Gündem
  • 8.10.2004 10:51

ZEKİ ÇATLI, ABİSİ ABDULLAH ÇATLI İLE İLGİLİ BİLİNMEYENLERİ ANLATTI...

ERSİN YILANCI/STAR

SUSURLUK kazasında yaşamını yitiren Abdullah Çatlı adı, 8 yıl sonra eski milletvekili Sedat Bucak’ın İstanbul’da mahkemeye verdiği belge ve fotoğraflarla gündeme geldi. Çatlı’nın generaller de dahil, kamu görevlileriyle birlikte fotoğrafları da kasaya kilitlendi. Kimisinin ‘Kahraman’ olarak nitelediği Abdullah Çatlı’nın kardeşi Zeki Çatlı, ağabeyine ilişkin bilinmeyenleri star’a açıkladı. İşte Zeki Çatlı’nın söyledikleri:

·  Hep susmayı tercih ettiniz. Bu söylenen ve yazılanlara karşı sözünüz ne?

n
Abimle ilgili konuşanların çoğu 12 Eylül öncesinin ideolojik saplantılarından kaynaklanan öc alma duygusuyla heraket ettiler. Onlara göre abim çete mensubu. Bana göre ise vatan için savaşan bir kahraman.

·  Tüm iddialar bir yalan mı?

n
Acılarla dolu bir dönemin bütün faturasını ödetmeye çalışıyorlar. Zamanında onu görünce saygıdan düğmelerini ilikleyen ya da korkudan sokak değiştirenler, kazadan sonra bol bol ahkam kestiler. Buna bazı üst düzey siyasilerde dahil.

Bucak kader arkadaşıydı

·  Sedat Bucak’ın mahkemeye sunduğu belgelerden haberiniz var mıydı?

·  Abimin içinde bazı önemli belgeleri taşıdığı açık kahverengi bir çantası vardı. Kaza sırasında muhtemelen bu çanta her zaman olduğu gibi yanındaydı. Sedat Bucak’ın abimle kader birliği yapmış bir insan olarak elinde olan bir takım bilgi ve belgeleri kendini koruma refleksi adına mahkemeye veya başka bir yere sunma hakkına haiz olduğunu düşünüyorum.

·  Yani Bucak’ın böyle davranmasının sizce herhangi bir sakıncası yok...

·  Yok çünkü bu insanlar gerektiğinde ölümü paylaştılar.

·  Peki neden 8 yıl bekledi?

n Bucak’ta da devlet terbiyesi olduğu için kanımca bugüne kadar bunları vermemek için dişini sıktı, ama iş son haddine gelince gene de gizli kalması şartıyla mahkemeye sunmaya mecbur kaldı.

Ağca’yı yurtdışına kaçırdı

n
Genarellerin de yer aldığı fotoğrafları siz daha önce görmüş müydünüz?

n
Vatan için kurşun atanlar, hainleri yok etmek isteyenler, başta kahraman mehmetçik ve onların komutanlarıyla, değerli emniyet mensuplarının yoluyla elbette başka bir şekilde bu yolda koşan abim gibi insanlarla kesişecektir. O nedenle beraber fotoğraf çektirmelerinden daha doğal birşey yok.

·  Ama abiniz aranan bir isim!

·  O çok önemli değil. Çünkü üniformalı veya üniformasız, resmi yada gayri resmi olsunlar amaçları aynı. Vatan için canını ortaya koymak.

·  Abdullah Çatlı’nın adı geçtiğinde ilk akla gelen Bahçelievler katliamı. Size bu olayla ilgili neler anlatmıştı?

·  Bahçelievler olayıyla bir ilgisinin olduğunu hiç sanmıyorum. Zaten kendisi bir keresinde bu işe karışmadığını söylemişti. Başkanlık makamındaki bir kişinin öyle bir olaya gireceğine hiç ihtimal vermiyorum. Yazılanların hiçbirisi doğru değil. 12 Eylül öncesinin en karanlık sayfalarından olan bu acı olayın bugüne kadar doğru dürüst araştırıldığını sanmıyorum.

