Gündem
  • 29.4.2019 09:14

Kahramanların destanı Kut'ül Amare

Kahramanların destanı Kut'ül Amare

Osmanlı Ordusu’nun 1916 yılında Irak’ın Kut Bölgesinde İngilizlere karşı kazandığı ve Çanakkale’nin ardından Birinci Dünya Savaşı’nın ‘en büyük zaferi’ olarak tarihe geçen ‘Kut’ül Amare Zaferi’nin 103. yılı kutlanıyor.

 
1946’dan sonraki müfredattaki hiçbir tarih kitabı anlatmıyor Kut-ül Amare zaferini... Ne acı ki kahramanlarının ismi bile bugün bilinmiyor ya da hatırlanmıyor. İşte o hafızalardan silinmeye çalışan büyük zaferin bugün 103. yılı… Halil Paşa’nın, İngiliz birliklerini 29 Nisan 1916’da teslim almasının ardından “Tarih bu olayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata uğrayacaktır. İşte Osmanlı sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci zaferi Çanakkale’de, ikinci zaferi burada görüyoruz” sözleriyle duyurduğu Kut’ül Amare Zaferi’nin 103. yılı kutlanıyor. 5 ay süren kuşatma sonucu Tümgeneral Charles Vere Ferrers Townshend komutasındaki İngiliz birliklerinin teslim alınmasıyla kazanılan Kut’ül Amare zaferi, Çanakkale’nin ardından Birinci Dünya Savaşı’nın “en büyük zaferi” olma niteliği taşıyor. Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Dairesi Başkanlığı verilerinden derlenen bilgiye göre, İngiliz tarihçi James Morris’in, “Britanya askeri tarihinin en aşağılık teslimi” diye tanımladığı Kut’ül Amare Savaşı, Irak’ın doğu kesiminde Dicle Nehri kıyısındaki Kut şehri yakınlarında konuşlanmış İngiliz askerleri ile müttefiklerinin kuşatılmasıyla başladı ve kasabanın Osmanlı Ordusu tarafından ele geçirilip, İngiliz birliklerinin tamamının esir alınmasıyla tamamlandı. Tümgeneral Townshend, kuşatma sürerken Halil Paşa’ya gönderdiği mektupta, ordusunu teslime hazır olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı: “Efendim Hazretleri, açlık bizi silah bırakmaya zorluyor. Zatıalilerinin, ‘Sizin cesur askerleriniz bizim samimi ve kıymettar misafirleriniz olacaktır.’ sözlerinize istinaden kahraman askerlerimi size teslime hazırım.”

PARA TEKLİF ETTİLER

Askeri belgelere göre, Halil Paşa, Osmanlı Genelkurmayına bir telgraf göndererek, siperlerin önünde görüştüğü İngiliz Komutan Townshend’in “1 milyon sterlin karşılığında, 13 bin kişiden oluşan ordusuyla Hindistan’a gitmesine izin verilmesini” teklif ettiğini bildirip devletin bu konudaki emrini sordu. Paşa bunu reddedince Lawrence’in getirdiği mektupla hükümete 2 milyon sterlin verilmesi teklif edildi. Bu paralar tabii olarak reddedildi. Nihayet her taraftan ümidi kesilen Tümgeneral Townshend, bugün Kut’ül Amare’de bulunan bütün İngiliz ordusunu muzaffer Osmanlı kumandanına teslim etti.

Esir alınan General Townshend ve kurmayları Bağdat’ta esir muamelesi görmemiştir. 

HALİL PAŞA’NIN 6. ORDU’YA MESAJI

Zaferin ardından Halil Paşa, 6. Ordu’ya yayımladığı mesajda, şunları kaydetti: “Orduma: Arslanlar. Bütün Osmanlılara şeref ve şan, İngilizlere kara meydan olan şu kızgın toprağın güneşli semasında şehitlerimizin ruhları sevinçle gülerek uçarken, ben de hepinizin pak alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum. Ordum gerek Kut karşısında ve gerekse Kut’u kurtarmaya gelen ordular karşısında 350 subay ve 10 bin erini şehit vermiştir. Fakat buna karşılık bugün Kut’ta 13 general, 481 subay ve 13 bin 300 er teslim alıyorum. Bu teslim aldığımız orduyu kurtarmaya gelen İngiliz kuvvetleri de 30 bin zayiat vererek geri dönmüşlerdir.”  “Bugünü Kut Bayramı ilan ediyorum” diyen Halil Paşa, bu zafer nedeniyle birinci derece Osmanlı nişanı ile 43. Alay Sancağı da altın ve gümüş madalyayla ödüllendirilmiştir.

NATO’YA GİRİNCE BÜYÜK ZAFER UNUTTURULDU 

Kut’ül Amare Zaferi, Türkiye’de 1952 yılına kadar Kut Bayramı olarak kutlanmaya devam etti. Ancak Türkiye’nin NATO’ya üye olmasının ardından İngilizler, bayramın kaldırılması için her türlü baskıyı yaptılar. Baskılar üzerine de Türkiye, bayram kutlamasına son verdi. Hatta Kut’ül Amare Zaferi ve Kut Bayramına yönelik tarihi bilgiler, okullardaki tarih kitaplarından bile silindi, unutturulmak istendi. “Askerlerimiz İngiltere’ye tarihinin en korkunç yenilgilerinin birini yaşattı, İngilizlerin 15 bine yakın subay ve askerini esir aldılar. Bu, İngiltere açısından son derece büyük bir felaketti, bizim açımızdan da büyük bir zaferdi” diyen Prof. Dr. Erhan Afyoncu da “Kut’ül Amare Zaferi’nin Türkiye’de uzun süre ders kitaplarında bile yer almadığına dikkat çekti.

Güncellenme Tarihi : 29.4.2019 11:18

İLGİLİ HABERLER