Gündem
  • 13.2.2013 15:55

"İç savaş yok, teröristlerle mücadele var"

ANKARA - Beyaz TV'ye konuk olan Türker, yöneltilen sorular üzerine Türkiye gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türker, yerel seçimler nedeniyle Türkiye'yi dolaştığını belirterek, gözlemlerini aktardı. "Türkiye'de bıkkınlık egemen ve halkı sindirme söz konusu" diyen Türker, "Ancak halk yaratılan algı nedeniyle sindirilmiş gibi görünse de televizyonu kapattıktan sonra kahvehanelerde farklı konuşuyor, gidişattan sıkıldığını ifade ediyor, 'bizi bu gidişattan kurtaracak birilerinin çıkması gerekir' diyor. Halk patlama noktasında ve önümüzdeki yerel seçimlerde de tavrını koyacak. Hükümet bunun farkında ve son dönemde bu nedenle beklenmeyen ataklar yapmaya başladı. Engellilerle ilgili tutum bunun son örneğidir. Engellilerin kamuda görev almalarını engelleyen Hükümet şimdi tutumunun olumsuz olduğunu tespit etti ve tersini yapmaya başladı" ifadelerini kullandı.

"İMRALI İLE GÖRÜŞMELER EYLÜL AYINDA BİTMİŞ"
Türker, İmralı sürecine yönelik ise, "Bu görüşmeler, siyasi malzeme olarak kullanılıyor. Hükümet'in bu konudaki tutumunu beğenmiyoruz. Görüşmelerin Eylül ayında bittiğini biliyoruz. Anlaşmışlar, şimdi bunun siyaset kısmındalar. Kamuoyuna 'ben çözdüm' imajı vermek için bunu yapıyorlar. Oysa anlaşma planı, programı Başbakan'ın, bakanların önünde. Anlaşmanın henüz mutabakat sağlanmamış hükümleri varsa, onlar da MİT Müsteşarı'nın cebinde. Anlaşmalarının hükümlerinden biri, Anayasa değişikliğini BDP ile anlaşıp referanduma götürmek, kabul ettirmek. Vatandaş bunu anlamaya başladı" değerlendirmesini yaptı.

"İÇ SAVAŞ YOK, TERÖRİSTLERLE MÜCADELE VAR"
Terör eylemlerinin son aylarda azaldığına dikkat çekilmesi ve 'barış süreci' başladığına ilişkin yorumlar üzerine Türker, "Biz 'barış süreci' sözüne katılmıyoruz. Çünkü bir savaş yok, teröristlerle mücadele var" dedi.
Türker, terörle mücadele konusunun, 'iç savaş' gibi algılatılmak istendiğine dikkat çekerek bunu tehlikeli bulduğunu söyledi. Hükümetin bu tutumunu sürdürmesi halinde, Türkiye'nin Suriye'deki iç savaşa müdahale etmesine benzer bir şekilde Türkiye'ye de müdahale etmek isteyenlerin olabileceği uyarısında bulunan Masum Türker, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz bir iç savaş olduğuna ilişkin yaklaşımı kabul etmiyoruz. DSP'nin bu konudaki duruşu çok nettir. Bunu asla kabul etmiyoruz. Terörün durdurulması konusundaki mutabakatın Kandil, Oslo, Ankara, İmralı dışında bir de yurt dışı ayağı var: Kuzey Irak, yani Barzani'nin bölgesi. Bu mutabakatın temeli, Barzani'nin ihtiyaç duyduğu ekonomik nedenlere dayanıyor. Barzani ile Bağdat Hükümeti, çatışma halinde. ABD Irak'tan ayrılırken, bugünkü Dışişleri Bakanı ve Başbakan'la, Barzani'ye destek çıkılması konusunda uzlaştı. Barzani ABD'lilere yakın bir politika izledi. Maliki Hükümeti petrol arayan şirketlerden yüksek vergi isteyince, Barzani sıfır vergi yaklaşımı ile ortaya çıktı ve uluslararası şirketler hemen anlaşma yapıp petrol aramaya başladılar. Türkiye önce bu olayda taraf olmadı. Türkiye ile Barzani arasında yapılan görüşmeler sonrasında, Hükümet'e yakınlığıyla bilinen bir iki şirkete ruhsat verildi. Ancak daha sonra buna da ABD'den tepki geldi. Bu şirketler dağılınca, Türkiye Barzani ile Eylül ayı öncesinde çok ciddi yakınlaşma içinde oldu. Barzani bir talepte bulundu ve Kuzey Irak'taki Kürt bölgesinde, yeni bir petrol boru hattı istedi. Türkiye'nin normalde petrol boru hattı bulunduğu için bu yeni hatta itiraz etmesi gerekirdi ama sessiz kaldı. O petrol boru hattı inşa edilirse, Barzani'ye para akacak. Barzani eğer Maliki ile kavga ederse Türkiye Barzani'nin yanında yer alacak. Planlara göre, PKK da Barzani'nin yanında yer alacağı için Güneydoğu'da bir çatışma, terör olmaması gerekiyordu. Dış unsur diye anlatmak istediğimiz konu budur."