·  Peki mahkeme tutanakları...

·  İşkenceyle alınmış ifadelere ne kadar inanabilirsiniz ki!

·  Ya İpekçi suikastı?

n
Bu olaya karışması bir yana İpekçi’nin öldürüldüğünü duyunca çok kızdığını ve öyle şeylere gerek olmadığını söylediğini biliyorum.

·  Madem abinizin ilgisi yok öyleyse neden bu olaylara hep adı karıştı?

·  Lider kadrodan olmasının bunda payı olduğunu düşünüyorum. Herkes kafasına göre bir senaryo yazıyor. Ve en uygun rollere de abimin ismini yazdılar. Hayali senaryolara karşı nasıl bir cevap verilebilir ki!

·  Ağca’yla ilişkisi yok muydu yani?

·  12 Eylül darbesinden sonra biz bir an önce yurt dışına çıkması için baskı yaparken o önce arkadaşlarının kaçması için çalışıyor, ‘kimseye herkesten önce Çatlı kaçtı dedirtmem’ diyordu. Yurt dışına kaçmasını sağladığı arkadaşlarından birisi de evet Ağca’dır. Ağca’ya bizzat pasaport sağlayan ve onu yurtdışına kaçıran kişi abimdir.

·  Ağca’nın abinizin gözündeki farkı neydi? İpekçi suikastıyla ilgisi var mı?

·  Hayır hayır hiçbir ilgisi yok. Ağca abim için sadece aranan herhangi bir ülkücüydü. Yoksa kaçırdığı tek kişi o değildi.

·  Ama yolları daha sonra Papa suikastında kesişti!

·  Papa olayında abimin hiçbir katkısı olmadığı gibi mahkemede de Ağca’yı çok sert bir şekilde azarlamıştır. Hatta abim hakimin ‘sen bunun Türkiye’den kaçmasına yardımcı oldun. Papa’yı öldürseydi burdan da kaçmasına yardımcı olur muydun’ şeklindeki sorusuna ‘hayır önce Ağca’yı ben vururdum’ diye cevap vermiştir.

Bir yıl Nevşehir’de saklandı

·  Ağca’yla ne zaman tanışmışlar?

·  Ağca’nın kaçması sırasında. Ondan önce bir tanışıklıkları yok.

·  Kaçmasına yardım ettiği bir kişiyi daha önce tanımaması tuhaf değil mi?

·  Ağca’nın bir özelliği yok ki abim için. Sadece yardıma ihtiyacı olan herhangi bir ülküdaşı. Özel ilişki aramanın anlamı yok.

·  Ağca’nın Maltepe Askeri Cezaevi’nden kaçırılmasında rolü yok muydu?

·  Var da demiyorum, yok da. Onu sadece bilmesi gerekenler biliyordur.

·  Kim onlar?

·  Hiçbir bilgim yok.

·  Abiniz ne zaman yurtdışına çıktı? Yengeniz TBMM Susurluk Komisyonu’na ‘darbeden 20 gün sonra’ demişti.

·  Hayır o bilgi yanlış. 20 gün değil 1 yıl sonra, 1981’de. Çünkü abim tüm kaçak arkadaşlarının sağsalim yurtdışına çıkmasını sağladıktan sonra ancak kendisinin ülkeyi terk edeceğini düşünüyordu. Ama bıçağın kemiğe dayandığını düşündüğü, ülkede rahatça gezemediği ve yakınlarına darbe yönetimince yapılan baskı dozunu artırdığı zaman ülkeyi terk etti. 81’in kurban bayramını bizimle geçirdikten sonra gitti.

·  1 yıl boyunca nerelerde sakladı?

·  En az Nevşehir olmak üzere çeşitli vilayetlerde tanıdıklarının yanında.

·  Yurtdışına hangi yollardan çıktı?

·  Net bir bilgim yok.

·  Yalnız mıydı? Eşi ve çocukları...

