Gündem
  • 31.10.2012 13:50

Kılıçdaroğlu Başbakan'a adresi gösterdi!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Rize’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirerek, "Sen Rusya’dan gelen uçağı, içinde mühimmat var diye durduruyorsun. Güzel, hiç itiraz etmiyoruz. Peki kardeşim, 30 bin ton, 40 bin ton çay gelirken, kaçak olarak bunu niye görmüyorsun? Hükümet kaçak çay nereden geliyor diye bilmeyebilir? Ben söyleyeyim; Esendere Sınır Kapısından geliyor sayın Başbakan o kaçak çaylar. Esendere sınır kapısından geliyor. Aslında hepsini biliyorlar. Ama görmüyorlar. 3 maymunları oynayan bir hükümet var. Görmüyorum, duymuyorum, konuşmuyorum" dedi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Karadeniz’in Özelliklerini Koruma Derneği (KÖK) tarafından düzenlenen 4’üncü Uluslararası Karadeniz Kalkınma Kurultayı Rize İsmail Kahraman Kültür Merkezi’ndeki açılış törenine katıldı. Salona gelişinde KÖK Derneği Başkanı Murat Karayalçın ile eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk tarafından karşılanan Kılıçdaroğlu, katılımcılarla tokalaştı.

KARAYALÇIN: HES’LERE GÖSTERİLEN TEPKİYİ KUTLUYORUM

Toplantının açılışında konuşan eski Başbakan Yardımcısı ve KÖK Genel Başkanı Murat Karayalçın, "Bugün aynı zamanda Uluslararası Karadeniz Günü. Karadeniz yarım yüz yıl önce dünyanın ekolojik açıdan en zengin yöresi, deniz ürünleri açısından da en bereketli denizdi. Maalesef sevgili denizimiz ve çevresi kirletilmektedir. Kirliğin önlenmesi için sadece 6 ülkenin önlem alması yeterli değil. 17 ülke, 200 milyona yakın insanın atıkları Karadeniz’i etkiliyor" dedi.

Karadeniz otoyolunun yüksek viyadüklerle geçmesini öngören çalışma hazırlayıp yetkililere sunduklarını hatırlatan Karayalçın, pahalı olduğu gerekçesiyle bunun kaldırılıp deniz doldurularak yol yapıldığını söyledi. Ucuz olacağı söylenen yolun maliyetinin bugün Karadeniz’in yolda her kış tahribata yolaçması nedeniyle daha pahalı olduğunu aktaran Karayalçın, "Dolayısıyla işletme maliyeti de artmaktadır" dedi.

Karayalçın, bölgede yapımı süren HES’lere gösterilen tepkiyi kutladığını ve önemsediğini de ifade ederek, "Ama HES’lere gösterilen tepki, o bölgelerin dışındaki yerlere de, yaylalarımıza, kıyılarımıza, madenlerimize gösterilmelidir. Karadeniz değerlerini korumak için kurulmuş bir örgütüz. Bizim için Karadeniz’in her yeri değerli" diye konuştu.

KILIÇDAROĞLU: KARADENİZ YANLIŞI AFFETMEYEN BİR DENİZ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Karadeniz’in hırçın ve yanlışı affetmeyen bir deniz olduğunu belirtti. Kılıçdaroğlu, "Sayın Karayalçın söyledi, ‘yolu böyle yapmayın, yaparsanız yanlış olur’ dediler. ‘Hayır’ dedi Ankara’da masa başında oturanlar. Yaptılar. Karadeniz affetmiyor. ‘Dere yatağına ev yapmayın, sel gelir insanların hayatı tehlikeye girer’ dediler. ‘Hayır’ dedi Ankara’dakiler. Yaptılar, affetmedi" dedi.

Karadeniz’le Karadeniz insanı arasında çok güzel bir bağ bulunduğunu, yöre kadınının Anadolu’nun en çalışkan kadını olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Yüreklidir, tuttuğunu koparır. Cumhuriyetine sahip çıkan kadındır" diye konuştu.

FINDIK VE ÇAY, BÖLGENİN VAZGEÇİLMEZİ

Kılıçdaroğlu, çeşitli rakamlar vererek DOKAP’ın (Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı) hedeflerine ulaşamayan bir proje olduğunu da vurguladı. Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

"Bölgenin temel ürünleri fındık ve çay. Bölge için stratejik ürün bunlar. Fındık ve çayı çıkarın Karadenizli aç kalır. Su, hava ve özgürlükler gibi çay ve fındık bu bölgenin vazgeçilmez ürünüdür. İki ürünün üreticileri hayatlarından memnun değil.

