Gündem
  • 23.8.2015 21:46

Kılıçdaroğlu, Erdoğan ve AKP'ye verdi veriştirdi

'Beştepe’nin yolunu bulamayana görev vermem’ diyor. Senin yolunu bulduğun gibi biz yolumuzu bulmayız. Senin paraları nasıl sıfırladığını biz çok iyi biliyoruz”

Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın Beştepe sözlerine yanıt verdi: Sivil darbeyle karşı karşıyayız.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Parti Meclisi toplantısının açılışında konuştu. Kılıçdaroğlu, 7 Haziran’da ortaya çıkan bu seçim tablosunu en iyi okuyan parti olduklarını söyleyerek MHP’yi eleştirdi.

Kılıçdaroğlu; “Milli iradeye saygı duyan tek ama tek partiyiz. Ortaya çıkan tabloyu hiçbir zaman eleştirmedik. Parti Meclisi’miz dediki Türkiye’yi yöneteceksek, partiler ilkelerini belirlesinler. İlkeleri uyuşanlar bir araya gelsinler ve koalisyon kursunlar. Yargı bağımsızlığından tutun yeni bir Anayasa oluşturulması, Cumhurbaşkanı’nın Anayasal sınırları içine çekilmesi gibi 14 ilkemizi belirledik. Ve dedik ki bu ülkeleri kim kabul ediyorsa, elbette biz oturur koalisyon görüşmelerini yaparız. Biz yüzde 60′lık blok, otorup ayrı bir blog kursun çağrımızı yaptık. Bu çağrılarımıza bütün çağrılarımıza olduğu gibi MHP hayır dedi. Şunu merak ediyorum; Her şeye hayır diyen bir siyasal parti vatandaşın önüne nasıl çıkacak? Her şeye hayır, evet dediği hiçbir şey yok. Biz ne dedik? İlkelerimiz var, kurallarımız var. Neden? Türkiye için. Bizim insanımız huzurlu bir yaşam sürsün diye. Hayır diye. Ve Adalet ve Kalkınma Partisi’ne olağanüstü bir moral avantajı sağladı. Siz uyuşamıyorsunuz bana mahkumsunuz demeye başladı” diye konuştu.

“BİRİNCİ GÜN, GÖRÜŞLERİMİZİ DAVUTOĞLU’NUN ÖNÜNDE DİLE GETİRDİK. BİZE ‘GÖRÜŞMELERE BAŞLAYABİLİRİZ’ DENİLDİ”

Kılıçdaroğlu, AKP ile yürütülen koalisyon görüşmelerine ilişkin açıklama yaparak şunları kaydetti; “Kılıçdaroğlu, 32 gün sonra seçimlerden, sayın Ahmet Davutoğlu CHP’yi ziyarete geldi. ‘Sizinle koalisyon görüşmesi yapmak istiyoruz’ diye. 13 Temmuz 2015 tarihinde geldiler, Genel Merkezimizi ziyaret ettiler. Kendilerine şunu söyledim; 14 ilkemiz var, sizler de bunu biliyorsunuz. İlkelerimizi kabul ediyorsanız bir sorunumuz yok. Ve şu tabloyu çok net sayın Davutoğlu’nun önüne koydum. Eğer bir koalisyon kurulacaksa, yüksek profilli bir koalisyon olması lazım. Yani Parlamentoda sayısal ağarlığı ciddi olarak yeterli olması lazım. Bu var mı, var. Koalisyon hükümetinin 4 yıl süreyle kurulması lazım. Çünkü ciddi kararlar almak zorundayız. Kurulacak koalisyonun eski hükümetin devamıymış gibi bir algı yaratmaması lazım. Koalisyon ortaklarının karşılıklı güven esasına dayalı bir tutum sergilemeleri gerekiyor. Yani biz daha birinci gün, 13 Temmuz günü bu görüşlerimizi Davutoğlu’nun ve ekibinin önünde dile getirdik. Bunun sonunda bize ‘görüşmelere başlayabiliriz’ denildi. Biz bu arada Türkiye’nin 5 temel sorununu da saptadık. Dış politika, Türkiye dış politikada soyutlanmış bir ülkedir. Dış politikanın 180 derece değişmesi gerekiyor dedim. İkinci büyük sorun alanımız ekonomi. O zaman Dolar bu kadar yükselmemişti. Yanlışları biliyoruz, hataları biliyoruz. Bu politikayla bu ekonomi gidemez. Ciddi tutarlı kararlar almak gerekiyor. Üç, eğitim sorunu. Hiçbir anne baba bu eğitim sisteminden memnun değil. Çocuğunu okula gönderiyor ama memnun değil, mecburen gönderiyor. Durumu iyi olan aileler çocuklarını özel okullarına gönderiyorlar, ama devlet okulları eğitim düzeyi açısından iflas etmiş konumda. Dördüncü büyük sorun alanımız Anayasa. Türkiye çağdaş bir Anayasa’ya kavuşmalıdır. Beşinci sorun alanımız şimdi bir numaralı sorun alanına dönüştü; toplumsal barış. Her gün şehitlerimiz geliyor.”