·  Tekti. Onlar sonra yanına gittiler.

Trenden atlayarak kaçtı

·  İlk gittiği ülke neresiydi?

n
Avusturya’dan başladı, sonra İsviçre ve Fransa’ya geçti. İngiltere’ye geçme teşebbüsü olmuş ama başaramamış. Bir ara polis cebindeki kimliği ve paraları alıp yanına da 2-3 güvenlik mensubunu katarak trene bindirip yollamış. Ama abim trenden atlayarak onları Yugoslavya’da atlatıyor ve arkadaşlarını arayarak kendisini almalarını söylüyor. Sonra başka ülkelere geçiş yapıyor.

·  Abinizin yurt dışında ilk zamanlardaki yaşamı hakkında neler biliyorsunuz? Örneğin geçimini nasıl sağladı?

Tarlada, benzincide çalışmış

·  İlk yıllarda bir kaç kez babam para gönderdi. Abim oradaki tanıdıklardan para alıyordu, onların yakınlarına da biz buradan paralarını veriyorduk. Bir nevi takas yani.

Kendisi bir işte çalışmadı mı? 

Bir benzinlikte tanker yıkarken ve tarlalarda çalışırken kendisini görenler var. Yani öyle lüks içinde bir yaşamı falan yok.


SEDAT Bucak’ın Susurluk davası kapsamında geçen hafta mahkemeye sunduğu delilleri hatırlattığımız Zeki Çatlı, abisinin vatan mücadelesine birlikte çalıştığı generaller ve emniyet görevlileriyle birlikte fotoğrafının olması çok doğal olduğunu söyledi. Kayıp günlük iddiasını hatırlattığımız Zeki Çatlı şunları anlattı;

‘Hayır kayıp bir günlüğünün olduğunu sanmıyorum. Abim öyle oturup günlük yazacak kadar romantik bir insan değildi. Zaten zamanı da yoktu. Günlük değil ama abimin bütün ilişki ve dostluklarını not ettiği bir not defteri vardı. O yüzden abimi tanımadıklarını söyleyenler biraz daha dikkatli konuşsunlar...’

Abimi Marsilya’ya MİT gönderdi

Abim, ASALA’ya karşı düzenlenen Marsilya operasyonunu MİT’le birlikte yaptı. Karşılığında, ‘idamlar durdurulsun, Türkeş serbest bırakılsın’ sözü istedi.

Sözlerin güvencesi olarak Kenan Evren gösterildi. Rahatsız olan Batılı istihbaratlar komplo kurdu. Abim devletimizin verdiği görevin bedelini tutsaklıkla ödedi.

SUSURLUK kazasında yaşamını yitiren Abdullah Çatlı adı, 8 yıl sonra eski milletvekili Sedat Bucak’ın İstanbul’da mahkemeye verdiği belge ve fotoğraflarla bir kez daha gündeme geldi. Abdullah Çatlı’nın kardeşi Zeki Çatlı, ağabeyine ilişkin bilinmeyenleri star’a açıkladı. İşte dün başladığımız söyleşinin ikinci bölümü:

* 22 Şubat 1982’de Zürih’te, 24 Ekim 1984’de ise Paris’te Hasan Kurtoğlu kimliğiyle 455 gr. eroinle yakalanması ve 5 yıl hapse mahkum edilmesi için ne söyleyeceksiniz?

Bu komploların tek nedeni ASALA operasyonudur. Çünkü bu tarihler ASALA’ya karşı düzenlenen Marsilya operasyonunun başlama ve bitiş yıllarına denk geliyor. Bu uyuşturucu masalı ASALA operasyonundan ciddi anlamda rahatsız olan batılı istihbarat servislerinin bir komplosundan başka birşey değildir. Bize cezaevinden yolladığı bir mektupta bunu anlatıyor zaten.

* Marsilya operasyonuna ya hiç katılmasaydı?

* O zaman bu komployla karşı karşıya kalmayacak ve yıllarca cezaevinde yatmayacaktı. Abim devletimizin kendisine verdiği görevin bedelini tutsaklıkla ödedi.

