Gündem
  • 6.1.2014 13:02

İHH dosyası da Pensilvanya‘ya gönderilmiş

Hatay’daki derin operasyonun hedefindeki İHH Başkanı Yıldırım, yargı ve emniyette bir cuntanın kendilerini suça itmeye çalıştığını söyledi. Yıldırım'a göre, İHH ve El Kaide bağlantısı olduğu iddialarıyla ilgili bir dosya da Pensilvanya’ya gönderildi.

Satır arası...
Mavi Marmara olayı nedeniyle adını tüm dünyanın duyduğu İHH (İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı) Başkanı Bülent Yıldırım 17 Aralık’ta gerçekleştirilen yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan beri “Bana ve İHH’ya saldırı olacak” diye açıklamalar yapıyordu. Tam bunların ardından 1 Ocak gecesi Hatay’da İHH’ ya ait silah taşıyan bir TIR’ın durdurulduğu haberleri sosyal medyayı çalkaladı. Fotoğraflar, İHH’nın El Kaide bağlantısı ve Suriye’ye silah sevkıyatı yaptığının zaten bilindiği yorumları aldı başını yürüdü... TIR’ın İHH’yla hiçbir ilgisi olmadığını artık biliyoruz. Ama bu durum Yıldırım’ın açıklamalarını daha da ilginç hale getirdiği için bu hafta kendisiyle konuştum. Yıldırım AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in bir işadamıyla ilgili dosyanın Pensilvanya’ya gönderildiğini açıklamasının ardından, İHH’yı El Kaide ile bağlantılayan soruşturma dosyasının da aynı adrese gönderildiği iddiasını dile getirdi.


El Kaide dosyası da Pensilvanya’ya gitmiş
İHH Başkanı Bülent Yıldırım:
“Mavi Marmara sorgusu sırasında İsrail bize Türkiye’deki 3 medya grubu üzerinden propaganda yapacağını söyledi. El Kaide ile İHH bağlantısını iddia eden dosya Pensilvanya’ya gönderilmiş. Yargı ve emniyetin içindeki bir cunta şu anda bizi suça itmeye çalışıyor. Böylece Türkiye’yi teröre destek veren ülke konumuna sokmaya uğraşıyorlar.”

Şenay YILDIZ/ [email protected]

Son iki haftadır yaptığınız konuşmalarda sürekli olarak “İHH’ ya saldırı olacak” diyordunuz. En son olarak İHH’ya ait bir TIR’ın Suriye’ye silah taşıdığı haberi yayıldı 1 Ocak gecesi ama haber doğru çıkmadı. Bunu nasıl yorumladınız?

Bu olay bize yapılacak saldırının bir parçası ama daha saldırılar olacağını düşünüyoruz. Çünkü biz bir risk analizi yaptık. İsrail’in aldığı en büyük darbenin Mavi Marmara olduğunu gördük ve bizi yalnızlaştırmak üzere harekete geçeceğini fark ettik.

ÜÇ MEDYA GRUBU
Nasıl yalnızlaştırılacaktı İsrail İHH’yı sizce?

Bu ülkede artık İsrail’in söylediği her şey ters tepki oluşturuyor. Artık halk bu ülkedeki cinayetlerin yüzde 80’inin arkasında İsrail olduğunun farkında. Bizi de İsrail’in hukuksuzluklarını deşifre eden bir yapı olarak gördüğü için bize itibarsızlaştırma ve imaj suikastı yapması gerekiyordu. Bunu da Müslüman gruplar üzerinden yapacağını tahmin ettik. İsrailli yetkililer Mavi Marmara olayı sonrasındaki sorguda tansiyon yükseldiği zaman bize “Türkiye’de üç medya grubu üzerinden propagandaya başlayacağız” dedi...

Hangi medya grupları bunlar?
Şu anda isim vermek istemiyorum. Tavırlarından belli olan 3 medya grubu. İsrail bunu bize söylediği zaman Müslüman kimliği olan insanlar içinde bir dedikodu mekanizmasıyla beni ve İHH’yı yalnızlaştırmaya çalışacağını tespit ettik.