Fındığa verilecek destekleme önümüzdeki yıl biraz daha düşecek. Yüzde 11’den yüzde 9’a düşecek destekleme. Beklenen kamu yatırımları bölgeye gelmemiş. Göç bu bölgenin adeta kaderi olmaya başladı. Geçinmek için göç dışında başka yol yok. 2007 – 2011 arasında 104 bin kişi başka bölgelere göç etmiş. Göçün en belirgin özelliği milletvekili sayısının düşmesinde yatıyor."

"FINDIK ÜRETİCİSİ, KUSURA BAKMA PERİŞAN OLACAKSIN"

Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin fındık üretiminde dünya birincisi olmasına rağmen fiyatını yurt dışındaki spekülatörlerin belirlediğini söyledi. Çözüm için siyasi iradenin ortaya çıkması gerektiğini belirten CHP lideri Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Halkını, insanını, bölge insanını seven, başka ülkelere emek alın terini ihraç eden değil, ürününü ihraç ederken hakkı olan bedeli de Türkiye’ye getirmeyi özendiren bir siyasal anlayış gerekiyor. O anlayış Türkiye’de yok. Fındık üreticisi dertli, ‘Ben perişan oldum’ diyor. Kusura bakma, perişan olacaksın. Hükümet yazmış programını, ‘Az para vereceğim’ diye. Gidip sen de oyunu ona veriyorsun. Fındık üreticisi memnun değil. Kendisini perişan eden iktidara oy verecek, sonra da şikayet edecek. ‘Ey CHP sesini çıkar belki onlar ürkerler belki bize daha fazla para verirler’ diyecek. Sadece eleştiri yapan parti değiliz, o dönemler bitti. Aynı zamanda her soruna çözüm üreten partiyiz. Fındık üreticisi hangi partiye oy verirse versin. O üreticinin benim başımın üzerinde yeri var. Ama bir gerçeği de dile getirmek zorundayım. O gerçek hepinizin gerçeği. Bu ülke fındık üretiminde dünyada bir numara olacak. Fiyatını başka ülkede 3 spekülatör belirleyecek. Niye fındık borsası Türkiye’de değil? Siyasetçinin birinci görevi kendi halkının çıkarlarını savunmaktır. Bizim yeni bir söylemimiz var. Önce halk zenginleşecek. Halkın cebi para görecek. Halkın kabahati var mı? Yok. Çalışıyor fındığını üretiyor. Kabahat o alın terinin karşılığı fiyatı vermeyeni siyasi otoritenin."

SURİYE İÇİN O KADAR KONUŞACAĞINIZA...

Kılıçdaroğlu, bütün Avrupa’nın tek çay üreticisi ülkesinin Türkiye olduğunu ifade ederek, "Neredeyse ulusal içkimizdir çay. Bir bölgemizde zaten Rize çayları hiç yoktur. Kaçak çay vardır. Bir hükümetin görevi kaçak çayı teşvik etmek midir? Rizeli kardeşlerimizin düşünmesi lazım. Neden benim altın gibi ürettiğim çayı ben bugüne kadar bir Avrupa markasına dönüştüremedim? Hindistan’dan çay gider Avrupa’da marka olur, dünyanın en kaliteli çaylarını üreten biz bir marka dahi yaratamadık. Sayın Başbakan, ‘Ben özel sektörün işine karışmam’ diyor. Dünyada hiçbir Başbakan bunu söyleyemez. Ekonomi varsa, hükümet varsa, hükümetin görevi özel sektörün de üreticinin de kazanacağı dengeyi yakalamaktır. Üreticiyi de sanayiciyi de ezdiremez. Suriye için o kadar konuşacağınıza çay için biraz konuşsaydık emin olun çayı bütün dünyaya tanıtırdık" dedi.

