Gündem
  • 21.9.2012 19:08

Erdoğan: Kudüs giderse başka Kudüs yoktur

ANKARA  - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bu kutsal şehirde Filistinli kardeşlerinin ne zaman canı yansa, halkımızın da bilesiniz ki, canı yanmıştır. Bu dün de böyle olmuştur, bugün de böyledir. Barış ve huzur ortamının yeniden tesis edilmesi Kudüs'ün bir küresel barış ve uyum merkezi haline gelmesi en temel ve samimi arzumuzdur'' dedi.
          Erdoğan, törende yaptığı konuşmasına ''Kadim dostumuz, Filistin davasının yorulmak bilmeyen Lideri, Sayın Başkan Abbas'ı ve heyetindeki kardeşlerimizi bir kez daha ülkemizde görmekten duyduğumuz memnuniyeti ifade etmek istiyorum'' diye başladı.
     Erdoğan, Kudüs Üniversitesi rektörüne, çalışma arkadaşlarına ve öğrencilerine şahsına fahri doktora ünvanını tevdi ettikleri için teşekkür ederek, ''Türk halkının kalbi, Kudüs konusu gündeme geldiğinde daha heyecanla atıyor ve Türkiye bu konudaki tarihi sorumluluğu her zaman omuzlarında hissediyor. Türk halkı için Kudüs bir hoşgörü, barış ve kardeşlik şehridir. Az önce hocamızın İsra Suresi'nin başlangıcındaki ayetle ortaya koyduğu ve değerli başkanımızın yine aynı ayeti tekrarı ile teyit ettiği Mescidi Haram'dan, buradan Mirac'a yükselmeleri bizler için Kudüs'ü anlamlı kılan şüphesiz ki bir teyittir'' dedi.
    
     -''Kudüs'ün bir küresel barış ve uyum merkezi haline gelmesi en temel ve samimi arzumuzdur'' -
    
     Bu anlayışın tarihin bıraktığı bir miras olduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
     ''Birçoklarının unuttuğu bu noktayı bugün Sultan Süleyman Han'ın inşa ettirdiği Kudüs eski şehrinin duvarlarında bulunan, ayrıca Yafa Kapısı olarak da adlandırılan Halilürrahman Kapısı'nın girizgah kitabesi bize hatırlatıyor. Bu kapıdan şehre girenlerin okuyabileceği kitabeye Kelime-i Tevhid'in yanı sıra Osmanlı hoşgörüsünün bir göstergesi olarak şehrin üç semavi din içinde taşıdığı öneme binaen İbrahim Halilullah ifadesi ebediyete kadar kazınmıştır. Bu durum bugün de aynen geçerli olan bakış açımızı yansıtmaktadır.
     Bu kutsal şehirde Filistinli kardeşlerinin ne zaman canı yansa, halkımızın da bilesiniz ki, canı yanmıştır. Bu dün de böyle olmuştur, bugün de böyledir. Barış ve huzur ortamının yeniden tesis edilmesi Kudüs'ün bir küresel barış ve uyum merkezi haline gelmesi en temel ve samimi arzumuzdur. Bu görünümün bizlere verdiği mesaj dini ve kültürel mirasımızın ortaklaşa korunması, şehrin tek bir din ve millet zaviyesinden yeni ve suni bir düzenlemeye maruz bırakılmamasıdır. Şu anda İsrail'in yapmak istediği burdur. Buna müsaade etmek asla mümkün değildir. Buna ne İslam dünyası müsaade edebilir, ne de Hristiyan dünyası müsaade edebilir. İsrail izlemekte olduğu politikalarla Kudüs'ün binlerce yıllık Müslüman ve Hristiyan tarihi ile Filistin geçmişini silme çabasındadır.''
     Başbakan Erdoğan, İsrail'in yürüttüğü kazıların kutsal mekanları tehdit ettiğine dikkati çekerek, ''Başbakanlığım dönemimde yapılan bu kazılarla ilgili oralara mimarlar gönderdim. Arkeologlar gönderdim. Mühendisler gönderdim ve sanat tarihi elemanlarını gönderdim. Mimarlar, hepsi yaptıkları bu incelemeler neticesinde rapor hazırladılar. Bu raporu ilgili bütün vakıflara, sivil toplum kuruluşlarına ve dünyadaki devlet başkanlarına ve hükümet başkanlarına gönderdik. Filistinlilere kendi toprakları olan Doğu Kudüs'te inşaat izni verilmemektedir. Kudüs'teki Filistinlilere ait evler, bir bir yıkılmakta ya da istimlak edilmektedir'' ifadesini kullandı.
    
