Gündem
  • 7.2.2004 11:48

MÜNEVVER ARINÇ'LA DOBRA DOBRA: BÜLENT BEY'İN FİZİĞİNE VURULDUM

Bülent Bey'le ne zaman tanıştınız? Kız teknik öğretmen okulundan mezun olduktan sonra ortak arkadaşlarımız vesilesiyle tanıştık. 7 ay nişanlı kaldık, Eylül 1979'da evlendik. Eşinizin hitabeti malum. Bülent Ecevit bile takdir etmiş. Tanıştığınızda hitabeti sizi de etkilemiş miydi? Hayır. Ben fiziğine vurulmuştum. Mesleğinizi ne kadar icra ettiniz? Mesleğe hiç başlayamadım. Okul bitince tayin beklerken Bülent Bey talip oldu. Kurtarıcınız mı oldu? Bir anlamda evet. İhtilalden hemen önceki dönemdi. Yine başörtüsü sorunu vardı. Başörtüsüyle ne çalışmak ne de okumak mümkün değildi. Özal'lı yıllarda biraz rahatlamalar olunca çocuklarım adına sevinmiştim. Kızım imam hatipte çok rahat okumuştu. Üniversiteyi ikinci sınıftan itibaren peruk takarak bitirdi. Bülent Arınç gibi aktif bir siyasetçinin eşi olmak zor değil mi? Bülent Bey dengeli bir insan, bizleri ihmal etmiyor. Ankara'ya gelinceye kadar bana pek iş düşmez, o evin bütün ihtiyaçlarını kendisi görürdü. Biz birbirimizi çok iyi anladığımız için bugüne kadar huzursuz ve uyumsuz olmadık. Bülent Bey dışarıda olduğunda meraklanır mısınız? Günlük programını mutlaka bilirim. O yollarda olduğunda ben de hep sıkıntılı olurum. Bir kaza olmasından korkarım. Tarafsız eşim Bülent Bey, TBMM Başkanı olarak tarafsız konumda. Siz de öyle misiniz? Ben de tarafsız eşim. Manisa'dayken önce parti için çalışıyorduk, Ankara'ya gelince ''önce devlet'' dedik. Protokolde cumhuriyetin 2. isminin eşi olarak size yüklenen anlamları nasıl değerlendiriyorsunuz? Kendimde ne duygu ne de düşünce olarak değişik bir şey hissetmedim. Eşim önemli bir görev yapıyor. Ben de onun görevini kolaylaştırmaya çalışıyorum. Birlikte konuşuyor, ne yapmam gerekiyorsa onu yapıyorum. Semra Sezer'le diyaloğunuz oldu mu? Protokol temaslarının haricinde bir görüşmemiz olmadı. 'Hatun der' Bülent Bey size şiir okur mu? Okumaz. Nasıl hitap eder size? Keyfi yerinde olunca bana ''hatun'' der. Yanımızda başkaları varsa ''Münevver'' der. Yazıyla aranız nasıl? Okumayı seviyorum. Ama yazma özelliğimiz yok. Fatih'in vefatının üzerinden 7 yıl geçti. Evde Fatih'i konuşuyor musunuz? Doğum gününde, ölüm gününde, onu hatırlatan günlerde hepimiz aslında aynı şeyleri tek tek düşünüyor, kendi kendimize yaşıyoruz. Şu aklımızdan geçenleri yüksek sesle söyleyelim diyorum. Bülent Bey, Fatih denince, bir köşeye çekiliyor, boynunu büküp susuyor. Gözleri doluyor, dalıp gidiyor. Vefat haberini nasıl aldınız? Çocuklar pek gitmek istemiyorlardı o tür ortamlara. Baba protokole alınıyor, çocuklar geride kalıyordu. Babası o gün ''Birlikte gidelim mi?'' dediğinde, hiç itiraz etmedi Fatih. Manisa'nın Kırkağaç beldesine bir açılış için gittiler. Komşumuz telefon açtı, ''Bir acı haber aldık, Fatih kaza geçirmiş'' dedi. Kötü bir şeyler olduğunu anladım. Bir saatlik yolculuktan sonra hastaneye vardık. Hemzemin geçitte tren arabayı ezmiş, vefat etmiş. Bana göstermediler Fatih'i. O ölümden sonra ne değişti? Daha duygusal olduk. Haberi aldığımda ilk tepkim ''kader, takdiri ilahi bu kadarmış'' oldu. Bülent Bey de ''Avucumun içinden kaydı, tutamadım'' diyordu. Ölümüne sebep oldu gibi bir çırpınışı vardı. Bu sözleri Bülent Bey bir daha söylemedi. Çok zor, büyük bir acı. Normale dönmek zaman alıyor. İlk torununuza Fatih adı verileceği çok konuşuldu. Dünürlerimiz, torunumuza Fatih adını vermek istedi, Bülent Bey çok duygulandı, ama istemedi. Mehmet Akif adını verdik. Şimdi 2.5 aylık. Akif hayatımıza renk kattı. Benden duygusal Ankara'da kendinizi fazla göz önünde hissediyor musunuz? Burada çok yoğunuz. Gelen giden çok oluyor. Bunlardan şikâyetçi değilim. Ama Ankara beni günlük siyasetin içine çekmeye çalıştı. Mesela şu protokol tartışmaları. Protokole türbanı sokmak diye bir derdim hiç olmadı. Hak etmediğim eleştirilere maruz kaldık. Yeni kapanmış birisi olsam belki bu eleştirilere hak vereceğim ama 25 yıldır ben böyleyim. Herkesin bir imtihanı vardır, bizim de o günlerde imtihanımız medyayla oldu. Çok üzüldüğüm o günlerde Bülent Bey'in siyaseti bırakmasını bile düşündüm. Bülent Bey, gazetelerde adım geçince 'Asla üzülmemelisin' dedi. Ama o benden daha duygusal olduğu için iki kat daha fazla üzülüyordu. Eve güzel haberleri kesip getiriyor, eleştirileri saklıyor. Üzüntünüzün karşılığı nedir? Eğer şunu kastediyorsanız, ben kendimi hiçbir zaman ikinci sınıf hissetmedim. (MİLLİYET Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:35

İLGİLİ HABERLER