“BİZ NE SÖYLÜYORSAK SON KERTESİNDE KADAR HAKLIYIZ”

CHP lideri kendilerine “Niye bu kadar vakit kaybettiniz’ diye eleştiri geldiğini belirterek; “Daha birinci gün koalisyon ilkelerini belirledik ve Davutoğlu’na da söyledik. Görüşme süremiz 10 gündür arkadaşlar. Bayram tatili girdi, YAŞ girdi. Bize kısa süreli bir seçim hükümeti önerisi geldi. Bu öneriyi MYK’da görüştük. Ve MYK son görüşmeden bir gün önce ilk gün Davutoğlu’na söylediğimiz ilkeleri hatırlattı. Bizim kararımız budur dedik. Son görüşmemizde bize iki konuda derin görüş ayrılıkları olduğu söyledi. Eğitim ve dış politika. Derin görüş ayrılıklarının ortaya çıkması için bu konularda müzakere yapılması lazım, müzakere hiç yapılmadı. Sayın Davutoğlu anlatttıklarımın doğru olmadığını söylüyorsa iki partide de tutanaklar var. Lütfen tutanakları açıklasın. Biz ne söylüyorsak son kertesinde kadar haklıyız. Bizim zaten kırmızı plaka hevesimiz, koltuk, makam hedefimiz hiç yok, bizim hedefimiz bu ülkede bütün vatandaşlarımız huzurlu bir şekilde yaşasın” diye konuştu.

“BİZİM ALEYHİMİZE KULLANMAK İSTEDİKLERİ BİR ŞEYİ BİZ HEMEN FARK ETTİK,TUTUNAKLARI AÇIKLAYIN”

CHP lideri Kılıçdaroğlu, İmam Hatip okullarının kapatılması yönünde CHP’nin bir söylemi olmadığını belirterek; “Neden eğitimi dillendiriyorlar?” Seçim meydanlarına çıkıp “CHP var ya İmam Hatip okullarını kapatacaktı, bizde bu yüzden aramızdaki derin görüş ayrılıklarını ifade ettik” diyeceklerdi. Yine açık bir çağrı yapıyorum. Tutunakları açıklayın, hiçbir yerde hiçbir CHP’li, İmam Hatip okullarını kapatacağız diye bir cümle kullanmamıştır. Ayrıca niye kapatalım? Hangi gerekçeyle kapatacağız? Bir anne baba çocuğunun dini eğitim almasını isterse, biz o eğitimin kalitesini arttırırız. Böylece , bizim aleyhimize kullanmak istedikleri bir şeyi biz hemen fark ettik. Açık ve net söylüyorum, çocuğunu İmam Hatip okuluna gönderen saygıdeğer anne ve babalara sesleniyorum. Sizin çocuğunuzun güvencesi biziz. Biz sizin çocuğunuzun gittiği okulu bir partinin arka bahçesine dönüştürmek istemeyiz. Dış politikaya gelince, zaten 180 derece değişmeyen bir dış politika bu memkelete yarar getirmez. Ancak ve ancak zarar getirir” dedi.

