Yaşam
  • 27.10.2004 06:57

"YAPTIĞIM FİLMLERDEN SONRA SEKSTEN İĞRENDİM!.."

- Kadınlara o seks furyası döneminde ya da sonrasında iki yüzlü bir bakış açısı var diyorsunuz...Neden?

Seks filmleri döneminin kadın oyuncuları birer hüzünlü hayat öyküsü olarak çıkarlar çoğunlukla karşımıza... Hep ‘itilmiş’ bir yanları vardır... Kimisi öyle olmadığını göstermek için epeyce çaba sarf etse de oldukça ‘örselenmiş’ hayatlardır karşınızda duran hayatlar... Çoğunun sonu ya kanser, ya intihar, ya cinayet, ya da bir pavyon köşesinde yok olup gitmek oldu kadınların... Toplum onları öylesine dışladı ki, her birinin hayatı diken üstünde hüzne dönüştü bir saatten sonra...

- Ya erkek oyuncular?

Oysa o dönemin ‘erkek’ oyuncularının çoğunun sonraki hayatları hiçte böyle olmadı. O dönemin ‘erkek’ oyuncularının çoğu sonradan çok saygın rollerde oynayarak, bambaşka kulvarlara atlayarak, genellikle yırttılar kefeni... Onlar daha iki yüzlü davranıp konuşmadılar ve kaçıp sıyrıldılar işte... Çoğu bugün hala ayaktalar... Ama kadınların çoğu bunu başaramadı...

- Cinselliği bilmeyen bir topluma öğretilenler mi vardı o dönem sizce?

Evet yamuk yumuk da olsa aaa, bu bak kadın, kadın vücuduymuş, erkek vücuduymuş diye öğretilen bir dönemdi. Doğru mu bu? Bence yanlıştı ama bazı şeyleri öğrettiler. Annenin babanın öğretmesi gereken, eğitim sisteminde olması gereken şeyler. Bugünkü çocuk gibi cin gibi ama yine anne baba öğretmiyor, internetten dışarıdan öğreniyorlar.

- Sonra seks filmleri dönemi bitince şarkıcılık dönemleri başlamış bazı oyuncuların değil mi?

Evet çok enteresandır, Arzu Okay, akıllı bir kadındı ve yurt dışına gidip iş kadını oldu. Hepsi kendini kurtaramadı. Zerrin Egeliler Bursa’da mazbut bir yaşantı ve evlilik sürüyor. Pek çoğu kanser ve uyuşturucudan öldü. Mine Mutlu vardı çok meşhur o kanserden öldü mesela. Mesela o seks filmleri döneminde bir Dilberay vardı. O ufak tefek Türk kadını tipiydi ve bundan birkaç yıl önce bir kanalda türkü programında türkü söylediğine rastladım. Bu isimler zamanında çok da aşağılanmışlar aslında.

- Mesela neler yaşanmış?

Mesela Alev Altın çok acemi olduğu o dönemde soyunacağı yeri bilmiyormuş ve sanırım yönetmen tarafından yumruk yemiş. Zerrin Doğan soyunduklarını ama bunun ardında güzel de olduklarını düşünüyormuş.

-Parça nedir? Hard porno anlamında mı araya giren parçalardı?

Parça Türk filmin arasında yabancı pornonun girmesidir. Sinemada sadece onu izlemeye gelen seyirci de vardı. Normal Türk filminin iki arası kasiliyor yabancı film montajlanıyor. Film ustaca yapılıyor ve o filmin devamı sanıyor seyirci. Ama dikkatli seyirci bunun o olmadığını anlar. Rengi falan değişiyordur. Mesela Ali Poyrazoğlu ve kadın oyuncu bambaşka birşeye birden başlar. Ama gelen seyircinin cehaletini düşünürsek o Ali Poyrazoğlu’dur, kadın da Türk oyuncudur. Erkek oyuncular bunun kendileri olmadığını söylerdi. Ama yıllar sonra yabancı pornoya ihtiyaç kalmamıştır, Türk versiyonu çekilmeye başlanmıştı. Zerrin Egeliler hiç bir zaman porno çevirmemiştir ama araya parça konduğundan bunu seyirci hiç anlamadı.

Alev Altın: Çamaşırın altı da gitti

İlk soyunduğumda hiç kolay değildi... Bak burnumun üstündeki şu çıkıntı o günlerden kaldı... Soyunmakta gecikince yapımcı burnumun üstüne bir yumruk patlatmıştı!.. Evet ben yumruğu yiyince sonradan tamamen soyundum ama erkek oyuncuların alt çamaşırı mutlaka vardı... Öyle açılardan çekilirdi ki, seyirci onu tamamen çıplak sanırdı... Sarılan sigaraları içiyorduk ve ne yaptığımızı bilmiyorduk aslında... Sonraki yıllarda durum değişti, çamaşırın altı da gitti. Al takke ver külah durumları oldu yani. Ayrıca bu filmlenden pek bir şey kazanmadık. Sonra sahneye geçtim, oradan kazanmaya başladım.

