Gündem
  • 12.8.2004 08:56

KURTLAR VADİSİ GERÇEK Mİ? ESKİ MİT'ÇİNİN SIRLARLA DOLU AÇIKLAMALARI

Günlerdir Milliyet'in sürdürdüğü Yavuz Ataç röportajı devam ediyor: 24 Ocak 1993'teki suikastı, TV'den öğrendiğini anlatan Eski MİT'çi Ataç, ''bağımsız'' olarak olay yerine giderek inceleme yaptığını söyledi. Dönemin MİT Müsteşarı Sönmez Köksal, ''Keşke haber verseydin'' diye tepkisini dile getirmişti Ataç, sorularımızı yanıtlamaya devam etti: Uğur Mumcu suikastında Alaattin Çakıcı'nın da adı geçiyordu. Nurullah Tevfik Ağansoy da Çakıcı'nın adamları tarafından öldürülmeden önce 'Mumcu cinayeti dahil her şeyi anlatacağım' demişti... O tarihte Çakıcı, Büyük Ankara Oteli'nde kalabilir, olabilir. Çakıcı ile Mumcu olayının alakası yok. Ağansoy bunu söylemişse başka bir şeyi kastetmiştir. Tamamen spekülatif sözler. Mumcu olayı dış kaynaklı bir olaydır. MİT, Mumcu suikastini araştırdı mı? Mumcu'ya suikast yapıldığı gün ben evdeydim. Mumcu'yu çok takdir eder ve severdim. Cesurdu, vatan evladıydı, çıkar peşinde koşmayan iyi bir gazeteciydi. Ben patlayıcılar konusunda ileri derecede uzmanım. Amerika'da eğitim almıştım. Televizyonda altyazıyı görünce evde duramadım, çıktım. Arabama atladım. Yolda gördüğüm bir polise olay mahallini sordum. Olaya müdahale ettiniz mi? O tarihte patlama sonrası araştırma yeterli düzeyde değildi. Bunu yapan polis bomba uzmanları yeterli eğitim seviyesine sahip değildi. Cumhuriyet Savcısı tanıdığımdı, ona bir iki şey söyledim, yardımcı olmamı istedi ama emniyet müdürlerinin görevine müdahale gibi olmasın diye gayri resmi olduğum ve amir makamların bilgisi olmadığı için karışmak istemedim. Sadece orada bulduğum bir bataryayı delil olarak dikkate alınsın diye uzmanlara verdim. MİT'ten başka kimse yok muydu orada? Yoktu. Ertesi gün Müşteşar Sönmez Köksal hemen emniyete gidip olayla ilgili bilgi getirmemi istedi. Ben de 'Emniyete gitmeme gerek yok, ben gittim' dedim. O da 'Keşke gayri resmi gitmeseydin, haber verseydin' dedi. Neden haber vermediniz gerçekten? Bende bakın çok önemli bir olay olmuş, önemli bir gazetenin arabası bombalanmış. MİT, 'Bunu araştırmak bizim görevimiz değil' diyor. Köksal da kendi kendine istemedi bu bilgiyi. Çünkü ondan da Başbakan, kamuoyu, basın istiyor. 'Siz artık bu benim görevim değil' diyebilir misiniz? Şimdi bu olaylar çözüldü mü? Sizce çözüldü mü yani? Bunlar önemli olaylar. Tek Uğur Mumcu değil ki; Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Taner Kışlalı... Çok değerli insanlardı. Ülkenin yazar çizer takımı. Bu olayları derin düşünmek lazım. Siz daha sonra bu konuda ne yaptınız? Mumcu Araştırma Komisyonu, MİT'e geldi. Sönmez Köksal'ı komisyona davet etti. Ama konuyu bilmediği için 'Uzmanım var, o size anlatsın' diye beni işaret etti. Ben de patlayıcılar konusunda uzman olduğum için 'Burada şimdi çok iyi bir teknik değerlendirme yapacağım ama (tabii bu arada Çakıcı falan lafları da geçiyor) işte bu olayı düzenleyen adam karşımızda! Bu kadar ayrıntılı bildiğine göre, işi yapan da karşımızda diye düşünmesinler sonra' dedim. Evet sizin yaptığınızı düşünebilirler. Düşünürler, bizim insanımız böyle. Mesela benim orada verdiğim bilgiler vardı, 'Bunlar basında çıkmasın' dedim ertesi gün basına duyuruldu. Sizin genel olarak siyasi kimliğiniz nedir? Bizdeki klasmanların hiçbirine girmez. Sosyal adalet taraftarıyım. Asla ırkçı değilim. Türk, Laz, Çerkez öyle bir şey yok. Kürtlere de acırım aslında. Telef olmuş bu insanlar. Benim siyasi kimliğim şu andaki mevcut görüşlerin hiçbirine girmez tam anlamıyla. Hepsinden parça parça şeyler vardır. Neticede Atatürk'ün askeriyim. Öldürmeyen kalmadı! Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993'te arabasına konan bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetmişti. İslami ya da bölücü örgütler, organize suç örgütleri, gizli servisler hemen hepsi olayla ilişkilendirildi. Tanık olan, bilgi veren herkes bu örgütlerden birini ve kişileri hedef gösterdi. Ağansoy da teşkilata çalıştı Çakıcı'nın adamları olduğu söylenen kişilerce Bebek'te öldürülen Tevfik Ağansoy, MİT'e çalıştı mı? İlk gittiğimde grubun içinde Ağansoy yoktu. Bu Çakıcı'nın arkadaşıydı. O da MİT'e Çakıcı ile gelip giderdi. Sonradan bunun yanında diğer bir sürü adamın arasında bu çıktı ortaya. Yani MİT'e çalıştı diyebiliriz? Yani. Tabii bir şekilde dolaylı bir şeyi olmuştur. Tanırdım ama onunla benim kişisel hiçbir irtibatım olmadı. Hanefi Avcı, Tevfik Ağansoy'un da yurtdışına kaçmasına sizin yardım ettiğinizi öne sürmüştü. O 'Yavuzgil yardım ediyordu' demiş, Şimdi bu genel bir ifade. Bugün yurtdışına çıkmak, kaçmak zor bir şey değil. Hâlâ dünya kadar adam kaçıyor. Ayrıca onların çıkışı için bana da ihtiyaçları yok. Hanefi Avcı, 'Yavuzgil' diyor. Yavuzgil ne demek? Sönmez Köksal: İş çıkarıyorsun Başbakanlık gezilerine hiç katıldınız mı? Evet başbakanların yurtdışı gezilerine MİT'ten de bir kişi katılır. O gezilerde gördüğüm şu: Heyetler hazırlıksız, işadamları bağlantıları kuramıyor. Bir işadamına, 'MİT bu konuda bir hazırlık yapsa; bu ülkede kumaş konusunda şöyle potansiyel var, bu işin kilit adamları şunlar şunlar dese, böyle bir hazırlığın finansmanına katkıda bulunur musun?' dedim. 'Bulunurum' dedi. Bu ülkelere yönelik istihbarat teşkilatları sadece terör falan değil, bu yönde de istihbarat yapabilmeli. O ülkeye bir heyeti önceden göndermeli, adamların zaaflarını, kişiliğini belirlemeli. Ve ona öyle bir yaklaşmalı ki, bizim işadamımıza hazır bir şey sunmalı. MİT bu fikrinizi değerlendirebildi mi? Hayır. Müsteşar Sönmez Köksal'a teklif ettim. 'Böyle bir çalışma yapalım' dedim. 'Başımıza iş çıkarıyorsun' dediler. Yani MİT'te iş yapmamak gibi bir durum var. Güçlü devletler niye güçlü, işte bundan güçlü. Kendi içinde bulunduğum teşkilatın iyi tarafları var ama eksikleri de çok. Kulaksızoğlu zarar verdi Akın Birdal'a silahlı saldırı olayında yer alan Semih Günaltay, yine bu olayda azmettirici olarak bilinen ve Mikail Sarı ile (gerçek adı: Mehmet Cemal Kulaksızoğlu) sizin çok samimi olduğunuz yönünde ifade verdi. Kulaksızoğlu ile ilişkiniz nedir? Bu adam da bana çok zarar vermiştir. Bir gün rahmetli müşteşarımız Fevzi İlkay beni çağırdı; Bu Kulaksızoğlu, çevre müşteşarının yeğeniymiş, yardım istemiş. 'Bu kişi de ayrıca bize yarar, çok bilgi varmış ilgilen' diye bir kart verdi. Ben de aradım, bir yaralama olayı yaşamış 'Ne istiyorsun doktor mu istiyorsun, kanundan mı kaçıyorsun, nedir yardım dediğin' dedim. Aslında bunlar tek taraflı, bizle kurdukları bu irtibatı geliştiren insanlar. Sizinle bu ilişkileri tek taraflı nasıl geliştiriyorlar? Bunlar kendi aralarında konuşuyorlar; Biri MİT'e çalışmak istediğini söylüyor. O da beni tanıdığı söylüyor. Böylece onlar nezdinde bir itibar kazanıp öyle bir statü elde ediyorlar. Benim ona iyilik olsun diye yaptığım bir, iki şey vardır. O da bana çok zarar vermiştir. Yok Türk İntikam Tugayı falan. Benim bu tür insanlarla bu tarzda hiçbir bağlantım yok. 'Emekli diye kenara attılar' Şimdi siz en çok neye üzülüyorsunuz? Şimdi devlet bana bu kadar yıl bilgi yükledi, tecrübe yükledi, şimdi neden istifade etmiyorsun, emekli oldun diyerek kaldırıp atıyorsun. Devlet beni istese gönüllü görev yaparım. İlla makam, mevki gerekmiyor. Şimdi bir Irak yaşanıyor, 'Bu adamlarla sen o kadar zaman çalıştın' diye görüş alabilir. Siz yeniden MİT'e dönmeyi düşünüyor musunuz? Dönmem, dönersem de orayı bir şekilde düzeltmek için dönerim. Önüne gelen yeniden yapılandırmaya kalktı. Şimdi bu kişilerin işi değil, akademik bir mesele bu. Bir enstitü tarzında kurul oluşturulur. Ülkenin maruz kaldığı tehditler tetkik edilir. Bunlar yapılamıyor. Neden? Çünkü MİT'te diğer kurumlarımız gibi bir kurum neticede. Diğer kurumlar çok dört dörtlük, her şeye hazırlıklı mı? Türkiye'nin spordaki düzeyi neyse hemen hemen aynı. Şimdi neyle uğraşıyorsunuz? Daha önceden tanıdığım, bilgilerine birikimlerine becerilerine güvendiğim insanlarla birlikte meslek hayatımızda edindiğimiz bilgileri bu ülkenin özel güvenlik sektöründe o ihtiyaca bir katkıda bulunmak amacıyla bir araya geldik. Burada çok büyük bir sermayemiz yok bizim. Bu arada kitap yazmam gerektiğine inanıyorum. Bizden sonrakilere ders olacak geçmişteki tecrübelerden istifa etmeleri için mutlaka geride kayıtlı bir şeyler bırakmak lazım. MİLLİYET Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:43

İLGİLİ HABERLER