“ŞEHİT OLMAK İSTİYORUM DİYEN BAKAN 20 KORUMAYLA GEZİYOR”

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve isim vermeden Bakan Taner Yıldız’ı eleştirerek; “Akan kandan beslenen siyasetçiler var. Ülkenin Cumhurbaşkanı şehit cenazesini siyasi çıkarları için kullanıyor. Elinde mikrofon, şehit anneleri ağlıyor, ‘ne mutlu size, çocuğunuz şehit oldu’ diyor. Niye sen o mutluluktan kaçındın? Çocuklarını niye askere göndermedin? Bu ülkenin fakir fukara çocukları şehit oluyor başlarında edebiyat yapıyorsun. O annelerin dramını biliyor musun sen? Hani analar ağlamayacaktı? Şimdi kandan besleniyorsun. Akan kanın sorumlusu Çankaya’da değil kaçak sarayında oturuyor. Kaosun, terörün sorumlusu odur. Kaçacak yeri yoktur. Yazık günahtır bu ülkeye. İşi o boyutlara getirdiler ki, bunlardan birisi kalktı dedi ki ‘Benim de arzum, ben de bir gün şehit olacağım. Bunu söyleyen bakan 20 koruma ile geziyor. Şehit olacakmış beyefendi. Altında da kurşun geçirmez arabalar var. Sen şehit olmak istiyorsan o koltuğu bırak, kırmızı plakalı aracı da bırak, korumaları da bırak. Yandaşının maden şirketine git, orada işçiler nasıl çalışıyorsa bir çalış bakalım. O zaman şehit olabilirsin. Yapabilir mi bunu? Yapamazlar” diye kaydetti.

Kendilerinin bütün görüşmelerinde önce Türkiye dediklerini aktaran Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Bu ülkenin çıkarlarını savunduk. Siyasette varlık nedenimiz budur. Bu ülkenin çıkarlarını savunmayıp, koltuk merakıyla bir başka seçimden nasıl rövanş alabilirim diye yola çıkanlara, bu ülkenin sağduyulu insanların izin vermemesi gerekir. Bu ülkenin insanlarının irfanına güveniyorum, sağduyusuna güveniyorum. Eğer bu ülke gerçekten büyüyecekse, beraber çalışmak zorundayız. Sağduyulu davranarak, destek vermek zorundayız. Önce Türkiye diyenleri, iktidara taşımak zorundayız.”
Türkiye’nin toplumsal barışa ihtiyacı olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim toplumsal barışa ihtiyacımız var. Şehit cenazeleri üzerinde bazıları siyaset yapıyor. Akan kandan beslenen siyasetçiler var. Ülkenin Cumhurbaşkanı şehit cenazesini siyasi çıkarları için kullanıyor. Şehit anneleri gözyaşları içinde, mikrofon elinde, ‘Ne mutlu size, çocuğunuz şehit oldu’ diyor. Ben o Cumhurbaşkanı’na seslenmek isterim; Niye sen o mutluluktan kaçındın? Hangi gerekçeyle kaçındın? Çocuklarını niye askere göndermedin? Bu ülkenin fakir fukara çocukları şehit olmuyor, başlarında oturup edebiyat yapıyorsun, o anne babanın dramını biliyor musun? Hani ana babalar ağlamayacaktı? Kandan besleniyorsun.”
8 Haziran’da Türkiye’nin demokrasiye uyandığını kaydeden Kılıçdaroğlu, kendi iktidarlarını korumak istediklerini belirterek “Akan kanın sorumlusu Çankaya’da değil, kaçak sarayda oturuyor. Akan kanın sorumlusu odur. Kaosun, terörün sorumlusu odur. Kaçacak yeri yoktur. Yazık günahtır bu ülkeye” diye konuştu.
Şehit cenazelerinde annelerin haykırışlarını dinlediklerini belirten Kılıçdaroğlu, vatandaşlara seslenerek, ‘İktidar'ın terörsüz iktidar devraldıklarını, ateş çemberinde kaosu yaşayan bir ülkeye dönüştüğünü söyledi.
Kılıçdaroğlu, bunların 13 yıldır tek başlarına ülkeyi yönettiklerini belirterek sözlerine şöyle devam etti: "Suçlayacakları kimse yok. Kaçak saraydan eleştiriler geliyor. ‘Türkiye’yi bu hale muhalefet getirdi’ diye. İnsana biraz utanma olur. Muhalefet ne yaptı size? Önemli bir karar aldınız da, muhalefet engel mi oldu? Türkiye'yi kan gölüne çevirdiniz, kaosun batağına soktunuz. Biz uyardık, ‘hayır’ dediniz bize. ‘Biz daha iyi yönetiriz’ dediniz. İşi o boyutlara getirdiler ki, bunlardan biri de kalktı dedi ki; ‘Ben de bir gün şehit olacağım’ Şehit üzerinden yapıyorlar. Bunu söyleyen Bakan 20 korumayla geziyor, altında da kurşun geçirmez araba var. Sen şehit olmak istiyorsan, koltuğu, kırmızı plakalı bırak. Yandaşının maden şirketine git, işçileri nasıl çalışıyorsa çalış bakalım. O zaman şehit olursun. Yapabilirler mi? Yapamazlar. Onlar her şeyi sömürdükleri gibi şehitliği de kendi çıkarları için sömürmeye başladılar.”
Erzurumlu şehidin yakınının sözlerini örnek veren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Vicdanı olan bunu yapmaz. Kocatepe’de bir şehit cenazesine katıldık. Bana da, Davutoğlu’na da, Bahçeli’ye de aynı şeyleri söyledi; ‘Bizim ocağımız söndü. Başkalarının ocağı sönmesin. Neden bir araya gelmiyorsunuz, neden hükümet kurmuyorsunuz’ diyor. Bu şehit babasına sesleniyorum; Sevgili kardeşim. Bu tabloyu senin istediğin noktaya getirmek için ben elimden geleni yaptım. Açık söylüyorum. Allah şahittir. Kişisel çıkar, parti çıkarları gütmedim sadece ve sadece kan akmasın, analar ağlamasın diye elimden gelen herşeyi yaptım. Senin için, bu ülkenin güzel insanları için yaptım. Ama onlar el vermediler, kaosu tercih ettiler, gelmek istemediler. Çünkü onların derdi senin çocuğun değil. Onların derdi kendi koltukları. Bunu çok iyi bilmeni isterim. Bu ülke bu noktaya kolay gelmedi, bilinçli olarak getirildi. Kaos ortamı yaratıp, ‘bakın bizi seçmediniz ülke bu hale geldi’ mesajı vermek istiyorlar. Neden oyunu bana vermedin? Kendi iradeni sana kabul ettirmeye çalışıyor. Buna izin vermemeliyiz. Hepimizin görevi var. Eksiğim, yanlışım, kusurum varsa, bana söyle. Yoksa elini vicdanına koy, sandığa giderken düşün, ‘yeter’ de”