Zafir Seba: Hiç gocunmadım

1979 yılıydı ve mankenlik yapıyordum... Barlık filmden varlığımı fark etmişler... Hemen 10 filmlik bir anlaşma yaptık... Üç ay içinde bu 10 filmi tamamladık!.. İlk iki filmimde soyunana kadar binbir zorluk çektim açıkçası. Yönetmenimiz diyordu ki: ‘Sizi soymak bir dert ama soyduktan sonra da giydirmek başka bir dert, hadi giyinin artık!..’ Günde 3-4 tane ayrı ayrı sete gittiğimiz oluyordu. 35 kişinin içinde çektiğimiz sahnelerin gerçekçi olması da imkansızdı... Asıl adım, Sevgi’dir... Filmleri de hep severek çevirdim, sonradan hiç gocunmadım... Şu an para kazanıyorsam bu yüzden.

Zerrin Egeliler: Ben hiç porno yapmadım

Zerrin Egeliler kitapta ‘Bu sahneler çekilirken set kalabalık oluyor mu?’ sorusuna şu yanıtı veriyor: ‘Tabii... O kadar ki, çekim biter bitmez biz bu tarafa döner; ‘bugün ne pişirildi, ne yemek yiyeceğiz?’ falan diye yani, günlük şeyleri, konuşuruz...’ Porno filmleri çekerken bir rejisör, bir de kameraman olurmuş sadece odada... Öyle duydum... Ben hiç porno yapmadım... Fakat, ne olursa olsun yaptığım filmlerden sonra seksten iğrendim. Her adamla öpüşülür mü?.. Başroldekinle de oynadım, herhangi birinle de oynadım. Hep çıplak, hep çıplak... Çıplaklıktan nefret ettim... Seks yıldızı oldum ama, yüzümle bakışımla da şey ettim... Tabii vücudumu da gösterdim, ben hiç beğenmem vücudumu fakat seyirci tutuyor...’

Zerrin Doğan: Seksi öğrettik

O dönemde büyük starlarımız bizi çok kınadılar... Ama onlar senede bir film yaparken biz haftada bir, film yapıp, daha çok insanın karnının doymasına neden oluyorduk... Şimdi bizim dönemimiz kapandıktan sonra çevrilen filmlere bakıyorum, o çok konuşanlar şakır şakır soyunmuşlar, üstelik o çok kötü vücutlarıyla... Biz soyunuyorduk ama hiç değilse güzel bir tarafımız vardı... Bizim Anadolu insanına da çok faydamız olmuştur... Onlar bizim filmlerimizle kadın vücudunu tanımış, kadın vücudunun, sevişmenin ne demek olduğunu öğrenmiş oldular...

Seslendirme sırasında kazak örerdik

Cihan Demirci, kitabında seks filmlerinin seslendirmesine de yer verdi. Yıllar önce bu filmlerde selendirme yapan bir kadın şunları anlatıyor:

‘Biz kadınlar bu seslendirmeleri genellikle şöyle yapıyorduk. Çoğumuzun elinde bir örgü olurdu. Bir yandan elimizdeki bu örgüyle uğraşır, diğer yandan konuşurduk, gözümüz öyle her an perdede bile olmazdı, yeri geldiği zaman ‘aaah’ yeri geldiği zamanda ‘oooh’ filan der, son derece ruhsuz bir şekilde bu filmleri seslendirirdik.’

Marslıların soyu tehlikeye girince

Astronot Fehmi’ adlı 1978 yapımı filmi Naki Yurter çekmiş. Aydemir Akbaş, Necla Fide, Karaca Kaan başrollerde oynamış... Konusu şöyle:

‘Marslıların soyu tehlikeye girer ve Marslılar dünyadaki tüm erkekleri tarayarak Fehmi de yani Aydemir Akbaş’ta karar kılarlar. Aydemir Akbaş’ta Marsa gidip Marslıların soyunun devam etmesi için onlara malum şekillerde yardım eder’

Yönetmenliğini Yavuz Figenli’nin yaptığı 1978 yapımı ‘İster Gül, İster Ağla’ da Aydemir Akbaş, Zerrin Doğan başrolleri paylaşırlar:

‘Zeynel yani Aydemir Akbaş bir plaja kadınları rontgenleyerek vakit geçirmektedir. Zengin bir kadın olan Şermin’le tanışır. Zeynel daha sonra turist rehberliğine başlar, kaldığı otele gelen Şermin’in yüzüğü çalınır, Zeynel o yüzüğü soygunculardan kurtarıp Şermin’e verir...’

Bir başka film, Ülkü Erakalın’ın 1979 yapımı ‘Memnu Meyve’ adlı filmi... Hadi Çaman, Karaca Kaan ve Zerrin Egeliler oynuyor...:

‘Geçirdiği trafik kazası sonucu erkekliği hasar gören Nuri’ye yani Hadi Çaman’a yeni bir erkeklik organı takılır... Hadi de bu organın çalışıp çalışmadığının ilk denemesini hemşirenin üzerinde yapar. Hadi, organın sahibini ararken Zerrin’le karşılaşır, sonrası malum...’

Unutulmayan filmlerin isimleri

Cihan Demirci kitabında, 1974-1980 yıllarına ait ilginç seks filmi isimlerine de yer verdi...

BEŞ DAKİKADA BEŞİKTAŞ
SEVERİM
YE BENİ MAHMUT
MUALLA OH NE ALA
REJİSÖRÜN YATAK ODASI
KARTAL PENDİK GİTTİK GELDİK
PARÇALA BEHÇET, YIRT KAZIM
FIRÇANA BAYILDIM BOYACI
TAK FİŞİ, BİTİR İŞİ
BAKİRELER ÇİFTLİĞİ
CİVCİV ÇIKACAK KUŞ ÇIKACAK 

Hürriyet

Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:09

İLGİLİ HABERLER