Cemaatten mi bahsediyorsunuz?
Biliyorsunuz, 4 yıldır bize denilmedik kalmadı. Gitmeden önce cemaatin önemli isimleriyle görüştüğümüz ve destek gördüğümüz halde Hoca Efendi’nin Wall Street Journal’a verdiği açıklama malum. Bu açıklama sırasında sessizliğimizi koruduk ama “Devlet içindeki abilerinize söyleyin, üzerimize gelmesinler” dedik... Mesela bu TIR olayında Emre Uslu ve Radikal’deki Fatih Yağmur’un büyük etkisi oldu. Emre Uslu bizim sitemizden başka illerdeki TIR’larımızın görüntülerini göstererek, bu konu edilen TIR’la birleştirip bir algı oluşturmaya çalışmış... Buna çocuk bile güler! Fatih Yağmur için de cemaatten olduğu ve operasyonel olarak kullanıldığı söylendi. Ama ortada bir gerçek var: Basın etik kurallarına uymadan, bize dahi sormadan suçlayıcı bir iddia yayımlayarak bu iftira operasyonunun algısını yöneten aktörü oldu. Cemaate ait kurumlar ve kişiler de onu kaynak alarak karalamaya devam ettiler.

HABERTÜRK DEŞİFRE ETTİ
İHH’nın El Kaide ile bağlantısı uzun zamandır konuşuluyor. Size yönelik bir soruşturma olduğu ve önünüze bunun cemaat mensubu savcılar tarafından tehdit olarak önünüze konulduğunu açıkladınız zaten. Ne oldu o dosya peki? Neden soruşturma başlamadı?

Habertürk’ten Hilal Öztürk bunu deşifre etti. Çünkü savcıların hazırladığı bu dosyadan, üst makamların haberi yoktu... Haberleri olunca, açamadılar. Neden? Çünkü bunların hedefi algı oluşturmak. Dosyanın içinde ileri sürdüklerinin hiçbiri delillendirilebilecek şeyler değil. Şimdilerde bize bu dosyanın çalındığı, ABD’ye gönderildiği söyleniyor...

İHH’yı El Kaide ile bağlantılayan gizli soruşturma dosyası Pensilvanya’ya mı gönderildi diyorsunuz?
Bize gelen bilgi böyle. Buyursunlar, hodri meydan. Eğer yargıda bunu yapamıyorlarsa, basına versinler. Eğer iddiaları gerçekse, halk kararını verir zaten. Ama ikide bir “El Kaide dosyası var” demek, Müslümanlığa yakışmıyor...

Bir dosya hazırlamak için de bağlantı lazım... İHH ile El Kaide arasında nasıl bir ilişki var peki?
Bu İHH’yı durdurmak için uluslararası bir komplo. Bunu İsrail, İranlı Fars haber ajansı, cemaat ve PKK’ya yakın kaynaklar söyledi. Bu denklemi bir düşünün. Her taraftan saldırı oldu bir anda. PKK’ya yakın kaynakların bu haberleri bitirmesi için, belki bir imkân bulabilir düşüncesiyle Sayın Selahattin Demirtaş’la görüştük. Arkasından Fars haber ajansı için İranlı yetkililerle görüştük. Bunları İHH’yı terör listesine dâhil etmek isteyen planı bozmak adına yaptık. Tabii buradaki sözde terör bağlantısını savaş ve kriz bölgelerinde çalışan bir kurum olarak ve insani diplomasi faaliyetleri esnasında da bölgelerdeki yapılarla temaslarımızla üzerinden kurmaya çalışıyorlar. Biz hiçbir görüşmemizi gizli saklı yapmıyor, açık her şeyi ilan ediyoruz. Biz insani diplomasi yaparken örgütlerle görüşüyoruz...

AYGÜN İÇİN DEVREYE GİRDİK
Terör örgütleri de buna dâhil mi?

Hepsi! Bütün gruplarla örgütlerle insani diploması kapsamında görüşebiliriz. Suriye’de kaçırılan Bünyamin Aygün oradaki bir grubun elindeydi, bu gruba terörist diyenler var mesela. Biz, Bünyamin’in özgür kalması için insani diplomasi yürütüyoruz ve görüşmeler yaptık. Yarın öbür gün bunu önümüze mi çıkaracaksınız? Biz her türlü örgütle görüşebilen bir yapıyız. İHH bu tecrübeleriyle bu ülkenin, İslam dünyası ve insanlığın kazanımıdır. Ama yargı ve emniyetin içindeki bir cunta çarpıtmalarla şu anda suç oluşturup bizle bağlantılamaya çalışıyor.