* Peki kendisi ve ekibine bu teklif ilk ne zaman ve kim tarafından yapıldı? 1982’nin Eylül ayında İsviçre’ye giden MİT İstanbul Bölge yöneticilerinden Cengiz Abaoğlu, yada 1983’de Mete Bey (Metin G.?) ve Hiram Abas isimlerinden hangisi doğru?

*
Hepsi de doğru, ama ilk kim gelmiş bilemem. Hatta dönemin Cumhurbaşkanı Evren’in kızı ve damadı Erkan Gürvit’de bu işin işinde.

* Pazarlık nasıl başlamış?

*
Abim kendisine ilk teklif yapıldığında (artık hangi isim geldiyse) onlara ilk sözü ‘niye bana geldiniz’ oluyor. Çünkü kaçaksa birçok kaçak, ülkücüyse bir çok ülkücü var. Onlarda buna karşılık ‘istediğin anda değil Avrupa’da dünyanın bir çok yerinde bombalar patlatacağını bildiğimiz için sana geldik. Eğer kabul edersen karşılığında bizden ne istersin’ diyorlar. Tabi bu görüşme günlerce sürüyor. Karar için biraraya geldikleri son toplantıda abimin en çok üstünde durduğu konu bunun bir ‘prensip anlaşması’ olması gerektiği oluyor. Abim bu konu her açıldığında ‘prensip anlaşması’ kararının altını önemle çizerdi.

Kimsenin askeri olmam!

* Ne prensibi?

* Yani demek istediği ‘ben sizin emrinizde değilim. Karşılıklı bir işbirliği çerçevesinde bu görevi kabul ediyorum. Ben kimsenin askeri olmam.’

* Peki görev karşılığında ne istiyor?

*
Sadece iki şey istiyor: İdamlar durdurulsun ve Türkeş serbest bırakılsın. Onlarda Türkeş’in işinin zaman alacağı ama öbür şartın kabul edileceğini söylüyorlar.

* Abiniz bu söze hemen güvenmiş mi?

* Hayır; zaten onlara, ‘siz nihayet bir memursunuz, size nasıl güvenebilirim ki’ diye sormuş. Bu sorusuna karşılık verilen sözlerin güvencesinin Kenan Evren olduğu kendisine söylendiğinde anlaşma sağlanıyor ve operasyon için düğmeye basılıyor.

* Ekip olarak yanına kimleri almış?

*
İsim vermemiz doğru olmaz.

* Peki operasyon çerçevesinde ASALA’ya karşı hangi eylemler gerçekleştirilmiş?

*
Abimin ketum olma özelliği eylemleri tek tek anlatmasına engeldi. Bize anlatmadığı gibi başka hiçbir arkadaşına da anlattığını sanmıyorum.

Yılmaz’ın kulağı çınlasın

* Siz o tarihlerde bu anlaşmayı bilmiyor muydunuz?

*
Kesinlikle hayır. Bu konuyla ilgili yaşadığımız çok ilginç bir anı var. 1983 Aralık ayının son günlerinde abim bizi telefonla arayarak bir sürprizi olduğunu ve İstanbul’a geçmemizi söyledi. 5 Ocak 1984’de İstanbul’a bize verdiği adrese gittiğimizde kendisi ve çocukları o evde bizi beklerken bulduk. O an tam bir şok yaşadım. Onu yıllar sonra karşımda gördüğümde ilk yaptığım şey ona sarılmak yerine güvenliğinden endişe duyarak ‘deli misin abi, niye geldin’ diye bağırmak olmuştu. İşte o gün bile abim ASALA operasyonunu bize anlatmamış, bir paşanın çocuğunu Dev-Sol’un kaçırdığını, onu kurtardığı için kendisine bir kaç gün için Türkiye’ye giriş izni verildiği yalanını söylemişti.

* Gerçeği ne zaman öğrendiniz?

