Yaşam
  • 7.12.2021 13:24

Katil Engin'i Onur Duymaz ve 'Maktul İnci' Ece Yüksel konuştu!

Kanal D'nin sevilen dizisi 'Yargı'da 'Katil Engin' karakterini oynayan Onur Durmaz ile maktul İnci rolünü oynayan Ece Yüksel hurriyet.com.tr'de Ferit Ömeroğlu'nun konuğu oldu. Diziye dair çarpıcı itiraflarda bulunan ikili, setin perde arkasını anlattı.

Nasıl gidiyor?

Onur Durmaz : İyiyiz, gayet keyifli gidiyor.

 Hayatınız iş dışında nasıl gidiyor?

Onur Durmaz : Ben de iş dışındaki hayatımı çok merak ediyorum. O kadar odaklanmış bir vaziyetteyim ki. Sadece dinleniyorum, dinlendikten sonra genelde setteyim. En kötü ihtimalle oturup senaryo çalışıyorum. Keyifli gidiyor.

 Senaryo size daha önceden geliyor. Ne hissediyorsunuz?

Onur Durmaz : “Onur” olarak büyük bir “Yargı” fanıyım. Sadece benim sahnelerim var diye değil. Hatta bazı yerlerde “Engin” karakterini unutup kendi kendimi kurgular yaparken buluyorum açıkçası.

Onur, Engin’e karşı ne düşünüyor?

Onur Durmaz : Açıkçası çok sinirliyim. Galiba 7. bölümdeydi ve baya sinirlendim. Hiçbir ortak yönümüz yok. Eskiden ufak bir tane vardı; şimdi yok. O da saç ile alakalı bir şeydi. “Engin” karakterini oynamak farklı bir keyif. Çünkü buna benzer rolleri, belki bir katili belki de ciddi bir psikolojik rahatsızlığı olan birini oynamak çok büyük bir keyif. Bence güzel de bir fırsat. Bu konuda çok mutluyum açıkçası. Karakter olarak en az diğer fanlar kadar sinirlendiğim oluyor.

 Ece, “Yargı” projesi gelmeden önce neler yapıyordun? Oyunculuğa karşı nasıl bakıyorsun?

Ece Yüksel : Aslında ben 8 yaşındayken oyunculuğa başlamıştım. Çok yoğun projelerde yer almadım. Bir yandan okulum vardı. Birlikte yürütmek için ufak projelerde yer aldım. Bundan bir tık önce “Aşk 101” projesinde yer aldım. Biraz daha popüler tarafta öyle işlerim var. Sonra “Yargı” ile devam etti. Sinema tarafında da daha fazla çalıştım. Bağımsız filmlerde yer aldım. Emin Alper’in “Kızkardeşler” filmi vardı. Böyle bir serüvenim var aslında. Tiyatro okudum. Sonra “İnci” ile tanıştım ve uzun bir aradan sonra televizyon dizisi yaptım. Çok da içime sinen bir işte yer aldığım için kendimi çok şanslı hissediyorum.

 Senaryoyu okurken projenin tutacağını öngörebilirsin. Başlangıçta “İnci” karakteri de çok konuşulur, hakikaten önemli bir bileşeni de “İnci” olacak dedin mi?

Ece Yüksel : Dedim.

 Peki, “İnci” karakteri sana neler getirdi?

Ece Yüksel : “İnci” çok güzel bir temaya da açıklık getiriyor aslında. Bence “Yargı” dizisi o konuyu da tartışmaya açıyor; kadın cinayetleri. Eleştirebileceğimiz kararları almış olan genç bir kadının bir şekilde o kararlar sonucunda ölüme kadar giden bir yolculuğunu izliyoruz aslında. Ben bu yüzden çok değerli buldum yazılan karakteri. Senaryo içinde de çok fazla sahnesi yok aslında. Flashback’ler ile geliyor. Ama hep o karakteri canlı tutuyor, seyircinin kafasında bu kız bu noktaya nasıl geldi sorusunu uyandırıyor. Benim de en fazla dikkatimi çeken yönlerinden biri o olmuştu.