     -''Tarih önünde bir gün hesap vereceklerini unutmamalıdırlar''-
    
     Doğu Kudüs'ün bugün Yahudi yerleşim yerleri ile tamamen çevrelendiğine vurgu yapan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
     ''İsrail tarafından inşa edilen ayırım duvarı ile Kudüs'ün Batı Şeria ile fiziki, siyasi, kültürel ve sosyal bağlantısı kesilmiştir. İsrail bu şekilde Kudüs'ü diğer Filistin topraklarından ayırmayı amaçlamaktadır. Amaç buranın gerçek sahipleri olan Filistinlileri yıldırmak, ana vatanlarından söküp atarak bu şekilde tarihi yapısını ve dokusunu değiştirmektir.
     Erdoğan, kendisine fahri doktora tevdi eden El-Kudüs Üniversitesi'nin de bu siyasetten en ağır şekilde etkilenen kurumlardan biri olduğuna dikkati çekerek, ''El-Kudüs Üniversitesi de diğerleri gibi İsrail tarafından gayrı hukuki olarak inşa edilen ve bir kaç cılız ses dışında dünyanın gözünü yumarak izlediği utanç abidesi ayırım duvarının dışında bırakılmıştır. Bu duvarı yapanlar, yapılmasına göz yumanlar ve çivisine, harcına utanmadan katkıda bulunanlar, tarih önünde bir gün hesap vereceklerini unutmamalıdırlar.''

İsrail'in tanımaması önemli değil

Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, El Kudüs Üniversitesi'nin İsrail tarafından tanınmayan diplomalarının, Türkiye tarafından tanındığını belirterek, ''Bırakın tanımasınlar önemli değil, ne ki İsrail- Hiç önemli değil'' dedi.
     Birkaç yıl önce, El Kudüs Üniversitesi ile Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı arasında imzalanan protokolle üniversite bünyesinde bir Türkoloji bölümünün kurulmasının kararlaştırıldığını anımsatan Erdoğan, kurulan bölümün en kısa zamanda gerekli akademik kadrolarla da desteklenerek, üniversitenin aktif bir anabilim dalı olarak faaliyet göstermesini arzu ettiğini söyledi.
     TİKA tarafından tefriş edilen El Kudüs Üniversitesi'nde bir dersliğin yabancı diller bölümü öğrencilerinin severek devam ettikleri Türkçe dershanesi olarak faaliyet göstermesinden memnuniyet duyduğunu belirten Erdoğan, dershanenin faaliyetlerinin gelecek dönemde güçlendirileceğini kaydetti.
     Kayseri Erciyes Üniversitesi ile El Kudüs Üniversitesi arasında akademik hayatın her alanında, bilgi, personel ve öğrenci değişimini amaçlayan bir işbirliği protokolü imzalandığını hatırlatan Erdoğan, bu protokolün tüm veçheleriyle işlevsel hale getirilmesini desteklediklerini söyledi.
     Harem-i Şerif'in Pamukçular kapısı girişinde bulunan ve hala El Kudüs Üniversitesi'ne bağlı Kudüs Araştırmaları Merkezi'nin faaliyet gösterdiği Osmanlı döneminden kalma tarihi hamamın restore edilmesi amacıyla TİKA tarafından ön çalışma başlatıldığını ifade eden Erdoğan, Kudüs Başkonsolosluğu'na tayin edilen bazı genç diplomatların da bu merkezden istifade ettiklerini, Arapça dil kurslarını başarıyla tamamladıklarını kaydetti.
     Yakında Kudüs Başkonsolosluğu'na bağlı Türk Kültür Merkezini Kudüs'ün merkezinde tarihi Osmanlı evi içinde yeniden faaliyete sokacaklarını bildiren Erdoğan, bu merkezin en kısa zamanda Gazze ve Batı Şeria'da açılacak şubelerle tüm Filistinlilerin istifade edebilecekleri bir mekan olarak hem El Kudüs Üniversitesiyle hem de diğer Filistin eğitim kurumlarıyla yakın işbirliği sergileyeceğini söyledi.
    