*
Bana ancak 1990’da söyledi. Niye o gün bunu anlatmadığını sorduğumda, ‘ee devlet sırrı’ demişti. Devlet sırrı derken burada Mesut Yılmaz’ın kulağını çınlatmak gerek.



ALO METE BEY BEN UFUK’UN KARDEŞİ ZEKİ!

* ASALA işinde ülkücülerin lideri abinizdi. Peki operasyona devlet adına bizzat kim katılmış? MİT’den Mete Bey (Metin G.?) mi?

*
Bilemem ama Mete Bey abimin çok yakın bir dostuydu.

* Yengeniz ondan Mete Ağabey diye söz ediyor.

* Nasıl hitap ettiğini bilemem, benim fazla bir ilişkim olmadı, sadece bir kaç defa abim adına onu telefonla aradım. Ama abim çocukları Türkiye’ye gönderdiğinde Mete Bey onları havaalanında bizzat karşılamıştı.

* Gerçek ismi Metin Günyol mu?

*
Açık kimliği hakkında bilgi sahibi değilim, ben onu Mete Bey olarak biliyorum. Hatta abimin isteğiyle zaman zaman onu 0 216 3... numaralı telefondan aradığımda ‘Alo ben Ufuk’un kardeşi Zeki Mete Bey’le görüşebilir miyim’ derdim.

* Ufuk?

*
Abimin operasyonda kullandığı kod ismi. Ufuk eşittir Abddullah Çatlı’dır

* Kim takmış ona bu ismi?

*
Kendisi bulmuş. Abim bu ismi bütün bu operasyon boyunca kullandı.

* O telefon nerenin numarasıydı?

*
Mete Bey ve diğerlerinin resmi kurumunun telefonuydu.

MİT’in yani?

..................

İSVİÇRE BOSTADEL CEZAEVİ’NDEN FİRAR

* Tutuklu bulunduğu 5 yıl boyunca abinizin cezaevi hayatı nasıl?

* Birisi başarısızlıkla sonuçlanan 2 kaçma teşübbüsünü saymazsak genelde sakin. Spor ve el işi yaparak günlerini geçirdi.

* 1990’da İsviçre’nin Bostadel cezaevinden kaçmasını kimler sağladı?

*
Hiç kimse, tamamen kendi imkanlarıyla kaçtı, bu işin arkasında öyle örgüt falan yok. Zaten abim ‘kaçılmayacak cevaevi yok’ derdi. Plan tamamen kendine ait, kendisi dahil 2 Türk, 2 Yugoslav ve 2 İtalyan olmak üzere toplam altı kişi filmlere konu olacak bir şekilde cezaevinden kaçtılar.

* Kolay olmamıştır heralde!

* Değil ama başardılar. Ama sona doğru bir şansızlık oluyor, abim duvardan atlayınca baldırına yeni kesilmiş bir ağacın kökü saplanıyor, kanama başlıyor. Bir yanda arkadan gelen köpekli gardiyan ve polisler, bir yanda bardaktan boşanırcasına yağan yağmur bir yandan da baldırındaki yara kanaya kanaya ormana doğru kaçmayı başarıyor.

* Gece ormanda mı saklanmış?

*
İsviçre’li bir çiftin evinde saklanıyor. Sonra o sınırı geçmek daha kolay olduğu için Fransa’ya geçiyor. 15-20 gün sonrada ver elini Türkiye.

* Abinizin firarını kaç gün sonra öğrendiniz?

* 1 gün önce haberimiz oldu. Bir takım eş-dost bize daha önce haber vermişlerdi. Ama tarihi yanlış almışız ve bu da çok ilginç bir olaya yol açmıştı. Biz 1 önce kaçtığı haberi gelince çok sevinmiş, annemin de haberi olmuş merakla abimin aramasını bekliyorduk. Abim kaçma planının gereği gardiyanlara kamufle olmak için telefonla bizi aradığında annem onun kaçmış olduğunu sanmış ve az daha planı bozacak riskli bir konuşma yaparak kendince şifreli bir şekilde’ nasılsın oğlum hastaneden çıktın mı’ diye sormuştu. Tabi abim hemen telefonu kapattı. Meğer abim o gün değil 1 gün sonra kaçacakmış. Neyse sonunda kaçtı ve Nevşehir bayram yerine döndü.