“İnci” karakterine baktığımız zaman senaryonun böyle yazılmış olması, ‘bir kadının eylemi ne olursa olsun sonunun böyle olmasını asla örtbas edemez’ düşüncesini çıkarıyor. Sen ne düşünüyorsun “İnci” karakterinin senaryoda böyle yazılmış olması ile ilgili?

Ece Yüksel : Aslında ben çok doğru buluyorum. Bizi güzel bir tartışmaya götürüyor. Bu kadının yüzde yüz doğru kararları olmadı hayatında. Evet, çok yanlış kararları oldu. Ama böyle bir sonuca geldi ve o kararları alsa da böyle bir sonu hak etmiyordu. Seyircinin şunu hissetmesini isterim ben; keşke bir arkadaşı ona yardımcı olsaydı, keşke ailesi bu kararlarının farkında olsaydı, biri elinden tutsaydı da İnci’nin sonu böyle olmasaydı. Seyirciler, bunu hissedebilir ise çok mutlu olurum ben.

“Engin” karakteri bir cinnet geçirmeseydi ve ilişki öyle devam ediyor olsaydı bir gün Engin aynı eylemi işler miydi?

Onur Durmaz : Bu soruyu çoğu zaman ben de sordum. İnci’nin o gece yakalanması, yakalandıktan sonra taksiye binmesi, taksiden ortada bir yerde inmesi, Çınar’ı çağırması gibi durumların hepsi birbirine bağlı bir zincirleme. Finalde de buraya bağlanıyor. Onlardan bir tanesi bile farklı gelişseydi buraya gider miydi bilmiyorum. Ama “Engin” olarak düşünürsek zaten gerek ailesinden gerek İnci’den gerek arkadaşlarından aldığı negatif bir durum var. İkinci plana atılma, bir baskı var. Bu, er ya da geç bir zaman sonra patlayacaktı. Katil olur muydu? Açıkçası bilmiyorum. Ama başka bir şekilde patlardı.

Senaryonun çok iyi olması, önemli bir faktör. Ama onun icra eden oyuncu da çok önemli. İkiniz de rollerinizin hakkını inanılmaz derecede iyi verdiğiniz için bu etki oldu. “İnci” karakterini oynarken tamamen kendinden soyutlanarak mı bir karakteri canlandırdın? Oyunculuk böyle bir şey mi?

Ece Yüksel : Ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Çünkü sonuç olarak “İnci” farklı bir karakter ama benim içimden çıkıyor. Aslında benim bir parçam İnci’nin içerisinde var. Benim hayatım bambaşka şekilde yönlendi ve İnci gibi bir karakter olmadım. Ama içimde İnci’yi oluşturan bileşenler olduğu için bir şekilde onları parlatıp o durumları da yaratarak bir karakter ortaya çıkarıyorum. O yüzden “İnci” karakterini başka bir oyuncu oynuyor olsa büyük ihtimalle çok başka bir şey izliyor olacaktık. O yüzden oyuncunun da materyaline çok bağlı olduğuna inanıyorum. Tabii ki teknikler var ama ben temel olarak öyle olduğunu düşünüyorum. Oyuncu kişisinin karakter özelliklerinin ve bazı değerlerinin o karakterde görüldüğünü düşünüyorum. İnci gibi bir olmasam da mutlaka içimde ona dair bir şeyler var aslında.

Finale gidilen küllük sahnesi nasıldı? Kaç tekrarda çekildi? Orada neler yaşandı?

Ece Yüksel : Hızlı çektik aslında. Kafamda çok büyütmüştüm ben. Sonuçta her şeyin çözüldüğü bir sahne yani.

 İzleyici, “Engin” karakterinden hırsını alamadı. Çünkü komiser laf sokuyor. Çok yerinde belki ama yetmiyor.

