Yaşam
  • 14.10.2004 14:07

SİZ SİZ OLUN CEP TELEFONUNUZ KAPALIDA OLSA YATAK ODANIZA GÖTÜRMEYİN!...

SAYGI ÖZTÜRK Son olayda ortaya koydu ki telefonlar ilgili-ilgisiz bir biçimde dinleniyor. Bu dinleme sonuçları da sürdürülen bir soruşturmayla bağlantılı olsun ya da olmasın basına ya da başkalarının eline verilebiliyor. Daha da tehlikelisi son dönemlerde en büyük iddia, kurumların işi gücü bırakıp birbirlerini dinlemeye başlamaları, karşılıklı olarak açıklarını aradıkları. Telefonların hangi hallerde dinlenebileceği Çıkar Amaçlı Organize Suç Örgütleriyle İlgili Yasa’da belirlendi. Bu yasanın çıkarılması ve dinlemelerin yasadışı olmaktan kurtarılması için Sadettin Tantan’ın önemli çabası oldu. Rüştü Kazım Yücelen’in İçişleri Bakanlığı döneminde de, keyfi dinlemelerin önünün alınması için dinleme yapılan ilgili birimlere “müfettiş baskın”ı yapıldı, denetim ağı kuruldu. Görüldü ki bir çok dinleme “hızlı takip” gerekçe gösterilerek mahkeme kararı olmadan gerçekleştirilmiş. Ya da Telekom’dan bir telefonun dinlenmesi için “uç” alınırken, bu birden çok telefonun dinlemesinde kullanılmış. Kimin, kiminle konuştuğu “çapraz sorgu” yöntemiyle belirlenmiş, bunların da bir çoğu yine dinleme kararı alınmadan değişik yöntemlerle dinlenmiş. Telefon şirketlerinde yasal dinlemeler olduğu anlaşılmıştı. Bir bakan ya da “hatırlı bürokrat” telefon numarasını verip “baktırın bakalım bu telefon numarasını kimler aramış, bu telefonla kimler aranmış” dediği zaman kısa sürede sonuçlar kendisine ulaştırılıyordu. Her halde bu kadar başıboşluk ve keyfilik demokratik başka bir ülkede kolay kolay görülmez... TELEFONLA KONUŞMADAN DA DİNLENİYOR Yasadışı telefon dinlemeleri şimdi daha kolay. Hatta mahkemeden izin almanıza bile gerek kalmıyor. Dinlemek istediğiniz kişinin, bulunduğu binanın bir kilometre uzağından dinlemeniz mümkün. Bırakın onu, cep telefonuyla konuşmasanız bile masanızın üzerinde bulunan telefon, sizin odada herhangi birisiyle yaptığınız konuşmayı dinleme merkezine yansıtıyor. Yani telefon bir yerde hoperlör görevi yapıyor. O yüzden, eğer deneyimli bir istihbaratçıyı tanıyorsanız, masada konuşulanların dinlenmesini istemiyorsa, telefonunun bataryasını çıkarttığına tanık olursunuz. Teknoloji konusunda kurumlar birbirleriyle yarışıyor. Demirbaş kayıtlarında görülmese bile bugün dinlemede sınır tanınmıyor. Telefonlarınız yasal olarak dinleniyorsa tabii ki dinlensin. Bundan kimse rahatsız olmaz. Ancak, yapılan bu konuşmalar hakkınızda yürütülen bir soruşturma için değil, başka amaçlarla kullanılırsa işte o zaman işin rengi değişiyor. Hatta bunun arkasından “çıkar” iddiaları bile gündeme gelebiliyor. Bu durum kurumlara olan güveni bitirir... Yıllar önce yapılan telefon konuşmalarının imha edilmesi gerekirken, bunlar tutuluyor. Daha önce bir bakan söylemişti, bazı soruşturmaları yürüten savcı ve hakimlerin karşına telefon konuşmaları çıkarılıyor ve onların ya da yakınlarının yaptığı telefon konuşmalarının bant çözümleri masalarına “şantaj” amaçlı olarak konuluyor. Sonra da falanca davanın, nasıl sonuçlandırılması