* Direk İstanbul’a mı geldi?

* Evet İstanbul’a geldi. Burada yaşamınını yeniden düzene koymaya çalıştı. Tekstil işiyle uğraşmaya başladı. Hatta işini o kadar ciddiye aldı ki Haluk Kırcı’yla birlikte ihracatçı kursuna bile gittiler.


*********

İMAM CUMA VASITASIYLA EYMÜR’LE YENEN YEMEK

* Devlet görevlisi o malum dostlarıyla bir araya gelmiyor muydu?

*
Bir müddet onlardan uzak durdu.

* Bildiğim kadarıyla 1990 yazında İmam Cuma, abinizle Mehmet Eymür ve Korkut Eken’i Bebek’teki Güneş Restoran’da buluşturmuş!

*
Evet o sır yemek. Benim bildiğim kadarıyla o yemekte abim Mehmet Eymür’e, ‘biz orada canımızı ortaya koyuyoruz, siz burada bizi gazetelere satıyorsunuz’ diye bağırmış, çağırmış. Bazı çevrelerce harcanmak istediklerinden şikayet etmiş.

* Eymür ne cevap vermiş?

*
O daha çok sessiz kalmayı tercih etmiş

* Peki buluşmalarının amacı ne? Sadece bir dost yemeği değil herhalde?

*
Tabiki değil. Abim canını dişine takıp dışarda kelle koltuk savaşırken şimdi internet sitelerinde devlet sırlarını ifşa ettiği gibi Eymür o zaman da ASALA operasyonunu Perinçek’in bir dergisine sızdırmıştı. Yani yemeğin amacı belki bu hesabın görülmesiydi.

**********

3 Abim, ASALA’ya karşı düzenlenen Marsilya operasyonunu MİT’le birlikte yaptı. Karşılığında, ‘idamlar durdurulsun, Türkeş serbest bırakılsın’ sözü istedi.

3Sözlerin güvencesi olarak Kenan Evren gösterildi. Rahatsız olan Batılı istihbaratlar komplo kurdu. Abim devletimizin verdiği görevin bedelini tutsaklıkla ödedi.


SUSURLUK kazasında yaşamını yitiren Abdullah Çatlı adı, 8 yıl sonra eski milletvekili Sedat Bucak’ın İstanbul’da mahkemeye verdiği belge ve fotoğraflarla bir kez daha gündeme geldi. Abdullah Çatlı’nın kardeşi Zeki Çatlı, ağabeyine ilişkin bilinmeyenleri <ı>star’a açıkladı. İşte dün başladığımız söyleşinin ikinci bölümü:

·  1982’de Zürih’te, 1984’de ise Paris’te Hasan Kurtoğlu kimliğiyle 455 gr. eroinle yakalanması ve 5 yıla mahkum edilmesi için ne diyeceksiniz?

·  Bu komploların tek nedeni ASALA operasyonu. Çünkü bu tarihler ASALA’ya karşı düzenlenen Marsilya operasyonunun başlama ve bitiş yılları. Uyuşturucu masalı operasyondan ciddi anlamda rahatsız olan batılı istihbarat servislerinin bir komplosundan başka birşey değil. Bize cezaevinden yolladığı bir mektupta bunu anlatıyor zaten.

·   Operasyona ya hiç katılmasaydı?

·   O zaman bu komployla karşı karşıya kalmayacak ve yıllarca cezaevinde yatmayacaktı. Abim devletimizin kendisine verdiği görevin bedelini tutsaklıkla ödedi.

·   Kendisi ve ekibine bu teklif ilk ne zaman ve kim tarafından yapıldı? 1982’- nin Eylül ayında İsviçre’ye giden MİT İstanbul yöneticilerinden Cengiz Abaoğlu, yada 1983’de Mete Bey (Metin G.?) ve Hiram Abas isimlerinden hangisi doğru?

