Dünya
  • 11.11.2019 21:40

Katil Esad Rus kanalına konuştu : Düşmanımız Erdoğan'dır

Cumhurbaşkanı Esad Esad Rus RT İnternational World Kanalının kendisiyle düzenlediği röportajda, Rusya’nın Suriye’ye terörle mücadelede yardım ettiğini çünkü halkını savunduğunu, terör ve ideolojisinin sınırı yoktur, siyasi sınır tanımazlar, dünya da bugün terör açısından tek bir saha haline geldi,

Cumhurbaşkanı Esad, İsraillilerin Suriye’nin düşmanı olduğunu, topraklarını işgal ettiğini teröristlerle de doğrudan bağlantılı olduğunu belirterek, Suriye Arap Ordusunun güneyde “Nusra Cephesi”ne yönelik her başarı sağladığında İsrail’in Suriye kuvvetlerini vurduğunu, bu yüzden ilişkinin çok açık olduğunu, İsrail operasyonlarıyla teröristlerin eylemleri arasında bağlantının olduğunun net olduğunu ifade etti.

Esad: Türk halkı komşumuzdur. Ortak tarihimiz vardır. Türk halkını kendimize düşman ilan edemeyiz. Düşman Erdoğandır, politikaları ve zümresidir.

Bir kez daha söylüyorum, aynı “beyaz kasklı”ların “meleklerin” yüzlerini görmemiz çok kolay. Yüzler aynı yüzler, şahıslar da gerçekte el Kaide ile savaşçı olan “beyaz kasklılar”da çalışan aynı şahıslar olduklarını görebiliriz. Bunu görebilirsin, çünkü fotoğraflar çok açık. Başları kesen aynı kişi, veya bir kişinin ciğerini yiyen aynı kişi. Bu görüntüler çok yaygın internette de kolayca görebilirsin. Bu bölgede bu tiyatroya inanacak insanın var olduğuna inanmıyorum. “Beyaz kasklıların” halkla ilişkiler tiyatrosu. Kendileri “Nusra Cephesi”nin bir kollarıdır.

Gazeteci:

Bir NATO üyesi olan Türkiye ile bir düşmanlık durumunda olduğunuzu biliyorum, ancak Erdoğan ve belki de siz, Batı politikasının sonuçlarının AB’ne yansıdığının farkındasınızdır. Sizce, Avrupa hükümetleri İngiliz “IŞİD” militanlarının AB’ye olası girişine nasıl tepki verecek? Bir kişinin Londra, Paris veya Berlin’de olma tehlikesi ne kadardır?

Cumhurbaşkanı Esad:

Aslında, Erdoğan ile AB arasındaki ilişki iki yönlüdür; ondan nefret ediyor ama istiyorlar. Ondan nefret ediyorlar çünkü onun İslami bir fanatik olduğunu biliyorlar. Bunu biliyorlar ve bu aşırılık yanlılarını ya da belki de teröristleri kendilerine göndereceğini biliyorlar.

Gazeteci: Türkiye Ülkenizden birçok mülteci kabul etti.

Cumhurbaşkanı Esad:

Birçoğu Suriye’den, ama başkaları değil, bilakis dünyanın farklı bölgelerinden geldiler, sadece Suriye’den değil, gerçek şu ki çoğunlukta Suriyeliler. Çoğunluğu da aşırılık yanlısı değil, çoğu terörist değil. Çünkü Türkiye’ye giden Suriyelilerin çoğu Suriye’deki terör ve teröristlerin gerçekleştirdiği bombalamalar nedeniyle Suriye’dden çıktı. Öyleyse, Erdoğan’ı istemiyorlar ve aynı zamanda da ondan korkuyorlar. Ancak diğer yandan, eğer bu Suriyelilerle diğer mültecileri göndermenin Avrupa için bir tehdit olduğunu söylersek, Suriye’deki teröristleri desteklemek kendisi için daha da tehlikelidir. Bu en tehlikeli kısım. Dolayısıyla, bu ikiyüzlülüktür. Bir kaç terörist de dahil olmak üzere çoğunluğu ılımlı olan birkaç milyon insandan korkarken, Suriye’de en azından on binlerce, belki de yüz binlerce kişinin ülkene geri dönmesinden korkmadığın teröristleri doğrudan destekleyebiliyorsun.

Gazeteci:

Söyleyeceğiniz şey, Erdoğan’ın DSG’yle ilgili bana söyleyebileceklerine çok benzemiyor mu?

Cumhurbaşkanı Esad:

Onlarla ilgili mi?

Aslında Erdoğan’ın iki aşamalı bir ajandası var: İhvancı vasfıyla olan ajandası ve Amerikan kuklası olma sıfatıyla Amerikan ajandası. Öyleyse bu gündemin iki kısımdan oluşuyor ama paralel çalışıyorlar. Aynı zamanda, “demokratik birlik partisi” ni (PYD) oluşturan gruplar, kendisine Suriye’yi işgal etmesi için bir bahane ve sebep sağladı. Bu, işgalin meşru olduğu anlamına gelmez. Kelimenin tam anlamıyla yasa dışıdır. Fakat ona bahaneyi verdiler, çünkü yıllarca Suriye’nin kuzeyini işgal etmek istediğini ve bölgeyi teröristlerden temizlemek istediğini ilan ediyordu. Bununla da Demokrat Birliği Partisi’ni kastediyordu. Ve ona bu bahaneyi vermeye devam ettiler. Olan da buydu. Bu yüzden bunun için suçlanacaklar, ama Erdoğan bir işgalcidir.

Gazeteci:

Pekala, ama NATO’nun veya NATO ülkelerindeki bazı kişilerin, istemediğimiz tek şeyin Ankara ile Şam arasında barışın olması olduğunu söyleyebileceklerini görmüyor musunuz? Batı başkentlerinde tasarlanan “böl ve yönet” ifadesinin uygulanmasına katkıda bulunmuyor musunuz? Erdoğan ile herhangi görüşme şansı var mı?

Cumhurbaşkanı Esad:

Onunla toplantı yapmak söz konusu değildir. Birisinin topraklarınızı işgal ederken, onunla görüşmek için favori olacağını sanmıyorum. Birkaç toplantı yaptık …

Gazeteci (araya girer):

Siz düşmanlarınızla pazarlık ediyorsun, arkadaşlarınla değil.

Cumhurbaşkanı Esad:

Evet, ama Erdoğan’la değil, benimle onun arasında da değil. Toplantılar güvenlik seviyesinde, Ruslar aracılığıyla yapıldı. Yani, üçlü bir toplantıydı, iki ya da üç kez oldu, ama hiçbir sonuca yol açmadı. Bu nedenle, düşmanlarla pazarlık yapma ilkesine aykırı değiliz, özellikle de Türkleri düşman olarak saymıyoruz. Türk halkı komşu halktır, ortak bir tarihimiz var ve onları kendimize düşman yapamayız. Düşman Erdoğan’dır, politikası ve zümresidir. Sonuç olarak, Türkiye ve Suriye’de bu gruplara karşı anlaşmaya varmış olabiliriz, Suriye’yi de aleni ve resmi olarak istila ettikten sonra, diğer konularda hemfikir olduğumuz anlamına gelmiyor.

Güncellenme Tarihi : 11.11.2019 21:36

İLGİLİ HABERLER