“ALLAH ŞAHİTTİR, KİŞİSEL ÇIKAR GÜTMEDİM, PARTİ ÇIKARI GÜTMEDİM”

Kılıçdaroğlu, Kocatepe Camii’nde katıldığı şehit cenazesinde, şehit babasının kendisine, Başbakan Davutoğlu’na ve MHP lideri Bahçeli’ye “Benim ocağım söndü. Neden bir araya gelmiyorsunuz, neden hükümet kurmuyorsunuz? Niye birleşmiyorsunuz” dediğini söyleyerek şunları kaydetti;” Bu şehit babasına sesleniyorum; Bu tabloyu senin istediğin noktaya getirmek için ben elimden geleni yaptım, Allah şahittir.  Kişisel çıkar gütmedim, parti çıkarı gütmedim. Bu ülkede kan akmasın diye elimden gelen her şeyi yaptım. Senin için, bu ülkenin insanları için yaptım. Ama onlar el vermediler, kaosu tercih ettiler, bir araya gelmek istemediler. Çünkü onların derdi senin çocuğun, huzurunde deği. Onların derdi kendi koltukları… Bu ülke bu noktaya bilinçli olarak getirildi. Bir kaos ortamı yaratıp ‘bakın bizi seçmediniz ülke bu hale geldi.” Bu mesajı vermek istiyor sevgili vatandaşım. Senin iradene saygı duymuyor, kendi iradesini sana kabul ettirmeye çalışıyor, acı ve gözyaşıyla. Buna izin verme, vermemeliyiz. Eksiğim, yanlışım, kusurum varsa bana söyle. Yoksa elini vicdanına koy ve sandığa giderken düşün. Yeter de.”