·  Hepsi doğru, ilk kim gelmiş bilemem. Hatta dönemin Cumhurbaşkanı Evren’in kızı ve damadı Erkan Gürvit’de işin işinde.

·   Pazarlık nasıl başlamış?

·  Abim kendisine ilk teklif yapıldığında onlara ilk sözü ‘niye bana geldiniz’ oluyor. Çünkü kaçaksa birçok kaçak, ülkücüyse bir çok ülkücü var. Onlar da buna karşılık ‘istediğin anda, değil Avrupa’da dünyanın bir çok yerinde bombalar patlatacağını bildiğimiz için geldik. Kabul edersen karşılığında ne istersin’ diyorlar. Görüşmeler günlerce sürüyor. Karar için biraraya geldikleri son toplantıda abimin en çok üstünde durduğu konu bunun bir ‘prensip anlaşması’ olması gerektiği oluyor. Abim konu her açıldığında ‘prensip anlaşması’ kararının altını çizerdi.

Kimsenin askeri olmam!

·  Ne prensibi? 

Demek istediği ‘ben emrinizde değilim. Karşılıklı işbirliği çerçevesinde görevi kabul ediyorum. Kimsenin askeri olmam.’

·   Peki görev karşılığında ne istiyor?

·  Sadece iki şey istiyor: İdamlar durdurulsun ve Türkeş serbest bırakılsın. Onlarda Türkeş’in işinin zaman alacağı ama öbür şartın kabul edileceğini söylüyorlar.

·   Abiniz bu söze hemen güvenmiş mi?

·  Hayır; zaten onlara, ‘siz bir memursunuz, nasıl güvenebilirim ki’ diye sormuş. Buna karşılık verilen sözlerin güvencesinin Kenan Evren olduğu kendisine söylendiğinde anlaşma sağlanıyor ve operasyon başlıyor.

·   Ekip olarak yanına kimleri almış?

·  İsim vermemiz doğru olmaz.

·   Operasyon çerçevesinde ASALA’ya karşı hangi eylemler gerçekleştirilmiş?

·  Abimin ketum olma özelliği eylemleri anlatmasına engeldi. Bize anlatmadığı gibi kimseye de anlattığını sanmıyorum.

Yılmaz’ın kulağı çınlasın

·  Siz o tarihlerde bu anlaşmayı bilmiyor muydunuz?

·  Hayır. Bu konuyla ilgili ilginç bir anı var. 1983 Aralık ayında abim telefonla arayarak bir sürprizi olduğunu ve İstanbul’a geçmemizi söyledi. 5 Ocak 1984’de İstanbul’a bize verdiği adrese gittiğimizde kendisi ve çocukları o evde bizi beklerken bulduk. O an tam bir şok yaşadım. Onu yıllar sonra karşımda gördüğümde ilk yaptığım şey ona sarılmak yerine güvenliğinden endişe duyarak ‘deli misin abi, niye geldin’ diye bağırmak olmuştu. O gün bile abim ASALA işini bize anlatmamış, bir paşanın çocuğunu Dev-Sol’un kaçırdığını, onu kurtardığı için kendisine bir kaç gün için Türkiye’ye giriş izni verildiği yalanını söylemişti.

·   Gerçeği ne zaman öğrendiniz?

·  Ancak 1990’da söyledi. Niye o gün bunu anlatmadığını sorduğumda, ‘ee devlet sırrı’ demişti. Devlet sırrı derken burada Mesut Yılmaz’ın kulağını çınlatmak gerek.

·  Tutuklu bulunduğu 5 yıl boyunca abinizin cezaevi hayatı nasıl?

·   Birisi başarısızlıkla sonuçlanan 2 kaçma teşübbüsünü saymazsak genelde sakin. Spor ve el işi yaparak günlerini geçirdi.