Onur Durmaz : Biz orada da çok gülüyoruz. Mesela bir sahne vardı. Onun türkü söyleyip benim yürüdüğüm. Kadrajdan çıktığımız zaman bazı hareketlere başlayıp çok gülüyorduk. Uğur ağabey ile senaryoyu da okurken baya eğleniyoruz.

 “Engin” zarar görmedi. Mesela sorguda zorlanmadı.

Onur Durmaz : Eren komiser olsun Ilgaz olsun, bir yere kadar gelebiliyor ama daha fazlasını yapamıyor. Zira aynı yerden “Pars” karakterinin Engin’in konuşmalarından sonra yine dokunmadan ‘peki o zaman oyunsa oyun’ demesi de aynı şey. Fiziksel bir iki darp yemişliğim var. Zaten onu hep beraber gördük. Orada çok fazla bir şey olmadı. O da suç çünkü.

 Seyircilerden aldığınız feedback’lerden biraz bahsedebilir misiniz? Sokakta ya da sosyal medyada seyirci ile olan ilişkiniz nasıl gidiyor? Sokakta rahat rahat yürüyebiliyor musun?

Onur Durmaz : Kısmen evet diyeceğim. Çok güzel bir ilgi var. İlgiden dolayı yürüyemiyorum ama bu kötü bir şey değil. Çok güzel bir şey. Açıkçası olumsuz bir şey ile karşılaşacağımı düşünüyordum. Bunu da hep söyledim. Hatta bundan dolayı biraz da gerilmiştim ve kendimi buna hazırladım da. Tam tersi izleyiciler, “Engin’den nefret ediyoruz ama sizi çok seviyoruz.” diye yaklaştılar.” O ayrımı o kadar güzel yaptılar ki bu sefer ben hayran olmaya başladım. Engin’e hak verenler de vardı bir ara. Ben bundan daha çok rahatsız oldum. Ne olursa olsun “Engin” bir katil. Kadın cinayetinden de ziyade bir insan öldürdü. İnsandan da ziyade bir canlıyı öldürdü. Bunun hiçbir şekilde meşrulaştırılabilir bir tarafı yok. Hak etti hak etmedi konusunda buna hak verenlere dehşete kapıldım.

 En heyecanlandığınız sahne hangisi?

Ece Yüksel : Bu cinayet gecesinin öncesini gördüğümüz sahne, bir tık heyecan verici ve gerici de bir sahneydi. Bütün bölümler boyunca bu cinayet gecesini bekliyoruz. Bir anda blok halinde cinayet gecesini görüyor seyirci. O durum, biraz beni gerdi. Bir anda hocasının evine geliyor, sonra sokakta kalıyor, Çınar’ın geliyor olması gerekiyor… Ben o sahneleri çekerken baya heyecanlıydım ve gergindim. Onu doğru bir şekilde aktarabilecek miyim?

 Onur Durmaz : Galiba cinayet anını çektiğimiz sahneydi. Cinayetin bir kül tabağı ile yapılması… O senaryoyu ilk okuduğum zaman gerçekten heyecanlandım. Bir de o gün ciddi bir programımız vardı. Yoğun bir programın son saatlerinde çekmek durumunda kaldık. Biraz da yorgunduk. Gerçekten orayı çok güzel verebilmek istedik. Hatta bir iki defa karşılıklı prova da aldık. Sağ olsun Ali Bilgin bizi o konuda çok rahatlattı. Her sahne bitiminde o sahneye adım adım yaklaşıyorduk ve onun heyecanını yaşadım açıkçası.

 Sette yaşadığınız bir anıyı paylaşabilir misiniz?

Onur Durmaz : Uğur Polat ile çektiğimiz mahkemedeki o bakışma sahnesi mesela. Kestik denildiğinde karşılıklı olarak şakalar yapıyoruz. Kestik dediklerinde çok farklı bir yere evriliyor. “Eren komiser” karakterini oynayan Uğur Arslan ile de çok eğleniyoruz.