SİZİN DOLARINIZ VAR VATANDAŞIN YOK
Kılıçdaroğlu, doların yükseldiğini hatırlatarak sözlerine şöyle devam etti: "Diyor ki, ‘dolar yükseldi, bizim kaygımız yok’. Sizin zaten kaygınız olamaz. Vatandaşın dolar hesabı mı var? Sizin dolar hesabınız var. Siz dolar yükseldikçe, köşeyi dönüyorsunuz. Sen vatandaşı mı düşünüyor musun? Siyaset samimiyet, hesap verme, ülkeyi düşünme, işsizleri düşünme işidir. Siyaseti araba ve koltuğa indirgeyen, zenginleşme aracı olarak siyaseti görenler, bu ülkeye ağır bedel ödetti. Daha düne kadar ayırdım yapıyorlardı. Etnik kimlik inanç, yaşam tarzı üzerinden siyaset yapıyorlardı. İzin vermeyelim.”
Kılıçdaroğlu, birbirimizi öldürerek bu ülkeye hizmet edemeyeceğimizi ifade ederek şunları söyledi: "Bunları aşmak zorundayız. Bu sorunu biz çözeriz. Biz samimiyiz. Bizim veremeyecek hesabımız yok. Biz ülkemizin birliği ve bütünlüğü içinde şanlı bayrağımızın altında bu sorunu çözeriz. Çünkü biz Cumhuriyet Halk Partisi’yiz."
‘Eğer cumhurbaşkanı değil de, başkan seçseydiniz bu kaos olmazdı’ sözlerine yönelik olarak da Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Önümüzdeki seçimler bir dayatma seçimidir. Sensin iradene güvenmiyorum, verdiğini oya da güvenmiyorum, kaosu yarattım, göz yaşını yarattım. Bana tekrar oy vereceksin. Geldiğimiz nokta budur. İyi düşünsün vatandaşımız. Hepimizin düşünme görevi var. Türkiye’de hukuk yok şu anda, demokrasi askıya alınmış, bir sivil darbeyle karşı karşıyayız, teamüller hiç çalışmıyor. ‘Beştepe’nin yolunu bilmeyene, görev vermem’ diyor. Biz senin yolu bulduğun gibi bulmayız. Biz namuslu, ahlaklı insanlarız, ahlak yoksunu hiç değiliz. Herkese saygılıyız. Devletin teamüllerini, Anayasasını ayaklar altına almaya kimsenin hakkı yoktur.”

“SENİN YOLUNU BULDUĞUN GİBİ BİZ YOLUMUZU BULMAYIZ”

Kılıçdaroğlu, toplumsal barışı sağlayacaklarını dile getirerek; “Biz birbirimizi öldürerek bu ülkeye hizmet edemeyiz, bunları aşmak zorundayız. Toplumsal barışı da biz sağlarız, onlar yapamazlar. Biz samimiyiz, verilemeyecek hesabımız yok. Ülkemizin birliği içinde, şanlı bayrağımızın altında çözeriz. Sivil darbeyle karşı karşıyayız. ‘Beştepe’nin yolunu bulamayana görev vermem’ diyor. Senin yolunu bulduğun gibi biz yolumuzu bulmayız. Senin paraları nasıl sıfırladığını biz çok iyi biliyoruz. Biz namuslu insanlarız. Bir ahlaklı insanlarız. Biz senin gibi değiliz. Ahlak yoksunu hele hele hiç değiliz. Kul hakkı yemek, hele hele bizim kitabımızda yoktur” ifadelerini kullandı.

“BAŞBAKAN DAVUTOĞLU ETKİSİZ ELAMAN”

Başbakan Davutoğlu’na ilişkin değerlendirmeler yapan CHP lideri; “Eğer bir koalisyon olsaydı içerde ve dışarda saygın bir Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olacaktı, bunlar olmadı. Diyecek ki vatandaşlarımız, bu ülkede bir Başbakan var. Sayın Davutoğlu var, doğru. Doğru bir başbakan var, doğru başbakanlık koltuğunda da oturuyor. Ama üzülerek söyleyeyim, etkisiz eleman. Boynunda davuluyla geziyor, tokmak başka yerlerde. Türkiye bu tabloyu hak etmiyor” dedi.

“CHP’DE O KADAR KARAKTERSİZ İNSAN YOKTUR”

Öte yandan Kılıçdaroğlu, “CHP’nin içinden de bazı isimlere bakanlık teklifi götürülebileceği iddiaları var. Böyle bir teklif gelirse nasıl değerlendirirsiniz?” sorusuna “CHP’de o kadar karaktersiz insan yoktur” diye yanıt verdi.

Güncellenme Tarihi : 18.3.2016 18:44

İLGİLİ HABERLER