Bostadel cezaevinden firar

·   1990’da İsviçre’nin Bostadel cezaevinden kaçmasını kimler sağladı?

·  Hiç kimse, tamamen kendi imkanlarıyla kaçtı, bu işin arkasında öyle örgüt falan yok. Zaten abim ‘kaçılmayacak cevaevi yok’ derdi. Plan tamamen kendine ait, kendisi dahil 2 Türk, 2 Yugoslav ve 2 İtalyan olmak üzere toplam altı kişi filmlere konu olacak bir şekilde cezaevinden kaçtılar.

·   Kolay olmamıştır heralde!

·   Değil elbette. Sona doğru bir şansızlık oluyor, abim duvardan atlayınca baldırına yeni kesilmiş bir ağacın kökü saplanıyor, kanama başlıyor. Bir yanda arkadan gelen köpekli gardiyan ve polisler, bir yanda bardaktan boşanırcasına yağan yağmur bir yandan da baldırındaki yara... Kaçmayı başarıyor.

·   Gece ormanda mı saklanmış?

·  İsviçre’li bir çiftin evinde saklanıyor. Sonra sınırı geçmek daha kolay olduğu için Fransa’ya geçiyor. 20 gün sonrada Türkiye.

·   Firarı kaç gün sonra öğrendiniz?

·   1 gün önce haberimiz oldu. Bir takım eş-dost bize haber vermişlerdi. Ama tarihi yanlış almışız ve bu da çok ilginç bir olaya yol açmıştı. Biz 1 önce kaçtığı haberi gelince çok sevinmiş, annemin de haberi olmuş merakla abimin aramasını bekliyorduk. Abim kaçma planının gereği gardiyanlara kamufle olmak için telefonla bizi aradığında annem onun kaçmış olduğunu sanmış ve az daha planı bozacak riskli bir konuşma yaparak kendince şifreli bir şekilde ‘nasılsın oğlum hastaneden çıktın mı’ diye sormuş. Tabi abim hemen telefonu kapattı. Meğer abim o gün değil 1 gün sonra kaçacakmış. Neyse sonunda kaçtı ve Nevşehir bayram yerine döndü.

·   Direk İstanbul’a mı geldi?

·  Evet. Burada yaşamınını yeniden düzene koymaya çalıştı. Tekstil işine girdi. İşini o kadar ciddiye aldı ki Haluk Kırcı’yla birlikte ihracatçı kursuna bile gitti.


MiT’Ci METE BEY, ABiMiN COK YAKIN ARKADASIYDI

·  ASALA işinde ülkücülerin lideri abinizdi. Peki operasyona devlet adına bizzat kim katılmış? MİT’den Mete Bey (Metin G.?) mi?

·  Bilemem ama Mete Bey abimin çok yakın bir dostuydu.

·   Yengeniz ondan Mete Ağabey diye söz ediyor.

·   Nasıl hitap ettiğini bilemem, benim fazla bir ilişkim olmadı, sadece bir kaç defa abim adına onu telefonla aradım. Ama abim çocukları Türkiye’ye gönderdiğinde Mete Bey onları havaalanında bizzat karşılamıştı.

·   Gerçek ismi Metin Günyol mu?

·  Açık kimliğini bilmem, ben onu Mete Bey olarak biliyorum. Hatta abimin isteğiyle zaman zaman onu 0 216 3... numaralı telefondan aradığımda ‘Alo ben Ufuk’un kardeşi Zeki Mete Bey’le görüşebilir miyim’ derdim.

·   Ufuk?

·  Abimin operasyonda kullandığı kod ismi. Ufuk eşittir Abddullah Çatlı’dır

·   Kim takmış ona bu ismi?

·  Kendisi bulmuş. Abim bu ismi bütün bu operasyon boyunca kullandı.

·   O telefon nerenin numarasıydı?

·  Mete Bey ve diğerlerinin resmi kurumunun telefonuydu.

·  MİT’in yani?

................


YARIN: MESUT YILMAZ’I REDDETTi

İLGİLİ HABERLER