Sizi nasıl suça itebilirler? Anlamadım...
Mesela Suriye’ye giriyoruz yardım için. Bölgeye nasıl gireceksiniz? Hiç kimsenin giremediği kimsenin ulaşamadığı muhtaç insanlara risk alarak ulaşıyoruz. O bölge kimin denetimindeyse, gidip onlarla görüşüyoruz. Onlar da kabul ederlerse, yanımıza korumalarını veriyorlar. Savaş bölgesi, bu korumalar silahlı. Bizi korumakla görevlendirilmiş kişilerle İHH personelinin fotoğraflarını çekip, dosyalara koyup, bize suç oluşturmaya ve Türkiye’yi teröre destek veren ülke konumuna sokmaya çalışıyorlar.

Operasyon 4. Dünya Savaşı’nın parçası
Yıldırım “17 Aralık Operasyonu’nu sadece hükümete karşı görmek çok masum ve romantik olur. Şu anda İslam topraklarında Dördüncü Dünya Savaşı oluyor. Türkiye’deki de Müslümanların birbirlerine saldırdığı bir medeniyet içi çatışma” diyor.

17 Aralık’a kadar bunları hiç konuşmadınız. Neden?
17 Aralık Operasyonu’nu sadece hükümete karşı bir operasyon olarak görmek çok masum ve romantik bir düşünce olur...

Öyle mi, siz ne düşünüyorsunuz?
Şu anda İslam topraklarında Dördüncü Dünya Savaşı oluyor. Önce Birinci ve İkinci Dünya Savaşı, ardından Soğuk Savaş ve şu anda da Türkiye’nin de içine çekildiği Dördüncü Dünya Savaşı oluyor.

Kimle kim arasında bu savaş?
Bu dünya savaşını medeniyetler arası çatışma olarak nitelemek yetersiz. Daha kirli bir oyun oynanıyor. Hem medeniyetler arası hem medeniyetler içi çatışmalar görüyoruz. Medeniyetler içi çatışma Şii-Sünni, Sufi-Selefi ve etnik çatışma olarak 3 alanda gerçekleştiriliyor. Böylece bu topraklardaki Müslümanların bütün kazanımları birbirlerine karşı harcanır hale getiriliyor.

Türkiye’de şu anda AK Parti ile cemaat arasında yaşananlar medeniyet içi çatışma mı yani?
Evet. Türkiye’de de, Mısır’da da, Suriye’de de bu oluyor. Yani Müslüman kimlikli insanların tüm güçlerini kullanarak birbirlerine saldırmaları sağlanıyor. Şii dünyayı temsil eden bir İran var, Sünni dünyanın ayakta duran, gerektiğinde herkesin sığınıp, akıl alabildiği yer ise Türkiye’dir. Sünni dünyanın refleksleri tarih boyunca Batı’yla mücadeleye kodlanmıştır. Bu nedenle bu Sünni dünyanın merkezileşmemesi ve güçlenmemesi gerekiyor. O nedenle Türkiye’nin bir yara alması gerekiyordu. İsrail ve ABD’li neo-conlar bunu istediği için 17 Aralık operasyonu geldi.

Yolsuzluk nedeniyle başlamış ve yargıya taşınmış bir operasyonu nasıl tümüyle böyle Batı-İslam eksenine oturtabiliyorsunuz?
İngiltere’de de 2 milyar dolarlık bir yolsuzluk operasyonu oldu ama ülke buna bulaşanları derdest etti ve bizdeki gibi kriz falan çıkmadı.

YARGI BAĞIMSIZ DEĞİL
Gerçi biz pek kimseyi derdest etmedik şimdilik... Hükümet tümüyle kendini koruma refleksiyle hareket ettiği için...

Ben de olsam kendimi koruma refleksiyle hareket ederim. Zaten sizinle yaptığım bu konuşmanın sebebi de yargıya olan güvenimi kaybetmemdir. Türkiye’de yargı bağımsızlığını kaybetmiştir. Biz bunu Kayseri’deki Furkan Doğan davasından da biliyoruz. Tazminat davasına bakan hâkim “İsrail yargılanamaz. Bize sorarak mı gittiniz?” dedi... Bakın, yolsuzluğa bulaşanların canı çıksın. Ama kalkıp bir yolsuzluk adına ülkede bu kadar ekonomik kayba sebep olup, fakir insanın ekmeğinden çalmak da ayrı bir yolsuzluktur.

