zümrenin değil, milletin vekili. Her ne kadar seçimler, seçim bölgeleri oluşturmak suretiyle yapılıyor olsa da milletin meclisi dediğimiz parlamentoya gelen ve milletvekili olarak nitelendirdiğimiz, o sıfatı alan her şahıs beğenelim, beğenmeyelim milletin vekilidir. Dolayısıyla milletin vekili gezer, dolaşır konuşur. Ha yanlış yaparsa seçimde yanlışın faturası da götürülür önüne konur. Nasıl konur- Sandıkla konur. Süreçlerde suç teşkil edecek bir davranış, eylemi olursa görevli birimler var, o birimlerin ismi emniyettir, savcılıktır, sonuncusu da mahkemedir. Bunlar önemlidir'' diye konuştu.
     
     -''Serin kanlı olmak bize yakışan davranıştır''-
    
     Bakan Yazıcı, ''Hiç kimse 'ben haksızlığa, hakarete uğradım, bunun cezasını ben vereyim' deme hakkına sahip değil, böyle bir hak yok'' diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
      ''O zaman siz mahkemenin, emniyet güçlerinin önüne geçmiş olursunuz. Bu doğru değil. Bunu benim hemşehrilerim de yapmaz, hiç bir kardeşim yapmaz. Biz heyecanlı insanlarız, birileri yürüyor bizi tahrik etti hurra yürüyoruz. Empati yapalım, kontrol edelim... Dolayısıyla bizim imajımıza zarar verecek davranışlardan uzak duralım. Bu arkadaşlar geldiğinde ne söylediler bilmiyorum, yanlış bir şey söylemişlerse de izleyemedim onlar da dikkat edecek. Yani herkes dikkat edecek. Ama hiç hoşlanmadığımız, bize çok ters gelecek şeyler söyleseler de bunun hesabının sorulacağı yerler vardır, bunun hesabını soracak merciler vardır. Soğuk kanlı olmak, serin kanlı olmak bize yakışan davranıştır diye düşünüyorum.''
     
     -''Bizim kardeşlik projemiz var''-
    
     Bakan Yazıcı, bir gazetecinin, ''çıkan olaylar İmralı sürecini etkiler mi'' sorusu üzerine, ''İmralı süreci nedir bilmiyorum. Bizim kardeşlik projemiz var onun üzerinde çalışıyoruz. İmralı süreci diye bir şey yok. İmralı ile istihbarat birimlerinin bu konu üzerinde çalışmaları var. Süreç kardeşlik projesidir'' dedi.
      Milletin değerlerine aykırı, milletin yüzünü kızartacak veya millete baktıkları zaman yüzlerini kızartacak hiçbir iş yapmadıklarını ve yapmayacaklarını belirten Bakan Yazıcı, ''Biz milletimizin değerlerini, hassasiyetlerini dikkate almak suretiyle sorunları çözme iradesi ortaya koyan ve bu konularda da siyasal risk üstlenen bir anlayışa sahibiz. Süreci de böyle götürüyoruz. 'Bu bitmesin, varsın kalsın' diyecek bir kişi olabilir mi- Yok, herkes 'bitsin' diyor. Bunu bitirirken de elbette ki değerlerimizi, milletimizin hassasiyetlerini onların içinden çıkmış kişiler olarak gözetiyoruz'' diye konuştu.
     
     -''Kafatası milliyetçiliği o zaten insan değerleriyle bağdaşmaz''-
    
     Bakan Yazıcı, bir gazetecinin, ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın milliyetçilik söylemi ile ilgili düşünceleriniz nedir'' sorusu üzerine, şunları kaydetti:
      ''Konuşmayı bir bütün olarak ele alıp değerlendirmek lazım. Böyle yapmaz, bazı sözcükleri alıp çıkartırsanız o zaman muhatabınızı farklı şekilde değerlendirmiş olursunuz. Biz ırkçılığa karşıyız, kafatasçılığa karşıyız. Yoksa bizi millet olarak var eden değerlerimiz var, o değerler hepimizin. Hiçbir zaman düşünün ki her birimizin mensup olduğu veyahutta insanların mensup olduğu etnisiteler vardır. Bu bir gerçektir, bunu ifade ederler. Hiç kimse 'ya benim etnisitem veya kökenim şöyle olursa benimki daha üstün' demez, böyle bir şey düşünmez ama bu bir vaka bunu dillendiririz. Bu anlamda bireylerin oluşturduğu insan topluluklarını millet olarak nitelendirirken o milletin çıkarlarını gözetmenin ismi milliyetçilikse herkes bu anlamda milliyetçidir, milliyetçiyiz. Milliyetçilik sorun çözmekse onu en iyi şekilde yapan bir iktidarız. Sorunları çözüyoruz, çözme noktasında irade gösteriyoruz. Bu konuda hassasiyetimiz var, dolayısıyla Başbakanımızın orada ifade ettiği ırkçılık, kafatası milliyetçiliği o zaten insan değerleriyle bağdaşmaz. Bunun ötesinde söyleyecek başka bir şey yok.''



 

Güncellenme Tarihi : 21.3.2016 11:22

İLGİLİ HABERLER