"DSP İKTİDARINDA TERÖR BİTMİŞTİ"
"Bülent Ecevit yaşasaydı, bu soruna nasıl yaklaşırdı" sorusu üzerine Türker, şunları söyledi: "Bülent Ecevit yaşasaydı terör sorunu olmayacaktı. Çünkü zaten DSP iktidarında iken terör bitmişti. DSP Azınlık Hükümeti döneminde Abdullah Öcalan yakalanmıştı. Ecevit hiçbir zaman 'Öcalan'ı biz yakaladık' diye ortaya çıkmadı ve 'Güvenlik güçlerimizin eşgüdümü sonrasında Öcalan Türkiye'ye getirildi' dedi. Ama bugün görüyoruz ki o gün Abdullah Öcalan'ı getiren güvenlik güçlerinin komutanı da milletvekili seçildiği halde şu anda Silivri'de tutuklu. Ecevit yaşasaydı, terör bu noktaya gelmezdi. Çünkü bizim 57. Hükümet'ten ayrıldığımız dönemde askerlerimiz Kuzey Irak'taydı ve Kandil'de terör faaliyetlerinin yürütülmesi, yönetilmesi ve beslenmesi mümkün değildi. Bataklık kurutulmuştu. Bölgede ciddi ekonomik hamle başlatılmıştı. Başbakan son dönemde 'Biz iktidara gelir gelmez OHAL'i kaldırdık' diyor. Halbuki DSP iktidarının son dönemine gelindiğinde, zaten sadece iki şehirde OHAL kalmıştı, diğerlerini kaldırmıştık. O iki ilin OHAL'inin kaldırılması için de karar hazırdı, geldiği zaman o kararı uyguladı. O dönemi terörle mücadele eden bütün komutanlar Silivri'de. Ancak Silivri'de olmayan komutanların bir kısmı, seçimin ertesi sabahı, uçağa binip Amerika'ya gittiler ve Abdullah Gül hükümeti gelir gelmez askerlerimiz yavaş yavaş Kuzey Irak'tan çekilmeye başladı. Amerika oraya geldiği zaman, Türk askerinin oraya girmesi mümkün olmadı. Ama PKK orada cirit atıyordu. Bölgeye yabancı askerler geldikten ve Türk askerinin Kuzey Irak'tan çekilmesiyle sorun yeniden başladı. Ecevit olsaydı, sorunun çözülmesi için çalışır ancak Türkiye'nin ulusal değerlerinden, üniter yapısından ödün vermezdi."

"KAOS YARATAN YÖNETİM ANLAYIŞINA SON VERİLMELİ"
Türker, "Eğer Başbakan olsaydınız sorunu nasıl çözerdiniz?" şeklindeki sorusuna ise, "Bölgenin en önemli sorunlarından biri, orada deneyimli, eşgüdüm içinde çalışan empati yapabilen bürokratların istihdam edilmemesidir. Öncelikle bunun yapılması gerekir. İkinci önemli nokta, yasaların çarpıtılarak uygulanmasına izin vermemektir. Ancak Habur olayında gördük ki adeta baraka mahkemeler kuruldu, savcılar teröristlerin ayağına gönderildi. Bu yanlıştır. Daha sonra bu konunun uzantısı olarak ana dilde savunma yasası çıktı. Buna gerek yoktu. Türkiye’de kaos yaratan yönetim anlayışına son verilmelidir.
Bölgenin temel sorunu ekonomiktir. Orada üretilen ürünlerin başka bölgelere dağıtımını sağlarsanız, bölgede iş imkanları yaratırsanız terör o bölgeden beslenemez. Son 3 yılda terör arttı. Bunun en önemli nedenlerinden biri de istihbaratımızın ABD'ye bağlanmasıdır. Bir süre sonra gerekli gereksiz, adına Ergenekon dedik, Balyoz dedik, orada görev yapmış komutanlar içeriye alındı, bana göre onların suçları yoktu. Başbakan'ın sözlerine halk inanmıyor. Eski Genelkurmay İkinci Başkanı'na 'geçmiş olsun' demekle fotoğraf çektirmekle iş bitmiyor. Başbakan'ın daha önce söylediği sözler ortada. Bu konular siyasallaştırılınca, terör oradan da güç alıyor. Ben Ergenekon'da ifade vermeye gittim. O ifademden önce birisini bekledim, bir gizli tanık da ifade veriyordu. Sonradan ortaya çıktı, gizli tanık, PKK teröristlerinden biri ve orada komutanlar aleyhinde ifade veriyormuş. Bu konuları halk görüyor ve istihbarat vermeye korkuyor. Son kırıntı istihbarat Uludere'den sonra kesildi. Orada bizim kendi güçlerimizin istihbaratını alma imkanı yok. Uludere'den sonra Başbakan ve PKK Hükümeti panikledi. Çünkü o olaydan sonra Hizbullah'ın tabanı PKK'ya kaymaya başladı ve Hizbullah hemen kendi derneğini feshetti, Huda diye bir siyasi parti kurdu. Türkiye'de Hizbullah grubunun organize ettiği bir parti var. Sen istihbaratını kaybedersen, o bölgeyi yönetemezsin. Bölge vatandaşına güven vermek gerekiyor. Oradaki ekonomik yaşamdan her kesimin hakça pay alması gerekiyor. Hakça bir düzen kurabilirsen sorunu çözersin, yandaşlarını zenginleştirirsen, onlar da o parayla gelip batıda otel alırlarsa sorun çözülmez."

"ULUSALCILIK HERKESE LAZIM"
CHP'li Birgün Ayman Güler'in ırkçılıkla suçlanması konusunda yöneltilen bir soru üzerine ise Türker, "Ayman'ın ırkçılık yapmadığını söyledi. Türkiye'de kimsenin ırkçılık yaklaşımı içinde olmadığını kaydeden Türker, "Birgül Ayman Güler'in üstünden Türkiye'de ulusalcılık yargılanmak istendi. Ulusalcılık, ülke yönetimini üstlenen herkese lazımdır. Bunun adı milliyetçiliktir ve bu en çok da bugünkü Başbakan'a, bugünkü hükümete lazım. Çünkü masaya oturduğunuz zaman ulusal çıkarlarımızı, milli çıkarlarımızı savunmalıdırlar" diye konuştu.
 

Güncellenme Tarihi : 21.3.2016 11:35

İLGİLİ HABERLER