     -''Hak er, geç galip gelecektir''-
    
     El Kudüs Üniversitesi Rektörüne, ''Sayın Rektör, Kudüs'e 13 asırdır en iyi şekilde sahip çıkmaya çalışan bir aileden geliyorsunuz'' diye seslenen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
     ''Hz. Ömer döneminden itibaren Kıyamet Kilisesi'nin kapıcılığını ailenizin büyüklerinin yaptığını biliyoruz. Ve az önce de bizzat rektörümüzden bunu dinledim. Çok manidar. Bakın bir Müslümanın Hz. Ömer tarafından bu kiliseye herhangi bir şey yapılmasın diye oraya bir kapıcı, bekçi tayin etmesi manidardır. Bu Müslümanların farklı inanç gruplarına karşı, onların mabetlerine karşı ne denli anlayışla davrandıklarının en güzel örneğidir.
     Dünyaya bakıyorsun ve dünyada maalesef özellikle İslam dışı güçlerin, islamofobi olarak yürüttükleri çalışmalara baktığınızda, bir taraftan sevgili peygamberimize yönelik ahlak dışı adice hazırladıkları filmler, karikatürler kabul edilebilir şeyler değildir. Mabetlerimize yönelik yapılan birçok çirkin yaklaşımlar kabul edilebilir bir şey değildir. Ama biz bütün bunlara rağmen telkinlerimizi hep şöyle yapıyoruz; 'yine sabır' çünkü biliyoruz ki sabrın sonu selamettir. Yine biz biliyoruz ki, sevgili peygamberimizin mescitte ibadet esnasında iken başına gelip müşrikler, işkembeyi attıkları zaman Allah Resulü ona karşı bile sabrını göstermiştir. Biz böyle bir peygamberin ümmetiyiz, ama onlar bunu bilmiyorlar. Onlar cahiller ve onlar güçleriyle hakkı mağlup edebileceklerini zannediyorlar. Hak, er geç galip gelecektir.''
    
     -''Kudüs giderse başka Kudüs yoktur olmayacaktır''-
    
     El Kudüs Üniversitesi rektörünü, Kudüs'ü bin yıldan daha fazla tarihini ve bugün ise sıkıntı ve zulmü en iyi bilen şahsiyetlerden biri olarak gördüğünü belirten Erdoğan, ''Sizlerden beklentimiz gittiğiniz her yerde, katıldığınız her uluslararası toplantı ve konferanslarda bıkmadan usanmadan gördüklerinizi yaşadıklarınızı anlatmanızdır'' diye konuştu.
     Kudüs'ün her geçen gün uluslararası toplumun kayıtsız duruşu önünde işgalcinin kontrolüne doğru kayıp gittiğini vurgulayan Erdoğan, ''Kudüs giderse başka Kudüs yoktur olmayacaktır. Bunu gördüğünüz herkese anlatınız. Sözlerinizin geniş kesimlerce kabul göreceğine ve bir gün uluslararası camiayı yattığı bu uykudan uyandıracağına eminim'' dedi.
     Erdoğan, beşeri bilimler alanında şahsına tevdi edilen fahri doktora unvanının bugüne kadar aldığı benzer unvanlar arasında en anlamlısı olduğunu kaydetti.

Şu andaki İsrail yönetiminin Tevrat'la da alakası yoktur

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Biz Filistin'i açık hava hapishanesi olarak görmek istemiyoruz. Eğer siz insana değer veriyorsanız, yani Tevrat'a tabiyseniz bunun gereğini yapın. Şu andaki İsrail yönetiminin Tevrat'la da alakası yoktur'' dedi.
          Törendeki konuşmasında, ''Zira Kudüs'ün bendeki somut, müşahhas bir yansımasıdır'' diyen Başbakan Erdoğan, ''Ben umutluyum, zira biz Mescid-i Aksa'da oradaki 3 yaşında 4 yaşında 5 yaşındaki yavruların, 'La ilahe illallah Muhammeden Resulullah' dediği anı unutamıyorum. Ziyaretimde o yavruların o haykırışlarını gördüğümde unutamıyorum. Onlar geleceğe aydınlık gözleriyle çok farklı bakıyorlardı'' ifadelerini kullandı.
     Er veya geç onların bu azimleri ve gayretlerinin galip geleceğini belirten Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
     ''El-Kudüs Üniversitesi'nin değil, tüm Kudüslü, Filistinli kardeşlerimizin layık gördüğü bir ünvan olarak ben de bu fahri doktorayı kabul ediyorum. Bu vesile ile sizleri temin etmek isterim, Türkiye Cumhuriyeti'nin dün olduğu gibi bugün de yarın da Filistin'e ve Filistinliler'e desteği kesintisiz devam edecektir. Biz merhum Sultan Abdulhamit'i asla unutmayız ve Sultan Abdulhamit'in Filistin ile ilgili tavrı neyse unutmayın bizim de tavrımız odur. Filistinli kardeşlerim, Türk insanı daima sizin yanınızda olacaktır. İşgale ve zulme son verilmesi, barışın tesis edilmesi, Filistin devletinin kurulması ve tanınması için sarf ettiğiniz çabaları yürekten desteklemeye devam edeceğiz. Filistin halkının topraklarını bir hastalık gibi saran, yerleşimlerin durdurulması, Kudüs'ün tarihi dokusunun ve kültürel karakterinin korunması en büyük arzumuzdur. Gazze'ye yönelik insanlık dışı ablukanın kaldırılmasına ve Filistin'in kalkınmasına ve refaha kavuşmasına engel olan kısıtlamalara son verilmesine yönelik hissiyatımızı, hassasiyetimizi sürdüreceğiz.
    