 Ece Yüksel : Cinayet sahnesini çekerken küllükle kafama vuruyordu. Sahne şöyle çekiliyor; kamera benim tarafımda, ben ortadayım ve Onur arkamda bana küllükle vuracak. Onun bir timing’i var. Ben hep kendimi korkudan erkenden yere atıyordum. Onur’un daha eli havadayken ben yerdeydim. O sahneyi çekmek gerçekten sıkıntı olmuştu. Çünkü bilemiyorum gerçekten küllük ne zaman gelecek ve ağırdı da.

 “Yargı” seyircisine özel olarak bir şeyler söylemek ister misiniz?

Onur Durmaz : Bir kere en az bizim kadar o heyecanı paylaşıyorlar. Bunun için çok teşekkür ediyorum. Aynı şekilde biz de sizin kadar ne olacak heyecanını paylaşıyoruz. Bu, beraber ilerleyen bir yol. Hepimiz bir “Yargı” fanıyız. Çok teşekkür ediyorum. Aynen bu şekilde devam edeceğiz birlikte.

 Ece Yüksel : Ben de çok severek izliyorum “Yargı” dizisini. Her pazar günü hiçbir plan yapmıyorum ve izliyorum. O yüzden de öncelikle seyircimize teşekkür ediyorum. Diziyi sevdikleri ve bu heyecanı paylaştıkları için. Bir de “İnci” karakterini hiçbir zaman unutmayın. Unutulup gitmesin.

 Ece, oynadığını “İnci” karakteri sosyal hayatta nasıl karşılandı?

Ece Yüksel : Öncelikle çok uzun bir süre yani katil ortaya çıkana kadar katilin kim telefonları aldım. Aileme dahi söylemedim. Başta zaten ben de bilmiyordum. Ama bilmeye başladıktan sonra ailemden bile sakladım.

 Siz öğrendikten sonra seyirci öğrenene kadar çok zaman geçti mi?

Onur Durmaz : 1 hafta.

 Ece Yüksel : 1 hafta kadar sürdü. Çok da yok aslında.

 Tahminleriniz neydi?

Onur Durmaz: Bunu daha öncede söyledim. “Engin” karakterinin bir kırılma yaşayacağını biliyordum. Ama katil olacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bazen şüpheleniyordum acaba ben miyim diye. Ama karavanda çok konuşuyorduk. Hatta Ece ile de epey konuştuk kimin olabileceği ile ilgili.

 Çınar olmadığını herkes biliyordu sanırım.

Onur Durmaz : Bir tek Çınar’ın olmadığından emindik. Ilgaz bile olabilir diye düşündük.

 Ece Yüksel : Tabii ki herkesi düşündük.

 Onur Durmaz : Bir de o kadar güzel ters köşeler var ki. Her şey mümkündü. O bir hafta benim için şöyle çok zordu; kimseye söylemedim. Ama artık söylemek istiyorum. Annem ve babam dahil kimse öğrenmedi.

 Ece Yüksel : Ben de söylemem. Çok ketumumdur. Hatta annem olur mu böyle şey filan diyordu ve ben senaryolarımı sakladım. Hiç göstermem asla.

 İnternette oyuncularla ilgili bazen yanlış bilgiler yer alabiliyor. Ece, sen kaç doğumlusun?

Ece Yüksel : Ben 1997 doğumluyum. Buna bir açıklık getirmek istiyorum. Hep yanlış yazıyor.

 Onur, senin için yanlış bilinen bir şey var mı?

Onur Durmaz : Benim için de 90’lı yazıyorlar ama 91’liyim. Mesela cast direktörlüğü yaptığıma dair bilgiler var. Hiç yapmadım, hiçbir fikrim yok.

 


 

Güncellenme Tarihi : 7.12.2021 13:33

İLGİLİ HABERLER