gerektiği söyleniyormuş... Bakanın bunu söylemesinden bir gün sonra Ankara’da bir Cumhuriyet Savcısı’nın başına gelenleri anımsıyorum. Kendisine ulaştırılan kasette bir bayanla görüntüleri yer alıyordu... Telefonu bulunan hemen herkes “dinleniyorum” şüphesi altında. Bugün hangi kamu kuruluşunda kiminle konuşursanız konuşun, telefonlara güvensizlik var. O yüzden özellikle kamu görevlileri telefonla değil “yüz yüze konuşmayı” tercih ediyor. PEKİ SORUŞTURMA NİÇİN AÇILMAZ? Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun, Kaçakçılık Dairesi Başkanı Hanefi Avcı Emniyet’te tanınan, bilinen, güvenilen isimler. Ancak, onların da denetiminden kaçan gelişmeler olduğu anlaşılıyor. Özellikle Kaçakçılık Dairesi Başkanlığı’nın telefon dinlemelerinin bant çözümleri neredeyse işportaya düştü. Dinlemenin başında bulunan kişinin hakkında müfettişlerin “İstanbul’da görev yapamaz” diye raporu da bulunuyor. Sanki, son olayda İstanbul’daki kadrolardan intikam almak için mi telefon dinlemeleri bölüm bölüm basına aktarıldı yoksa Organize Suçlar Şubesi’nin vaziyete hakim olamadığının mı bir kanıtıydı? Bilenen, dinlenen telefonlar eğer yürütülen soruşturmayla ilgiliyse mahkemeye veriliyor. Soruşturma ile ilgili olmayan konuşmaların tapelerinin de imha edilmesi gerekiyor. Buna uyulmadığı “Kelebek Operasyonu”nda çok açık bir biçimde ortaya çıktı. Türkiye hukuk devleti. Peki, telefon konuşmalarının çözümünü Cumhuriyet savcısından önce üstelik de soruşturma ile ilgisi olmamasına rağmen başka yerlere servis yapanlar hakkında soruşturma açıldı mı? Ne yazık ki açılmadı. Açılmaz da. Çünkü bunları “servis yapan” yada “servis emri”ni verenler sıradan kişiler değil. Ancak gün gelir görevini kötüye kullananlardan da hesap sorulur. Tabii ki olan yine bürokrata olur. Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner “beni bu işlere karıştırmayın” deyip sessizliğini koruyor. Peki soruşturma emrini kim verecek? Bekleyelim böyle bir emir verebilecek birisi ortaya çıkabilecek mi? Yoksa emir verecek olanda mı “telefonlarım dinlenir” korkusu yaşıyor... YARGITAY’IN KARARI BU YÜZDEN HAKLI Telefonların yasal dinlemesi sırasında, suç unsuru olabilecek bir bilgiye sahip olunduğunda, durum ilgili makamlara bildiriliyor. Nitekim, Yargıtay’ın bazı üyeleri hakkında da başka bir amaçla telefonlar dinlenirken onların isimlerine ulaşıldı. Yargıtay’ın telefon dinlemeleriyle ilgili kararı “kendilerini koruyorlar” biçiminde de yorumlandı. Ancak günümüzde telefon dinlemenin tam anlamıyla çığırından çıkarken, böyle bir karara ihtiyaç olduğu da anlaşıldı. Konuştuğum bazı Emniyet mensupları da Yargıtay’ın bu kararının yerinde olduğunu, dinlenen bir telefonla bağlantılı olduğuna inanılan kişiye ait telefonun da dinlenmesi için mahkeme kararı alınması gerektiğini kaydettiler. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’nun aldığı kararda imzası bulunan bir üye ile dün telefon dinlemeleri ile ilgili konuyu konuştum. İşte Yargıtay üyesinin telefon dinlemeleriyle ilgili anlattıkları: - İŞTE ÇARPICI BİR ÖRNEK: Telefon dinlemeleri başlı başına delil değildir. Bu uluslar arası bir hukuk kuralıdır. Sadece bizde değil, Avrupa Hukukunda da böyledir, ceza, hukuk genel kurullarının, dairelerinin kararları vardır. Başlı başına telefon dinleme kayıtları delil değildir. Ancak telefon dinlemeleriyle hareketle başka delile gidilebiliyorsa, bu mahkumiyet gerektiriyorsa değerlendirilmektedir. Amerikan, batı ülkeleri hukukunda telefon dinleme konusu çok açık ve net hükümlere bağlıdır. Örneğin Amerikan hukukunda yasal olmayan bir delilden başka bir delile ulaşılıyorsa, o delil de geçersizdir. ABD Yüksek Mahkemesi’nin kararı vardır: kişi suç işlemiş, polis takip etmiş. Kişi suç delilleriyle birlikte evine girip kapıyı kilitlemiş. Polis, kapıyı kırıp içeriye giriyor, suç delilleriyle birlikte kişiyi yakalıyor. Suç delilleri belli. Kişinin mahkumiyetine yetiyor. Fakat, hakim huzuruna çıktığı zaman hakim ‘sen izin almadan, kapıyı kırarak bu kişiyi yakaladın’ diyor ve bunlar yeterli delil kabul etmeyip kişiyi beraat ettiriyor. - İKİ CÜMLE ÇIKARIRSANIZ: Bizde bu yok. Suç kanıtlarına ulaşmak için gözaltına alınan kişiye işkence yapıldığı ve işkence sonucu kişiyi konuşturup suç delillerine ulaşıldığı dönemlerde olmuştu. O zaman bile kişi mahkum ediliyordu. Telefon dinlemekle bir adamı mahkum etmek mümkün değil. Çünkü telefon üzerinde oynamak o kadar kolay ki. İki cümleyi çıkardınız mı konuşmanın anlamı değişiyor. - BİR KİŞİ İÇİN ALINIYOR, 50 KİŞİ DİNLENİYOR: Kararımız, kişileri şovenist duygularla korumak amacını gütmüyor. Şu anda ben sizinle konuşuyorum. Karşılıklı konuşurken bir suça ortak olduğumuz anlaşılıyor. 24 saat geçmemiş. Mahkemeden karar alma imkanı yok. O zaman bu kişilerin arasındaki delil olarak nitelendirilebiliniyor. Ama bir kişi hakkında dinleme kararı alınıyor, 50 kişiyi aylarca dinliyorsunuz. Oysa onların hakkında da karar almak mümkün. Dinlemeyi aksatmadan bu yapılabilir. Mahkemelerde dinleme kararı veriyor, cimri davranmıyor. - ÇETELERLE BÖYLE MÜCADELE OLMAZ: Böyle olmasına rağmen siz bir kişi hakkında dinleme kararı alır, 50 kişiyi dinlerseniz olmaz. Bu çete ile şununla bununla savaş değildir. Bu bir hukuk kuralıdır. Eğer bir hukuk düzenini yerine oturtamazsak, çetelerle mücadele etmemiz mümkün değildir. Önce hukuk devletinin kurallarını, gereğini tam olarak yerine getirmemiz gerekir. Bir kişiye başka, bir başkasına ayrı işlem yapmanız mümkün değildir. Hukuk evrenseldir, kişilere değil,herkese karşı eşit kuralları içerir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurumu kararı da işte bu düşüncelerle verilen bir karardır. Telefonları birden çok birim dinliyor, izliyor. Bu çok başlılık devam ettikçe sıkıntının bitmesi şöyle dursun, giderek boyut kazanır. Telefon dinlemenin tek merkezden yapılması, sıkı denetim altında tutulması, bunları mahkemelerden başka yere verenler hakkında da ağır yaptırımlar uygulanması gerekiyor. Bugün buna seyirci kalanların da, yarın benzer olaylar başına gelebilir. Hani denilmiyor mu “hukuk bir gün size de lazım olabilir diye. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:05

İLGİLİ HABERLER