     -''Hiçbir zaman bunlardan iyi niyet beklemeyin''-
    
     İsrail'in Filistin'e karşı nasıl davrandığını, nasıl baktığını çok iyi bildiklerini ifade eden Erdoğan, ''İsrail'e göre Filistin, bir açık hava hapishanesidir. Şu anda İsrail'in cezaevlerinde, hücrelerinde inletilen işkence yapılan kardeşlerimizin durumunu içimiz yanarak takip ediyoruz. İsrail'in sözlerine bugüne kadar güvenmedim, güvenmiyorum'' dedi.
     Uluslararası sularda Marmara Gemisi'ne yapılan saldırının ardından İsrail'in özür dilemesini, öldürülenlerin ailelerine tazminat ödemesini ve Filistin'e ambargoyu kaldırmasını istediklerini anımsatan Erdoğan, ''Çünkü biz Filistin'i açık hava hapishanesi olarak görmek istemiyoruz. Eğer siz insana değer veriyorsanız, yani Tevrat'a tabiyseniz bunun gereğini yapın. Şu andaki İsrail yönetiminin Tevrat'la da alakası yoktur, bunu da sizlere duyurayım. Asla'' diye konuştu.
    
     -''Gideceğim ülke Filistin olmasaydı ben o kapıdan geri dönerdim''-
    
     ''İsrail'den Filistin'e geçmek için sınır kapısında yarım saat bekletildiğini anlatan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
     ''Şimdi soruyorum size, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nı sınır kapısında yarım saat bekleten bir İsrail yönetiminin insanlığa bakışında barış olur mu- Eğer o gün benim gideceğim ülke Filistin olmasaydı ben o kapıdan geri dönerdim ama Filistin olduğu için yarım saat bekledim. Bunlar bu. Hiçbir zaman bunlardan iyi niyet beklemeyin. Ne kadar iyi niyet sunarsak sunalım asla. Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milleti sadece Kudüs'ü ve Kudüslüleri değil, tüm Filistin'i ve Filistinlileri bugüne kadar olduğu gibi bundan böyle de bağrına basmaya devam edecektir. Zor zamanlarınızda ve kötü günlerinizde daima yanınızda olmaya devam edeceğiz. Türkiye olarak Kudüs'e çok sık gelmesek de Kudüs'ün kandillerinin yağını eksik bırakmayacağız.''
     Başbakan Erdoğan konuşmasının sonunda, salondakileri Türkçe ve Arapça olarak selamladı.
     Erdoğan, konuşmasının ardından Kudüs Üniversitesi'nin tarihinin anlatıldığı fotoğraf sergisini, Abbas ve rektör Sari Nusseibeh ile gezdi. Erdoğan kendisine sevgi gösterisinde bulunan üniversite öğrencilerini ve vatandaşları el sallayarak selamladı.
    
     -Erdoğan'a fahri doktora-
    
     Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile Başbakanlık Resmi Konutu'nda 1 saat baş başa görüşen Başbakan Erdoğan, fahri doktora unvanının verileceği otele de Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile birlikte geldi.
     Otel kapısında El Kudüs Üniversitesi Rektörü Sari Nusseibeh ve üniversite yetkililerince karşılanan Abbas ve Erdoğan daha sonra törenin katılacağı salona geçti.
     Kur'an-ı Kerim'den İsra ve Mücadele surelerinin okunmasıyla başlayan tören, Filistin ve Türkiye milli marşlarının çalınmasıyla devam etti.
     Başbakan Erdoğan'a fahri doktora unvanı Mahmud Abbas ve üniversite rektörü Sari Nusseibeh tarafından takdim edildi. Erdoğan'a cübbesini rektör Nusseibeh giydirirken Filistin bayrağının renkleri yeşil kırmızı siyahtan oluşan fuları da Abbas, Erdoğan'a taktı.
     Törene Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik ve Filistin'in Ankara Büyükelçisi Nebil Maruf de katıldı.

 

Güncellenme Tarihi : 22.3.2016 15:01

İLGİLİ HABERLER