Furkan Doğan Davası’na bakan hâkim cemaat mensubu mu, biliyor musunuz?
Öyle diyorlar.

Cemaat de tasfiye edilecek
Tüm bu kavgada cemaatle karşı karşıya geldiğinizi söylüyorsunuz ama cemaat de aynı gemide. Neden Türkiye’nin terör listesine alınmasını istesin?

Aslında bunu cemaate biz de soruyoruz. Evler bölündü yahu, olacak iş mi? Ben cemaatin de tasfiye edildiği kanaatindeyim. Cemaatin dünyaya bu kadar yaygınlaşması ister istemez pek çok yerin tepkisini çekti. Cemaat şu anda belki çok da farkında olmadan emperyal güçlerin isteğini yapıyor ve bu satranç tahtasında 10’uncu, 20’nci hamlelerde onları da tasfiye ederler. Bakın, bir ülkeden suikast timi geldi. Örgütleyenlerden birinin Yahudi olduğunu bildiğimiz bir yapılanma. Rahmetli Medet Ünlü’yü öldürenlerle aynı yapılanma. Bana suikast için gelen tim deşifre oldu ama başkalarına da gelmiş olabilir... Bunu şunun için söylüyorum: Kaos ortamlarında suikastlar, patlamalar, faili meçhuller olur, herkesin dikkatli olması, siyasi partilerin bir araya gelip ülkeyi kaosa sürüklenmekten kurtaracak adımlar atması lazım.

Gülerce sözlerini düzeltsin
ZAMAN Yazarı Hüseyin Gülerce Twitter’da “Herkes Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar, bu topraklar Cumhuriyet tarihinde hiç yaşanmamış sıkıntı ve savrulmalara hazır olun” yazdı. Nasıl okursunuz bu sözleri?

Eğer bu Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar olan bir planın ifşasıysa bundan vazgeçsinler. Gülerce sözlerini düzeltsin. Ama eğer burada “Cemaat mensuplarına operasyon yapılacak” diye çıkan dedikodular nedeniyle bir savunma dili kullanılıyorsa, kimse kendi kendini kandırmasın. Böyle bir şeyin olması mümkün değil. Cemaatin içinde azınlık bir yapı var. Cemaatin tasfiyesinde de bunlar kullanılıyor. Cemaatin içindeki bu azınlık ya kendine gelecek ya da cemaat onları kendi temizleyecek. Aksi takdirde cemaat kendisi tasfiye oluyor. Ancak şunu da açıkça ifade edelim ki samimiyetle insanlığa hizmet eden hangi kişi ve kurum haksızlığa uğrarsa da biz bunun karşısında oluruz.

Türkiye’nin kriptosunu açtık
Bu anlattıklarınız çok ilginç ama 17 Aralık öncesi neden sustuğunuzu hâlâ anlamadım...

Çünkü önce bu saldırı sadece bize karşıydı, göğüsleyelim dedik ama 17 Aralık’ta İslam coğrafyasına saldırı hissettik. Bir de bize de operasyon yapacaklardı...17 Aralık sonrası bize de hem yolsuzluk imajı verip hem de El Kaide işini araya katıp, uluslararası ceza mahkemesine başvuracaklardı teröre destek veriyoruz diye. Direkt İHH’ya El Kaide deseler bizi hiç yıpratmaz, çünkü millet inanmaz. Ama Yolsuzluk Operasyonu’nun içinde aynı dönemde yaparlarsa, milletin kafasında başka bir şey oluşurdu. İHH’yı neden bitirmeye çalışıyorlar? Buradaki mesele şu: Biz Türkiye’nin kriptosunu açtık.

Nasıl bir kripto bu?
Dedik ki, Türkiye’deki bazı Yahudi vatandaşlar İsrail’de askerlik yapıyorlar ve bunların bazıları Mavi Marmara saldırısında bulundular. Biz de bunu yargıya taşıdık ve dedik ki “Bu ailelerin çocukları bu saldırıdan dolayı yargılansın”. Zaten ne olduysa, ondan sonra oldu... Yazabilirseniz, asıl yer burası.

AKŞAM

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 08:43

İLGİLİ HABERLER