KAÇAK ÇAYLAR ESENDERE SINIR KAPISI’NDAN GELİYOR

Parlamentoda 3 dönemdir bulunduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Rize milletvekillerinin Rize’nin sorunları için konuştuğunu duymadık. Rize sorunu olmayan bir kent gibi görünüyor. Her şey güllük gülistanlık" dedi. Kaçak çayların sınırlardan girdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:

"Sen Rusya’dan gelen uçağı içinde mühimmat var diye durduruyorsun. Güzel, hiç itiraz etmiyoruz. Peki kardeşim, 30 bin ton, 40 bin ton çay gelirken kaçak olarak bunu niye görmüyorsun? Her gelen kaçak çay Rize üreticisinin alın terinin çalınması demektir. Ben buna tahammül edemiyorum. Yazık günah değil mi bu insanlara? O çayı kadınların nasıl topladığını biliyorum. Dizlerindeki romatizma sorunlarını biliyorum. Niye kaçak çayı engellemiyorsun? Kaçak çayı yakaladın mı, 74 milyon insanın önünde cayır cayır yakacaksın, getiren firmayı da teşhir edeceksin. Hükümet kaçak çay nereden geliyor diye bilmeyebilir? Ben söyleyeyim. Esendere sınır kapısından geliyor sayın Başbakan o kaçak çaylar, Esendere Sınır Kapısından geliyor. Peki, ‘Siz nerden biliyorsunuz?’ diyebilirsiniz. Hükümete verilmiş en az 10 tane rapor var bu konuda. Kaçak çay, kaçak muz geliyor. İran’dan geliyor, başka ülkelerden geliyor. Hepsini biliyorlar. Ama görmüyorlar. 3 maymunları oynayan bir hükümet var. Görmüyorum, duymuyorum, konuşmuyorum."

"KARADENİZLİ’YE SİTEMİM VAR"

Kılıçdaroğlu, "Karadenizliler yiğittir, Karadeniz kadını tuttuğunu koparır. Ama sitemim var. Bütün bu gerçeklere rağmen, halen ‘Ben iktidar partisine oy vereceğim’ diyor. Oy veren adamın şikayete hakkı yoktur. Sineye çekip oturacak. Ne olursa olsun bir evde huzur yoksa barış olmaz. Bir ülkede huzur yoksa barış olmaz. Barışın olmadığı yerde de çok paranız olsa da işe yaramaz. Düşünün bir karı kocayı. Durumları çok iyi, hanları hamamları var. Evlerinde huzur yoksa o malın mülkün hiçbir önemi yoktur" dedi. Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle tamamladı:

"Biz ülkemizde huzur istiyoruz. Kavga istemiyoruz. Bölücülük istemiyoruz. Kişinin etnik kimliğiyle, inancıyla, mezhebiyle Türkiye Cumhuriyeti uğraşmamalı. Kişinin kimliği onun şerefidir. Kişinin inancı onun şerefidir. İnanç ve kimlik bir insan hakkıdır. İnsan hakkı üzerinden siyaset olmaz. İnsan hakkını vermek lazım, genişletmek lazım. Hiçbir yurttaşımı ötekileştirme gibi bir anlayışım yok. İnancı, kimliği, kıyafeti ne olursa olsun, rengi ne olursa olsun. O bir insan mı? İnsan. Allah’ın yarattığı insan mı? Allah’ın yarattığı insan. O insanın başımın üstünde yeri var. Hiçbir ayrım yapmam. Ama sizden isteğim; yanlışların peşinden gitmeyelim. Türkiye’de eksik olan siyasi ahlaktır. Halka doğruları söylemek gibi bir görevimiz var bizim. Siyasete atılırken söz verdim. Ne olursa olsun, her yerde her koşulda halka doğruları söyleyeceğiz. Bizim bir sözümüz var; ‘Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar’ diye. 9 köyden kovsanız da onuncu köye gideceğim, yine doğruları söyleyeceğim."

GÜNDEM ÇAY

Daha sonra toplantı salonunu yanındaki odada dinlenen ve çay içen Kemal Kılıçdaroğlu, gündemle ilgili soru sormak isteyen gazetecilere, "Bugün Rize’deyiz. Gündemimiz çay. Çaydan başka gündem olmaz burada" dedi.

MAVİ BONCUK TAKTILAR

Kemal Kılıçdaroğlu’nun yakasına toplantıya katılanlar tarafından mavi boncuk takıldı. Kılıçdaroğlu, ceketinin yakasına takılan mavi boncukla toplantı salonunun önündeki vatandaşları selamlayarak Hopa’ya hareket etti.

Güncellenme Tarihi : 22.3.2016 11:34

İLGİLİ HABERLER